ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
markette yere düşen cüzdanın üzerine yatan kadın
-
ramazanda sigara içen birini görünce ters ters bakar.
ssg'nin 33. dereceden mason olduğu gerçeği
-
uydurma iddia. belgeye reklam almamış, sahte olduğu kabak gibi belli.
adana limanı'nın sansürsüz pozu
serdar ortaç'ın another brick in the wall cover'ı
-
altındaki "abi bizden ne istiyorsun halk olarak?" yorumuna yarıldığım katliamdır.
kalbin temizse hikayen her zaman mutlu biter
-
tanıdığım kalbi en temiz insanın bir hastanede acı çekerek ve yalnız bir şekilde bu dünyadan göçmesine şahit oldum.
tanım: dünyanın en kısa palavrası.
mr. turner
-
hiçliğe gittiğini bilen bir ressamın "sun is god" ile ölümü, patetik bir aşka dair "remember me but forget my fate" ile purcell dokunuşu... renklerin şiirselliği ile bezenmiş ve iyi bir oyuncu tarafından kutsanmış film.
güldür güldür'ün yaptığı algı operasyonu
-
tam da skecin anlatmak istediği konunun gerçekleşmesi durumudur.
selvi kılıçdaroğlu'nun 1199 tl'lik sweatshirtü
-
muhtemelen 3 ay önce 400 tl olan giysiydi. hamdolsun erdoğan sayesinde 1199 tl olmuş.
türkiye'de kitapların aşırı pahalı olması
-
şöyle açıklamak gerekirse ülkemizde kitap pahalı değil çok pahalıdır. peki neden çok pahalıdır, bunu kendi kitabım üzerinden açıklamak istiyorum.
şimdi benim kitabımın liste fiyatı 25 tl
bu yirmi beş tl içerisinde %8 kdv var, 2 tl yüce devletimizin,
bu yirmi beş tl içerisinde kdv düştükten sonra bedel olan 23 tl'nın
yüzde 10'u telif olarak benim, yani 2,30 tl
yüzde 30'u yayın evinin, yani 6,90 tl
yüzde 10'u dağıtımcının, 2,30 tl
yüzde 50'si kitabevinin, 11,50 tl
ben bir yazar olarak 572 sayfalık bir eserin satılan her adedinden 2,30 kazanırken, yayıncım dosyayı kitap haline getirip, redakta-edite etmek, ham maddeyi (kağıt-boya) satın almak ve basmak (matbaa), bir de üzerine kar etmek için 6,90 tl alıyor.
kitap basıldıktan sonra kitabın satılması için rafa girmesi gerekiyor. bu işi yapacak olan ise dağıtımcı 2,30 tl alıyor.
kitabı rafına koyan, kira ödeyen, eleman çalıştıran vb. iş yapan kitabevi ise tüm bunları kitabın liste fiyatının yarısıyla döndürmek zorunda kalıyor.
sürümün fazla olmadığı, ürünün üretici ile tüketici arasında çok el değiştirdiği, rafta bekleme süresi uzun her üründe olduğu gibi kitabın fiyatı da uçuyor.
şimdi diyeceksiniz popüler, çok okunan kitaplar neden daha ucuz.
şöyle ki, çok satan/okunan kitapların korsanla mücadele etmesi gerekir. zaten sattığı için raf bekleme süresi azdır, bu kitapların kendi reklamı doğal yollarla oluşur, baskı adet sayısı fazla olduğu için yayınevi basım ve ham madde diğer yayıncılara göre ucuz ulaşır. dağıtımcı ve kitapçı elinden çok sayıda kitap geçeceği için sürümden kazanır.
doğal olarak bu yazarların telif yüzdeleri yükselirken dağıtım ve kitabevi payı düşer.
peki nasıl ucuza kitaba ulaşabiliriz?
öncelikle tek tek kitap almak gibi bir huyunuz var ise bundan vazgeçmelisiniz. birden çok online kitabevinde hesabım var ve beş taneden az kitap almıyorum. alacağım kitapları sitelerde bulunan sayfamda sepete ekliyorum ve karşılaştırıyorum. bu sizin için zor ve tek kitap alacak iseniz kitapmetre.com sizin için karşılaştırma yapıyor. ancak bu site tüm online kitabevlerinde çalışmadığı için evrenselkitap.coma bakmanızda fayda var. ara ara büyük yayınevlerinde ciddi indirim kampanyaları oluyor, facebook üzerinden ilan ediyorlar, takip etmek isteyenlere duyurulur.
bir diğer ucuz kitap alma şekli ise varsa yayıncının online kitap satış sitesidir. çünkü dağıtım ve kitabevi payı vermedikleri için liste fiyatı üzerinden ciddi indirim yapıyorlar.
bir diğer ucuz kitap alma şekli benim de severek kullandığım nadirkitap.com. içerisinde bulunan çakallara ve sahaf olmayan satıcılara rağmen iyi bir araştırmayla çok az kullanılmış kitapları ucuza almak çok mümkün. tek dezavantajı ise kitapları farklı satıcılardan aldığınızda kargo birleştirme yapılamaması ve bazı satıcıların anlaşmalarından dolayı yüksek kargo bedeli.
eğer bir e-kitap okuyucunuz varsa mutlaka e-kitap servisi meritokrasi katılın ve şu entri favoriye ekleyip başlığı takibe alın.
yok arkadaş her şeye rağmen kitap pahalı, e-kitap edinemiyorum, sevmiyorum diyorsanız, ben kütüphaneleri şiddetle tavsiye ediyorum. sıcak ve sessiz bir ortamda kitabın içine girmek hem daha kolay hem de çok ama çok ucuz. bazı yerlerde de bedava.
unutmayın ki kitap bedelinin yüksek olması okumamak için bahane değildir. sizin birkaç günde, bazen birkaç saatte okuduğunuz kitabı yazar kişisi ciddi bir emekle üretiyor, ömür tüketiyor, lütfen korsan almayın. alanlarla arkadaşlığınızı bitirin.
hepinize iyi okumalar.
edit: korsana karşı olup, e-kitap siteleri ve pdf arşivlerini önermem bazı arkadaşlarca haklı olarak çelişkili bulunmuş. doğrudur, ancak ben kitaplardan haksız kazanç elde eden korsana karşıyım. hiçbir yazar kitabının maddi nedenle okunmamasını istemez. tüm yazarlar da benim gibi hırsızlığa karşılardır diye düşünüyorum. kütüphaneleri de bu nedenle entriye ekledim, unutmuştum, üzgünüm.
ayrıca şu facebook grubunda akademik bir çok makale ve e-kitap yayınlanıyor. bakmanızda fayda var bence...
son edit: birkaç kez bir kaç yazmışım, doğrusu birkaç.
yunan alfabesi
-
iddiaya göre kara maya sözcüklerinden oluşturulmuş bir şiir formundadır ve halkın munun çöküşü sırasunda hayatlarını kaybedenlere ithaf edilmiştir..
yunanca kara mayaca anlamları
alpha >al-paa-ha al, şiddetli; paa, zorla girmek, hücüm etmek; ha, su
beta >be-ta be, yürümek; ta, nerede olduğu yer, düzlük, zemin
gamma >kam-ma kam, almak, uğramak, maruz kalmak; ma anne, yeryüzü
delta >tel-ta tel, derin, dip, alt; ta bulunduğu yer, nerede olduğu
epsilon >ep-zil-on-om ep, tıkama, engel; zil, knar oluşturma; onom, kasırga, hortum
zeta >ze-ta ze, vurmak, çarpmak, dövmek; ta bulunduğu yer, zemin
eta >et-ha et, ile; ha, su
theta >thetheha-ha thetheha, uzanmak kaplamak dağılmak; ha su
iota >io-ta io, canlı ve hareket eden herşey;ta , bulunduğu yer, zemin
kappa >ka,paa ka, toryu, çöküntü, tıkanma; paa, kırılma, engl, mani
lambda >lam-be-ta lam, batma, suya gömülme;be, yürüme, gitme; ta bulunduğu yer
mu >mu mu, mu
ni >ni ni, uç, zirve, doruk
xi >xi xi, yükselmek, bir şeyin üzerinde görünmek
omikron >om-ik-le-on om, girdap, dönme; ik, rüzgar;le,yer; on, dairesel
pi >pi pi, yavaş yavaş veya azar azar yerleşmek
rho >la-ho la, -e kadar; ho, gelmek
sigma >zi-ik-ma zi, soğuk; ik, rüzgar, ma, anne, yeryüzü
tau >ta-u ta, bulunduğu yer; u, alt, vadi, uçurum
upsilon >u-pa-zi-le-on u, uçurum; pa, su deposu, havuz; zi, soğuk;le, yer; on, dairesel yuvarlak
phi >pe-hi pe, gelmek;hi çamur
chi >chi chi, ağzını açma
psi >pe-zi pe, gelmek, dışarı; zi; duman, buhar
omega >o-mec-ka o, orada; mec, girdap; ka, tortular, birikintiler
buna göre serbest okumayla ortaya bu çıkıyor:
şidetle hücum eden sular
yayılarak düzlüklerin üzerinde
kaplar toprağı
tüm alçak yerlerde
engel çıkaran yüksekliklerde dalgalar oluşur ve hortumlar
döver engelleri
sularla
sular örter üzerini
canlı ve hareket eden her şeyin
engelleri yıkarak
sulara gömülür toprakları
munun
zirvelerdir yalnızca
gözüken suların üzerinde
hortumlar eser çevrelerinde
ve yavaş yavaş
oraya kadar gelir
soğuk rüzgar. önceki
vadilerin yerini
artık uçurumlar, soğuk derinlikler almıştır, yuvarlak çukurlar
balçıkla dolmuştur
bir ağız
açılır, çıkar dumanlar
püskürür dışarı volkanik tortuları..
kalpazankaya
-
tarafları dinlemeye gerek yok arkadaş, neyini dinleyeceğim. birisi müşteri, diğeri hizmeti veren. müşterisinin kafasında sandalye kıran mekana gidilir mi? hesap 850 gelmiş, kişi başı normalmiş. peki bu içmedikleri şalgam suyunun parasını almayı haklı gösterir mi? hayır.
55 yıllık aile işletmesiymiş, yok adını arkasındaki koy'dan almış. bunlardan kime ne, bize ne. hesapta olmayan bir şeyi, hesaba eklemiş bu mekan. sonra da, müşteri ne kadar bağırır çağırırsa (ki haklı), alttan almak yerine , sen de efelen, sonra kavga çıksın ve 7 kişinin üstüne (bayanlar da var sanırım), 20 kişi çullan.
ayıp kardeşim ayıp. 55 yıllık aile işletmesinin düştüğü durum bu işte. bu işletmeyi savunan arkadaş da, biz seviyoruz gelseniz de gelmeseniz de demiş. bence merak etmeyin, sizde bu yaklaşım devam ettiği sürece zaten yavaş yavaş kimse gitmez o sizin adanıza. evet sizin adanız ya orası, memleketin bir adası değil, sizlerin adası. sonradan şöhreti bulmuş, ne oldum delisi restoranların milleti kazıkladığı sizin adanız, sizde kalsın.
tanım ; adalıların çok sevdiği 55 yıllık aile işletmesi ama müşteri dövüyorlar.
hiç sigara içmemiş erkek
-
benim. çayı şekersiz içmekten sonra ikinci gurur kaynağımdır*, hayatımda bir kez bile sigara içmedim.
sigara bağımlısı olan, sigarasız yaşayamayan, sigaradan uzak kaldıkça agresifleşen, yolculukta-derste sigara molası isteyen, sigara kokan, balgam çıkaran bir insan olmadığım için şanslıyım.
türkü dinleyenlerin genelde köylü olması
-
türkünün tanımı ile başlamak gerek ama ciddiye almaya bile gerek yok. üstad'ın tek cümlesi yeterli olacaktır.
"nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.
çünkü kötü insanların türküleri yoktur..."
neşet ertaş