hesabın var mı? giriş yap

  • koltuğa yayılıp pc'de de oynayabilirsiniz. bunun için sadece wireless bir gamepad yeterlidir. ayrıca pc'yi de tv'ye bağlayabiliyorsunuz, hatta steam'in stream özelliği ile pc ve tv'niz farklı odalarda bulunmasına rağmen tv üzerinden pc ile oyun oynayabiliyorsunuz.

    hani bilmiyorsunuz, bari atmayın.

  • bu bias temelde 3 şekilde kendini gösterir:

    1- bilgi edinirken
    kendi görüşümüzü onaylayacak şeylere odaklanırız. dünya görümüzle çelişecek vakıaları görmezden geliriz.
    kendi görüşümüze uygun gazete/tv/yazar takip ederiz.

    2- yorumlarken
    (bkz: attitude polarization) (bkz: subjective validation)
    "zeki insanlar acaip şeylere inanır, çünkü akıllıca olmayan sebeplerle edindikleri inançları savunmada oldukça yeteneklidirler.*

    3- hatırlarken
    işimize gelen şeyleri, olayların işimize gelen ayrıntılarını hatırlıyoruz. hatta inançlarımıza göre hafızamızı eğip büküyoruz farkında olmadan.

    [wiki]

  • üst edit: yok abi bizden bir bok olmaz cidden. bokumuzda boğulmak müstehak bize. bizim gibi 3. dünya ülkelerinde hukuk, toplumsal infial gerçekleşirse işliyor. bunun örnekleri yığınla. şu olayı gündemde tutmayan da en az bu vatan topraklarına peşkeş çekenler kadar vatan hainidir.

    başlık sınırına takıldı. tam hali "izmir yangını için 3 bakana suç duyurusunda bulunulması" olacaktı.

    bir grup avukatın oluşturduğu hukukçu dayanışması, izmir’de yaşanan orman yangınının söndürülmesi konusunda ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle, tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli, içişleri bakanı süleyman soylu ve milli savunma bakanı hulusi akar hakkında suç duyurusunda bulundu.

    ayrıca haberde dikkatleri çeken en önemli detay ise kaz dağları'nın ardından izmir'de de yangının çıktığı yerde maden araması başvurusu yapan kanadalı alamos gold firması.

    adamlar maden araması için başvuruda bulunuyor, her ne hikmetse başvuruya konu ormanlık alanda yangın çıkıyor, yangına müdahale eden ukraynalı pilot otel odasında ölü bulunuyor, thk uçakları yağ damlatıyor diye yangına müdahale edilmesine izin verilmiyor...

    yatacak yeriniz yok!

    kaynak

    (bkz: kaz dağları siyanürlü altın madeni direnişi)
    (bkz: uçaklar yağ damlatıyor yangına müdahale edemiyor)
    (bkz: izmir yangınına müdahale eden ukraynalı pilot)

  • senemiz 1948, dersimiz psikoloji, hocamız ise b. r. forer. bize geçen derste bir kişilik testi uygulamış, şimdi de teker teker sonuçlarımızı dağıtıyor. titreyen ellerimizle hocamızın bize uzattığı zarfı açıyor ve içinden çıkan şu açıklamayı okuyoruz:

    "başkalarının sizi beğenmesine, size hayran olmasına ihtiyaç duyuyorsunuz, ama aynı zamanda kendinize karşı eleştirel olmaya da eğilimlisiniz. kişiliğinizin bazı zayıf yönleri var ama genelde bunları telafi etmeyi başarıyorsunuz. kendi yararınıza çevirebileceğiniz halde kullanmadığınız önemli bir kapasiteye sahipsiniz. dışardan disiplinli ve özgüvenli gözükürken, içten içe kaygılı ve güvensizsiniz. bazen doğru kararı verip vermediğiniz ya da doğru şeyi yapıp yapmadığınız konusunda kafanızda ciddi şüpheler uyanıyor. belli bir miktarda değişiklik ve farklılığı tercih ediyorsunuz; kısıtlamaların, sınırlandırmaların içinde kalmak sizi mutsuz ediyor. bağımsız bir düşünür olmakla gurur duyuyorsunuz ve başkalarının iddialarını tatmin edici kanıt olmadan kabul etmiyorsunuz. ama kendinizi başkalarına açarken çok açık, çok içten olmayı akıllıca bulmuyorsunuz. bazı zamanlar dışadönük, sokulgan ve sosyalsiniz; bazı zamanlarsa içedönük, sakıngan bir kapalı kutu oluyorsunuz. bazı çok gerçekdışı arzularınız var."

    hmm...
    hocamız şimdi de bizden bu yorumların şahsımıza ne kadar uyduğu konusunda beş üzerinden bir değerlendirmede bulunmamızı istiyor. durup bir nefes düşünmenizi rica edeceğim: siz kaç verirdiniz? şu aşağıdaki baştan sona gereksiz ama işte görsel sanatlara bir katkım olsun diye yarattığım skalada nereye düşerdi görüşünüz?
    1__________2__________3__________4__________5

    bireysel bazda kaç verdiğinizi hiçbir zaman bilemeyeceğim belki, ama rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu puanlamayı yapanlarınızın ortalaması 4,20 dolaylarında bir şey çıkacaktı. zira o gün forer'ın sınıfında çıkan rakam 4,26'ydı; ilerleyen senelerde bu deney defalarca yinelenecek, sonuç 4,20 etrafında gezip duracaktı hep. oysa, sizin de tahmin edeceğiniz üzere, o gün forer tüm öğrencilerine -bir astroloji sütunundan alınmış- aynı metni vermişti. böyle bir durumda karşımıza çıkan 4,26 gibi bir ortalama, insanların çok genel, hemen hemen herkese uyabilecek sözleri hele hele de biraz övücü bir tondalarsa rahatlıkla salt kendilerine özgüymüş gibi algılamaya eğilimli olduklarını çarpıcı, rahatsız edici bir şekilde gözler önüne seriyordu. bu zaafın sebebi, insanların kendileri hakkında (bilhassa da güzel) bir şeyler duymaya olan kör edici ihtiyaçları, bir nevi wishful thinking, bir biriciklik yanılsaması, nihayetinde de biraz saflık olabilirdi, ama son tahlilde değişmeyen şey, astroloji gibi, grafoloji gibi, falcılık gibi bilimsel olarak objektifliği kanıtlanamamış pekçok alana gösterilen yoğun rağbetin temelinde yatan en güçlü mekanizmalardan birinin bu olduğuydu.
    hocamız forer tek basit deneyiyle bilimsel düşünce tarihine "insanların başka herkes için de geçerli olabilecek kadar geniş, belirsiz ifadeleri bunun hiç farkına varmadan kendilerine özel görmeleri" anlamına gelen "forer etkisi" (forer effect) kavramını sokmayı başardı. şimdi içimizdeki en dikkatli, en acar zihinli sözlük okurlarının "yanlış başlık açmışsın, barnum etkisi mi, forer etkisi mi karar ver" diye isyan ettiklerini tahmin edebiliyorum. ne hazindir ki, forer'ın yıllarını vererek, saçını süpürge ederek ulaştığı bu akademik içgörü, literatürde daha çok, p t barnum nam şahsın; sirk dünyasının, amerikan rüyasının baştacının, bir ticaret ve reklamcılık dehasının adıyla anılmaya başlanmıştır. bir görüş, barnum'un insanları manipüle etmekteki, herkesin nabzına göre şerbet vermekteki yüksek başarısının yukarda tarif etmeye çabaladığım olgunun "barnum etkisi" şeklinde anılmaya başlamasına sebebiyet verdiği yolundadır. bir diğer görüşse onun "iyi bir sirkte herkes için bir şeyler olmalıdır" şeklindeki sözlerinin yukarda da bir örneğini gördüğümüz metinlerle paylaştığı ortak noktalar üzerinde yoğunlaşmaktadır. netice itibariyle, "forer etkisi" deseniz sizi anlarlar, "barnum etkisi" deseniz daha iyi anlarlar.
    arzum odur ki bir gün gelsin ve "bir yükselen olarak yengeç burcunun karşı cinsle ilişkilere etkisi" ya da "melek yüzlü insan rezzan kiraz'ın astrolojik tahminlerinin günlük hayatınıza etkisi" yerine "barnum etkisi" konuşulsun, tartışılsın. ev kadınları wittgenstein ve derrida okusun.

  • kaldırımda kendi halinde takılan kedi bir arabanın altında ezilmesin diye tüm bunlar.*

    mini bir travma sonrasında yapmaya başladım ben bu hareketi; eşek sıpası yanından geçerken bir anda fırladı yola. arabanın şoförü o anda hayatının frenini yapmasaydı kedi aldığı darbeden ölecekti, ben de kederinden.

    siz de kaldırımda yürürken sakin sakin takılan bir kedi gördüğünüzde hafif yavaşlayın derim. bok yoluna gitmesin hayvancıklar.

    oh be bi tek ben değilmişim editi: oh be bi tek ben değilmişim.

  • merkez üssü bir üniversite olan dumurluk olaylar kümesidir*. bir elemanı da şöyledir; internette gezinirken denk geldim, gerçek midir nedir bilemiyorum ama bildiğim şudur ki mevzuya uygundur.

    "çapa tıp fakültesinde okuyan arkadaşlarım anatomi öğretmenimiz sami zan'ın ününü bilirler. sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik amfide dışarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok degerli bir hocamızdı... bu yazıyıyı yazarken de kendisini rahmetle anıyorum... anatomi derslerinin birinde erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildiğimiz şekerin düzeyini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayı patlattı. "anladığım kadarıyla, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz..", "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranların tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi "o zaman tadı neden şekerli değil?.." amfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra tüm amfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını topladı ve sırasından hızla fırladı. o kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle dersini sürdürdü... "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri duyumsayan tad alma hücreleri insanin dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur... sana neşeli bir gün dilerim kızım..."

  • o hızda neden mi ölmüş? bariyerler beton da ondan. çok yüksek g kuvveti, esneme sıfır.

    - bariyerler uygun materyaller ile üretilmeli
    - plastik çubuk direkler ile gişe hat 50 metre öteden başlamalı
    - ogs/hgs ayrımı kaldırılmalı
    - en temizi, uzun vadeli olanı gişeler tamamen kaldırılmalı, gişesiz yönteme geçilmeli

  • türkiye'nin en bilinen marketlerinden biri reklam verdiği gazetede bir haberi sansürlemek istiyor. talepleri reddedilince verdikleri reklamı geri çekiyor.

    tweet

    edit: kaldırılmak istenen haberi araştırınca şok oldum. önce devletin temin ettiği ucuz eti değil de kendi satamadıkları kalitesiz etleri halka sattıkları ortaya çıkıyor. daha sonrasında da devletin verdiği ucuz etleri satmayıp fiyat yükselterek bu yolla yaklaşık 100 milyon lira gelir elde ettikleri anlaşılıyor. gazete haberi sonrası soruşturma açma talebi bakan tarafından red ediliyor. akp ülkesinde her şey normal artık.

    haber

  • player'indaki shuffle algoritmasini yazan adamin eline vereyim. koskoca albumde bi sarkidan sonra ayni sarkiyi calmayi basarabiliyor. if koy lan if.

  • iki yıl kyk yurdunda kaldım (2017-2019). yeni açılan bir yurttu. 1000 küsur kişilik. yurtta bırak hemşireyi, sağlık görevlisini ecza dolabı bile yoktu ama imam vardı. diyeceğim o ki kyk yurtları direkt pamuk tıkamaya odaklı.

    t: her köşeye açılan imam hatiplerden mezun olan abileri açıkta bırakmamak için, bilim yuvası olması gereken yerlere perşembe gecesi pilavlı sohbet yapsin diye gönderilen 922 yeni kişiyi içeren haber.