ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dövizde atak var nereden geldiğini araştırıyoruz
-
dövizde varmış atak
halbuki bu işin sonu batak
muratcığım yorma kendini
gel biraz cehapeye çatak
ölüm vadisi
-
ölüm vadisi'nin en sıcak günlerinden birinde dışarı çıkacak olsanız, terlediğinizi hissetmezsiniz. çünkü teriniz anında buharlaşır. california ve nevada sınırı boyunca uzanan bir çöl vadisi olan ölüm vadisi'ni çevreleyen yüksek sıradağlar, yaz mevsimi boyunca yoğun sıcağı hapseder. burada yılda beş santimetreden daha az yağmur yağar, bu nedenle zemin hızla ısınır ve dağların arasında yüksek sıcaklıklar ortaya çıkar.
bu vadide, gölgede hava sıcaklığı genellikle 49 derece civarında. dünya'da kaydedilen en büyük sıcaklık rekoru da 57 derece ile ölüm vadisi'ne aittir. bu rekor, 10.07.1913 tarihinde furnace creek'te gerçekleşti. dünya'nın değişen iklimi daha yüksek sıcaklıklar ürettikçe, ölüm vadisi'nin sakinlerinin klimalı evlerde geçirmek zorunda kaldıkları gün sayısı artıyor. adının aksine, ölüm vadisi'nde yaşam var. burada yaşayan en yaygın hayvanlardan, road runner kuşu. road runner kuşları, vadinin sıcağına dayanmalarına yardımcı olan yüksek vücut sıcaklıklarına sahip. vücut sıcaklıkları doğal olarak 40 santigrat derece olduğu için, yoğun sıcaklık biyolojilerini çok fazla etkilemiyor.
dip not: ölüm vadisi, kuzey amerika'nın rakımı en düşük noktasıdır.
kuzey kore deniz kuvvetleri
-
envanterinde 1972 model ay sınıfı deniz altı bulunduran bir ülkenin evladı olarak taşşak geçmeye hakkımız yoktur.
çalışılan sektörün bir sırrını bırakmak
-
%90 kopyala yapıştır yapıyoruz.
ama nerden kopyalayıp nereye yapıştıracağımızı bildiğimiz için bize para veriyorlar.
bütün sırrı bozdum ya.
şivan perwer ibrahim tatlıses düeti
-
(bkz: ibo'o bitmiş)
sözlük üzerinden evlilik teklifinde bulunmak
-
nereye bağırıyoruz?
- evlen, don't think about!
kendi entry'sine yabancılaşmak
-
bu aralar sık sık yaşadığım hadise. 'bi s.ktir git' diye okuduğum entrynin bana ait çıkması da doruk noktasıydı.
metroda insanın nereye bakacağını şaşırması
-
berbat bir durumdur.. hep "acaba iki istasyon arasındaki karanlık duvarlar bir şekilde aydınlatılsa ve üzerlerinde çizgi film karaleri olsa, biz de metroyla geçerken o kısa çizgi filmleri izlesek, nasıl olur?" filan gibi düşüncelere daldıran şaşkınlık hali..
para isteyince pantolonumu getir diyen baba
-
elini cebine daldırır. hele maaş zamanıysa çıkarılan tomar paraya bakar, ne alıcaksın parayla diye sorar.
söylersiniz.
alacağınız şeyin iki katı parayı elinize tutuşturur. kardeşlerine de al der peşine , anana söylemeyi ekler.
yurdum babasıdır. her akşam bi demlik çayı anneyle birlikte içendir.
yaran behzat ç. diyalogları
-
8. bölüm. hayalet ve akbaba ana okulunun bahçesinde bir öğretmeni sorgulamaktadırlar. olaylar gelişir;
çocuk : senin adın ne ?
hayalet : benim adım? benim adım sabri.
çocuk : senin adın ne ?
akbaba : ismet. senin adın ne ?
çocuk : benim adım alaaddin.
akabinde;
akbaba : senin adın sami değil miydi lan ?
hayalet : sen yine iyi hatırlıyon ha. ben hiç hatırlamıyorum. ismet ne lan ?
akbaba : yürü lan yürü...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
eve gelen bir koli üzerinde adım, soyadım ve evlilik soyadımı gören 9 yaşındaki ege şaşırır...
ege: anne, senin amerikalı arkadaşın fazladan bir soyadı yazmış yanlışlıkla.
romica: fazladan değil, o benim evlenmeden önceki soyadım.
ege: nasıl yani?
romica: evlenince babanın soyadını kullanmaya başladım.
ege: neden?
romica: yasalar gereği öyle oldu.
ege: ama o yasa değişmiş, şimdi kızlar soyadını kullanabilirmişsin...
romica: ama son on yılda yaptığım her şeyi babanın soyadıyla yaptım, o yüzden değiştiremem.
ege: babamla evlenmeden önce yaptığın her şeyi de kendi soyadınla yapmıştın ve değiştirdin ama!
romica: öyle oldu maalesef...
ege: garip...
romica: ?
ege: hep senin kadar tuhaf biriyle evlenmek istediğimi düşünürdüm...
romica: eee?
ege: ne bileyim soyadını değiştirmişsin, çok... ezik... evlenmek için soyadından vazgeçecek biriyle asla evlenmezdim!
romica: ezdin oğlum beni cidden :)
ege: eee? niye sırıtıyorsun o zaman?
romica: hiiiç, hoşuma gitti :)
ege: öfff, hala çok tuhafsın...
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
ankara'da bir avmde magazalar arasındaki plastik ağaçların kenarına oturan bir baba, 4-5 yaşlarındaki oğluna koton'u göstererek;
- oğlum git annene de ki "yeter anneee, yeter annnneeciiiim, yeter artık"
kinder çikolatası yerine gerçek yumurta koyan baba
-
asla bir battaniye içine michelin maskotu koyan baba değildir.
efenim bilen bilir,eskiden kamyonların üzerinde süs niyetine michelin maskotları takarlardı.
amcamın kamyonundaki süs bi şekilde bizim eve geliyor.
derdimi tam anlatamasam da şöyle bir şey ;
http://2.bp.blogspot.com/…elin-lastik-adam-foto.png
ben bebekken bana göz kulak olan babam,o sırada merdiveni süpüren anneme bi şakar yapar.
sarılı olduğum battaniyenin içinden beni çıkararak michelin maskotunu güzelce yerleştirir.merdivene çıkarak "-ulan bu çocuk ne çok ağlıyo bee !" deyip maskotlu battaniyeyi merdivene doğru fırlatır.annem de ne yapsın çığlık,feryat figan...
bu ne ki amk...