ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
üniversitemizin itiraf sayfasında paylaşılmış bir güncelleme:
" eski sevgilimin evinde beni aldattığı
kızın tişörtünü bulmuştum bana
"kızım ben seni aldatmıyorum ki onu
aldatıyorum bak senin ondan haberin
var onun senden yok ki" demişti"
çocukluk dönemi sanrıları
-
bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.
israil'de neden kanser yok
-
(bkz: medyada çıkan her habere inanmak)
http://en.cancer.org.il/…e/default.aspx?pageid=7699
2012 yılında 28,709 kişi kansere yakalanmış 10,640 kişi ölmüş.
kaynak : israil kanser araştırmaları enstitüsü
edit : savı ortaya koyan entry 6 beğeni almış, insanlara doğru rakamları açıklayan entrylerin hepsinin toplamından fazla. ondan sonra kutsal bilgi kaynağı, faydalanmasını bilene tabii. yazdığı entry'de yalan yanlış bilgi verip bir editleme zahmetine girmeyenler de ayrı vaka
edit : link uçmuş .. başka bir link verelim
http://www.wcrf.org/…/data-cancer-frequency-country
rutkay aziz
-
banka reklamlarında oynadığı için sosyalist olamazmış. he, sosyalizmde banka yok ağaç diplerine gömüyor insanlar paralarını.
(bkz: bank of north dakota)
merhaba ben mirkelam sorularınızı bekliyorum
-
hocam merhabalar. geçip giden (uğu) zamanları bir yerlerde bulabildiniz mi?
otobüste kaptan orta kapı diye bağırabilen yiğit
-
öyle ya da böyle. kafası son derece rahat. ne istediğini biliyor. oldukça kararlı. ikinci uyarısını sadece "kaptaaaaağğn" şeklinde yapabiliyor. ziyadesiyle net. bence öyle aval aval bakacağınıza yol verin geçsin. şahsen ürktüm çünkü.
19 aralık 2018 istanbul havalimanını su basması
-
o kadar su topluyorsa baraj yapalım.
bir erkeğe söylenebilecek en güzel şey
-
seviselim ama iliski istemiyorum.
abdulkadir selvi'nin imamoğlu tespiti
-
valla duygularıma tercüman falan olmadı.
işini yaptıktan sonra nereye gittiğini umursamam.
tatilden başka argümanınız yok ota boka bunu sokuyorsunuz. biz yolsuzluk dedikçe "ama sizin başgan da datile çıhtı" diyen güruhun suratına tükürsen de durum değişmez ki.
kızının erkek arkadaşından dayak yiyen baba
-
anahtar cümle;
" kız erkek arkadaşıyla olay yerinden uzaklaştı. "
cehennemin dibine kadar yolun var.
evi ev yapan şeyler
-
halıdır halı.
ne zaman halısız bi eve gitsem yeni taşınmışlar da henüz yerleşememişler gibi hissediyorum. halısız olmaz.
pnömatik posta
-
hastane ve fabrikalarda karşımıza çıkan ve katlar arasında hızlı evrak göndermeye yarayan pnömatik tüp sistemleri, aslında çok daha büyük düşünülmüş posta sistemlerinin minyatür örnekleri. 19 ve 20. yüzyılda bazı şehirler çok karmaşık ve uzun pnömatik posta sistemleriyle donatılmış. bunların bir kısmı 80'lerde faks ve 90'larda email'in yaygınlaşmasıyla iptal edilmiş, diğerleri de teknik sorunlara yenik düşmüş:
1865'te berlin'de kurulan pnömatik posta sistemi* 1976'ya kadar kullanılmış, zirve yaptığı 1940 senesinde toplam uzunluğu 400 kilometreyi geçiyormuş.
paris'teki 1866'da kurulmuş, 1934'te 467 kilometrelik uzunluğa ulaşmış. dünyadaki en uzun örneği bu. 1984'te faksın yaygınlaşması üzerine kapatılmış.
viyana'da 1875-1956 arasında daha ufak bir örneği kullanılmış, uzunluk bilinmiyor. prag'da 1887'de kurulan 60 kilometrelik pnömatik sistem 2002'ye kadar sorunsuzca işlemiş, ama o sene gerçekleşen bir sel felaketine yenik düşmüş. prag'dakinin kontrol paneli şöyle: http://upload.wikimedia.org/…/f/fa/hlavní-panel.jpg
bu akımı başlatan ilk örnek ise 1853'te londra borsası'yla londra telgraf istasyonu arasına kurulmuş, uzunluğu sadece 200 metreymiş.
not: peki ben buraya nereden geldim? une femme est une femme'da alfred (jean paul belmondo) filmin bir yerinde "kız adamlara bir pnömatik gönderiyor" gibi bir şey diyor. altyazıda pnömatik için "acele posta" demişler. böyle bir şeyin varlığından haberim bile yoktu ama diyalogda pnömatik, altyazıda acele postayı görünce bir şimşek çaktı. yapmışlar gerçekten.
edit: notta varlığından haberdar olmadığımdan bahsettiğim şey pnömatik posta değil, bunun şehir çapında kullanılması.