hesabın var mı? giriş yap

  • tanım: kaybolması mümkün olmayan itibardır.

    hafızası 300 megabyte bile etmeyen bir ülkede sarsılmayan itibardır. iki ay sonra yine deli gibi alıp içeriz, rahat olun.

    aylar sonra gelen edit: başlık başa kalmıştır.

  • dedem bana kontör yollamaya çalışırken mesajı turkcell yerine benim numarama atar:

    "0537**** kontur 50"

    bir şeylerin yanlış olduğunu farkeder ve 5 dakika sonra ikinci mesajı atar:

    "0537*** kontur yollama 50"

  • rusyanın bombalaması sonrasında çıkmıştır. tanklarda santral çevresinde.

    vurulma anı - vurulma anı 2 - yangın görüntüsü

    -nükleer santralin basın servisine göre, devam eden yangın nedeniyle itfaiye ekipleri yangın yerine yaklaşamıyor.

    -rüzgar istasyonun yanından ukrayna'nın güneydoğu kısmına ve büyük rus şehirleri yönünde esiyor: rostov-on-don ve krasnodar

    -energodar belediye başkanı dmitry orlov, rusya'yı nükleer santrali bombalamayı derhal durdurmaya çağırdı.

    -ukrayna dışişleri bakanı: "rus ordusu, avrupa'nın en büyük nükleer santrali olan zaporizhzhia’ya dört bir yandan ateş ediyor." "yangın çoktan çıktı. patlarsa, çernobil'den 10 kat daha büyük olacak." "ruslar derhal ateşi kesmeli, itfaiyecilere izin vermeli."

    -ruslar buranın idari bina olduğunu ve santral üzerinden kıyamet koparıldığını iddia ediyorlar,bir bakıma haklılar rusya bölgede bir nükleer patlamanın kendilerine de oldukça çok zarar vereceğini biliyorlar. bölge haritası çatışma ve yangının olduğu bölüm santral yönetim binası, sarı bölge ise nükleer santral kısmı.

    - ruslar yangının söndürülmesi için itfaiyecilere izin verdi.

    -ukrayna başkanı zelensky'den acil durum açıklaması: “termal kameralarla donatılmış rus tankları, atom reaktörlerine ateş açıyor.” “neye ateş ettiklerini biliyorlar. buna hazırlanıyorlar.” “bu tarihte ilk kez oluyor! daha önce hiçbir ülke nükleer reaktörlere ateş açmadı.” “terör devleti nükleer teröre başvuruyor.” “zaporozhye’de patlama olursa bu her şeyin sonu olur, avrupa’nın sonu olur.” “çernobil’de bir reaktör vardı. burada altı tane var. rusya yeni bir çernobil istiyor, ama altı kat büyüğünü.”

    -zaporizhzhya nükleer santral başkanı ıgor murashov: "mümkün olan her şeyi yapıyoruz ama yangın devam ediyor, itfaiyecilere izin verilmiyor. büyük riskler var. santralde çatışmalar sürüyor."

    -energodar belediye başkanı dmytro orlov, zaporizhzhya nükleer santralinde yaralılar olduğunu söylüyor.

    edit: güncellemeler.

  • bu şarkının amacı kıpır kıpır oynatmak değil, akp denen kötülük ve nifak imparatorluğunun bittiğini müjdelemektir. milenyumun çav bellası böyle olur.

  • bizim eski hatunun asosyalliğin kenarından geçmeden başardığı olay. tiyatro, konser, sinema, yemek vs.. sağlam sponsor olmuşuz a.q..

  • gallup'un araştırmalarına göre amerikan ulusal bilim akademi üyelerinin %7 si, ingiltere kraliyet bilim akademisi üyelerinin ise %3.3 ü bir tanrının varlığına inandığını belirtmiştir.

    fbıın 1997 de yaptığı bir araştırmada ise fedaral amerikan hapishanelerindeki suçlularda tanrının varlığına ınanların oranı %99.79 dur.

    (bkz: bu ne yaman celişki anne)

  • edit: #öyp50d twitter.
    edit: cinayet anının videosunun linkini ekledim en aşağıya. araç saatte 120 km hızdan aşağı gitmiyor.

    şehir içinde aşırı hızlı araç kullanırken bisikletliye arkadan çarparak ölümüne sebep olduktan sonra bisikletliden 50bin lira tazminat isteme olayı.

    konya'nın zenginlerinden bir çocuk, emekli astsubayın kullandığı bisiklete arkadan çarpıyor.
    polis raporunda bisikletliyi ağır kusurlu bulup aracın 50 km hızla gittiğine dair rapor tutuyor.

    saatte 50 kilometre hız ile gittiği söylenen ve bisikletliye çarpan aracın resmine bakalım:
    http://i.hizliresim.com/lqydvb.jpg

    çarpan eleman:
    http://i.hizliresim.com/mk0d17.jpg

    daha sonra şikayetini geri çekmeyen aileye karşı ölüden 50 bin liralık tazminat talebinde bulunuyorlar.
    eleman serbest. çünkü arkası sağlam.
    öyle böyle değil, hem de epey sağlam:
    http://i.hizliresim.com/3a7zlj.jpg
    http://i.hizliresim.com/zyz3j0.jpg

    emekli asker öldü ama onu öldüren serbest. 1 gün için bile içeri gireceğin sanmıyorum.
    öldürmekle yetinmeyip ailesinin üzerine kabus gibi çökme derdindeler.

    haber linki:

    kocasının ölümüne neden olan şahıs 50 bin tl araba masrafı istedi

    haberin içeriği;

    --- spoiler ---

    konya’da dört ay önce lüks bir otomobilin bisiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında kocası ölen kadın, sürücünün kendilerine 50 bin liralık araba masrafı davası açmasıyla ikinci kez yıkıldı.

    kaza, 12 mayıs 2016 tarihinde merkez karatay ilçesi adana çevreyolu matbaacılar altgeçidi’nde meydana gelmişti. iddiaya göre, konya'nın tanınmış iş adamının oğlu mehmet ali yapıcı (21) idaresindeki 42 bjk 26 plakalı lüks otomobil, bisikleti ile ilerleyen emekli astsubay orhan özdemir’e (55) alt geçit çıkışında arkadan çarptı. çarpmanın etkisiyle metrelerce uzağa fırlayan bisiklet sürücüsü orhan özdemir ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

    `otomobilde oluşan hasarın masrafını almak için dava açtılar`
    kazada orhan özdemir’in hayatını kaybetmesinin ardından otomobil sürücüsü mehmet ali y. polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. nöbetçi mahkemeye çıkan mehmet ali y. bisiklet sürücüsüne arkadan çarpmasına rağmen az kusurlu bulunarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. kocasının ölümüne sebep olan kişinin serbest bırakılması üzerine acılı eş müzeyyen özdemir de hukuk mücadelesi başlattı. mehmet ali y.'nin cezaevine girmesi için uğraş veren müzeyyen özdemir, karşı taraftan gelen tazminat davasıyla ikinci şoku yaşadı. kazada ölen kocasının yasını tutarken bir de karşı tarafın otomobilde oluştuğunu iddia ettiği 50 bin liralık hasarın parasını istemesi acılı eşi ikinci kez yıkıma uğrattı.

    `güvenlik kamerasında otomobilin bisiklete hızla vurduğu görülüyor`
    mehmet ali y. kaza sonrası sevk edildiği nöbetçi mahkemede verdiği ifadesinde hızının 50-55 olduğunu söylediği öğrenildi. ancak ortaya çıkan güvenlik kamerası görüntülerinde sürücünün ifadesinin aksine otomobilin hayli hızlı olduğu görülüyor. bir petrolün güvenlik kamerası tarafından kaydedilen görüntülerde beyaz bir otomobilin alt geçitten çıkan bir bisiklete hızlı bir şekilde arkadan çarptığı ve bisikletin metrelerce uzağa fırladığı görüntülerde yer alıyor.

    “eşim resmen katledildi”
    kocasının ölümüne neden olan sürücüden davacı olduğunu söyleyen müzeyyen özdemir, "kaza ne zaman olur. çarptığın zaman frene basarsın tamam o kazadır. ama bununki resmen eşimi katletmektir. eşimi katlettiği için ben bu adamdan davacıyım. ikinci olarak kaza tutanağı tutan polis ağır kusurlu olarak eşimi göstermiş. araç, bir başka araca arkadan çarptığı zaman çarpan suçlu olduğu halde, eşimi ağır kusurlu nasıl gösteriyor ki. benim eşim gerçekten feci şekilde can vermiş. bütün kemikleri kırılmış. iç organları parçalanmış. her yer kan içinde kalmış halde bulduk biz eşimi. biz daha eşimi defnetmeden '500 bin lira aileye verdik, aileyi susturduk' deyip de yalan haber yaptılar. böyle bir şey yok. biz onlardan bir ekmek parası dahi almadık. hiçbir şekilde bizim yanımızda olmadılar" diye konuştu.

    "beni yıldırmak için 50 bin liralık dava açtılar"
    eşinin mezarı başında gözyaşı dökerek dua eden özdemir, kocasının acısı dinmeden 50 bin liralık otomobil masrafı davasıyla ikinci şoku yaşadığını ifade ederek, "son olarak eşime arkadan çarpan arabanın masrafını üstümüze yıkarak 50 bin lira masrafı ödemek için bize dava açtılar. ben artık bu aileden de, çevremdeki insanların iki yüzlülüğünden de bıktım. eğer bu aile benden arabasının masrafını karşılamamı istiyorsa tamam ben razıyım, karşılayacağım. yalnız eşimi bayram sabahı getirsinler, çocuklarım on dakika görsün. ben başka bir şey istemiyorum bu aileden. yapabiliyorlarsa bunu yapsınlar. biz güçlüyüz her şeyi yaparız demekle bu iş olmuyor. adalet nerede o zaman. nerede bu adalet. ben adalet istiyorum. eşimin kanının yerde kalmamasını istiyorum. bunlar sadece beni yıldırmak için davadan geri çekilmem için yapıyorlar. hiçbir zaman yanımda durmadılar. hiçbir pişmanlık dahi hissetmediler bunlar" dedi.
    --- spoiler ---

    edit: amacım bu mağdur insanları bu insafsız insanların eline bırakılmaması. biliyorsunuz cumhurbaşkanımız, başbakanımız gereksiz davalara müdahil olabilmektedirler.
    isteğim bu davaya milletvekillerinin, sivil toplum kuruluşlarının sahip çıkarak adaletin sağlanması yönünde baskı yapmalarıdır.

    cinayet anının videosunu buldum:

    https://www.youtube.com/watch?v=wjzs_qgkbiy

  • kut bir başarıdır evet. ama bir çanakkale savaşı değildir çünkü ingilizler altı ay sonra gelip kut'u elimizden bizi döve döve almışlardır. kut'u kaybettiğimiz bu savaşı anlatan yüzbaşı selahattin* der ki: " ingilizler nehirin nerde derinleştiğini nerede sığlaştığını bizden daha iyi biliyordu. çünkü nehir işletmesini barış zamanında onlara vermişiz. bu bilgiyi avantaja çevirdiler".

    kut sadece bir tesellidir. ama ingilizlerin de utancı olduğu da bir gerçektir. ingilizlerin başka hiçbir savaşta hiç bu kadar subayı ve askeri teslim olmamıştır. ama işte kut altı ay içinde elimizden çıkmıştır.

    ha illa ki bu cephede bir zafer arıyorsanız, çanakkale savaşından daha acı hikayelerin olduğu medine savunmasını okuyun. en azından kurutulmuş çekirge ve hurma çekirdeğinin ne kadar faydalı besinler olduğunu öğrenirsiniz. ama dikkat edin arapların ne mal olduğunu da anlarsınız. filistin hakkındaki düşünceleriniz değişebilir.

    (bkz: feridun kandemir)

    ayrıca alakalı ise;
    (bkz: yedinci ordu)
    (bkz: nablus meydan savaşı)

    *bu cephede çok acı hikayeler vardır. bu acı hikayeleri okumak için yüzbaşı selahattin'in romanı okunmalıdır. kitabın yeni baskısı malesef yoktur. ancak sahaflarda bulunabilir.

  • ekim 1929'da, istanbul'daki eski bir kütüphanenin tozlu, unutulmuş bir rafında, insanlık tarihini yeniden yazabilecek eski bir harita bulunur.

    1513 yılına tarihlenen bu harita atlantik okyanusu ile güney amerika, batı afrika ve avrupa kıyılarını gösteriyordur. piri reis adında bir türk donanması amirali imzalıdır.

    piri reis, harita üzerinde çizerlikle ilgili bir iddiada bulunmamıştır. bunun yerine, haritanın üzerine daha eski kaynaklara dayandığını kaydetmiştir. amiral, bazılarının kolomb'un haritaları olduğunu, diğerlerinin ise mö 400 yılına kadar uzandığını iddia eder.

    https://upload.wikimedia.org/…reis_world_map_01.jpg

    harita, kolomb'un 1492'de amerika'yı keşfetmek için kullandığı kayıp haritaların bilinen tek temsili olduğu için bilim adamları arasında büyük bir keşif olarak müjdelenir.

    ancak, eski bir abd donanması kaptanı arlington mallery'nin sarsıcı bir gözlem yaptığı 1950'lere kadar akademi dışında nispeten gizli kalır.

    mallery, haritanın alt kenarı boyunca güney amerika'nın çarpık kıyısı olduğu düşünülen şeyin antarktika kıyı şeridine dikkate değer bir benzerlik taşıdığını farkeder.

    yani ilk düşünülen haritanın güney amerika'nın doğu kıyılarını gösteren kısmının ceylan derisi parşömene sığdırabilmek için çarpıtılarak çizildiğidir. şöyle:
    https://upload.wikimedia.org/…ap_interpretation.jpg
    lâkin mallery'nin iddia ettiği, haritanın o kısmının antarktika'nın kıyı şeridini gösterdiğidir:
    https://upload.wikimedia.org/…aphic_projection).svg

    antarktika 1820'ye kadar resmen keşfedilmediğinden, mallery'nin gözlemi son derece tartışmalıdır. bu ilk haritayı çizen kıtayı nasıl bilebilirdi?

    mallery'nin iddiaları keene eyalet koleji'nden profesör charles hapgood'un ilgisini çeker. hapgood, yalnızca piri reis'in haritasını değil, aynı dönemdeki diğer haritaları da inceler ve sansasyonel olabilecek sonuçlara ulaşır.

    hapgood'a göre, bu haritalar sadece antarktika'yı değil, kıtanın kıyı şeridini de 6.000 yıldan daha uzun bir süre önce, bugün hala onu kaplayan geniş buz tabakası oluşmadan önceki haliyle gösteriyordur.

    hapgood haklıysa, uygarlığımızın tüm tarihi hatalıydı. antarktika'nın buzul altı topografyası, 1940'larda ve 50'lerde sismografik araştırmalar yapılana kadar bilinmiyordu.

    hapgood'un varabileceği tek bir sonuç vardı. bu eski denizciler, haritalarını buzullar oluşmadan —mö 4000'den önce yapmış olmalıydılar. tabi böyle bir olasılık tarihimiz için sarsıcı sonuçlar anlamına gelmektedir.

    mevcut bilgimiz, sonraki bin yılda gelişen ilk ileri denizcilik kültürüyle birlikte, ileri uygarlıkların m.ö. 3000 yıllarına kadar ortaya çıkmadığı şeklinde.

    ancak hapgood'un vardığı sonuçlar tarih kitaplarını yerle bir edecek cinstendir. eğer haklıysa, kayıp bir denizcilik uygarlığı düşünülenden binlerce yıl önce var olmalıydı.

    hapgood'un bulguları daha sonra böyle bir kayıp uygarlığın savunucuları tarafından benimsenir. yazar graham hancock, insan ırkının tarihimizdeki bu kayıp dönem hakkında hafıza kaybı yaşadığını savunarak, haritaları fingerprints of the gods (tanrıların parmak izleri) adlı kitabının merkezi yapar.

    peki bu gizemli haritalar, tarih öncesinde kayıp bir uygarlığın var olduğunu kanıtlıyor mu?

    destekleyen görüşler

    — piri reis haritası —

    1954'te abd donanması'nın harita yapım dairesi hidrografi ofisi, bir türk amiralden piri reis haritasının bir kopyasını alır. deniz haritacılığında dünyanın önde gelen otoritelerinden biri olarak türkler —evet kaynakta aynen böyle belirtmekte—, büronun gizemli haritaya biraz ışık tutabileceğini umuyordur.

    hidrografik ofiste eski haritalarda uzmanlaşmış emekli bir abd deniz kuvvetleri kaptanı olan arlington mallery de görevlendirilir. mallery'nin bulguları radikaldir. harita, antarktika'nın buzul altı kuzey kıyısını doğru bir şekilde gösteriyordur.

    hidrografik ofis de aynı fikirdedir. haritanın doğruluğu karşısında hayrete düşerler, hatta havadan inceleme yardımıyla derlenmiş olması gerektiğini söyleyecek kadar ileri giderler.

    bir devlet kurumunda haritacı olan m.i. walters, georgetown üniversitesi'ndeki bir radyo röportajında şöyle söyler: “bugün eski haritaları ve hidrografi ofisi'nin ürettiği yeni haritaları aldık ve göze çarpan zirvelerin ve dağların ölçümlerinin karşılaştırmalarını yaptık. ve bunların hayret verici bir şekilde uyumlu olduğu sonucuna vardık.”

    keene eyalet koleji'nde tarihçi ve coğrafyacı olan profesör charles hapgood, mallery'nin iddialarından büyülenir ve kendisi araştırmaya karar verir.

    hapgood, öğrencilerinin yardımıyla hemen aynı sonuca varır, ancak daha ileri gitmeden önce haritanın doğruluğu hakkında ikinci bir görüş almanın akıllıca olacağını düşünür. abd hava kuvvetleri'nin (usaf) haritacılık departmanına danışan profesör coşkulu bir onay alır.

    hapgood'a bir mektupla yanıt verirler. mektupta şöyle yazmaktadır: "haritanın alt kısmının kraliçe maud topraklarındaki prenses martha sahili'ni, antarktika ve palmer yarımadası'nı tasvir ettiği iddiası makul. bunun, haritanın en mantıklı ve büyük ihtimalle doğru yorumu olduğunu görüyoruz. haritanın alt kısmında gösterilen coğrafi detay, 1949'daki isveç-ingiliz antarktika keşif seferi sırasında buz örtüsünün tepesinde oluşturulan sismik profil ile çok dikkat çekici şekilde örtüşüyor."

    usaf şu sonuca varmıştır: "bu, kıyı şeridinin buz örtüsüyle kaplanmadan önce haritalandığını göstermektedir. bu bölgedeki buz örtüsü şu anda yaklaşık bir mil kalınlığındadır. bu haritadaki verilerin 1513 yılının coğrafi bilgileriyle nasıl oluşturulabildiği konusunda hiçbir fikrimiz yok."

    hapgood artık ikna olmuştur. piri reis haritası antarktika'nın buzul altı topografyasını gösteriyordur. ve bunun mümkün olmasının tek yolu, kıtanın üzerinde buz tabakası oluşmadan önce, yani 6.000 yıldan daha uzun bir süre önce sofistike bir kayıp uygarlık tarafından haritalandırılmış olmasıdır.

    profesör bulgularını 1966 yılında 'antik deniz krallarının haritaları' (maps of the ancient sea kings) adlı kitabında yayınlar. kitabın sonuçları ana akım bilim camiasında reddedilirken, eric von daniken ve graham hancock gibi tartışmalı alternatif tarih yazarları tarafından benimsenir.

    kitap, tezini daha da kanıtlamak için abd donanması ve arlington mallery'nin çalışmalarının çok ötesine geçmiştir. çünkü hapgood, bazıları piri reis'inkinden bile daha açıklanamaz olan daha fazla harita bulmuştur.

    — oronteus finaeus haritası —

    hapgood'un piri reis haritası üzerindeki çalışması bazı eleştirmenler tarafından sert şekilde eleştirilmişti. acaba hatası basitçe antarktika'yı yanlış tanımlamak mıydı? bu yüzden hapgood, piri reis'ten daha fazlasına ihtiyacı olduğunu farkeder ve daha fazla kanıt bulmaya koyulur.

    washington'daki kongre kütüphanesi'nde antarktika'nın tasvir edildiği ortaçağ haritalarını incelemek için haftalar harcar. o döneme ait haritaların varsayılan bir güney kıtasını göstermesi alışılmadık bir durum değildir, ancak bu tasvirler hayal gücünün eseridir.

    hapgood, haritalar'da sonunda gerçek olanı nasıl bulduğunu şöyle anlatmış: "sonra bir gün, bir sayfayı çevirdim ve donup kaldım. gözlerim 1531 yılında oronteus fineaus tarafından çizilen bir dünya haritasının güney yarımküre'sine takıldığında, burada gerçek antarktika'nın gerçek bir haritasını bulduğuma anında kanaat getirdim."

    harita budur: görsel

    piri reis haritasının aksine, oronteus fineaus antarktika kıtasının tamamını gösteriyordur. kara parçasının kıyı kesimlerinde dağların ve nehirlerin ince ayrıntıları görülebilir.

    mit'den dr. richard strachan, hapgood için haritayı inceler ve antarktika'nın kıyı bölgelerindeki buzul olmayan koşulları tasvir ettiği sonucuna varır. strachan'a göre bunlar, kıtanın buzul altı topografyasının modern sismik araştırma haritalarıyla yakından eşleşmektedir.

    piri reis gibi oronteus fineaus da haritasını çok daha eski kaynaklara dayandırmıştır. hapgood'a göre bunun tek anlamı, antik denizcilerin 6.000 yıldan daha uzun bir süre önce, kıyı buzla kaplı değilken haritasını çıkarmış olmaları gerektiğidir.

    bu, ana akım tarihin bize insanlığın bunu yapabilme yeteneğine sahip olduğunu söylediği tarihten çok öncesidir.

    — bauche haritası —

    hapgood'un belki de en şaşırtıcı keşfi, fransız haritacı phillipe bauche tarafından üretilen 1737 tarihli dünya haritasıdır.

    bauche'nin haritası, antarktika'nın iç kısımları da dahil olmak üzere tamamını buzun altında göründüğü gibi göstermesi bakımından eşsizdir. modern dünya, 1958'deki sismik araştırmalar kıtanın tüm buzul altı topografyasını haritalayana kadar bu başarıyı yakalayamamıştır.

    bauche haritasında özellikle kafa karıştırıcı olan şey ise, modern haritalarda bile bulunmayan özellikleri göstermesidir.

    bauche, kıtayı iki kara parçasına bölen buzsuz bir su yolu tasvir etmiştir. antarktika bugün hala tek bir kara parçası olarak gösterilse de, aslında büyük buz kütleleriyle ayrılmış daha küçük adalardan oluşan bir takımadadır.

    diğer anormal haritalarda olduğu gibi, bauche bunları çok daha eski kaynaklardan derlediğini not düşerek, sofistike harita yapma becerilerine sahip uzak bir kayıp uygarlık olasılığını bir kez daha ortaya koymuştur.

    bauche haritası: görsel

    ancak bauche haritası hapgood'un incelediği diğer haritaların hepsinden çok daha sorunludur. jeologlar bize antarktika'da milyonlarca yıldır, yani bırakın harita yapabilenleri, modern insanoğlunun varlığından bile önce hiçbir iç su yolunun bulunmadığını söylüyorlar.

    eğer bauche haritası gerçekten de buzsuz bir antarktika'yı tasvir ediyorsa, o zaman tarihimiz hakkında henüz mantıklı bir cevabımız olmayan rahatsız edici bir soru soruyor demektir.

    aksi görüşler

    antarktika'nın ortaçağ haritalarında görülmesi, tarih öncesinde kayıp bir uygarlığın varlığına dair cezbedici kanıtlar sunuyor fakat tüm bu tez haritalardaki antarktika tanımlamasına dayanmakta ki bu da tartışmalı bir konu. eğer piri reis haritasında ve diğerlerinde gösterilen kara kütleleri aslında antarktika değilse, o zaman tüm teori çöpe gidiyor.

    charles hapgood, erich von daniken ve graham hancock hayal güçlerine yenilmiş olabilirler mi?

    eleştirmenlere göre haritaların çoğunda antarktika'nın tasviri doğruluktan uzaktır ve piri reis ve oronteus fineaus haritalarında tasvir edilen kıta, gerçek antarktika ile sadece rastgele bir benzerlik taşımaktadır.

    haritalardaki benzerlik belki de tesadüfen beklenenden çok az daha fazladır ve yapımının ardında gerçek bir coğrafi bilgi olduğundan emin olmamızı sağlayacak kadar kesin değildir.

    bauche'nin haritası daha da az doğrudur. antarktika'yı tek bir kara parçası olarak göstermeyen 20. yüzyıl öncesine ait birkaç haritadan biri olsa da, kıta ile hiçbir benzerliği yoktur.

    bu noktada önemli bir bilgi, antarktika 1820 yılına kadar resmi olarak keşfedilmemiş olsa da, gezegenin dibinde bir güney kıtası olduğuna dair varsayımların antik yunan'a kadar uzandığı bilinmektedir.

    'terra australis' olarak bilinen bu keşfedilmemiş kıta, aynı döneme ait haritalarda sıklıkla gösterilir ve haritacının hayal gücünden yola çıkılarak tasvir edilir. bu haritalarda antartika olarak görünen şey sadece bu teorik güney kara kütlesi olabilir mi?

    rastgele ve net olmayan bir benzerlik şansa bağlı olabilir ya da belki de resmi keşfinden önceki yüzyıllarda kıtanın kıyı şeridine kayıtlara geçmemiş ziyaretlerde bulunmuş denizcilerin kulaktan kulağa aktarımıyla bir araya getirilmiş olabilir.

    her şeyi başlatan gizemli harita olan piri reis haritasına gelince, eleştirmenler antarktika'nın garip zaman dışı tasviri için çok daha sıradan bir açıklama sunuyor.

    kraliçe maud topraklarının kıyı şeridi olduğu iddia edilen yer, uyumsuz bir şekilde güney amerika'ya bağlanmaktadır. acaba piri reis'in haritasında yer kalmadığı için güney amerika kıyı şeridinin geri kalanını haritanın alt kenarından geçirmeyi tercih etmiş olabilir mi?

    bu olasılık, reis'in bu garip toprakların yanına düştüğü notları anlamlı kılacaktır. bölgeyi 'harabe', 'çok sıcak' ve 'yılanlarla dolu' olarak tanımlıyor ki bu tanımlar güney amerika için geçerli olabilir ama antarktika için doğru kabul edilemez.

    peki bu esrarengiz eski haritalar tek başlarına kayıp bir uygarlığa dair romantik düşünceleri haklı çıkarmaya yeter mi? pek olası görünmüyor. ancak tarihe karışmış bazı kayıp bilgilere dair izler taşıyor olabilecekleri fikrini tamamen göz ardı etmek de mümkün değil.

    kaynak: https://theunredacted.com/…eis-mystery-of-the-maps/

  • 24 yaşında anladığım olay.

    bağlanma korkum falan yok. köpek gibi bağlanırım gel gelelim karşımdaki insan hiç bir zaman bağlılığımı kabul edemiyor. yapı itibariyle mobil iletişim çok umurumda değil. arayıp sormak benim fıtratımda yok ama bu demek değildir ki karşımdaki insanı önemsemiyorum. "hasta oldum ben" denildiğinde "geçmiş olsun"dur benim cevabım. "ay kıyamam sanaaa" geyikleri yapamıyorum. "karnım ağrıyor" diyen sevgilime "soda iç" derim ben. mantıklısı budur çünkü. beklenen ise "hiiiiii şimdi yanında olsam, ben bakarım sana". nereye yanında oluyorsun ? değilsin işte. var mı gerek, gereksiz lafa ? hatun kişi bunu istemiyor yazık ki.

    çok istiyorum bir kızım olsun. belki kız kardeşim olmamasından ya da kız kuzenlerimin hepsinin bana göre gerizekalı olmasından kaynaklanıyor bu durum.

    yalnız ölmek en büyük korkularından olan bir adamın çaresizliğidir bu.

  • yazarın biri bu maç hakkında tam 4 karış uzunluğunda değerlendirme yazısı yazmış. insanlar dalga geçiyor.

    acı olan şu ki; galatasaray teknik kadrosunda bu yazar arkadaş kadar rakibe çalışmış maça kafa yormuş birinin olduğunu düşünmüyorum.

  • tek süper kahramanımız keloğlan, o da ölüm döşeğindeki prensesi tarhana çorbasıyla iyileştirmeye çalışıyordu.