hesabın var mı? giriş yap

  • hedef kitlem; cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insanlar . evet, hep beraber gülümseyelim istemez misiniz? haydi toplanın öyleyse.

    neredeyse her allahın günü üreticide yatıp kalktığımız günlerden bir gün, fabrikada bazı denemeler yapıyoruz yine. yorgunluk, sinir, stres had safhada. yüzler de, bunlarla doğru orantılı olarak, asık. ben de beş karışlık suratımla üretimde dolaşırken, pres makinasının arka tarafında duran atıl tezgahın üzerinde üç adet ansiklopedi gördüm. iki tane ana britannica bir tane de meydan larousse, gazetelerin verdiklerinden... önce yanlış görüyorum sandım, çünkü resimde öyle sakil duruyorlar ki. sonra tezgahın başına gittim, üstleri başları etrafa uyum sağlamış halde ve eser miktarda yağ içinde olan ansiklopediler orada duruyorlardı, evet. fırsatı kaçırmadım ve hemen pres ustasına seslendim;

    - hayırdır veysi usta, bunlar nedir?
    + ha, onlar mı? onlar benim büyük sözlükler. geçen hafta bizim evin oradaki çöpün kenarında buldum. birileri atmış, ben de aldım buraya getirdim. her gün vardiya molalarında, öğle yemeklerinden sonra, açıp okuyorum biraz biraz. bir görsen dünya bilgi dolu içi, bir sürü de şey öğrendim. bu yaştan sonra, bunun bağımlısı olduk iyi mi?

    (tarifsiz bir gülümseme ve ışıl ışıl gözler eşliğinde, devam ediyor)

    + bizim okuma şansımız olmadı ki. ortaokulu bitiremeden usta yanına verdiler bizi. şimdi benim çocuklar okusun istiyorum. ama her gün başka başka şeyler öğreniyorlar, görüyorlar, gelip evde soruyorlar, “bilmiyorum” demek çok ağrıma gidiyor. belki bunları okursam, onlara da bir faydam dokunur.

    bazı insanlara babalık nasıl da yakışıyor değil mi? veysi usta, o gün bana da babalık etti bir anlamda. okul okumadan da öğrenebildiği, ve etrafına öğretebildiği, şeyler var çünkü. bazılarımızın parayla pulla, çok okumakla, çok bilmekle sahip olmaya çalıştıkları var, onun cümlelerinde...

  • bir arkadaşım anlatmıştı:

    “abi, yemin ediyorum en huzurlu olduğum yer servis. ne işin stresi, ne evin stresi, ikisinin arasında arafta gibi, kurtarılmış bölge sanki...”

    adamın servis dediği de yarım saatlik yol amk, o zaman dilimini hayat kabul etmiş. yaptığı bir şey de yok, müzik dinliyor, dizi izliyor falan.

  • donanım olarak yine güzel telefon da her anlamda çok boş bir kullanıcı kitlesi var. hayır bilmiyorsun bari kapa çeneni...

    4k ekran denmiş, 16 mp. yetmez denmiş, 64 bit işlemci olaydı denmiş, bilmem ne bilmem ne...

    birincisi mercimek kadar sensöre 16 mp. bile çok fazla... özellikle düşük ışıkta iso başarımı bakımından büyük dezavantaj yaratır. (bkz: noise) bu ebatlardaki uyduruk sensörler şartları zorlarsan 8-12 arasında olabilir ama daha fazlası üretici uzaylılarda destek alıp, yeni bir sensör teknolojisi geliştirmediyse zarardır. hayır bir de gerçekten ihtiyacın var mı 20 küsür megapixel'e? hayvani ebatlarda baskılar almıyorsan, ciddi crop'lar yapmıyorsan elbette yok ama maksat sayıca yüksek olsun, kağıt üzerinde fazla görünsün. çok daha önemli bir parametre olan sensör boyutunu sorsam hiçbiri cevap veremez ama...

    4k ekranı yok demiş adam... 4k olsa şahin gözleriyle aradaki farkı anlayacak çünkü... biz 47" üzeri tv için 4k iyi gider, lazım olur, bayağı işe yarar diye yazıyoruz çiziyoruz, adam 5" telefonda 4k istiyor. kaldı ki kulladığın uygulamaların çoğu yaklaşık olarak 720p'ye göre hazırlanmış, bunları daha yüksek çözünürlüklü ekranda kullanırsan bu durum yine senin zararına... ayrıca mevcut işlemciler 1080p ekranla bile yeni yeni başa çıkabilirlerken 4k istemek, performans sorunları sebebiyle ağlamayı istemek demek. 4k ekran istiyorsun da onu akıcı şekilde kullanabilecek mobil cpu ve gpu var mı?

    ha bu arada aynı adam telefon 4k video çekiyor diye seviniyor. ama evinde 4k monitörü, tv'si hiçbir haltı yok. ama onun için önemli olan 4k çekmesi. çekiyor mu? çekiyor bu kadar basit... adam yüzeysel. ayrıca telefonun çektiği video'nun bitrate'i sistem kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle düşük olur, gerçek 4k kalitesinin yakınından geçemezsin desem yine boş boş bakar yüzüme...

    64 bit olayına gelince... siz de haklısınız arkadaşlar play store 64 bit destekli uygulamalarla dolu ama yeterince hızlı kullanamıyorsunuz, çok mağdur oluyorsunuz. android sisteminde bu akımı başlatacak olan donanım üreticileri değil, bizzat google olmalıdır. sen istediğin kadar tek başına 64 bit, 128 bit, 256 bit işlemci kullan.

    işiniz gücünüz sayı yani... tek bildiğiniz de hangi sayının hangi sayıdan büyük olduğu... demek ki en azından ilkokula gitmişsiniz.

  • edirne'de bir ailedir. diktatörler ülkesinde cesaret isteyen, tebrik edilesi bir harekettir yaptıkları. çay olmasa da yaşamlarındaki bir çok eksiğin nedenini bilen ailedir.

    "sağlık bakanı dr. mehmet müezzinoğlu, edirne'de vatandaşların yeni yıllarını kutladı. yol üzerinde bulunan bir binanın 2'nci katındaki balkonda oturanları görerek "çayınız varsa gelelim" diye soran bakan müezzinoğlu, "evde çay yok, istemez" cevabıyla karşılaştı."

    link

  • gece 3 civarlarında evine bıraktığı güzel kız kendisini 'kahve içmeye' davet edince gider, kahve içer ve sonra da evine döner. üstelik bu durum aynı kızla birden fazla defa tekrarlanabilir de. hatta kız kapıdan uğurlarken "bi gece de kalmaya gelirsin belki" dediği halde.

    "yok artık" dediğini duyar gibi oluyorum sevgili sözlükçü ama badak yapar bunu. emin ol yapar. çünkü badakizm basit bir ideoloji değil, bir yaşam felsefesidir.

    (bkz: vive le badaque)

  • victor hugo’nun bir sözü vardı, aklıma o geldi: ‘kadının, artık çıkarı kalmadığı erkeğe tanrı acısın...’

  • oha abi, ekşi sözlükte hata yapanın yaşamaya hakkı yok. adam hata yapmış ve ölmeyi hak etmiş. 8 çocuk arkada kalmış ama olsun adam risk almış ve sonucuna katlanmış. üzülmüyoruz, öyle diyorlar...

  • herkesin hayatinda en az bir kere karsilastigi insan tipidir. genelde 40 yas uzeri teyzeler ve amcalardan olusan bir kitledir ayni zamanda. ben de sirf koridorda oturmamak icin bir sonraki seferi bekleyenlerden birisi olarak oldukca nefret ederim bu tiplerden ve her seferinde hicbir kriteri umursamadan yaparim uyarimi, araya muavini sokarsaniz daha da cesaretlenir bunlar, yapmayin, direkt kendiniz dalin olaya ki etrafina yandas toplayamasin. bi teyzeye demistim, pencere kenari benim yerim gecebilir miyim, diye de, ugrastirma gizim beni otur orda iste, demisti ben de bakislarimla oraya gecmek istedigimi belli etmistim de 9 saatlik yol boyunca osurmustu. bazen cok da zorlamamak lazim sanki. ne cikacagi belli olmuyor.