hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: ortadoğu'da sıradan bir gün)

    cnn türk'de imamoğlu' nun açıklamasına yer verilmemiş. cnn link

    ekrem imamoğlu'nun açıklaması:

    --- spoiler ---

    bugün, saat 17:00 sularında bizim haberdar edilmediğimiz bir toplantıda içeride kim olduğu belli olmayan, daha düne kadar ibb'nin çalışanı olan 3 bin tl maaş alan, bir vakfın genel müdürlüğünü yapmış bir şahsa ait olan bir şirkete haydarpaşa ve sirkeci ihalelerini 350 bin bedelle sözüm ona bir bahaneyle, bizim ihaleye girmemizi engelleyerek verdiler.

    gereğini yapacağımı bütün vatandaşlarım önünde söz veriyorum. yasal yollara hemen başvuracağız.

    16 milyon insanın hakkını öyle bir şekilde araycağım ki hepiniz göreceksiniz. kılını bile kıpırdatmayan sayın bakana sesleniyorum... çok yazık, çok ayıp.

    şirketin elemanları hazır, haberdar ediliyor, aynı anda bize yazı geliyor. "biz ihaleyi yaptık işimiz bitti" suç duyurusunda bulunuyoruz. ibb'nin bütün avukatlarıyla suç duyurusunda bulunuyoruz. istanbul'da ne kadar katılmak istiyoruz diyen avukat varsa suç duyurunda bulunuyoruz. saatini bildireceğim.
    --- spoiler ---

    debe editi : buna bakan kullanıcılar, bunu da inceledi *
    (bkz: thy teknikte başlatılan sendikadan istifa hamlesi)
    onurlu işçilere destek başlığı.

  • (bkz: sutle yumusayan seyler/#184705)

    8 yil sonra kotuleme uzerine gelen edit: arkada$im o yillarda en iyi entry buydu, daha iyisi yoktu. imkanlar bu kadarina izin veriyordu neden kotuluyorsun, ayip degil mi? biz de insaniz. hayir bir de derler aman sozluk 99'da cok guzeldi cok superdi, hayir efendim i$te 99'da sozlukteki en iyi entry budur, du$unun artik geri kalani nasildi. lutfen.

    21 yıl sonra devilred'in uyarısı üzerine gelen edit: bu entry başta sadece sıra numarasıyla linkti "(bkz: sutle yumusayan seyler/1)" şeklinde. entry silinirse sıra no patlamasın diye entry numarasına çevirmiştim ama çok geç kalmışım. yani link verdiğim entry çoktan silinmiş, benim linklediğim de bu entry'yi yazdığım zamana ait değil 2000 yılına ait başka bir entry'ye dönüşmüş. eskisi neydi bilmiyorum. bu da güzel entry'dir ama hakkını yemeyin.

  • oteki kadinin asil ben senin kocanla eglendim, bundan bisey olmayacagini anlayinca sana iteledim demis olma ihtimali beni helecanlandiriyor

  • evet. çükü kalkmayan türk erkeği kollarını dolayıp surat asarak yatakta oturmaz. suç sende diyerek karısını döver. bu durumda sigara nedeni ile çükü kalkmayan erkek sahnesi için sigara paketine kadına tokat atan erkek ve ağlayan bir kadın fotoğrafı konmalı.
    bakan da bu sahnelere aşina ki "yok bu biz değiliz" demiş.

  • bu hareketin içinde barındırdığı hayvanlığı, bencilliği ve kabin kalabalıklaşacağı için daha çok sıkışacaklarını öngöremeyecek kadar düşünme tembeli olunmasını geçtim; işin en ilginç tarafı dünyaya 2 gram katkı yapmamış ve yapmayan bir halkın bu kadar aceleyle nereye gittiği.

    her gün;
    herhangi bir icat, buluş? yok.
    dünya insanlarına katkı? yok.
    doğaya katkı? sırf zarar.
    çevresine katkı? mümkünse zarar.
    işinde iyileştirme? o da yok.
    öğretim? ne öğrenmişler ki öğretsinler.

    peki bu aceleyle allah'ın her günü nereye yetişiyorsun sen hacı dayı?

  • nietzsche'nin ortaya attığı bu kavram uyarınca, insan yaşamı sonsuza dek baştan sona aynı biçimde tekrar edecek belirli bir bütündür. filozof, insanın bir çeşit kavranılmaz özgürlüğe kavuşabilmesi ve birşeyleri anlamlandırması uğrunda yapması gerekenin yaşamını her şeyiyle onaylamasından geçtiğini söyler. kendini ve tüm olup biteni o şekliyle evetleyen insan üst insan olarak addedilen mertebeye ulaşır. ancak bengi dönüşün çözülemedik noktası içerdiği tehlikedir ki bu çelişki kendini şu şekilde gösterir: belli aşamaları atlayan insan, ulaştığı noktanın ardından sürekli aynı başlangıç noktasına dönecek ve aynı engelleri sayısız defa aşmak durumunda kalacaktır. bunun önüne geçmede şu anki en büyük atılım tanrı engelini ortadan kaldırmak olmalıdır. ancak bu şekilde bengi dönüş ve üst insan felsefesi yanyana gidip sağlam bir temel kurabilir.

  • "maradona zaman zaman maradona oluyordu, messi ise her gün maradona." - jorge valdano

  • amerika birleşik devletleri'nin massachusetts eyaletinde, işçi çocuklarının çoğunlukta olduğu springfield ymca koleji'nde görev yapan 30 yaşındaki kanadalı beden öğretmeni dr. james naismith; kışın iyiden iyiye bastırması yüzünden öğrencilerin okulun kapalı spor salonunda oynayabilecekleri bir oyun icat ettiğinde takvimler 21 aralık 1891'i gösteriyordu.

    naismith, yemekhaneden aldığı iki büyük şeftali sepetini salonun 3.05 metre (10 feet) yüksekliğindeki balkon demirlerine karşılıklı astırmış ve yüksekteki bu iki "kaleye gol" atmayı amaçlayan oyunun adını "basket ball" yani "sepet topu" koymuştu. bu yeni oyun 2 yıl içinde önce ymca okullarına, oradan da tüm abd'ye yayılarak çok sevilen bir spor haline geldi.

    19. yüzyılın son yıllarında basketbolun yaygınlaşmasıyla birlikte profesyonel takımlar ortaya çıkmaya başladı. bu yeni spordan para kazanan ilk takım ise trenton nationals'tı. 7 kasım 1896'da brooklyn ymca takımını 16-1 yenmiş ve adam başı 5 doları cebe indirmişlerdi.

    abd'de 1900-1945 arasında 20 farklı irili ufaklı basketbol ligi kurulsa da 1. dünya savaşı, büyük buhran ve arkasından 2. dünya savası gibi felaketler yüzünden birçoğu uzun ömürlü olmamıştı. bu zorlu dönemde ayakta kalabilen ve ulusal anlamda ses getiren iki lig oldu: 1925'te oluşan american basketball league (abl) ve 1935'te general electric, firestone, goodyear firmalarının önderliğinde midwest basketball conference (mbc) adıyla kurulan, 2 yıl sonra daha geniş kitlelere hitap etmek için national basketball league (ulusal basketbol ligi) adını alan nbl. ancak bu liglerdeki takımlar 1-2 bin kişilik ufak spor salonlarında, hatta bazen balo salonu, depo gibi mekanlarda mücadele etmek zorunda kalmış, dolayısıyla gelir üretmekte zorlanmışlardı.

    2. dünya savaşı'nın bitimiyle birlikte birlikte abd'de gündelik hayat yavaş yavaş normale dönerken halk da üzerindeki baskıdan kurtulmanın verdiği rahatlamayla eğlence sektörüne para harcamaya başlamıştı. girişimciler savaş zamanı biriktirdikleri paraları harcamaya hazır halk kitlelerinin vakit geçirmesini sağlayacak yeni organizasyonlar üretmek için harıl harıl çalışmaya başladılar.

    1936 kış olimpiyat oyunları'ndan sonra boston, new york, detroit, chicago gibi kentlerdeki salonların sahipleri, buz hokeyi takımları kurarak tesislerini dolu tutacak bir işe imza attılar. ancak salonların hiç iş yapmadığı günler de oluyordu ve bu boşluğu doldurup para üretecek bir girişime ihtiyaç vardı. işte bu düşünce doğrultusunda boston garden'ın sahibi walter brown ve yakın arkadaşı cleveland arena'nın patronu albert sutphin'in öncülüğünde nbl'ye rakip olacak bir basketbol ligi oluşturma fikri doğuyor.

    6 haziran 1946'da new york city'deki commodore oteli'nin toplantı salonunda, biri kanada'nın toronto şehrinden olmak üzere, her biri kendi buz hokeyi takımına sahip 11 salon patronu nba'in temelini oluşturacak basketbol association of america'yı (baa-amerika basketbol birliği) kurdu. baa'da yer alan 11 takım ise boston celtics, chicago stags, cleveland rebels, detroit falcons, new york knickerbockers, philadelphia warriors, pittsburgh ironmen, providence steamrollers, st. louis bombers, toronto huskies, washington capitols olmuştu.