hesabın var mı? giriş yap

  • ya bu hep şeyden oluyor. soruyu duyunca gerçek dünyaya en yakın cevabı verme isteğinden. ingilizce kursunda müzik hakkında konuşuyorduk. teksaslı bi hoca vardı. bana dönüp "ne tür müzikler dinlersin?" dedi bi gün. dünyanın en bayık muhabbeti. 90'lar pop dinlerim ben. 90's pop, dedim. hoca ne bilsin bizim 90'lar muhabbetini? izel'i, çelik'i, ercan'ı? woow dedi, benden çok sevindi. "what is your favourite band?" dedi. sanıyor ki şimdi ben 90'lardan dünyaca ünlü bi grup söylücem, hatta belki birlikte bi şarkısını mırıldanıcaz. çocuk gibi bakıyor gözlerimin içine. sıçtık. içimden şöyle düşünüyorum: ablacım sen yannış annadın. band felan yok. şarkıcı söylesem, tanımazsın da şimdi. of ya. nerden bulcam ben şimdi sana grup? ayna'yı bilir mi lan acaba? bari sen unutma beni? queen mi desem ki? o zaman da muhabbet uzar felan derken eeh diyip "mfö." dedim ben. evet ö ile. sınıf koptu. hoca uzun uzun baktı bana. anlamaya çalıştı: em ef öööögh? hee dedim: mazhar fuat özkan. gene anlamadı tabii.

    ne biçim şeyim lan ben hep yaşım oniki?

  • osunu busunu geçiyorum ama bu pavyonlarda sağlam kara para aklandığını düşündürtmüştür. sosyal medya maymunlarından sonra sıra umarım bu pavyonlara gelir.

  • gücünü halkın iradesinden, sandıktan aldığı içindir. sen bizim dinimizden değilsin ki bi' kere. nereden anlayacaksın?!

  • 3 yıldır tercihimi merkezdeki 30 yıllık apartmandan kullanıyorum, sifon bozuldu, elektrik prizlerinde sıkıntı var, camlar ahşap doğrama, banyo kapısı düştü düşecek.... amaaaaaa sevdiklerim pıt diye gelebiliyor, yürüyerek sahile parka caddeye hatta bir yarım saatte kadıköye yürüyebiliyorum, arabam yok toplu taşıma ile buradan heryere gidebiliyorum.. bence doğru tercih.. en azından şimdilik.

  • genellikle acile grip nedeniyle gelip ilaç yazılıp gönderilmesine tepki olarak :
    - bi seron bile takmadınız
    diyenlerin , zorla kendilerine serum taktırmayı başardıklarında , müşahade odasında selfiesini çektikten sonra
    - ay bitmedi bu serum da
    diyerek yapmaya kalkıştıkları eylem.

  • kesinlikle desteklediğim başvurudur.
    40 yaşında emekli olmak nedir allah aşkına.
    seçim olmasa böyle bir kazanımları olabilir miydi.
    umarım aym kararı iptal edebilir.

  • edit: özelden "link koysana emenike" diyen arkadaşa ithaf,
    al emenike;
    http://www.sozcu.com.tr/…an-takipcisine-yanit-verdi

    mabel matiz ile fotoğraf çektiren bir adet dingil fotoyu bu yazıyla paylaşıyor.

    bu nasıl bir kafadır yahu! adama sinsice yaklaşıp foto çektir sonra da "topsun" deyip paylaşım yap.

    mabet matiz'in cevabı;

    “merhabalar. bugün canımı sıkan bir şeyden bahsetmek istiyorum. yukarıdaki post, dünkü hz. mevlana ziyaretimiz sırasında, türbe kapısı önünde, kibarca benle fotoğraf çekilmek istediğini belirten iki genç arkadaşımdan birine ait. birlikte çekildiğimiz fotoğrafımızı bu metinle paylaşmış. yer bildirimi ve hashtag yapmayı da ihmal etmemiş. bir başka dinleyicimin yorumu sayesinde fark ettim. tuhaf hissettirdi. çocukluğumdan başlayıp şimdinin youtube yorumlarımın yarısından fazlasını kaplayan bu tavır beni hiç şaşırtmadı aslına bakarsanız, alışığım her türlüsüne, sevgiye de sevgisizlik ürünü her türlü içeriğin tillahına da. ama dün bulunduğumuz yerin özelinde düşündüğümde fazla düşüncesiz, kalpsiz ve tutarsız buldum bu hali. belki çok uzun süredir ilk defa içim cız etti. ben de buraya bir not düşmek istedim. şu konuda bir anlaşalım istiyorum artık sevgili arkadaşlar: top! tüfek! ibne! dönme! ve benzeri hitap şekilleriyle insanları, beni, yaralayamazsınız; bu kelimeler benim için herhangi bir hakaret / aşağılama / alay / ötekileştirme hissi asla asla asla içermiyor, içeremez. üzüntüm de şunla ilgili zaten: isterim ki sizin için de içermesinler. isterim ki öncelikle kendi benliğinizi sevip ona saygı duyun. isterim ki dünyadaki yerinizi bulmak için daha faydalı kelimeler kullanın. isterim ki hep bir sorunuz olsun. isterim ki size ait olmayan ezbere bilgilerle yürümeyin. isterim ki sevginin karşısında diliniz de kalbiniz gibi tertemiz kalsın. isterim ki bilerek konuşun. isterim ki mevlana’nın kapısına neden gittiğinizi bilerek gidin. isterim ki güzel olduğunu düşündüğünüz şarkılar varsa orada ne konuşulduğunu biraz olsun hissedin. isterim ki kadın ya da erkek ya da herhangi bir kimlik ile herkes tek başına şapşahane bir birey olabilsin. isterim ki bu cümleler bir işe yarasın. isterim ki şarkılar şiirler kalbinize değsin. çoğumuzun gözü bağlı şekilde sabah akşam ben! ben! ben! diye şuursuzca bağırıp durduğu bu yeni çağ ortamında çok mu şey istiyorum? bilmiyorum. bu aralar ınstagram’dan da çok sıkılıyorum. söyleyeceklerim bu kadar. sevgiyle.”

  • "*bourdieu'ya göre sermaye, sosyal “ayrım'ın* aracı ya da enstrümanıdır. yani, sermayeye erişim, sermayeye sahip olmak vb. yoluyla, sosyal sınırlama ve hiyerarşi vuku bulur. ya da, sermayenin toplumsal sınırlama için bir oyun olduğu söylenebilir”. bu manada sermaye, hem aktörün içinde bulunduğu sosyal alanı hem de aktörün ait olduğu habitusu belirler." kaynak

    deren talu da sahip olduğu beden sermayesini* (ek.) sosyal hiyerarşide yer edinmek için kullanan ve farklı sermaye türleriyle*** piyasada* takasa sokarak genetik sermayesini sosyo-kültürel/ekonomik hiyerarşide** birkaç basamak daha tırmanmak ya da başkalarının tırmanmasını ve sınıf/habitus geçişkenliğini kolaylaştırmak için metalaştıran bir kızımız gibi duruyor. başlığa bakılırsa bu ticaretin alıcısı da var.

    aslında tüm sosyal ilişkiler, etkileşimler, örüntüler -özünde- sahip olduğumuz sermaye türlerinin takası ile ortaya çıkan piyasa faaliyetlerinden başka bir şey değil.