hesabın var mı? giriş yap

  • ev partisi gibi bir organizasyonun ilerleyen saatlerinde sıkılınmış ve oradan ayrılmak istenmektedir. şarja takılan telefonun bulunduğu odada kapasitesinin üzerinde sayıda insan olduğundan, telefonun bulunduğu sehpaya zor varılır. sehpanın önünde oturan kızla diyalog:

    - pardon, ben gidiyorum da. telefonu alabilir miyim?
    - hımm, şey, olur. 0543...

    çüşşş. bu kadar kolay mıydı bu işler?

  • bir perakendecinin ucuza mal satmasının o ürünün sahte olmasını meşrulaştırması gibi bir algı var bu millette. yukarıdaki her dört entry'den üçü "bim'den bal mı alınır ehehe" şeklide. cevap vereyim, alınır. eğer ki bir firma sattığı şeyin bal olduğunu iddia ediyorsa size bal satmak zorundadır. fiyatının ne olduğu bu noktada önem arz etmez. taahhüt ne ise onu karşılamak zorunda. bu, onların hukuki, insani ve etik zorunluluğu.

    anlıyorum ülkedeki denetimsizlik, başıboşluk sizi hukuka guvenmek yerine kendi önleminizi almak zorunda bırakıyor. ancak bim, a101 vb ucuzluk marketlerinden alışveriş yapan insanları neredeyse başlarına gelenden oturu suçlayan söylemlere girmeniz bu yapilan sahtekarlıkları normalleştirmekten başka bir işe yaramıyor. ülkenin yüzde bilmem kaçı yoksulluk yüzünden bu marketlerden başka bir yerden alışveriş yapamıyor. 2 paket kuru gıda, birkaç poşet pörsümüş sebze için 500 lira ödeyecek gücü olan kaç kişi var koca ülkede? buralardan alışveriş yapan yapmayan herkesin bu sahtekarliklara en yuksek perdeden tepki gostermesi gerek, aksi halde parasiyla bile yiyecek gerçek gıda bulamayacaksınız.

    mesajlar sonrası edit: malın ucuz ya da pahalı olması kalite ya da güvenirlilik konusunda bir ölçüt değil. pahalı ürünlerde de dünyanın sahtekarlığı dönüyor. asıl sorun hesap verebilirligin olmaması, denetimsizlik, hiçbir suçun bedelinin olmaması. bu sahtekarlığı yapan firmalar teşhir ediliyor, sonra ne oluyor? koca bir hiç. o kadar çok sahtekarlık var ki teşhir listelerini uzunluktan okuyamıyoruz bile. bu firmalar kapatılmıyor, fabrikalar muhurlenmiyor, bunları satan perakendeciler caydırıcı yaptırımlara maruz kalmıyor. teşhir edildikten sonra aynen devam ediyorlar. yani mesele bim ya da "ucuza x mi olur" meselesi değil. mesele bir toplum sağlığı meselesi. paranız olsa da olmasa da bunlara karşı yüksek perdeden bir tepki getirmek bir vatandaşlık görevidir.

    edit 2: debeye ilk sıradan girmişiz, bu saat olmuş hala özelden anama söven olmamış. sözlüğün kalitesinde bir iyileşme var sanki.*

  • muharrem ince fetonun iş birlikçisi kimse yargılanacak diyor. nagehan iktidardakileri yargılamanız ülkeye ne kazandırır eski günlere döneriz diyor. itiraf değil de nedir bu

  • nba tarihindeki oyuncular arasında kaçıncı sıraya konulacağı oldukça göreceli olan nba efsanesi.

    hepimiz iverson için ''pound for pound the greatest player ever'' söylemini duymuşuzdur. yani ''fiziği oranında tarihin en iyisi''.

    bu aslında geniş bir tabir olarak göze çarpıyor. fakat aslında tam olarak doğru bir ifade, en azından skor üretme olarak.

    meşhur nba youtuber'ı jxmyhighroller bununla alakalı çok güzel bir video paylaşmıştı. pound for pound ifadesini gerçek anlamda istatistiğe dökerek, fiziği oranında tarihin en büyük skorerlerini listelediği bir çalışma yaptı.

    yaptığı hesaplamadaki faktörler şöyleydi:

    1. fizik = boy ve kilo

    2. dönem faktörü = tüm istatistikler 100 pozisyon başına olacak şekilde modifiye edildi (her dönemin temposu farklı olduğundan daha adil kıyaslama sağlayan bir yöntem)

    3. primetime = pek çok oyuncunun kariyerlerinin son yıllarında sayı ortalamaları ciddi düşüş sergilediğinden, daha gerçekçi kıyaslama için her oyuncunun kariyerinin en iyi 6 yılı kesilip alındı.

    fizik puanı hesaplanırken:

    boydaki her inç için 1 puan
    kilodaki her pound için 0.5 puan verildi.

    bu fizik puanı, 6 yıllık prime dönemde oyuncunun 100 pozisyon başına ortalama ürettiği sayıya bölündü.

    yani - fizik puanı/ppg = pound for pound score

    hesaplamada pound for pound score'u en düşük çıkan oyuncular fiziğine göre tarihin en büyük skorerleri olarak karşımıza çıkıyor.

    bu istatistiğe en fizikli oyuncular açısından bakarsak sıralama şöyle: görsel

    nba standartlarında normal bir fiziğe sahip oyuncular açısından bakarsak da durum şu: görsel

    peki, fizik açısından en dezavantajlı oyunculara bakarsak durum nedir? durum şu: görsel

    1. sıra boş dikkat ettiniz mi? evet, çünkü absürtlüğü vurgulamak için iyice sindirmek lazım.

    1. sıradaki kişi, açık ara allen iverson: görsel

    iverson'ın kyrie erving'le filan karşılaştırıldığı bu saçmasapan günlerde, bu istatistik biraz olsun the answer'ın olağanüstü skorerliğini gözler önüne seriyor, hem de çarpıcı şekilde.

    tarihte fiziği oranında pota etrafında bu kadar bitirici olan, rakip potaya bu kadar kolay sayı bırakan ve hiçbir imkan ve ihtimal dahilinde durdurulamayan en iyi oyuncu tartışmasız allen iverson.

    yukardaki 3 tabloyu bir araya getirdiğimizde ise resim şu: görsel

    iverson'ın prime score'unu 29'a düşürseniz dahi pound for pound score 5.25 oluyor ve yine zirvede kalıyor. ki iverson'ın zirve dönemi olan 2000-2005 arası dönemde maç başına pozisyon sayısı 91'di. şu anda bu sayı 101. wilt chamberlain döneminde ise 128. evet, istatistik 100 pozisyona göre sabitlenmiş olsa da, iverson gerçekten şu dönemde oynuyor olsa tablo pratikte daha da dramatik bir hal alırdı belki de.

    daha etkileyici bir istatistik varsa bile ben bilmiyorum.

    tanım: muhtemelen fiziğine oranla tarihin en iyi ve en rekabetçi oyuncusu.

  • patiswiss yönetim kurulu başkani aynen şöyle bitirmiş yazısını;
    "avukatlarımız iletişime geçecektir sizinle ama ben kendi işimi kendim çözmeyi severim.."
    tetikçi tutup vurduracak veya kendi bulup bir şeyler yapacak heralde.
    fabrikaları ankara ostimde, yönetim kurulu binası çinçin mahallesinde

  • bizim rahmetli bir aile dostumuzu aklıma getiren hede.

    kendisi milyonluk firmayı borcuna karşılık çok iyi paraya alacaklısına devretmişti. ama devirden hemen önce yeni bir şirket kurup tüm müşterileri ona bağlamıştı. firmayı devrettiği adam aldığının ertesi günü müşterilere bir gidiyor. kimse mal almıyor.

    şirketi alan adam da haksız rekabettir, ttkdır, ticaret mahkemesidir uğraşmak yerine bizim tanıdığı vurdu. allah rahmet eylesin.

    ulan şu iş bana gelse ne tazminat çıkartılırdı burdan be*

  • birbirlerine hastalık bulaşmasın diye video konferans ile toplanan bu ekip, okulları açar. camileri açar. insanların bir araya geleceği yerleri açar. kendilerine günde 4 test yaptırıp, millete test yok der.

    öyle müthiş bir ekip. ben bu hafta "salgına karşı en büyük önlem, evden çıkmamak" cümlesini bekliyorum bakalım.

  • yıldırım demirören'i "yılın spor adamı" seçen özel üniversite ile ilgili "o üniversitede okunmaz" diyerek beni benden alan büyük yorumcu.

    edit: vikingstekibalta nickli arkadaşımız mesaj atmış. "hiçbir yerde videosu yok. yalan galiba. " demiş. geçen yedi yılın ardından videoyu buldum. 57.29 da söylüyor reis. hatta devamında "hangi üniversite abi? tanıdığımız falan varsa gitmesin oraya" diyor. :)

    youtube linki

    vesile olduğu için vikingstekibalta'ya teşekkürler.