ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fatih terim'in mourinho ile konuştuğu dil
-
eğer portekizce konuşmuşsa, hamit'i alacağım derken selçuk'u satmış olabilir.
ayşe özyılmazel
-
bugünkü yazısında; "yaşadığım son bir ayı düşünüyorum; bana verilen armağanı..." demiş.
acaba armağandan kastı ali taran mı? yoksa range rover mı?
şahsen ben olsam range rover'ı düşünürdüm.
ahmet altan
-
kendisi gibi 2010 yılından önce akpyi savunmamak ahlaksızlıkmış bazı suserlara göre.
esas ahlaksız sizsiniz. hem de ahlaksızın en önde gidenlerisiniz. sanki akp'yi sevmeyen herkes darbeci, elitist, baykalcıymış gibi hala eski alışkanlıklarınızla manipülasyon yapıyorsunuz. bugünlerin yaşanmasında bu adam gibi sizlerin de payı var. o kopasıca elleriniz 2010'da evet demeseydi bugün hsyk ve yargı bu halde olmayacaktı. kuddusi okkırlar, ali ismailler hala yaşıyor olacaklardı.
malum zatın sümüklü mendilleri ne yaparsanız yapın o günahlarınızdan sıyrılamayacaksınız. her zaman islamcıdan demokrasi bekleyen salaklar olarak anılacaksınız.
türk kadınında fantezi iç giyim hevesi olmaması
-
geçen sene, kocasını bir kaç sene önce kaybeden teyzemle alışverişe çıkmıştık. elli yaşlarında bir kadın.
pentideyken ona da bazı modeller gösteriyordum bak renkleri ne kadar güzel sana da alalım diye. çok utandı ve geçiştirdi beni.
sonrasında evdeyken sordum, hayatı boyunca krem ve beyaz düz çamaşır kullandığını söyledi. yeni evlendiği zamanlarda heveslenip almış renkli dantelli çamaşırlar ve kocası haşlamış bunu hayat kadını* mısın diye. sonrasında hiç eli varmamış.
daha sonrasında hediye olarak bir kaç set aldım. geçen sordum, kendine de almaya başlamış. ne kadar güzeller diyor.
kadınlar hevessiz değil, türkiyede komple hayata bakış açısı rezalettir.
öncelikle, başka kadınlarda fantezi iç giyim görünce bayılıp da eşinde görünce suçlayan türk erkeklerini sorgulamak lazımdır.
gelmiş geçmiş en karizma poz
-
bazıları aşağıdadır. bu kişileri seversiniz sevmezsiniz ayrı, ama verdikleri pozlar karizma sözcüğünün sözlükteki karşılıklarıdır;
dönüp bakan marlon brando; https://i.hizliresim.com/nznqlq.jpg
arkası dönük jim morrison; https://i.hizliresim.com/z9pyzk.jpg
sigarasını yakan gary oldman; https://i.hizliresim.com/76dgwa.jpg
heisenberg reis; https://i.hizliresim.com/z9pypk.jpg
sigara içen david lynch; https://i.hizliresim.com/6jbzgk.jpg
rahmetli sadri alışık; https://i.hizliresim.com/jyp7rg.jpg
su altı antremanında muhammed ali; https://i.hizliresim.com/ygpgad.jpg
sir david beckham; https://i.hizliresim.com/qvndna.jpg
rakip takımın yarısını karşısına almış maradona; https://i.hizliresim.com/epn109.jpg
el üstünde tutulan iggy pop; https://i.hizliresim.com/a1nlv7.jpg
görebileceğimiz diğer karizmatik pozlar;
james dean'in birçok fotoğrafı.
al pacino'nun birçok fotoğrafı.
daniel day lewis'ın birçok fotoğrafı.
mickey rourke'un birçok fotoğrafı.
atatürk'ün bütün fotoğrafları.
az bilinen, hüzünlü ama karizmatik bir örnek; https://i.hizliresim.com/z9pyoa.jpg
edit: linkler güncellendi.
çok güzel olmasına rağmen evde kalmış kız
ekşi sözlük 2016 yılbaşı çekilişi
17 haziran 2019 tkp'nin istanbul seçimi kararı
-
valla mal bunlar yeminle mal
15 temmuz'da cumhurbaşkanı sezer olsa ne olurdu
-
misvak mizahi. telefon faturasi icin canli yayina cikmazmis ahahah ulan ne bicim mizah bu be.
liyakata onem veren bir cumhurbaskaniydi. belki de olmadan onlenirdi. buyrun ibrahim sahin ornegine bakalim. trt'den fetocu diye ihrac edilen 435 kisiden 365'i kimin doneminde ise alinmis, bilin bakalim: ibrahim sahin. bir de sunu tahmin edin ibrahim sahin'i kim iki kere veto etti: ahmet necdet sezer.
cok komik di mi?
ailenin komik kısa mesajları
gisaengchung
-
fakirliğin kokusu... nedense beni en çok bu etkiledi filmde. resmen aldım o kokuyu: ıslak yer bezlerinin ruhu üşüten çürüksü kokusu, ne kadar fırçalanıp temizlense lağım kokusunu hissettiren tuvalet, kavrulmuş soğan, haşlanmış lahana ve taşan sütten oluşmuş, evin ve yaşayanların her zerresine sinmiş o uğursuz koku. niye bilmem klozeti bile absürd yerde olan bu dehliz (cehennem?) ev içinde yaşayanlara ne kadar yıkansalar, parfüme bulansalar bile başka türlü kokma imkanı vermez hissi film boyunca lanet gibi ensemdeydi.
sosyal tabakanın en altındaki hep aç, hep kokan fakirlerin birbirlerinin yerlerini almaktaki acımasızlığı ve zenginlerin çok da umursamaz ve farkında değilmişler gibi göründükleri fakirlere karşı tiksintisi, aslında en ufak yanlışlarını bile gözden kaçırmayan dikkatleri, bunların işlendiği sahneler son derece direkt, cesur ve sarsıcıydı.
kısacası ben beğendim, mide bulandıran kore dizisi kavramından uzak, pek güzel bir film. neydi bu kavramın ana hatları: güney kore işi şaşırma efekti (hani ağız oooo yapılır, gözler sonuna dek açılır, kıçına hıyar kaçmış pokemona dönen şerefsizin cildi o kadar porselendir ki çoğu kadına on basar parlaklıkta, eşşoğleşşek), kadın erkek alayının uçuk pembe likit rujlu dudakları, tek gözü zinhar göstermeyen yandan sarkmış emo saçlar, dış görünüşe aşırı odaklı adeta karikatürize, karakter değil tip olabilen insanlar, biliyorsunuz işte.
kahrolsun k-pop, kahrolsun orijinalı kore senaryosu olup "hayat treni", "eltimin görümcesi", "elma şekeri sokağı" gibi akla zarar ve düşük iq'lu çakma adlarla bizdeki seyirciye kakalanan tüm diziler der giderim. amerigan kültür emperyalizmi out, güney kore in. "midesi hasta olduğu halde donut yiyip acı kahve içen amerikan polisi 101" i alalı daha ne oldu ki zengin erkeğe aşık şaşkaloz ve anoreksiya nevroza hastası mı aşırı zarif mi karar veremediğimiz çırpı bacaklı kız bu denli hayatımıza girdi? neyse ki entriye konu film bizi her anlamı ile cilalı kore'den alıp yer altına indiriyor, orada da bırakıyor.
tavsiye ederim. şiddetli olabilir hatta.