hesabın var mı? giriş yap

  • köpek mi bu amk, parka kaz gezdirmeye gelmişler.

    skandal açıklamadır.

    edit: şu anki rejim yüzünden emniyet müdürlüğünün düştüğü duruma bak. komik hatta trajikomik. gerçekten yazık.

  • müşterilerden hala yüzsüzce para tokatlamaya devam eden şirket, ödemesi gereken parayı ise ödemeyeceğini söylüyor. böyle komedi görmedim, şimdi üyeleri bana maç yayını vermiyorsun ben de sana ödeme yapmam dese avukatları ile beraber binlerce insana taahhütünüz var icra yollarız diyecek olan araplar, kendi ödemesi gereken yükümlülüğe ise ödemeyeceğiz diyorlar.

  • herhalde pentagon nasıl olsa deli şaşırmazlar diye içinde kalanları buna söyletip yaptırıyor.

    - babanız alman olurdu ibneler
    -yaz yaz twitter'a yaz bunu
    -olm manyak mısın ağırlığımız var cemiyette
    -trump'ın hesabına gir ordan yaz kanka.

  • siz, sendrom diye diye pazartesiyi nam nam nam yiyip bitirmeden (tamam illa yiyecekseniz, bana da bir lokma ayırın) önce, bir şey anlatayım.

    bu sabah, mal varlığımın en kıymetli parçalarından biri olan "ac/dc" tshirtümü giydim. tamam, biraz eskimiş olabilir ama hâlâ çok güzel. ben gözlerim yerde, kulağımda müzik, metroya yürüyordum. kafamı bir ara kaldırdım, karşımdan 45- 50 yaşlarında bir kadın geliyordu. üzerinde de "ac/dc" yazılı bir tshirt. tshirtler farklı, ama ac/dc aynı ac/dc. birbirimize iyice yaklaşana kadar, ayırmadık bakışlarımızı. ben ne yapsam diye düşünürken, kadın benden önce davrandı ve yan yana geldiğimizde şu hareketi yaptı; devil horns
    ben de karşılık verdim, ac/dc kardeşliğimizi kutsadık ve yollarımıza devam ettik. saatler geçti; rüya mıydı, değil miydi... emin olamıyorum.

  • şimdi akp'liler harıl harıl arıyordur. bulsunlar ki "bakın bu kaza ilk değil" diyebilsin yetkili ağızlar. ama arkadaşım metro kazası desen belki de, vatandaşına iskele demiri saplanmış bir ülke bulman cidden sıkıntılı.

  • 20 yaşındaki kızın 40 yaşındaki adamla çıkması başlığında eleştiren insanlara eleştirilerinin doğru olduğunu kanıtlamak için elinden geleni yapan sözlük yengesi.

    garibim sözlük müdürü de kırılmasın diye favoriye almak durumunda kalmış. ablacım (abla diyorsak yaştan değil öyle olsa abi demen gerekirdi. senden 8 yaş büyüğüm sevdiceğinden de 12 yaş küçüğüm) burada insanlar dahil olduğunuz ilişkiye dair (size hitaben değil başlıkta sizden önce girilmiş 400 entry var çoğu aynı şeyi savunuyor) eleştirilerde bulunurken 20'lerindeki kişinin yeterince olgun olamayacağını belirtirken sen çıkıp da millete;

    "@sözlükkullanıcısı dilediğinizce kusabilirsiniz ama az ötede lütfen... ben "kalbim" diyerek seviyorum, siz başka türlü sevin tutan mı var? insanların içlerinden gelerek, tüm samimiyetleriyle sevdikleri kişilere hitap etmeleri sizi neden rahatsız ediyor? asıl ben sizin yerinize utanıyorum, konuşmuş olmak için konuşuyorsunuz; zaman kaybısınız.

    edit: yolun açık olsun paşam."

    yazarsan, başka bir entry'de "ilişkimizi anlatacağım" diye lafa girip "kanzuk kalbim iyiki seni tanıdım" diye facebook gönderisi paylaşırsan sadece onları haklı çıkarmış olursun. az sessiz sakin oturup beklemek lazım. kanzuk bu sözlük'ün sahibi tabii ki hakkında burada konuşulacak. iyice yeni türkiye'ye dönen sözlük'ü tümden tüme akp türkiyesi'ne çevirmenin lüzumu yok...

    kanzuk "sen neden artık yazar olmuyorsun?" derken bunları tahmin edemedi sanıyorum. kendisi hakkında neler neler yazılıyor sözlük'te ve kendisi sözlük'ün işleyişini, dinamiklerini "bir zahmet" bildiği ve olgunluğu nedeni ile sesini çıkarmıyor, hakaret vs. içermiyorsa (bazen içerenleri dahi) okuyup geçiyor çünkü burası "ekşi sözlük".

    keşke yazarlığını açarken önce bunlar hakkında bilgi verip senin de daha olgun davranmanı sağlasaydı. durduk yere yukarıdaki başlıkta yazanları haklı çıkarmazdın.

    son olarak mutluluklar diliyorum. sizin ilişkiniz için bizim ahkam kesme gibi bir lüksümüz yok. sınırları dahilinde eleştirir ya da olumlar geçeriz. durduk yere birebir polemiklere girip de tepki çekmenin de lüzumu yok...

    edit: yukarıda @sözlükkullanıcısı olarak bahsettiğim londonphile adlı suser az önce uçuruldu... uçurulma sebebi: görsel

    edit 2: (bkz: 5 ekim 2020 birgün'ün ekşi sözlük haberi)

  • trityumu pek sevdiğim için ansiklopedi modunda bir yazı yazayım dedim. şimdi tritumun iki adet nötron bir adet protondan oluşan çekirdeği ve bu çekirdeğin etrafında dolanan bir elektronu vardır. doğada uzaydan gelen nötronlarla oluşsa da çok düşük derişimdedir, üretimi içinse çaba harcamaya gerek kalmadan nükleer reaktör içindeki suyun nötronları tutmasıyla reaktör atığı olarak oluşur. yarı ömrü 12.3 yıldır, şimdi yarı ömür dediğimiz şeyi biraz açmamız gerek. normalde kimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için tepkimeye girecek maddelerin yeterli hızda ve doğrultuda birbirlerine çarpması ve elektron dağılımının değişmesi ile yeni moleküller oluşur(parçalanma tepkimeleri için de tam tersi). zaten bir atomun her türlü özelliğini belirleyen şey de çekirdeğinin çekim gücü olan proton sayısı ve etrafındaki elektronların konfigürasyonudur. nükleer tepkimeler de ya çekirdeğin kendi kendine başka bir çekirdeğe dönüşmesi veya dış bir etkiyle parçalanması(bkz: fisyon) ya da çekirdeklerin kaynaşması(bkz: füzyon) yoluyla olur. radyoaktif elementlerin bozunması için dış etki gerekmez, çekirdekleri nötron dengesizliği sebebiyle kararsızdır ve başka bir elemente veya izotopa dönüşerek enerjilerini atıp kararlı hallerine dönüşürler. bu dönüşümün ne kadar hızlı olacağı ise çekirdekten çekirdeğe değişir. bir tane tane kararsız çekirdeğin ne zaman dönüşeceğini bilemezsiniz fakat bir sürü(bkz: avogadro sayısı) kararsız çekirdeğin parçalanma hızı logaritmik olarak azalır, bunun sebebi ise normal bir tepkimedeki çarpışma sayısını değiştirerek(sıcaklık, basinc,derisim gibi) tepkime hiziyla oynayabilirsiniz fakat çekirdeğin kendi kendine bozunması sadece o çekirdeğin kendisi ve ne kadar kararsız olduğu ile ilgilidir. bu tipte kendi kendine gerçekleşen tepkimelere birinci dereceden tepkimeler deniyor. birinci derece bir tepkimenin hızı bir adet hız sabiti ve tepkimeye giren şeyin derişimi çarpılarak bulunur. (-d[x]/dt = k.[x] ) eğer dt yi x in derisimi ile yer degistirip integral alırsanız ln([x]0/[x]t)=k.t formülünü elde edersiniz. eğer [x]0 başlangıç derişimi, t anındaki [x] derişiminin iki katıysa, yani x derişimi yarısına düştüyse bir yarı ömürlük süre geçmiştir (k bozunma hız sabiti) mesela 2t süre sonra başlangıç derişiminin 1/4 ü kalacaktır gibi gibi. şimdi trityuma geri dönelim , kapalı bir kaptaki trityum miktarı her 12.3 yılda bir yarıya düşüyor, yani trityumlu bir anahtarlığın parlaklığı her 12.3 senede yarısına düşecek demek. trityumun bozunması da bir adet nötronun bir adet elektron ve bir adet proton(+1 antinötrino) oluşturması şeklinde gerçekleşir, oluşan elektron çekirdekten fırlatılır(bkz: beta ışıması) ve iki protonlu helyum-3 izotopu oluşur. şimdi diyeceksiniz ki neden fallout 5 çeker gibi radyoaktif şeyden anahtarlık yapıyoruz, aslında sadece anahtarlık degil elektriksiz ışık gerektiren yerlerde trityum kullanılır mesela silah gezlerinde, uçak acil durum tabelalarında, saatlerde, elektrik kesintisi olan askeri havaalanlarında. ha ışığı nasıl üretiyoruz onu da anlatayım, trityum gazını koydukları cam ampulün iç çeperini beta elektronunu absorblayıp foton üretecek fosforla kaplıyorlar, bu fosfor görünür dalgaboyunda ışık yayıyor, bu sistem tüplü televizyonla aynı şekilde çalışıyor, ( bkz. katot tüpü) , bir de şuan ezbere hatırlamıyorum ancak trityum anahtarlıktaki beta elektronunun size bir zarar verme imkanı yok (5 kev civarı,) ancak fosforda bulunan ağır elementlerin(kadmiyum falan) iç yörünge elektronlarını kopartabilir ve burdan düşük enerjili x-ray çıkabilir ancak bu x-rayin miktarı çok çok azdır, muhtemelen bir saat falan güneşlenince anahtarlıktan gelen xrayin 30 yıllığı kadar radyasyon alırsınız, o sebeple trityum anahtarlıkların bir sakıncası yok.
    ancak, trityum gazı(hidrojen sonuçta) ampul kırılınca atmosfere karışıyor, normalde sorun yok hatta çok iyi, uçan balon gibi uzaya doğru gidiyor radyoaktif madde, ama çeşitli sebeplerden ötürü oksitlenebiliyor, yani su oluyor (t2o, tho gibi radyoaktif hidrojenli sular, h2o lar) genelde tho şeklinde bulunuyor, okuduğum kitapçığa göre trityum gazını solumak ve trityum hidrojen oksit(tho) buharı solumak arasında 15000 kat radyasyon farkı var! eğer okuyan varsa hala neden diye soracaktır, hidrojen gazı inert bir gazdır ateş yakmadiginiz sürece ucar gider , ancak su vucudunuzun 3/4unu olusturur, radyoaktif su molekülleri vücudunuza temas ettiği zaman direk emilir ve baya uzun bir süre vücudunuzda kalır çünkü su amk, bu da yaptığı radyaktivite hasarini 15 bin katına çıkartıyor.
    o sebeple bu anahtarliklar kırıldığı zaman ortalığı iyice havalandirin, kırılan anahtarlığı eldivensiz tutmayın falan filan. şüphesiz ki okuyanlar için bu entryde başka hiçbir yerde bulamayacağınız bilgiler vardır. hatuna 6. yılımızda trityumlu pandora charmı yaptım 6 tane pembe parlayan ampul var charma gömülü, boşa anlatmıyorum bunları araştırdık da geldik
    görsel
    görsel
    edit: fotolar

  • bir çocukluk kahramanı.

    adam dövmesinin yanında saf, ağır canlı, temiz kalpli ama buna rağmen ezilmeyen bir insan oluşuyla gönüllerde yerini bulmuştu. kendisine yapılan kötülklere sabrederdi, sabrederdi, sabrederdi baktı olmuyor, o ünlü adamın tepesinden dik inen yumruğunu geçirirdi kafaya.

    aklımda bir boksörü eğittiği filmi (sonunda ringe kendisi çıkıyordu, gençliğinde maçtan önce bunun elini çekiçle kırıp şampiyonluğu elinden almış düşmanını iyice bir pataklayıp intikamını alıyordu) ve küçük uzaylı bir çocukla geçen maceraları kalmış..

  • yine birileri mağdur olmuş, beleşe marş yapmış. marşı dinlemedim. yapmasaydın.

    euro 2020 yatırımları amma patladı. dün maçtan hemen sonra çıkan turkcell reklamını izlerken bir gülme geldi.

    kıraç takımın başarılı olacağını herkesin marşını söyleyeceğini düşünürken turnuva bizim için erken bitti. marş çöp oldu, kıraç da bize trip attı. valla çok komik lan.

  • ailenin kötü yetiştirdiği bir çocuk, bu sefer direkt kendi ailesine zarar vermiş en azından.

    keza bıktık başkasının kızına, çocuğunu zarar veren suç makinelerinden.

    hep böyle devam edin işte.

    özelden gelen bazı mesajlar üzerine bir edit :

    arkadaşlar böyle haberler üzerine " üzüldüm, kahroldum " demek bir marifet mi ? yahu böyle bir habere benim veyahut başkalarının sevinebileceğini nasıl düşünüyorsunuz manyak mısınız siz ? verdiğimiz tepkiler yıldığımızdan, bıktığımızdan dolayı. 14 yaşında çocuk diyorsun atarlanmayı biliyor, silahın yerini, kullanmayı, aileyi tek tek öldürmeyi ve sonunda da kaçmayı biliyor ! şaka mısınız siz neyin empatisini, niçin kurmalıyım ? bu içte büyüyen öfkenin, elbet bir gün bir şekilde yansıtılacağı aşikar. ben de bunu belirtmek istedim. kim ki katil olma potansiyeli olan bir çocuk yetiştiriyorsa bu toplumda, ilk o görsün şiddeti, ilk o yesin ilk kurşunu. bıktık artık milletin sorunlu ilişkilerinden, bu ilişkilerden doğma çocuklarının topluma verdiği zararlardan bıktık !