hesabın var mı? giriş yap

  • özellikle son iki aydır gözlemlediğim ve mobil veriyi açıp 2 video izlemekten korkar hale geldiğim sıkıntıdır.

    bu durumu yalnızca ben farketmiş olamam.

    10 gb internet paketi olan arkadaşlarım da teyid ettiler. ayın ortasına gelmeden paketin üçte ikisinin bittiğini söylüyorlar.

    eskiden bu tip bir sıkıntı olmadığını da belirttiler.

    iss’ler kasalarını dolduracak yeni bir yöntem bulmuşlar galiba, btk’ya şikayet etsek bir çözüm olur mu bilemedim.

    not: neden mobil internet sınırsız değil onu da anlamadım, hani türkiye’de internet kotasız, sınırsız falan olmuştu, mobil internetin de sınırsız olması gerekmiyor mu yani ?

    edit: arkadaşlar spotify, youtube, instagram yeni icat edilmedi, ben diyorum ki son 2 aydır bu pislik sözkonusu. hala daha bu ugulamaların interneti çok tükettiğinden bahseden suçu kullanıcıya atmaya çalışan suserler görüp şaşırıyorum. ya şirket temsilcisi bunlar ya da sıyırmışlar.

  • almaya karar verdiğiniz şey her ne ise ondan soğumanıza neden olacağı için yapılmaması gerekendir.

    bu kış kombiyi yenileyeceğim, bütün markaların başlıklarını gezdim, bir tane doğru dürüst marka yokmuş meğer türkiye'de, vaillant'ından baymak'ına kadar hepsi dandikmiş. soba kurmayı düşünüyorum şimdi.

    sadece bu değil, misal bilgisayar almaya karar verirsiniz, model beğenirsiniz, girer ekşi sözlük'e bakarsınız ne demişler diye,

    "uzak durun"lar, "yanından bile geçmeyin"ler, "o markayı evime bile sokmam"lar havada uçuşur.

    her marka berbattır, her markanın servisi soyguncudur, her marka aslında "çok bozmuştur."

    siz siz olun, birşey alacağınız zaman girmeyin ekşi sözlük'e, içinize sinen neyse gidin alın, kötü çıkarsa da kader diyip geçin.

    yoksa burada yazanların hepsini dikkate alırsanız bir şey alamazsınız.

  • itü'den fahri doktora ünvanı almış, can dündar'a konuk olmuş. istanbul'a ilk gelişini anlatıyor:
    "cebimde iki buçuk liram vardı. kırşehir'den ankara'ya kadar da otobüs iki buçuk lira, ben istanbul'a gidiyorum. ankara'da otobüsten indim, çığırtkanın birine gittim dedim ki "ben istanbul'a gideceğim, param yok". elimde sazım var ya, "çal" dedi ben başladım çalmaya... sırası gelince çığırmaya gidiyor, geri geldiği zaman çal demesine gerek yok, alıştım çalıyorum. ne zaman vardıysam, ta gece yarısına kadar saz çaldım. en son otobüsün arkasında şöyle bir oyuk yer vardı beni oraya verdi, istanbul'a kadar ayakta geldim."

    - "neşet ertaş ayakta geldi istanbul'a, bugün de ayakta alkışlandı."

  • doğruluğu aşağıda anlatılan olayla kanıtlanan hadise

    olay gercek... olayin kahramanlari, iki üniversite ögrencisi. koyu geyikmuhabbetinin dügümlendigi durumlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer.
    delikanlilardan biri, odanin tavaninda asili olan ampulü agzina tamamen sigdirabilecegini iddia eder.
    evet yanlis okumadiniz, bildiginiz 100 mumluk ampulü... ve sigdirir da. ancak bir sorun vardir. ampulü agzindan geri çikaramamaktadir. arkadasi hayret eder bu nasil is diye, o da evdeki baska bir ampulü agzina sokar ve tabii ki o da çikaramaz.
    bunun üzerine iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verirler. agizlarinda ampul oldugu halde bir taksiye atlarlar. konusma zorlugu çekerek güya taksiciye dertlerini anlatirlar. taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da "nasil olur abi ya, ugrassaniz çikar, bir asilin suna,saka mi yapiyonuz ?"diye söylenmektedir. neyse aksamin bir yarisinda acile gelirler. taksici ayrilir.
    doktorlar çocuklari beklemeleri için bir odaya alir. veeee, aradan 15 dakika geçmeden taksici kapida görünür; tabii agzinda bir ampulle. söför amca çocuklara inanmamis, açik olan bir marketten ampul almis ve denemistir !! ampul partisi'nin türkiye'de neden iktidara geldigi anlasilmiyor mu? sakin siz de denemeye kalkmayin! ampul bir girdi mi kesinlikle cikmaz!

    1 yıl sonra gelen edit:o zamanlar hiç düşünememiştim bu anlatılanın günümüzün siyasi tablosuna bu kadar yakın olacağını.hakkaten ampül girdiği yerden çıkmıyor.

  • ege sucukları marka adı altında rahmetli ali kasap'ın oğlu alper kasap tarafından üretilen sucuklardır.

    öncelikle bu işi ticareten yaptıkları için sucukların içine eser miktarda (yüzde 15 yerine binde 12 oranında) nitrit (e250) koruyucu madde koyarak üretmektedirler sucuklarını ki zaten bu durumu saklamıyorlar, içindekiler kısmında da yer alıyor. ben de katkısız-koruyucusuz olarak düşünüp aldığım için bu durumu kendilerine ilettim ve işletmecisi özel olarak arayıp durumu açıkladı sağ olsun. normalde 25-30 günde açık havada fermente olması gereken sucukların ticari açıdan yapılabilmesi için bu süre 9-10 güne kadar inmek durumunda kalıyormuş ve bozulmaması için nitrite ihtiyaç duyuluyormuş ki bazı markalar ışıl işlemle bu süreyi 1-2 güne kadar indiriyor bildiğimiz üzere. e o zaman 25-30 günde yapılsın dediğinizi duyar gibiyim fakat o zaman da fiyat olarak ciddi bir artış söz konusu olacaktır. öyle bir isteği markalaşmış ticari bir firmanın karşılaması oldukça güç anladığım kadarıyla. bunun için güvendiğimiz bir kasaba özel olarak yaptırmamız gerekiyor sucuğumuzu ya da en güzeli öğrenip kendimiz yapacağız.

    onun dışında lezzet olarak, kullanılan etin kalitesi olarak, müşteri ile ilgi alaka olarak çok üstün bir işletmedir zira sucuk siparişi vermeden önce çok araştırdım ve birkaç vedatbey namı diğer yanturalı gibi adı duyulmuş sucuk üreten firmalarla görüştüm. ne yazık ki hepsi oldukça tok satıcı olmalı ki hiçbirinden bu firmadan gördüğüm ilgi ve alakayı göremedim.

    ez cümle eğer kaliteli sucuk almak istiyorsanız ve güvendiğiniz bir kasabınız yoksa müşteri memnuniyetini ön plana koyan ege sucuklarını gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz.