ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çaya eşit miktar şeker ve tuz atsak tadı ne olur
-
herkes bilir ki tuz şekerin anti-maddesidir. dolayısıyla böyle bir harekette bulunulursa tuzun şeker ile birbirlerini yok ederek dünyayı saniyeler içinde yutacak bir kara delik yaratacağı ortada.
apple'ın beyaz eşya işine girmesi
-
klozet kapağı satsa kapısında kuyruk olacak mallar olduğu için akıllı bir yatırım.
edit: başlık başa.
aşırı demokratik kuzey kore meclisi
-
içinde 550 değil, 600 değil belki de 1600 tane vekilin olduğu meclis. demokrasinin varlığı milletvekili sayısıyla ölçülüyorsa, kuzey kore meclisi dünyanın en demokrat meclisidir.
manavgat'taki yangın manzaralı yemek sofrası
-
manavgat'a tatile gittiniz, orman yangını başladı, karnınız acıktı ve yemek yiyorsunuz. birileri de çıkıp insanlığınızla ilgili enteresan çıkarımlarda bulunuyor. ah vah edip izlemekle, yemek yiyerek izlemek arasındaki fark nedir? koca orman yanarken bu insanlardan ne yapmalarını bekliyorlar acaba.
a101'in 3.95 tl'ye sabahattin ali kitabı satması
-
millet beynini yemiş arkadaş. bir tanesi de yazmış sabahattin ali'yi markete düşürmeseydiniz iyiydi diye. ulan asıl milyonlara ulaşan markete girmesi güzel değil mi? sadece sen ve senin gibiler okusun diye mi yazdı adam bunları elin oğlu gelir lan 3.95 bir şey değilmiş deyip alacak kendisi okumasa bile en azından evde gören birisi okuyacak.
bu insanlardaki bende olan kimsede olmasınları, benim okuduğumu sadece parası olan okusun durumu olmayanla aynı şeyi okuyamam ya da ucuzlayan şeyin kalitesinin düştüğünü düşünmeleri beni öldürüyor.
bu kampanyayı a101 değil de migros ya da amazon yapsa her yerde paylaşılıyordu.
edit : conturupontuk'tan mesaj geldi migros'ta da 6.99’a platon, dostoyevski kitapları satılıyormuş.
çocukların istediği akıl almaz şeyler
-
japon balığıyla birlikte, ona sarılarak uyumak isteyen salak bi kızım var benim.
ben doğurdum onu, ehe ehe..
trakya ağzı
-
kendine özgülüğün tavana vurduğu bir yöre lehçesi. doğal komikliği ve sempatikliğinin altını çizebilmek için aşağıdaki olayı örnek olarak aktarıyorum sizlere..
trakya'dan gerçek bir hikayedir!
yaşlı bir amca eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir.
bunu gören trafik polisleri amcaya takılmak isterler ve
durdururlar.
polis- be amca, necin dakman golani? (golan: emniyet kemeri)
amca- dakmam be işte!
polis- e bak gördün mü, şimdi ceza keseceyik.
amca- kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele işim var.
polis- peki amca, cezayı sana mı yazalım yogsam eşeğe mi?..
amca- ???
polis- yani cezayı sana yazarsak 5 milyon deycen, eşeğe 3 milyon deycen.
amca- bana kes o zaman.
polis- neden sana keseyoz amca?
amca- onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!
tobias linderoth
-
paralel evrende takımdan ayrı düz koşuya devam eden ön libero.
esprili hamile tişörtü giymek
-
bi ara biri hamileler dışarı çıkmasın demişti de ne kızmıştınız. şimdi bana onu hatırlattı bu muhabbet.
çıksınlar canım, sadece bizim istediğimiz gibi giyinsinler ama. göbeklerini "ifşa" etmesinler, dar giyinmesinler, esprili tişört giymesinler vs. vs. vs.
kendinizi işte o adamdan farklı sanıyorsunuz ya, değilsiniz.
bakın önümüz de yaz, ben 6 aylık hamileyim şu an. bikinimle denize havuza falan gircem daha. bi de dar giyinmeyin falan diyorlar ya lan. ahahahah.
en iyi tost kombinasyonu
-
ekmek (mümkünse köy ekmeği, şu bir dilimi tabak kadar olanlardan)
domates salçası
k e k i k
kaşar peyniri dilimleri
sosis dilimleri
k i m y o n
zeytin yağı
kıyılmış ceviz
kaşar peyniri dilimleri
domates salçası
ekmek
edit: üzeri yağsız, en kısık ayardan esmerleşinceye kadar.
karşılıksız aşk
-
bu güne kadar yaşadığım tek aşk çeşidi....birinizde karşılık verin beaa...
edit: nihayet karşılık veren biri çıktı :)
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
ilkokul 3. sınıftayız. bi özel okul sıra olduk. müdürün ismi ''maşallah sayın '' kendisiyle o yaşımda sayın maşallah sayın diye dalga geçerdim her neyse sabah sıra olmuşuz. dizilmişiz. o zamanlar kısa boyum en önde duruyorum. her neyse bu müdür çıktı konuşma yapıyor. ben de o esnada hayallerde yaşıyorum yok işte şuraya bi göktaşı düşse tam kürsüye nasıl kurtulurum ki lan geriye koşamam sola kaçayım falan diye hesap yapıyorum. o esnada assolist gibi mikrofonla sağa sola dönüp dolaşan müdür mikrofonun kablosunun yetmediği alana doğru ısrarla mikrofonu çekiyor falan. ben bir anlığına hayallerden çıkıp gerçek dünyaya dönüyorum müdür arkası dönük mikrofonun yetmediği yere ısrarla giderken bir anda
-kopacaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaak !!!
diye bağırdım. 500-600 kişi susuyor. bütün gözler bende amk.
sonra tabi herkes güldü. ben kıpkırmızı oldum.
sonraki günlerde,haftalarda,aylarda üst sınıftaki kızlar yanıma gelip kopacaaaaaaaaaaaaaaaaaaak diye bağırıp durdu.
skiyim ya :/