hesabın var mı? giriş yap

  • tomas karakas adli 80 yaslarinda bir amca, 1959'da gelmis brezilya'ya. büyükelçilik araciligiyla beni bulmus. isyerime geldi, kapida "merhaba tomas bey" diyerek karsiladim. burada çok az turk oldugundan 1974'de karisi oldugunden beri türkçe konusmazmis, turkçe duyunca bana sarilip hungur hungur agladi. 8 tane ince belli çay bardagim vardi, dordunu tomas amcaya hediye ettim ozlem gidersin diye. tavla da oynadik.
    (bkz: birden duygulanmak)

  • uydurma bir hikaye değilse gerçekten üzücü ve garip bir hadise. hukuki yollar aklıma geldi direkt, bilemedim ne kadar doğruluk payı var bu hikayenin...

    özet geçiyorum*: üniversitede aşk,babasının işleri kötüleştikten sonra evde beslenmeye başlanan bölüm birincisi bir tecavüzcü, 3.sınıfta çocuk haberi, evlilik-iş bulma, seneler geçer, adam video tehditlerini görür, silaha sarınılır, her şey film şeridi gibi geçer, adam bayılır sonra ayılır, kadın yok. üzüntü, üzüntü...

    edit: novemba, başka bir entry'si üzerinden (bkz: #48718567) kurgu olduğuna beni inandırdı.

    o yüzden hikayeye yorumum: (bkz: yaşından başından utan)(bkz: bre işsiz pezeveng)*

  • kürşad tüzmen'in gençliğinde yaptığını iddia ettiği şey: http://www.hurriyet.com.tr/pazar/20777197.asp

    --- spoiler ---

    son dönemde sanki çıldırmış gibisiniz...
    - zaten çıldırmış adamım. ‘şu çılgın türkler’i okumadınız mı? atatürk de bir çılgındı. odtü’de ülkücüydüm. devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. iki ülkücü vardı: biri kürşad tüzmen, diğeri üzeyir kaptan. ikimiz, 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik. zafer çağlayan diyor ya, “eskiden tanışıyoruz” diye. o zaman ülkücüydü, şimdi “kürt’üm” diyor; fark etmez, ülkücü türkücü... odtü’den gider, yükseliş’te onları dayaktan kurtarırdım.
    --- spoiler ---

    dediğine göre iki ülkücü olarak 80'lerde 10bin'lik odtü'yü dize getirmişler.

    (bkz: tutmayın küçük enişteyi)

  • mutluluk sebebidir.

    neredeyse otuz yaşıma geldim hala engel olamıyorum bu duyguya. yav yoksulluk anılarımı taşıyan nöronlar arasındaki sinir bağı ne kadar kalınsa artık söküp atamıyorum içimden. çok şükür şimdi istediğim zaman kola içebilecek durumdayım ama yine de kapı girişinde bir eliyle ayakkabılarını çıkarırken diğer elindeki 2.5 litre kolayı uzatan misafiri görünce öpesim geliyor. adam işte bu be! adam adam! diye bağırasım geliyor gardaşım.

  • insanın default hali olması gerekirken nasıl mantıksız falan addediliyor şaşırıp duruyorum. esas mantıksız olan dünyanın çoğunun binlerce yıldır bulutların üzerinde sihirli bir adamın var olduğuna inanması. enteresan adamlar vesselam neyse ki sayıları yavaş yavaş da olsa azalıyor.

  • tonla yazım hatası barındıran tehdittir, şaşırtmadı tabii. chp'li belediye başkanları tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyormuş bak bak :). chp'li belediye başkanı; hükümete yakın rant peşinde koşan iş adamlarını, cemaatleri, katar emirinin annesi başta olmak üzere zengin arapları daha da zengin etmek için istanbul'un kuyusunu kazanlara karşı savaş veriyor. sen ne yapıyorsun peki? kimmiş delikanlı sen misin yoksa imamoğlu mu ?

  • her gün kezban turk kızı, her erkeğin kendini s*keceğini sanan kezban turk kızları gibi ifadelerle başlayan cümleler kurmayı çok seven sevgilim sozluk yazarlarının bu duyarlılığı beni ve muhtemelen tüm
    kezban kardeşkerimi duygulandırmış tavsiyelerdir.

  • canlı yayınlarda çokça rastlanan bir hadisedir, şu şekilde gerçekleşir.

    - eee, ahmet orda atmosfer nasıl?
    - (ahmet bir süre kafa sallar, eli kulağındadır) eaaa, melih burda atmosfer...
    - toplantı nasıl geçti ahmet?
    - ...atmosfer yedi katm... (susar, eli kulağına gider, kafa sallamaya başlar yeniden, duyum almıştır) melih toplantıda almanya...
    - toplantıda ırak meselesinin de konuşulduğu söyleniyor doğru mu ahmet??
    -... dış işleri bakanııı... (yine duyum almıştır, el kulağa gider, kafa sallanır) evet melih, ırak meselesi dee...
    - peki almanya dış işleri bakanının toplantıdaki...
    - melih oraya gelirsem ananı skerim senin, iki dakika sus da dinle be!

  • metafizik konulara meraklı,ruhani yönü oldukça kuvvetli ve öngörülü sanatçı.
    yakın zamanda pek sevgili oğlu doğukan manço'nun bir röportajda, kendisi hakkında az bilinen enteresan bilgiler verdiği videoya denk geldim.
    -babam sahne kostümlerine özellikle ihtimam gösterir,hayranlarının hediye ettiği şeyleri kullanır fakat sahne de giyeceği kıyafetlerden,kullanacağı takı ve aksesurlara kadar herşeyi kendi tasarlar ve italyan tasarımcılara yaptırırdı.örneğin barış manço müzesinde fotoğrafı bulunan bu kostümünün adı "cennet"dir.görsel
    aynı kıyafetin bir de "cehennem"versiyonunu yaptırmış,ancak biz onu hiç görmedik.
    görsel
    -babamın kendine ait özel dolapları vardı.içinde kendi kişisel eşyaları,notları,yazıları bulunur,bu dolapları hep kilitli tutardı.üstelik kendi içinde bir sistem oluşturarak kilitlerdi dolapları.yani bir dolabın anahtarını diğer dolaba kilitleyerek,açmak için 1 değil,bir den fazla anahtarı diğer çekmecelerden bulmanız gereken bir şifreleme sistemi.
    -babamın özel yaptırdığı çizmeleri gizlice giymeye bayılırdım.bir gün ondan gizli yine çizmesini giymiş dolaşıyordum ve babamın acilen evden çıkması gerekti.çizmelerini benim ayağımda görünce çok sinirlendi."bu kadar sinirlenecek ne var baba al işte giy"dedim ve ayağımdan çizmeleri çıkardım.bana "ben sıcak ayakkabı giyemem!"dedi ve gitti..o zaman çok şaşırmıştım ve aşırı bulmuştum bu tepkisini.onunkileri giymeyelim diye sonra kardeşimle bana da aynı çizmelerden yaptırdı.çok zaman sonra adına yaptırdığı okulun açılışına beraber gittik.babamla yalnız dış görüntümüz değil,ellerimiz ve ayaklarımız da çok benzer.arabayla açılışın olacağı alana vardığımız da her yer o kadar çamurluydu ki çizmeleri kirlendi.dönemin başkanı süleyman demirel ve tüm basının karşısına o şekil de çıkmak istemediği için takım elbisemin altına giydiğim kösele ayakkabıları hemen çıkarıp giymesi için babama uzattım ve "gerçi sen sıcak ayakkabı giymezsin ama"dedim,gülümsedi,giyip öyle çıktı.enerjiye çok inanırdı ve bu tip bazı alışkanlıklar,düzenler yaratmıştı kendine..
    doğukan manço
    çizmeler :görsel
    edit : harf