hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: a4 kağıdını araplar bulmuştur kanıtlıyorum

    1. beyler arabistan ingilizcede ne demektir? arabia...

    peki bir şey dikkatinizi çekti mi? a-rabia

    rabia arapçada 4 demektir, rabianın yerine 4 koy a4 olur

    bu da şüphesiz ki a4 kağıdını arapların bulduğuna işaret eder...

    genel kültür olsun size

    13. ismini bulmuşlar kağıdı değil oç

  • telefonda müşteri hizmetleriyle sesli yanıt sisteminde görüşme yaparken bayanın 1-9 arası tuş seçim hakkı sunarken aniden bir seçim yaparak cümlesini kesmek.

    -iyi günler halkbank diyaloğa hoşg-
    -2
    -bankacılık işlem-
    -1
    -hesap bak-
    -1
    lütfe
    -(kart numarası giriliyor)
    -4 han
    -(şifre pin)

    bir kadını bir çırpıda bir anda susturmak yalnızca bu gibi durumlarda mümkün.

  • "ingilizce metinleri içimden okurken adeta bbc spikeri gibiyim, ama dışımdan okuyunca tam bir mençistır köylüsü."

  • çeşitli saçma sapan kazalar ve kendini uyanık sanan yurdum insanı yüzünden, herkese tavsiye ettiğim cihaz.

    örnek 1: kavşakta kırmızıda geçen belediye otobüsü, sürücü tarafından aracıma çarptı. yanımda benimle birlikte yeşilde geçen on tane kadar başka araç var, 'ben yeşilde geçtim' diyip durdu belediye otobüsü şöförü. çaktırmadan, kaza tutanağına da yeşilde geçtiğini yazmış.
    sonuç: fark etmediğim için, yüzde sıfır kusurlu olduğum kazada kapımın tamir masrafının yarısını ben ödemek zorunda kaldım. bu olaydan sonra bir xiaomi yi araç kamerası aldım.

    örnek 2: akşam akşam, sıkışık trafikte (park sensörü olan) bir araç birden geri vitese takıp geldi, aracımın ön tamponunu çatlattı. ben tutanakla uğraşırken, sürücü sanayiden birtakım usta tipli kişiler çağırmış.
    ustamsı kişilerin başı tampona baktı, 'ben bunu çakmakla kaynatır boyatırım 200 liraya' dedi. (aracım smart roadster, çok pahalı olmasa da türkiye'de 20-30 tane olan bir araç)
    ben de dedim ki 'bu arabanın her parçasını orjinal getirttim, bunu sanayide ali ustaya yaptırmam, çarptınız gidip mengerlerde orjinal parçayla yaptıracaksınız'.
    ustamsı şunu dedi: 'ben sana abilik yapıyorum, istesem her türlü senin bize arkadan çarptığını ispatlarım.'
    benim cevabım: 'kardeş gel şöyle bi arabanın önüne. hah şimdi kameraya el salla. hah, şimdi topla takatukanı s*ktir git!
    sonuç: aracıma çarpan kişi (bir de direksiyon hocasıydı bu kişi) ertesi gün tıpış tıpış mengerler' e gitti, aracımı yaptırdı.
    örnek 3: eskişehir'in ortasında, yan şeritte giden araç (artık alçak spor araba olmasından mı, kör noktada kalmasından mı bilmiyorum) yan yana giderken önüme kırıp sol ön çamurluğumu çizdi. sürücü arabadan indi, 'yahu sen nereden çıktın kimbilir kaçla makas atma derdind-' derken araç içi kamerayı fark etti, sustu.
    sonuç: tıpış tıpış servise gidildi, çarpan kişi aracımı yaptırdı.

    artık yeni bir otomobil aldığımda, daha yakıt almadan kamerayı takıyorum. emin olun, ilk kazada kendi bedelinin en az on katını çıkaracaktır. üşenmeyin, alın, takın.

    çok sayıda mesaj üzerine edit: tekrar yazayım, ben xiaomi yi araç kamerası kullanıyorum. gopro 4'ten daha iyi çekiyor. hafıza dolunca en eski videoyu silip kayda devam ediyor.

  • bu paraya milyonlarca aç doyurulabilir, su kuyuları açılabilir, dünyadaki sefalet sorunu kökten çözülebilir ve hepimiz birer ananaslı jelibon gibi sonsuza dek mutlu yaşayabilirdik... çok haklısın kardeşim. ne gerek var bilime? james webb'e harcanan parayla karnı doyurulan açlar, pamuksu bir rahatlamayla karnı doyar doymaz ilk işleri olan üreme faaliyetini daha büyük bir coşkuyla gerçekleştirebilir, böylece gıda, su ve medikal ihtiyacı karşılanması gereken milyonlarca yeni aç, onları bekleyen yepyeni kaynaklar yokken dünyaya gelebilir, yeni bir uzay yatırımına harcanacak parayla onlara da birer sandviç ve cappy meyve suyu dağıtılarak üreme enerjisi kazandırılabilirdi. sürdürülebilir sefalet için haydi sen de çık ve times meydanı'nda "uzay çalışmalarına hayır, millet aç aç" diye bağır.

  • hani hamburger söyleip yarısını yemeyen kızlar vardır ya. geçen bunlardan biri ile gittim nusr-et'e. etin yarısını tabakta bırakmaya kalktı. tabağı ağzına soktum. servet yatıyor lan orda.

  • blue'yu duncan, lee, simon ve öteki adam olarak öğrenip diğer garibanın adının antony olduğunu sonradan öğrenen nesildir genelde.

    en sevdiğim seneler olduğu için bu salak tartışmaları bile özledim be. zaman makinası istiyorum abidin.

    edit: hatta hala öğrenilmemiş, herkes antony'e anthony diyor. üzgünüm antony fakat loser olmaya mahkumsun.