hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • süper bir oyun. ya aslında bu oyun değildi, başka bir dünyaydı. araba yarışı vardı, team race, crash bash diye tunruvalı olanı vardı, dr neo cortex vardı, onun gibi psikopat dr. n. gin. vardı, crash'in kardeşi uyuz coco vardı, çok komikti, tempo bir an olsun düşmüyordu. çok güzel düşünülmüş detayları vardı. saatlerce oynadığımızı bilirim, yemek yemeyi unuttururdu. uka uka ve aku aku'nun ortaya çıktığı an oyunun hızlanması, o müzikler, o tropik adalı olan en güzeliydi. günlerce uğraşıp 3. adaya geçtikten sonra birden cd'nin bozulması üzerine yıkılmıştım.

    aradan yıllar geçti, kazık kadar insanlar olduk kuzenimle oturduk bunu oynadık geçen yaz, üşenmeden kurduk emektar playstationu, sabah başladık, akşama kadar sadece arada denize girmek için evden çıktık, dönerken cips aldık. tropik adalı cd bozuktu zaten. crash bash'in bazı turnuvaları da çalışmıyodu. araba yarışı vardı bi tek elimizde ama olsun. nostalji filan güzel şeyler bunlar.

  • sahne sanatlarında seyirciler arasında/seyirciden kaynaklı bir sorun olursa sahnedeki kişi/kişiler sahne arkasına geçer, gösteri olay bittikten sonra devam eder.

    prosedür budur zaten.

    ne kadar embesil sanat engelli tip varsa yorum yapmış.
    bayılıyorum bu ülke insanının bilgisi olmayan her konuda fikir sahibi olan insanına.

    biri de sold-out gösteri için ''cem yılmaz "bitmemiş" olsaydı o kadını susturacak lafı söylerdi'' yazmış...

    ne söylesem gg.

  • üst edıt 2: bu gibi bir genel salgın durumunda kasa ile üst, üste dağıtılan bu yemek (!) ne kadar sıhhi olabilir, düşünmenizi istiyorum. şehir hastanesi tuzluklar kaldırıp, paketli çatal bıçak kullanırken bu tarz bir metodu düşünememiş midir acaba?

    üst edit: bugün üniversite hastaneleri başhekimı instagram üzerinden açıklama yaptı, aylardır süren bu süreci pandemıye bağladı.

    ve bugün 16 saat çalışan sağlık personeline verilen akşam yemeği,

    akşam yemeği detay

    bir de allah için yemeğe tatlı olarak tahin helvası eklendi.

    yemek genel görüntü

    içinde bulunduğumuz günlerde muhtemelen sağlık personellerine minnet duymayanımız yoktur aşağıda iki görsel paylaşarak durumu açıklamak istiyorum.

    40 yıllık bir tarihe sahip olan erciyes üniversitesi fakülte hastanesi'nin nöbetçi sağlık personeline reva gördüğü yemeği görelim

    erciyes üniversitesi nöbet yemeği

    evet gördüğünüz gibi ekmek arası soğuk kıyma ve meyve suyu. ekmek yenemeyecek kadar kötü.

    dışarıdan bakan biri olarak şunu düşünüyorum, corona vakalarında tüm dünyada çok ciddi bir oranda sağlık personeli virüs kaptı ve hayatını kaybetti. hepimiz #evdekal etiketiyle evde kalırken bu insanların yangının orta yerinde çalışıyorlar ve umarım olmaz ama belki kayıplar verecekler. sokağa çıkıp alkışlayıp, ışıkları söndürüp, minnet gösterileri yaptığımız bu insanların nöbet sırasında karnı bile doymuyor arkadaşlar.

    bakın maske, materyal, ilaç eksikliği demiyorum, hastanede yakınlarınızı emanet ettiğiniz bu insanların bir kısmı işini bile aç karınla yapıyor.

    aşağıdaki gorselde de aynı gün sağlık bakanlığı'na bağlı kayseri şehir hastanesinin menüsü var.

    şehir hastanesi yemeği

    ve mevzuyu sağlık bakanlığı'na getirmek istiyorum ülke çapında bu salgındaki yönetimiyle her kesimden takdir gören sağlık bakanımız fahrettin koca'nın yönetimindeki hastaneye bakın bir de erciyes üniversitesi ve benzeri üniversite hastanelerine.

    bu şartları gördükten sonra alkıslamaktan daha fazlasını yapmak da gerekebilir bu insanlar için. hepsine teşekkürler.

  • hiçbir işe yaramaz.

    hoca eğer kitap defter açık sınav yapıyorsa, boku yediğinizin göstergesidir. boşuna sevinmeyin..

  • "düğün videomuzu tersten oynattıkça sevinçten uçuyorum. yüzükler çıkıyor karım salondan çıkıp arabaya binip gözden kayboluyor."

  • üniversite yıllarının ekseriyetle bitmesi ve hiç nefes almadan işe başlamam ile evrilmiş olduğum insan. yani tabii ki arkadaşlar var fakat zamanla aramamaya ve sormamaya başladıkça bağlar kopuyor ve kayboluyor. bir de üstüne istanbul ve iş hayatının yoğun temposu büyük faktör bu durumlarda. bu durumu sorun olarak görmüyorum çünkü, kitap - müzik - film - bomonti gibi etmenlerle hayatımı kısmen stabil bir düzeyde tutuyorum. çoğu zaman rahatlatıcı oluyor. çünkü insanlarla anlaşmak kolay değil, özellikle kolay anlaşılabilir bir yapıda değilseniz. böyle bir duruma alışıp, tekrardan eski arkadaşlarla görüşmeye başladığınızda, kimseye eyvallahınız olmuyor artık. herhangi bir blöf ya da naz ile falan hiç uğraşmıyorsunuz. direkt bağlantıyı koparıyorsunuz. çünkü böyle zamanlar size çok açık bir şekilde tek başına yaşamanın rahatlığını öğretmekte. süreç her ne kadar biraz kaotik olsa da.
    çok takılmamak lazım yani, herkes bir süreç için bu duruma düşüyor.