hesabın var mı? giriş yap

  • bir galatasaray taraftarı olarak hoşuma giden fikir. inşallah tüm stat sessiz kalarak uyar da güzel görüntülerle ırkçılığa ve işitme engeline karşı dikkat çekilmiş olur.

  • gencolar burdaki 18-25 yaş aralıgındaki kızların istekleri gözünüzü korkutmasın.bir nevi iş ilanı gibi düşünün, iş veren de işe alacağı kişideki özellikleri yazar da yazar , tabi öyle bir kişi bulma olasılığı nerdeyse imkansız olduğu için , en temel gereksinimleri karşılayan ilk kişiyi işe alır.
    bunların evlenme zamanı gelince(25-30 yaş arası) , bu kriterlerin %90 ı kayboluyor.geriye kalan kriterleri sayayım ben size:

    - ortalama - iyi bir iş
    - efendilik
    - eşini koruyup kollama(özellikle kaynanaya karşı)
    - insan ilişkileri ve uyumunun iyi olması(bilimum akraba, eş-dost ziyaretleri için)
    - tip en sonda geliyor, fiziksel engeliniz yoksa, vücudunuz çok orantısız değilse( aşırı zayıf, obez vs) veya boyunuz çok çok kısa değilse fiziksel özellikler nerdeyse yok hükmünde

    yok 1.90 boymuş , 6 packmiş, 50kilo taşşakmış bunları sallamayın yiğidolar.

  • dünyanın en sefil olayı. lan kalksanız olmaz, uyusanız uyanmışsınız bi' kere o hiç olmaz. mal gibi tavanı seyredersiniz, boyası falan dökülmüşse dökülen yerlerden şekiller üretirsiniz zihninizde... zor yani. evet.

  • -follow uplarımız ne durumda. hala feedback alamıyorsak biraz daha push edelim. deadline yaklaşıyor. schedule'un çok gerisinde kaldık. updateler ile ilgili bi meeting set edip finalize edelim artık.

  • maça çağırdığımız bir elemanın (ki kendisi gelirsem dengeler değişir demişti) ısınırken bana "şş paşa! topu bana atsana bi solak mıyım değil miyim ona bakıcam" demesi, üstelik solak olup olmadığını anlamak için çektiği şutta topun koskoca sahada kalenin 3 metre yukarısında bir topun anca sığacağı delikten çıkıp gitmesi ve "solak değil mişim ehuehehehe" dedikten hemen sonra diğer topu isteyip bu kez sağ ayağıyla çektiği şutta topun bilmem kaç milyonda bir kez olacak ihtimale yine aynı delikten dışarı çıkması hayatımda halı saha maçlarında beni en çok şaşırtan olaydır. bir daha da şut çekmedi kerkenez.
    hayır adam bizimle dalga mı geçti anlamadık maç başlayıncaya kadar. maç başladı da fasulye olduğunu gördük de bir daha çağırmadık pilardacıyı (aramızdaki lakabı oldu bu olaydan sonra).

  • teyzenin biri balık tezgahında derya kuzularını incelerken, kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp;

    - bunlar taze mi?

    - yok abla, pil takıp oynatıyoruz. *

  • sene 92 daha çok küçüğüm. babam yurt dışında ama avrupa değil o zamanın garibanlarının gittiği bi afrika ülkesinde.
    işsizlikten, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için başka çare bulamayıp gidiyor bu afrika ülkesine.
    bi cumartesi günü annemin dişi çok ağrıyor. yerinde duramıyor ağrıdan sızıdan ağlıyor kadın. özel doktora verecek parayı bırak, devlet hastanesine gitmek için verecek araba parası yok.
    öğrendik zaten doktor da yokmuş diş hastanesinde.
    dayanamadım annemin ağlamasına.
    telefonların yanında o dönem kesin altın rehber bulunurdu. kaygan sarı sayfaları olan işyerlerinin kurumlarının telefonlarının bulunduğu bi kitap.
    kaptım o kitabı açtım diş hekimleri bölümünü a harfinden başladım sırayla telefon açmaya.
    amca teyze herneysen "annem çok kötü, bizim paramız yok annemi tedavi eder misin?"
    üç ya da dördüncü aramamda bi doktor tabi ki yavrum hemen çıkın gelin dedi. koşarak annemi aldım gittim doktora.
    bir anısını anlatmıştı gittiğimiz doktor. onun da babası yurt dışındaymış çocukken. montunu kaybetmiş bir kış okula montsuz gitmiş.
    annemin dişini yaptı sağolsun annemle sürekli konuşuruz bu olayı. ve annem her seferinde der ki " o doktorun yaptığı dişe hiçbir şey olmadı yıllardır" belki marifet belki minnet bilinmez...
    her zaman bu hekimi, ahmet lengerli'yi anarım, takdir ederim. a harfinden başladım gittim belki b harfinde de bir doktor çıkardı yardım edecek ama kaderimizin benzeşmesi daha yakınlaştırdı.