ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1990'da kenan evren lisesinde çekilen video
-
videolar kadıköy'de bulunan, şu anki ismi istanbul anadolu lisesi olan okulun 1990-1991 döneminde bir sayısal sınıfında çekilmiş.
1995'te kartal anadolu lisesinde çekilen videodaki gibi ses ve görüntü kalitesine sahip olmasa da toplam 4 bölümden oluşan 90'ları yansıtan nostalji dolu videolar.
kenan evren orta 2. sınıfı bu okulda okuduğu için 12 eylül sonrasında okulun adı kenan evren lisesi olarak değiştirilmiş. 1998 yılından itibaren kenan evren anadolu lisesi olarak eğitim vermeye başlamış. 2010 yılında ise şu anki ismi olan istanbul anadolu lisesi olmuş.
videoların çekildiği dönemde okul henüz anadolu lisesi olmamışa benziyor. bu yüzden dönemin anadolu ve düz liselerini karşılaştırmak için çok uygun videolar.
ayrıca video açıklamasında yazana göre ayhan isimli öğrenci vefat etmiş.
1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm (sınıf maç videosu)
katkılarından dolayı erdipasa nickli çaylağa teşekkürler.
4 maddelik erkek tavlama taktiği
-
1. nefes alın
2. nefes verin
3. nefes alın
4. nefes verin
tebrikler erkeklerin %95'ini tavlamak için yeterli kriterlere sahipsiniz.
27 ocak 2022 wolf pub sahibinin açıklaması
-
2022 yılında "kameralar çalışmıyordu" diyen mekanın saklayacak bir yalanı vardır.
mahkeme demek "nasılsa birkaç yıllık mevzu, unutulur gider" demektir.
inandırıcı olmayan açıklama.
kitap satın alma hastalığı
-
bir bagimlilik cesididir. hastamiz gosteris olsun ya da kutuphanede sik duruyor diye kitaba yatirim yapanlardan bircok noktada farkliliklar gosterir. oncelikle hasta kisi, kitabi sadece satin almaz, okur da. yalniz okuma ve edinme hizlari birbirlerine uyum gostermediginden, aradaki fark, yani okunmamis kitaplarin okunmuslara orani gitgide buyur. bu durumda hastaligin ilk etaplarinda bir hayiflanma sureci yasanir. sikayet edilir zamansizliktan, hicbirseye yetisemiyor olmaktan, daha okunacak aha su kadar kitap bulundugundan. zamanla bu durum kaniksanir, zira okunan ya da gozgezdirilen bir metinde, bir arkadas sohbetinde, ilgi duyulan bir konu, yazar, vs. ile karsilasildiginda hemen soluk kitapcida alinmakta ve evde biriktilmekte olan kitap sayisi gunbegun artmaktadir. bir gun gelir kitaplikta yarisi, dortte biri okunmus, hic okunmamis, ya da soylece bir goz atilmis kitaplar ustunde bir baski olusturmaya baslarlar. o zaman hastamiz bu gidise bir son vermek lazim der ve bagimliligi kontrol altina almaya calisir, fakat genelde cabalari beyhudedir. bir sure bagimlilik kontrol altina alinir, kutuphaneye dadanilir, odunc alinan kitaplarin teslim tarihi gelip catinca soluk en yakin kitabevinde alinir. buradan da anlasilacagi gibi kisinin derdi yalnizca okumak degil, okunan metinlere sahip olmak, yaninda bulunmak, bir gun birseye bakmasi icabettiginde elini atacagi kaynaklari yakin cevresinde bulabilmektir. boylelikle okunmamis kitaplardan ozur dilenip baris antlasmasi imzalandiktan sonra bir ferahlama donemi gelse de artan kitap sayisini kaldirmayan kitapliga yenilerini eklemek, evin orasina burasina konuslandirilmis kitap yiginlarini duzenlemek gibi mekana ve mobleye dair problemlerin peydahlanmasi yakindir. etrafla konu uzerindeki konusmalarinda ise savunmaci bir havaya burunur. kitapciya yollandigini soyledigi arkadasi, -e daha gecen gun almadin mi sunu bunu? dediginde - birader bu meyve sebze degil ki curusun, bittikce alinsin, teessuf ederim! gibi bir cikista bulunup kabarsa da icten icte, 'yahu hakli, hayallah, ama geldik iste simdi elim mecbur...' bir tane daha. neyse efendim, bilincli ve bagimliliginin farkinda olan hastamiz cesitli ruh hallerine bata cika kah okur kah kitap alir, bu is boylece gider. dilegimiz gun gelip de okunmamis kitaplarin agirligi altinda ezilen hastamizin, 'ben bu kitaplari simdi baslasam omrumun sonuna kadar bitiremem' hesabi yapip okumayi topyekun birakmamasidir.
yüksek lisans yapmamışlar sözlükten atılsın
-
yapmayanlar atılır mı bilmem de, "yüksek lisans" yazmayı bilmeyenler atılmalı dedem.
acun ılıcalı'nın servetinin kaynağı
-
sadece şu fotoğrafa bakarak bile anlayabilirsiniz.görsel
fotoğrafta çok daha ilginç bir adam var sağ tarafta gülüyor. o arkadaşın da ziraat bankasından 750 milyon dolarlık bir vurgunu söz konusuydu en son. servetlerin kaynağı bu fotoğrafta açıkça görülüyor. zeka meka diyenler sadece komik. muhtemelen aynı kişiler karadenizlileri de zeki buluyordur.
eve gidince haber ver diyen insan
-
önemsiyordur. aslında karşı tarafın eve varıp varmayacağından kaygılandığı için değil sadece "seni önemsiyorum" u bu şekil belirtmek istediğinden söylemiştir. sizde biraz ince olup gidince mesaj atın.
iki insanın yapabileceği en güzel şey
-
üçüncü insan.
caner erkin'in şükran ovalı dövmesi
-
(bkz: yaran yanlış okumalar)
(bkz: caner erkin'in şükran ovalı'yı dövmesi)
şimdi asena düşünsün *
debe editi; cerrahpaşa çocuk metabolizma laboratuvarının taşınmasına dur de, kampanyası için şu linke tıklayıp destek olunuz.
ermenistan'ın trabzon'u istemesi
-
ermeni taşnak partisinin ermenistan adına talebi sanıyorum. "trabzon, van, bitlis, erzurum, kars ve ardahan'ı bize verin, bu iş de burada bitsin" diyorlar. bence rize'yi de gürcistan'a, samsun'la sinop'u da ukrayna'ya verelim rahatlayalım.
http://www.kuzeyekspres.com.tr/…detail.php?id=45138
ek: trabzonlunun biri bana "bence anneni verelim" yazdı :) bu trabzonlu kafası gerçekten enteresan.
15 mart 2017 twitter saldırısı
pazar sabahı erken kalkmak
-
kendini 34 yaşında internette çizgi film ararken bulmakla sonuçlanır.
6 şubat 2023 teke tek'te cinsiyetçilik yapılması
-
(bkz: derdini gamını sikizleyeyim)
yalnızca kendisi için vücut geliştiren erkek
-
başlarda benim de içinde bulunduğum sınıflandırma.
sonra dayım rica etti onun için de vücut geliştirdim.
tarsus'taki esrarengiz kazı
-
arkadaş bu nasıl memleket. van, antep, adana arkeoloji müzeleri tam 6 yıldır restorasyon sebebiyle kapalı. kültür bakanlığından dedikodular yayılıyormuş, müzedeki eserlerin satıldığı, yerine benzer sahtelerin yapıldığı, ondan böyle uzun sürdüğü konusunda. uşak müzesi'nde görmedik mi sanki sahtelerin yapılıp orjinallerin nasıl satıldığını. yazık yemin ediyorum şu memlekete yazık, her yerinden bişeyler çıkıyor 2.abdülhamid gibi devlet eliyle avrupa'ya amerika'ya satılıyor. utanıyorum artık...