ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
hoca matematiksel formülasyonu ifade etmek üzere uygulamalı eğitim yapmaya karar vermiştir. alelade 3 tip seçer, tahtaya kaldırır ve parmağıyla teker teker gösterir: "oğlum şimdi sen x ol, sen y, sen de sabit olacaksın". ardından diyalog gelişir...
hoca: isminiz ne sizin çocuklar?
x: ahmet hocam.
y: koray.
sabit: sabit hocam.
hoca: oğlum onu demiyorum yahu, ismin ne?
sabit: benim ismim sabit hocam!
amfi: (kopar)...
marvel's spider-man
-
oyunu yaklaşık 4 saat oynadım.
oyun harika olmuş. zaten iyi bir oyun geleceğini bekliyordum fakat beklentimin ötesinde. daha iyisi yapılamazdı herhalde. grafikler harika. şehirde boş boş ağ atıp dolaşmak bile acayip zevkli. oyuna bir fotoğraf editör bölümü koymuşlar sırf onla uğraşmak bile başlı başına bir zevk. öyle ki spider'man'e selfie çektirebiliyoruz. selfie esnasında gözünün kısıklığına kadar ayarlayabiliyoruz.
oyun müthiş olunca tabi hikayede pek ilerleyemedim. haritada ne kadar yan görev çıkarsa allah ne verdiyse yapıyorum oyun süresini uzatmak için. yan görevlerde şehirde gerçekleşen rastgele suçlara spidey-cop olarak müdahale edebiliyoruz. değişik değişik senaryolar var. bazısında bu suçlular hareket halinde bir arabada oluyor. ağ ata ata aracı takip ediyoruz. üzerine zıplıyoruz etkisiz hale getiriyoruz vs. inanılmaz. backpack denilen çantalar var haritanın değişik yerlerinde. bu çantalarda spider-man dünyasına ait çeşitli eşyalar vs. bulunabiliyor. hoş olmuş. şehirdeki landmarkların fotoğraflarını çekiyoruz. bunlar bize landmark puanı veriyor. rastgele suçları engellediğimizde crime point kazanıyoruz. bu puanlarla yeni suitler, yeni suitlere ait skiller, gadgetlar vs. geliştiriliyor. oyunun daha başlarında olduğum için daha sonra açılacak şeyler de var. onları göremedim. bayağı sindirerek oynuyorum.
her şey çok iyi düşünülmüş.
oyunun tek eksisi türkçe altyazı olmaması olmuş. ne olurdu la şu oyuna türkçe altyazı ekleyeydiniz?
velhasıl, oyun ps4'te oynadığım en iyi ilk 3 oyun arasına girer. god of war'ı da çok beğenmiştim mesela. ama spider-man'i oynarken ki kadar büyülenmemiştim. yılın oyunu olmaya aday gerçekten.
hazineyi neden banko maçlara yatırmıyoruz
-
ülke zenginleştirmek isteyen iyi niyetli vatandaş sorusu
saniyelik salaklıklar
-
"doğum günün kutlu olsun" diyip tüm içtenliğiyle sarılan birine ciddi ciddi "senin de canım" diye karşılık vermek.
napim lan kafam çok karışıktı o gün.
steam summer sale 2015
en karizmatik ad soyad kombinasyonları
-
kuvvet lordoğlu. daha ağırlığını koyacak türkçe bir isim kombinasyonu düşünemiyorum.
bu isimle eyüp'te değil casterly rock'ta falan takılmak lazım.
bayatı tazesinden daha güzel olan yiyecekler
-
bayatlamaktan kasıt ertesi güne kalması ise
görüyorum ve kurufasülye olarak artırıyorum.
debe için special edition:minik gülce için yardım kampanyası son duruma göre çok az bi miktar kalmış.
bir anne olarak evladın ne demek olduğunu biliyorum.
lütfen siz de destekleyin empati yaparak.
mozart'ı motzart diye okuyan insan
-
suphesiz ki dogrunun "artizlik, entellik" kabul edildigi cennet vatanimizda agzina sicilacaktir.
hayvan herif
efsanevi cimrilik hikayeleri
-
tlc'ye "bir gün extreme cheapskates'i türkiye'ye uyarlarsanız elinizin altında böyle biri var" diye haberini vermek istediğim eski sevgilim, evde demlenen çayın hesabını yapardı. çok uzun bir süre -3 hafta- düşünüp taşındıktan sonra arkadaş grubuyla karaköy namlı gurme'ye kahvaltıya gitmemize karar vermişti, yerken öğürdüğü halde sırf almış olduğu için rokfor peynirini canı çıkarak yutmuştu. hesabı (bozuk 4 tl'si hariç ben ödedim) görünce kısmi felç indiği için arkadaşlarına "hadi bana gidelim otururuz" dedi, birlikte yola çıktık, tramvayda buna "gidince bir çay demleriz şimdi" dedim ama vay babovv demez olsaydım. adam gözümün önünde titredi lan titredi. zangırdaması geçince "çayı az önce kahvaltıda içtik ya" diye azarladı beni. "salçalı makarna yaparken salçayı yağı yağ yarı suyla kavuruyorum daha soft bir tadı oluyor" demişti. ailesi dubai'yle ticaret yapıyordu, kendisi mühendisti. ne sebepten ayrılırsam ayrılayım herkes cimriliği yüzünden ayrıldığımı düşünecek diye jet hızıyla ayrılmaya utanıyordum; neyse ki seviyeli birlikteliğimizin 45. gününde "ortamda senin esprilerine benimkilerden daha çok gülünüyor, bu kabul edilemez" diyerek benden ayrıldı. aro kardeşim, cennette peygamberle komşu olasın.
kadınların anlam verilmez eylemleri
-
ben bu banyodan sonra krem, nemlendirici falan sürüyolar ya onu anlayamıyorum. bi kere sordum ne işe yarıyo bu diye, bunu sürmeyince "hatır hatır" oluyormuş tenleri kuruyormuş, sararıp solup ölüyorlarmış, ooo çok kötü oluyormuş falan. lan bizim evde banyo sabunu bitti, almayı da unutuyorum, iki haftadır süper dandik bi sıvı el sabunuyla alıyorum duşumu, hala cillop gibi tenim var. bal döküp yalayasım geliyor kendimi bazen. bazenler çoğalıyor bazen.