ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
letgo'da hiçbir şeyin satılamaması
-
doğru bir tespittir.
benim sürecim de şöyle olmuştu:
satılık ürün: çekyat
gerçekten tertemiz, neredeyse hiç kullanmadık.
kendi değeri 2000 tl idi
- ilk fiyat: 800 tl
arayan yok
- ikinci fiyat: 500 tl
arayan yok
- üçüncü fiyat: 250 tl
arıyorlar ama gelen yok
- dördüncü fiyat: 100 tl
arayanlar arttı ama hala gelen yok
- son fiyat: 1 tl
bir öğrenci aradı, "ben almak istiyorum ama nakliyeyi siz halledebilir misiniz?" dedi.
orada bende film koptu, apartman görevlimize sordum. oğlu evleniyormuş, bedavaya ona verdim.
bu kadar beleşçi ve şark kurnazı bir millet olamaz.
çağrı taner'in tehditleri
-
dilan polat v2 amk bu bildiğin. gündemde tutulmalı
para isteyince pantolonumu getir diyen baba
-
babaların babasıdır.
en yüce duyguların babasıdır.
babanın sandalyede ikiye katlanmış şekilde duran pantolununu alırken ve taşırken gösterilen özen ve ciddiyet de önemli bir husustur konu ile ilgili olarak.
kemal sunal'da bir iki filminde böylesi bir baba tiplemesi canlandırmıştır.
(bkz: çizgili pijama)
edit: kemal sunal eklemesi.
antakya rönesans sitesinde arabaya bindirilen kız
-
maalesef mira'yı kaybettik arkadaşlar, maalesef: https://twitter.com/…?t=mdw4xfgzwxp-rdlmz1rr4a&s=19
üst edit: bulunduğuna dair bilgi var. teyit edip haber vereceğim.
üst edit 2: bilgi asılsız çıktı maalesef :(
https://twitter.com/…?t=pfflexpms22kifxvp-ar7g&s=19
mira yıldırım. 12 yaşında. 8şubat saat 13'te hatay antakya rönesans sitesinden enkazdan çıkarıldı. sivil bir araca verildi. o saatten beri ulaşılamıyor.
kaçırılmış olabileceğinden şüpheleniliyor. ailesi de enkazdan çıkarıldı. bilen duyan gören lütfen tweetteki kişiye ulaşsın.
diğer kayıp çocuklar şurada: (bkz: #148845404)
ayrıca:
(bkz: hatay esenlik mah irem apt)
the truman show
-
yonetmenin "bu bir yasam ne senaryo ne suflor" diye algilamamizi etkilemeye calistigi acilis sahnesinde, truman'in aynadaki yansimasina ve o yansimanin yonetmenine, "yapamayacagim, bensiz devam etmeniz gerekecek" yanitindan itibaren biz modern cagin ozgur(!) bireylerinde kimlik krizleri deprestiren senaryosuyla sarsici bir film. kader, irade, ozgurluk ekseninde felsefik okumaya da imkan veren senaryoya sahip film, yoneten yonetilen ekseninde sosyopolitik cagrisimlara sebep olacak carpici diyaloglara da sahip. en kucuk ayrintisina kadar yasamini kurguladigi truman'a haksizlik yaptigi suclamasina maruz kalan yonetmenin, ona bir cennet yarattigini gercek hayattaki her turlu suctan sucludan tehlikeden arinmis bir ortamda konforlu ve guvenli bir yasam sagladigini soylerken ki "iyiniyetli yonetici" pozunda, halklarina "guvenlik ve konfor" sagladiklari iddiasiyla onlarin ozgurluklerini gaspeden bigbrother'larin golgesini gormek mumkundur. aslinda iyiniyetlidirler, bireyin guvenligini ve konforunu saglama cabasindan gozlerine uyku girmiyordur, her sey trumanlar icindir. truman'in, yarattigi sahte guvenlik ve konfor cennetinin disina cikmasini engellemek icin kucuklugunden itibaren bilincaltina "deniz korkusu" yerlestiren yonetmenin sahsinda, bizi bazi politikalarina ikna etmek icin kucuklugumuzden itibaren olusturduklari korkularimizdan yararlanan modern zaman tiranlarinin prototipini gormek mumkundur. filmde truman'in basina geldigi gibi, gercege ve kaderimize yelken acmaya karar verdigimizde iste bu onceden bilincaltimizda kurgulanmis korkularimizi deprestirip geri donmeye zorlayacak suni firtinalarla karsilasacagimizi biliyoruz. truman'a her seyin bir oyun oldugu gercegini fisildayan sevdigi kiz hakkinda kurgucularin verdigi hukum ise urpertici: "inanma o bir sizofren". truman'in kendisine ait oldugu iddia edilen yasamindan trajikomik bir sekilde tunel kazarak kacmasindan sonra, 30 yillik yayinin "teknik bir ariza, lutfen bekleyin" denilerek kesilmesinin, demokrasilerin ozgurluklerin rafa kaldirildigi "politik bir ariza oldu, lutfen beklemede kalin" anonslarini cagristiran bir yonu de var. yonetmen, korkularini asmayi basarmis bir sekilde suni firtinayla mucadele ederek yoluna devam eden truman'a huzunle bakar ve sorar; "truman, where are you going?" gercege, elbette ki gercege, her turlu surprize acik, ozgur kaderinin efendisi olacagi gercek dunyaya. sadece aktoru olmayacagi yonetmenligini de ustlenecegi gercek hayatina..
beyaz gömleğin içine siyah sütyen giymek
-
hataların en güzelidir.
6 kelimelik hikayeler
-
"savaşta askerdi, iki metrelik çukur fethetti"
bertolt brecht
herkesin üniversiteye gitmek istemesi yanlış
-
üstad ilber ortaylı'nın ifadesi. link
türkiye'de herkesin üniversiteye gitmeye merak salması çok yanlış.
işte ilber hoca'nın bu konuda söyledikleri:
* türklerin yanlış bir anlayışı var: herkes üniversiteye gider. hayır. herkes üniversiteye gitmesin. herkese tabii ki kara cehaletten kurtaracak bir eğitim verirsin, herkese iş yapacak bir eğitim verirsin, zanaatçı olur, başka bir şey olur. ama herkesi üniversitede okutamazsın.
* aynı ananın babanın üç çocuğu birbirine benzemiyor. bu bir vergi... siz yetenekli bir çocuğun bulunduğu bir yeri, öbürüyle dolduramazsınız.
* herkesin üniversiteye gitmesinin acısını tadacaklar. müthiş paralarla okuyanlar, iş bulamayacaklar, ancak daha basit, daha pratik dalları öğrenmek için de geç kalmış olacaklar. çok hazin şeyler bekliyor türkiye'yi.
* her çocuk bürokrat olmak istiyor, genel müdür olmak istiyor, savcı olmak istiyor. oysa iyi bir marangoz, iyi bir tesisat tamircisi, iyi bir elektrikçi çok daha önemlidir. herkesin hekim ve göz hekimi olması şart değil. optik alanında çalışan ustalar çok daha önemlidir. herkesin üniversiteye gitmesi demek şu demek: genç yaşta öğrenilecek bir dolu meslek varken oyalanmak demek.
* bu kadar işletmeciyle ne yapacağız, çok merak ediyorum. bu kadar çok sosyologla ne olur çok merak ediyorum. liseden sonra herkesi tarih fakültesine yollamanın manası nedir?
bizdeki üniversite, üniversite değil
her ile üniversite açılması konusunda da ilber ortaylı çok dolu.
bunun yanlış olduğunu söylüyor.
* dünyanın neresinde 70 ilde 70 üniversite diye bir şart var. böyle şart olur mu? ille de taşrada üniversite yapacağım diye bir şey olmaz. taşrada üniversite olabilecekse olur, olmayacaksa olmaz.
* bir üniversitenin üniversite olabilmesi için her şeyden evvel laboratuvar ve kütüphane lazım. var mı bunlar? en merkezdeki üniversitelerde bile yok.
* iyi bir üniversite için iyi öğretim kadroları gerekir... iyi bir üniversite için medeni eğitim ve yaşamı sağlayan kampus gerekir. bunlar olmadan üniversite olmaz.