ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türbanlı kızın ibretlik welcome to turkey şarkısı
-
dönemimizi anlatan şarkı: https://twitter.com/…may/status/1411331758419742723
sözlerini de yazayım:
türkçesi: (bkz: #125329934)
welcome to turkey
all your dreams come true
everything is perfect
except for turkish youth
women is the best choice
if you wanna murder one
cus what is women's job
if she can't birth to anyone
welcome to turkey
three side of it sea
everywhere is heaven
if you're tourist on the street
economy is the best
don't worry about dollar
but what is our job
except for serving to qatar
mehdinin gelişi için ortamı hazırlamalıyız
-
sen mezeleri hazırla, ben içkileri alacağım. hakan, kızlar geliyor di mi?
uçakta kadın-erkeğin yan yana oturabilmesi
-
tren otobüste o olgunluğa erişmek yerine yakında uçakta da çemkirmeye başlarız çünkü ileri değil geri giden bir toplumuz.
2001 a space odyssey
-
1968 yılında kampüste vakit geçirmekte olan 22 yaşındaki genç sinema tutkunu, bir grup arkadaşıyla birlikte, 'stanley kubrick'in yeni gösterime girmiş olan '2001: a space odyssey' filmini izlemeyi kararlaştırır. film yeni vizyona girmiştir ve müthiş sükse yapmıştır. her ne kadar bizim genç sinema tutkunumuz için 'beyaz perde' ile ilgili her şey, tutku derecesinde 'hayat'ı temsil ediyor olsa da 'kubrick'in bu zaman ötesi yapıtını izlemekte nedense geç kalmıştır ...
1968, sosyal dinamiklerin genç kitlelerce dalgalandırıldığı, özellikle amerikan toplumu düşünüldüğünde (sınırsız) özgür düşüncenin, savaş karşıtlığının beraberinde getirdiği 'başkaldırı' ve 'sivil itaatsizlik' rüzgarlarının kuvvetle estiği yıldır ... uyuşturucu, üniversite gençliği arasında yaygındır ve yazımıza konu olan genç karakterimizin arkadaş çevresinde de 'drug movie' mottosu türemiştir ....
'drug movie' = 'cigara'yı tellendirirsiniz (veya artık keyif verici madde her ne ise) ve uyuşturucunun beyninizdeki etkisini arttırmak için 'kafa yapan', 'derin temalı' bir filmi sinemada izleyerek deyim yerindeyse 'uçuşun' ve (mümkünse) filmin keyfini ziyadesiyle çıkartırsınız ....
yukarıdaki kısa özetten de anlayacağınız üzere genç karakterimizin filmi izlemeye beraber gittiği diğer arkadaşları bir miktar uçmaktadırlar ve film onlar için 'drug movie' kategorisindedir. öte yandan genç kardeşimiz ise hayatı boyunca hiç uyuşturucu kullanmamıştır ... yıllar yıllar sonra '2001: a space odyssey'i' izleyip salondan çıkışını şöyle anlatmaktadır : "... her ne kadar diğer arkadaşlarımın hepsi 'madde' kullanarak salona girmiş olsalar da filmin çıkışında gerçekten uyuşturucu etkisi altında olan ve deyim yerindeyse 'uçan' bendim ... çünkü kafa yapan, uyuşturucu gibi çarpan, filmin kendisiydi..."
sinema salonundan çarpılmış halde çıkan, aynı yıl üniversiteyi terk ederek kendini tümüyle sinemaya adayacak olan genç 'steven spielberg', gelecekteki on yıllar içerisinde imza atacağı çoğu yapıtına, 'stanley kubrick' sinemasından izler serpiştireceğinden ve hatta 'kubrick' ile sıkı dostluk kuracağından o an için habersizdir ...
'2001: a space odyssey'i 1968 yılında yine sinemada izlemiş olan bir de 7 yaşlarında küçük bir kahramanımız var. kız kardeşinin doğum gününde, ailecek filmi izlemeye gelmişlerdir ... dehşet büyük bir sinema salonunda, babasının omuzlarında filmi sonuna kadar izleyen küçüğümüzü de derinden etkilemiştir 'kubrick'in harikası ... eve dönerler ama küçük oğlan, filmin etkisi altında, bahçede yalnız başına, yağan karın ardından göklerdeki yıldızlara bakar ve o küçük aklıyla hayatın anlamını, gelecekte ne olacağını sorgular ... sorgular ama elbette, gelecekte bir gün, kendi kullanacağı helikopteriyle, artık dostu olan ünlü yönetmen stanley kubrick'in arazisine iniş yapıp beraber yemek yiyeceği ve vakit geçireceği aklından bile geçemez ... hatta hem 'spielberg' hem de 'kubrick' ile çalışmış tek aktör ünvanına sahip olacağı da küçük 'tom cruise' için o esnada henüz çok çok uzakta olan bir gerçekliktir ...
kaynak :
remembering stanley kubrick
remembering stanley kubrick
konya hollanda'dan büyük bir ülke
-
aman ne büyük dert. ülkedeki işsizlikten, açlıktan, hukuksuzluklardan, yolsuzluklardan büyük bir gaf. mevcut cumhurbaşkanının gafları sıralasak bağdat'a yol olur. derdinizi s.keyim sizin...
sen almazsan eşine komşunun kocası alır
-
az önce müge anlı'nın söylediği sözdür. "eşine hediye almazsan komşunun kocası alır." dedi adama.
bu sözden sonra fark ettim ki kadının aldatması anlamlandırılmaya çalışılıyor. bunu televizyonda kadınların çok izlediği bir programda söylüyor. kadınlara kadınlardan daha fazla zarar veren kimse yok.
edit: bugün yükledikleri videoda o kısım yok. tam bölüm yüklendiğinde video linki eklenecektir.
link eklendi
debe editi: kadınların genelinin pragmatik sevdiğine örnektir. bu görüşü destekleyen kadınlardan sonra, bu fikri daha da kabul ettim.
telefona bakıp 14 kızdan mesaj geldiğini görmek
imamların 3000 lira maaş alması
-
"günde 5 saat çalışıp 2.750 tl maaş alan imamın görevi; günde 10-12 saat çalışıp 1300tl alacak olan asgari ücretlilere şükretmesini ögretmek!"
(bkz: yılmaz özdil)
türk yükseköğretiminde fotokopicinin yeri
-
1. rektör
2. fotokopici
3. dekanlar
şeklinde bir hiyerarşi vardır üniversitede. fotokopicinin de cumhurbaşkanı tarafından atanması gerektiğini düşünürüm hep. korkunç bir sermaye kayması yaşanmaktadır. adamlara hem para akıyor, hem de bilgi akıyor. birleşip dünyayı bile ele geçirebilirler.
wattpad
-
çok popüler olmak istiyorsanız vereceğim ipuclarını mutlaka dikkate alınız.
1-öncelikle bilim-kurgu, psikoloji ve polisiye türünden mutlaka uzak durun çünkü bunları ergen kitle pek sevmez. bolca aşk yazılarına yer verin.
2-imla kurallarına çok önem vermenize gerel yok çünkü okuyucu kitleniz bunu hiç önemsemiyecektir.
3-romanınız mutlaka iyi sonla bitmeli.
4-kapak tasarımına çok önem verin çünkü hikayenizi okumadan önce kapağı görmek durumundalar. hatta hikayeyi sallayın güzel bir kapak için uğraşın.
5- mutlaka haftada en az 4 bölüm yazın.
6- çok karizmatik bir erkek ve çok güzel bir kız olduğunu abarta abarta yazın hatta tüm hikayeyi iki elemanın betimlemesini yaparak bile bitirebilirsiniz.
7-hikayenizin okuyucuya birsey katmasına gerek yok tatmin olsun yeter.
tutmassa yeni bir aşk hikayesi yazın.
iş görüşmesinde bir odada yarım saat bekletilmek
-
10:30 da gelin diyorsanız 11:00 a kadar bekletip sabır testine! tutuyoruz diyemezsiniz. gelip giden adayları görüyorum iş yerime. bir saate yakın bekletiliyor, neden? bence ik cı egosu. hayır ik cıları biliyoruz o yüzden.
işverenin başka adayları olduğu gibi çalışanın da başka alternatifleri olabilir.
ne yazık ki türkiye...
en gerekli arkadaş mesleği
-
adliyede ve hastanede çaycı.
bir çaycı tanımak bir çok profesörü tanımaktır.
bir profesörü tanımak sadece bir profesör tanımaktır.
ohal nedeniyle jiplere el konulması
-
fakir olmaktan mutlu olacagim hic aklima gelmezdi