ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
arda turan'ın pilotlarla yaşadığı kabin gerilimi
-
merak ediyorum kokpit'e girip kuleyle mi haberleşecekti?
-alo kule merhaba. piste doğru gideyim mi yoksa kenarıyada bekleyeyim mi?
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"adamlar aile arasında nişan yapar gibi başbakan seçti amk"
esenyurt'ta 4 kişi tarafından dövülen kadın
-
savcıya, haneme tecavüz edip beni öldüresiye dövdüler diyeceğine bunların fetöcü olmasından şüpheleniyorum deseydi serbest falan bırakılmazlardı.
türkiye normlarında olası bir haber
tahammül edilemeyen şeyler
-
sebep her ne olursa olsun, yüksek sesle konuşulmasıdır.
memur maaşıyla üniversitede iki çocuk okutmuş baba
-
süper bir insan kendisi. yememiştir, içmemiştir, gezmemiştir... varını yoğunu çocukları için harcamıştır. ne zaman aklıma gelse gözlerim nemlenir, ararım teşekkür ederim kendisine. seviyorum seni koca oğlan! :)
can simidiyle 1 km açığa sürüklenen bebek
-
sizin yapacağınız ebeveynliğe tüküreyim dedikten sonra çekip gitmiştir.
bayramda kapıya gelen çocuklar
-
ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.
sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.
bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.
şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!
edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.
pes oynarken barcelona yok lan diyen kız
-
(bkz: sinem kobal)
ailenin komik kısa mesajları
-
"canım kızım seni çok seviyorum ve çok özledim"
gözlerim dolu dolu aradım. ben de onu sevdiğimi ve özlediğimi söyleyecektim
- alo demek beni özledin annecim
- yok ya mesaj atabiliyom mu diye denemiştim. geldi mi
7 mayıs 2015 kanzuk'un cnn türk yayınına katılması
-
şu an sözlük bize ait arkadaşlar. kanzuk meşgul. istediğimiz yapabiliriz bence.
ay çok heyecanlandım. annem nilgül teyzelere gidip evde tek kalınca da böyle olurdum.
napıyoz lan hadi?