hesabın var mı? giriş yap

  • 2000 slam dunk contest'te yaptığı efsanevi smaçların 21. yılını kutladığımız ustadır. hala (bence) gelmiş geçmiş en iyi smaç yarışması performansıdır her açıdan. birkaç ilginç ayrıntı vereyim:

    * 1998'deki smaç yarışması yerine yapılan saçma bir organizasyon ve 99'daki lokavt sebebiyle iki sene ara verilmişti yarışmaya ve 50'lik smaç yapma potansiyeli olan dört oyuncu vardı yarışmada (vc, steve francis, t-mac ve ricky davis). toplamda ise altı yarışmacı.

    * o sene zaten herkes maçlarda carter'ın yaptığı smaçlardan büyülendiği için bu yarışmayı dört gözle bekliyordu. bir de 2000 yılının kendisinin getirdiği ekstra bir hype vardı.

    * yarışmanın sponsoru nba.com idi. evet nba'in resmi sitesi. internetin yeni yeni global olmaya başladığı o dönemde zaten başka sponsora gerek var mıydı bilmiyorum. ayrıca, her smaççının yerden ne kadar yükseğe zıpladığı falan verilecekti yarışma esnasında.

    * smaççıları getiren otobüs geç kaldığı için doğrudüzgün ısınamadan yaptı smaçlarını bütün yarışmacılar. carter, "ne yapacağımı bilmiyordum," diye özetler olayı.

    * daha sunucu (marv albert) "carter ilk smacını yapıyor," derken tarihin en iyi smaçlarından birini yapar vince: 360 derece değirmen. "let's go home" der kenny smith, çünkü yarışma daha ilk smaçta bitmiştir aslında.

    * ikinci smaç, hem 180 derece hem de baseline'dan gelinerek yapıldığı ve bir de ilkinin aynısı (değirmen) olduğu için biraz sönük kalır ki ona rağmen 49 alır. 9 veren ise kenny smith'ten başkası değildir.

    * üçüncü smaç, o zamana kadar hiçbir resmi smaç yarışmasında yapılmamış "2 feet eastbay off bounce" smacıdır. t-mac'in yardımıyla yapılan bu smacın ilk denemesinde t-mac topu yükseğe sektirdiği için vince topu tutamaz. ama ikincisinde tam kıvamında seken topu alıp bacak arasından geçiren carter, o meşhur ikonik pozunu verir. t-mac aynı zamanda rakibidir yarışmadaki ama orada figüran olduğunun farkındadır. kenny smith ise bu sefer "it's over" diyerek olayı özetler.

    * dördüncü smaç, üçüncüyü de geride bırakan ve insanların ağzını açık bırakan "honey dip" veya "arm in the rim" denen muhteşem smaçtır. bu smaç vince'in sadece atletizm olarak değil hayal gücü ve yaratıclık açısından da herkesten bir-iki gömlek üstün olduğunun ispatıdır. smaç öncesi sağ pazısını ovalayan carter, dirseğine kadar çembere girer ve dirseğiyle tutunarak orada bir-iki saniye asılı kalır. salonda adeta ölüm sessizliği vardır; çünkü herkes "biz şimdi ne gördük?" modundadır. jason kidd, shaq (ve devasa kamerası), kg, c-webb, antawn jamison, hatta white chocolate jason willims ve diğerleri şaşkınlıkla potaya ve carter'a bakmaktadırlar sırayla. kenny smith "can ı take a timeout?" diyerek gülmeyle karışık şaşkınlık krizine girer. diğer bir jüri isiah thomas kalbini tutar. böylece vince carter, çıtayı adeta arşa yükseltir.

    * son smacın ise kendisinden ziyade öncesi muhtşemdir. kazanmak için sadece 42 puana ihtiyacı olan ve o ana kadar 49'dan aşağı almayan vince ne yapsam diye en az bir 10-15 saniye düşünür öncesinde. sonra "açılın" hareketi yaparak sahanın diğer ucuna gider. ama o gidiş sırasında sahanın o ucundaki tribünlerdeki herkesin ve saha kenarındaki nba yıldızlarının ayağa kalkması, yarışmayı ikinci bitirecek olan steve francis'in houston'dan takım arkadaşı cuttino mobley ile yere tamamen uzanarak seyretmeyi seçmesi, fotoğrafçı ve kameramanların en güzel pozu alacak şekilde kendilerini ayarlamaları zaten yarışmanın çoktan bittiğini ifade eden ipuçlarıydı. geri kalanında carter'ın koşup serbest atış çigisinin bir adım içinden iki elle 48'lik bir smaç vurmasının hiçbir önemi yoktu aslında. insanların orada "muhteşem bir şey geliyor" beklentisine girmesi zaten başlı başına tarihi bir andı.

    * daha sonra nba live ve 2k oyunlarına girecek pek çok sözü bu yarışma meşhur etti. "half man, half amazing," "let's go home" ve diğerleri bu yarışmanın her yönden adeta bir çağı kapatıp yeni bir çağı açan bir yarışma olmasını sağladı.

    * o yarışmada başka güzel smaçlar olmasına rağmen (francis bir 50, bir de 48'lik, t-mac, bir 50, bir 49'luk, davis de bir 48'lik smaç yaptı), meraklıları haricinde bu smaçların hiçbiri aklımızda kalmadı; çünkü vince carter o gün, aynı "salary cap'e takılan süperstar basketbolcu maaşı" gibi 50'lik tavana takıldı. yoksa herkes o gün carter'ın smaçlarının 60'lık olduğunun farkındaydı.

    2000'lerde 2020'lerin smaçlarını yapan vince carter için yapacağımız en alçakgönüllü iltifat kendisinin en iyi smaççı olduğudur.

    https://www.youtube.com/watch?v=-ojmlcf5ok4

  • bu nasıl bir gazeteciliktir.
    alın teriyle yerin metrelerce altında şerefiyle çalışan bir madenciyi kıyaslayacak başka birini mi bulamamışlar da bu "şey" ile kıyaslıyorlar.

  • kötü bir trol başlığı. artık o kadar belli ki bıktırdı iyice bu tür trafik yaratıcı clickbait tarzı başlıklar.
    böyle bir olay olmaz demiyorum ama başlığı açan kişinin tarzı çok belli ki böyle bir kadını uzaktan 100 metreden anlayabilir ve yaklaşmaz. direkt filmin devamını anladığınızda sıkılırsınız ya filmden öyle bir şey. ilk 2 cümleden sonu belli hikayenin.

  • hakkaten çok yerinde bir kaç tespit ve eleştiri var reklamla ilgili. tek başlık altında toplayabiliriz: cihangir solcusuna hitap ediyor.

    vay amk neymiş bu cihangir solcusu ya, herkes herkese diyor ama kimse alınmıyor üstüne. hadi neyse. peki cihangir solcusundan oy almasınlar mı? yutub'a koydukları reklamla erzincan kemah köyüne mi hitap etsinler? o değil sen kendini ne sanıyon, torna işçisi misin, çukurova'da pamuk mu topluyorsun, yozgat'ta çiftçi misin allahın günü internettesin yarrağıma bak ya? sensin olm cihangir solcusu. sana hitap ediyor reklam. o yüzden kime hitap ettiğini şıp diye anlayıp adını koyabiliyorsun. reklamı yutuba koymuşlar, bizim cin gibi "gerçek solcular" hitap ettiği kitleyi beğenmiyor. hey allahım.

  • burada çin ekibi çalışıyor, buraya gelmenize gerek yok demek istemişler.

    adamlar enkaz altından insanları çıkarmak için yardıma gelmişler bu adamları bile eleştirecek, karalayacak bir şeyler buluyoruz. şaka gibi.

  • 35 yaşındayım ve şimdiye kadar güneş gözlüğü bile kullanmamış bir insan olarak ormanda 10 kaplan gücünde görüyorum. hiç kıskanmaya gerek yok, herkesin bir defosu vardır.

    geçen çarşamba uyandığımda sol kulağım tıkanmıştı, grip olduğumu sandım. perşembe günü tıkanıklığa çınlama ve uğultu eşlik ediyordu, su kaçtı zannedip çıkarmaya uğraştım. cuma günü sol kulağımdan kendi sesimi bile duyamadığımı fark edince hastaneye koştum. ani işitme kaybı adında bir hastalık geçiriyorum. kortizon, hiperbarik oksijen tedavisi, odyometri sonuçları, dengesizlik, halsizlik, baş dönmesi...

    bir günde sağır oldum. düzelir miyim? kimse bilmiyor.

    her gün 15-20 kişi ile beraber denizaltı görünümlü basınçlı bir odada, 2 saat boyunca oksijen maskesiyle oturup kulaklarımdaki basıncı eşitlemeye çalışıyorum. kemik hastaları da var, işitme yerine bir sabah kalkıp gözlerinin görmediğini fark edenler de, beyin tümörü nedeniyle tedaviye girenler de...

    bence gözlük havalı bir şey, işitme cihazı pek o kadar değil.

  • herhangi bir konu tartışılırken ortaya bir iddia atıldığında, iddianın doğruluğunu ve yahut yanlışlığını kanıtlama yükümlülüğünün kimde olduğu belirler. mülkün temeli olarak görülen adalet kavramında örneğin, iddia makamı iddia ettiği her ne ise onu kanıtlamak zorundadır. aksi halde iddia geçersizdir.

    felsefi anlamda ise anlamı şudur: herhangi bir kimse bir fikir üzerinde düşüncelerini bir iddia ile süslerse, iddiayı kanıtlama işi kendisinindir. bununla ilgili güzel bir örnek var:

    diyelim balkonda oturmuş sohbet eden iki arkadaş var. birden karşı apartmanın bir penceresinde, içi misket dolu bir kavanoz gözlerine ilişmiş olsun. içinde kaç tane misket olduğunu haliyle bilmiyorlar ama bir yandan merak da ediyorlar. tam sayısını bilmeseler de şu kesin: kavanozdaki toplam misket sayısı ya çift sayıdır, ya da tek sayıdır. şu noktada "kavanozdaki misket sayısı tek midir çift midir" sorusuna bu iki olasılıktan herhangi birini yanıt olarak vermeleri için geçerli hiç bir sebepleri yok. her iki olasılık da aynı derecede anlamsız. ne zaman bu ikisinden biri "bence tek sayı" der o zaman devreye onus probandi girer zira bu kişi pozisyon değişikliği önermiştir. toplam misket sayısının tek mi yoksa çift mi olduğunun bilinmediği pozisyondan tek sayı olduğu pozisyona geçilebilmesi için ispat yükümlülüğü şu durumda tek sayı iddiasını yapan kişidedir. eğer diğer kişi bu iddiayı inandırıcı bulmazsa, ispat yükümlülüğü kendisine geçmez. durup dururken "tek sayı" olmadığını neden ispat etmek zorunda kalsın. balkonda oturuyordu öylecene. ancak hırs yapar "tek değil çift" derse ispat yükümlülüğü doğar zira o da diğer pozisyonun doğru olduğunu iddia etmiştir.

    quantum felsefesinde de prensip aynı. ispatı getir pozisyonu değiştir.