hesabın var mı? giriş yap

  • durup durup zaytung'un esprilerine hislenen, ağlak duygusalları ortaya çıkaran espridir.

    sloganı dürüst, tarafsız, ahlahsız haber olan bir yerden ne okumayı bekliyordunuz? okuma kardeşim adamların tarzlarını beğenmiyorsan. oturup sözlükte başlık açıp duyarlı vatandaş numarası yapmak niye?

    çatır çatır gülümsediğimiz espridir. anlayamazsınız.

    not: bir kanser hastası yakınıyım. dergiyi beraber okuduk ve güldük. zira, adamların mizah tarzlarını biliyoruz. biz alınmıyoruz, size ne oluyor?

  • bir tarafta kardesine para yedirmedi diye, kardesinin kendisi hakkinda ileri geri konustugu kemal kilicdaroglu,

    diger tarafta ise görev aldigi en ufak güc sahibi mevki de senin benim parami, devletin parasini, halkin parasini babasinin mali gibi kullanan ve sülalesi icin firsat yaratan binali yildirim.

    su farki anlasa türk halki, avrupa birligi seviyesinde bir ülke olacagiz da, nerdeeee...

    ortadogu'ya özenen bir halk icin bir anlam ifade etmeyen.

  • (erkekseniz) eğer evden fazla pijama çıkmazsa "mühim değil ben donla yatarım" gibi laflar ederek ev ahalisiyi tedirgin etmeyin. daha makul bir formül bulun. ne olduğunu bana sormayın, ben de bilmiyorum.

  • bir çizer gözüyle baktığımda, hiçbir sembol veya logo, tasarım ürünü olarak bu kadar sade ve bu kadar benimsenerek tanınmamıştır.

    bilindiği üzere olimpiyatlar mö 8. yüzyıldan ms 4. yüzyıla kadar yunanistan'ın olympia kentinde düzenlenen antik oyunlarından ilham almıştır. bir tarihçi ve bir eğitimci olan pierre de coubertin bu antik oyunların tarihi anlatılarından çok etkilenmiş olacak ki 1894'de uluslararası olimpiyat komitesi'ni kurar ve 1896'da da atina yani oyunların doğduğu topraklarda ilk modern oyunların yapılmasına öncülük eder.

    işte pierre de coubertin, 1896 yılında çıkılan bu yolda oyunların her dört yılda bir yapılmasına karar alınırken, oyunları simgeleyen bir logo ve ya sembolün olmadığı fark eder. girdiği bu yolu taçlandırmak için çalışmalara başlar.

    düşünceler içerisinde kaybolurken aklından dünyanın dört bir yanından insanlar, farklı dilleri, kültürleri ve renkleriyle yaşadıkları topraklarda, savaşlar, çatışmalar ve anlaşmazlıklarla dolu bir zamanı yaşıyorlardı. işte bu kaosun içinde barışın ve birliğin ne demek olduğunu unutmuş gibiydiler. insanlar, birbirlerini anlamak yerine, farklılıklarını kucaklamak yerine birbirlerine yabancılaşmışlardı dedi.*

    bütün çabalarını ve yukarıda anlattığım şeyi bir kağıt üzerinde oluşturması gerekiyordu. baron, uzun uzun düşündükten sonra aklına ülke bayrakları geldi. dünya üzerindeki her ülkenin bayrağında bulunan renkler, onun için bir ilham kaynağı oldu.

    sonuç 1913 yılında hazırladığı eskizle komitenin karşısına çıktı. hani ülke bayrakları aklına takılmıştı dedik ya onun için bayraklarda en çok kullanılan beş farklı rengi seçti. seçtiği renklerden oluşan daireler, mavi, sarı, siyah, yeşil ve kırmızıydı.... temelde her renk biri bir kıtayı(( afrika , amerika , asya , avrupa ve okyanusya) temsil ediyordu ve her biri farklılıkları ve çeşitliliği simgeliyordu.

    ayrıca mavi ve sarı renkler, umudu ve güneşi temsil ederken; siyah, yeşil ve kırmızı renkler ise toprakları, doğayı ve insanların renklerini yansıtıyordu. yine beyaz zemin ise barışı simgelekteydi.

    son olarak bu daireler ise insanları birbirine bağlayarak dünyanın birliğini ve insanların bir araya gelerek güçlü bir topluluk oluşturabileceğini gösteriyordu. olimpiyat halkaları, birbirini tamamlayan ve destekleyen renklerle, sporcuların ve ülkelerin eşitliğini ve dayanışmasını simgeliyordu.

    tüm bunları anlattıktan sonra gözler doldu ve komite alkışla beraber logoyu onayladı. tarihler 1914'i gösterdiğinde ilk kez pan- mısır oyunları'nda mısır'ın iskenderiye kentinde bayrak göklere çekildi. ancak 1914 yılında çıkan birinci dünya savaşı nedeniyle oluşan sevinç kursaklarda takılı kaldı. daha sonra tarihler 1920'yi gösterdiğinde resmi olarak belçika'nın antwerp kentinde düzenlenen yaz olimpiyatları'nda tüm dünyada görücüye çıktı ve kabul gördü.

    kaynak:1,2

  • ferhan sensoyu anma toreninde kultur ve turizm bakani ve akpli beyoglu belediye baskaninin oldugu salonda "70 senedir bu ulkeyi din bagimlisi hukumetler yonetiyor, ama ona ragmen 70 senedir inatla tiyatro yapiyoruz biz, ferhan da inadina tiyatro yapti hep" demis sanatcidir. helal olsundur.

  • "atiba'yı çok büyülüyorsunuz. bana yoldan 10 tane 12 yaşında çocuk getirin, 18 yaşında 10 tane atiba olarak size geri vereyim" demiş trt yorumcusu.

    valla sergen'cim senin eline 18 yaşından küçük çocuk versek en fazla almanya liginden uzak durur gibi geliyo bana.sürpriz çok.

  • bu başlık altına bunları yazacağımı hiç düşünemezdim.

    uzun zamandır oyun oynadığım ama hiç muhabbet etmediğim biriyle en son 5 şubat akşamı karşılıklı hamle yaptık. normalde en geç bir iki saat içinde hamle yapmasına rağmen bu kez 72 saatlik hamle süresini geçirdiği için oyunu kaybetti.

    oyundaki nickinin sonu "_46" olduğu için kahramanmaraşlı olduğunu ve depremde başına bir felaket geldiğini düşünüyorum. belki şu an enkaz altında, belki bir yakınını kaybetti, bilemiyorum. kendisine yeni bir oyun teklifi gönderdim. insanın böyle günlerde oyun oynayası gelmiyor ama şu anda ekranda "..._46 ile yeni oyun açıldı" cümlesini görmeyi çok istiyorum.

    ***

    mutluluk edit'i: 11 şubat sabahı itibariyle yeni oyun açıldı. çok sayıda arkadaş iyi dileklerde bulunup böyle bir edit'i beklediklerini yazmışlardı.