hesabın var mı? giriş yap

  • bir meyve.

    lan bütün başlıkları niye böyle açmıyoruz. mis gibi. insan daha bi gaza geliyor yazmak için. böyle sadece elma başlığı olsa içimde gelmez. böyle biri direktif verince daha bi motive oluyorum anladın mı sen beni? öbürüne kafam basmıyor, gerizekalıyım.

  • çinli ilaç kimyageri tu youyou tarafından bulunan, sıtmaya karşı etkili olan bir bileşik. tu youyou sayesinde milyonlarca insan yaşama tutunmuştur. keşiflerinden ötürü 2015'te nobel ödülü kazanmıştır. aşağıda bu keşif konusunda bir derleme oluşturdum. keyifli okumalar.

    tu youyou, beijing medical college'da eczacılık bölümünde okudu. 1955 yılında mezun olduktan sonra, geleneksel çin tıbbı akademisi'nde (daha sonra çin tıp bilimleri akademisi) materia medica enstitüsüne seçildi. 1959'dan 1962'ye kadar, batı tıbbında uzman araştırmacılara yönelik verilen geleneksel çin tıbbı kullanımı konusunda tam zamanlı bir eğitim kursuna katıldı. 1967'de vietnam savaşı sırasında (1954-75), tu sıtma tedavisi bulmak için oluşturulan ve gizli bir oluşum olan proje 523'e liderlik etmek üzere atandı. proje, çin hükümeti tarafından sıtmanın sayısız askerin hayatına mal olması üzerine başlatıldı.

    tu ve araştırma ekibi, eski çin tıbbı metinlerinde açıklanan bilgiler temelinde sıtmaya karşı etkinliği olduğu varsayılan bitkileri tanımlayarak başladı. ekip, 640 bitki tanımladı, ve ardından, sıtmaya neden olan plasmodium parazitleri ile enfekte olmuş fareleri iyileştirme kabiliyetlerini tespit etmek için için yaklaşık 200 bitki türünden 380 özüt test etti. tatlı pelin otu- artemisia annua'dan elde edilen bir ekstrakt başarılı oldu. 1971'de, ekstraksiyon işleminden sonra sonra, tu ve meslektaşları, plasmodium parazitlerini farelerden ve maymunlardan etkili bir şekilde ortadan kaldıran tatlı pelinden elde edilen toksik olmayan bir ekstraktı başarıyla izole etti. bundan sonra, kısa sürede tatlı pelin otu özlerinin ateşi düşürdüğü ve kandaki parazit seviyelerini düşürdüğüne yönelik sıtma hastalarında klinik çalışmalar yapıldı. 1972'de tu ve arkadaşları, qinghaosu ya da artemisinin olarak adlandırılan ekstrelerdeki aktif bileşiği ortaya çıkardılar.

    her ne kadar tu, eski metinlerden elde edilen bilgilere dayanmış olsa da, eserler qinghao olarak bilinen bitki hakkında çok az şey söyledi ve ekibinin bitkinin antimalarial aktivitesiyle ilgili ilk bulgularını yeniden üretme girişimlerinin birçoğu başarısız oldu. ancak nihayetinde tu, tatlı pelinotunun yapraklarının artemisinin içerdiğini ve bileşiğin nispeten düşük sıcaklıklarda en iyi şekilde elde edildiğini keşfetti. tu, başlangıçta çin’de bulunan bilimsel bilgilerin yayınlanmasındaki kısıtlamalar nedeniyle, bulguların yayınlaması engellendi. çalışma nihayet 1980'lerin başında geniş kitlelere hitap eden uluslararası bir boyuta ulaştı. 2000'li yılların başında, dünya sağlık örgütü, sıtma için birinci basamak tedavi olarak artemisinin bazlı kombinasyon ilaç tedavilerinin kullanılmasını tavsiye etti.

    tu, artemisinin araştırılmasını sürdürdü ve biyoaktif bir artemisinin metaboliti olan "dihidroartemisinin" isimli ikincil bir anti sıtma bileşiği geliştirdi. 2011 yılında artemisinin keşfine yönelik katkılarından dolayı lasker-debakey tıbbi araştırma ödülü'nü aldı. kısaca artemisinin, tatlı pelin bitkisinin (artemisia annua) yapraklarından elde edilen bir anti sıtma ilacıdır ve milyonlarca yaşamı kurtarmıştır.

    kaynak : https://www.britannica.com/biography/tu-youyou

    (tu youyou ayrıca bbc two'da yayınlanan "icons: the greatest person of the 20th century" isimli tv serisinde de kısaca işlenmiştir)

  • şu yaşadığımız memlekete bak.bayağı bildiğin mafya babası ana muhalefet partisi liderine hakaret edip alenen tehdit ediyor.

    giriş cümlesinde sayın diye başlayıp aşağıda dürzü demesi de ayrı ironi.

  • anonim hesaba sahip kullanıcıların gerçek yanıtı konusunda en az fikre sahip oldukları sorulardan biri. doğru cevabı: "büyük ihtimalle evet".

    "ama suç teşkil edecek bir şey yazmıyorum?"

    siz ne düşünürseniz düşünün bir içeriğin suç teşkil edip etmediğine en nihayetinde mahkeme karar veriyor. savcılar da, hakimler de yanlış hatta hukuka tamamen aykırı kararlar verebiliyorlar.

    daha da önemlisi savcılık tarafından hakkınızda soruşturma yürütülmesi için suç teşkil eden içerik yazmanız da gerekmiyor. savcı sırf sizle tanışmak, muhabbet etmek için bile kimliğinizin tespitini talep edebiliyor. dolayısıyla siz mahkemelik olmasanız bile kimliğiniz açığa çıkabiliyor.

    "ama twitter'da yazıyorum twitter ip vermiyor?"

    bildiğim kadarıyla twitter (yabancı şirket olmanın rahatlığıyla) türkiye'ye henüz ip vermedi. ip verdiği ülkeler var. türkiye'ye ip vermemek konusunda özel bir taahhüdü de yok (bkz: #30113915). türkiye'de ip yerine email verdiği en az bir vaka da var. dolayısıyla twitter'a güvenirken email sağlayıcısından ip'yi kaptırmak olası.

    bunun haricinde polisin kullanıcı yakalamak için kullandığı bir yığın teknik var. olta link, feyk hesapla iletişim gibi. haliyle mecranın türkiye'ye ip vermiyor olması da kimliği korumuyor.

    "ama vpn kullanıyorum?"

    vpn sağlayıcılar da bulundukları ülkelerin kanunlarına tabi. haliyle belli koşullarda ip'nizi vermek durumunda kalabilirler.

    "ama tor kullanıyorum?"

    tor'da da gerçek ip adresinizin açığa çıkmasının yolları var. exit node'lar https olmayan bağlantılarınızı inceleyerek kimliğinize dair ipuçları çıkarabiliyor. hatalı tarayıcı konfigürasyonu yüzünden flash ya da javascript kullanılarak gerçek ip adresiniz yine tespit edilebiliyor.

    "ama bütün bu bahsettiklerini bilen ve hepsine karşı önlem alan bilinçli biriyim?"

    yine yeterli değil. eğer anonim hesaplarınızla gerçek hesaplarınızı aynı cihazlardan kullanıyorsanız hesaplarınız arasında istemsizce veri bulaşmasına yol açabiliyor, arkanızda iki hesap arasındaki bağlantıyı kurabilecek izler bırakabiliyorsunuz.

    "ama hem tüm bunları biliyor, önlemini alıyor hem de farklı cihazlar kullanıyorum?"

    eğer anonim hesabınızın size ait olduğunu başka bir kişi bile daha biliyorsa bunların pek de önemi kalmıyor. zira bu sefer zayıf noktanız o kişi ve o kişinin bilgi saklayabilme becerisi oluyor. bu sefer tüm bu olasılıkları o kişiyle baştan teyid etmeniz gerekiyor. eskaza o da çok güvendiği birine söylerse bu çap büyüyor da büyüyor. yani başka birine bu bilgiyi verdiğiniz anda anonim kimliğinizin gelecekte bir noktada açığa çıkacağını neredeyse garantilemiş oluyorsunuz. bunun için güvendiğiniz kişinin kastına ya da menfi düşüncesine de gerek yok. istemeden de olsa sizi ele verebiliyor.

    dolayısıyla bu sorunun yanıtı maalesef "büyük ihtimalle evet". anonim hesabın kesin bir gizlilik yarattığını zannetmek hata. açığa çıkabileceği yolları bilmek de bu sahte güvenle başınıza dert açmamak için önemli.

    anonimliği koruma sanatı için (bkz: opsec)

  • türk dizi ya da filmlerinde bütün karakterlerin ismi farklı.

    normalde bir sokakta 3 mehmet 2 mustafa 2 hasan ne bileyim 4 mustafa 5 ayşe bulunurken dizilerde her karakter farklı isimde.

  • bakın tekrar ediyorum. ülkenin bir numaralı sorunu budur)!!! link

    "kaçaklar tekneyle gelmeye başladı! mersin erdemli kızkalesi sahiline tekneyle gelen onlarca kaçak şehre böyle giriş yaptı."

    ülke elden gidiyor. iktidar eliyle; foncu sivil toplum örgütü ve gazetecilerin, cılız tepkisiyle muhalefetin eliyle savaşlarla elde ettiğimiz bu topraklar kaybediliyor. ülkenin demografik yapısı değiştirilerek istikrarsızlaştırılıyor ve bu sayede kurtuluş savaşının da intikamı alınmış oluyor.

    yarın bir gün azınlığa düştüğümüzde, asayiş tamamen elimizden gittiğinde anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak!

    sessiz işgal bu! işgal ediliyoruz. topsuz tüfeksiz.

  • sık sık yaptığım eylem. aha lan bunun fiyatı iyiymiş deyip, yeni sekmede falan açıp, uzun süre açık bırakıyorum sekmeyi ama sonra kapatıyorum. arada bir şımarıp pahalı arabalara da bakıyorum. öyle işte.

    ekleme: araba aldım, hala bakıyorum.

  • -hayattan beklentin nedir.
    -bir ev, bir araba, mutlu bir aile yasantisi, (omrumun sonuna kadar kiclarini yikayip bakmak zorunda kalacagim) sevimli 2 tane cocuk. yani genel olarak bunlar. (ne bekliycem mina koyiim. yeteri kadar parayi kaldirip istifayi basmak ve sizin gibilerin olmadigi yerlere yelken acmak.)

  • hollywood filmlerinden aşina olduğumuz dev boyutta, kartondan bir çektir bu.

    piyango ödülü veya bağış gibi vesilelerle bastırılır. sahibine törenle takdim edilirken basına poz verilir. adına “novelty check” denir.

    peki normal şekil ve boyutta olmayan bu çek hukuken geçerli midir, banka tarafından kabul edilir mi?

    bu sorunun yanıtı kısaca: evet! kulağa şaşırtıcı gelse de, çarşaf boyutundaki bu çek bankada bozdurulabilir! fakat bankalar mırın kırın edip kabul etmeyebilir de. hiç sorun değil, çünkü bunun yanında genellikle bir adet normal, düzgün çek de takdim ediliyor.

    bu çeklerin boyuta göre fiyat tarifesi de var. örneğin şu basımevinin tarifesine göre 36x18 inçlik çek fiyatı 54 dolar, 42x21 çekin fiyatı ise 74 dolar. bu sonuncusu dile kolay tam olarak 106,68x53,34 cm!

    böyle devasa çek düzenlemek acaba ilk kimin aklına geldi diye merak edip araştırdım: naziler!
    1936 yılında joseph goebbels‘e dev bir çek takdim edilmesi tarihi olarak belgelenen ilk örnek. şu linkte o anın fotoğrafı da mevcut.

    dev banka çeklerinin geçerli olup olmadığı hakkında youtube’da videolar var. şu videoda, mevzuata da atıfla epey aydınlatıcı bilgiler veriliyor. örneğin, “alıcı, verici, meblağ gibi bilgiler açık ise, hangi yüzeye yazılırsa yazılsın, çek geçerlidir. bu yüzey bir peçete bile olabilir!” diyor. yani, abd’de üzerine çek yazılmış imzalı bir pipo ile bankaya gidip “bu bir pipo değildir“ derseniz, haklı olabilirsiniz.

    ancak evde denemeyiniz, bizim mevzuatımızda böyle birşey yok (bkz: 5941 sayılı kanun).

  • amerika'daki başkanlık sistemiyle tr'nin oyladığının aynı olduğunu sanan kişinin açtığı başlık. birleşik arap emirlikleri ve katar da hayır dedi ona ne diyeceksin?

  • bugün benim için özel bir gün.

    üniversite yıllarından tanıdığım biri ile çok uzaklardan görüşme fırsatım oldu. çocuk 20'li yaşlarının başlarında.

    "cf" oldum, "cf'yim" tarzı bir şey dedi. dikkat bile etmedim. sonra baktım google'dan, cystic fiberosis(sp) diye bir şeymiş.

    "akciğer nakli yaptılar bana" dedi. "geçen sene tam bugün saat 15:xx'te".

    bir an şaşırdım, fotoğraflarını gördüm. çocuğun göğsünün altından boydan boya kesmişler. ameliyattan ~bir hafta sonra hastanede her tarafına borular bağlı iken çekilmiş fotoğrafları vardı. gülüyordu.

    sormadım bile neden "bir yılı kutluyorsun" diye. dinledim sadece. ve sonra baktım google'a...

    akciğer nakillerinden sonra 1 sene yaşama oranı %80, 5 sene yaşama oranı ise %25'lerde imiş.

    çocuk nasıl derseniz, içi içine sığmıyor. nasıl tutunuyor hayata, nasıl değer veriyor her geçen saniyesine. ilk işini de kapmış, nasıl mutlu....allah değil 30'unu, 90'ını, 100'ünü göstersin diye dua ettim...

    ve düşündüm, ulan iki gün öncesine kadar ufak ufak sorunlar yüzünden kendimi dünyalar şanssızı ilan eden ben değil miydim?

    şehir fırsatını kaçırdı diye bütün gün ağlayan iş arkadaşım değil miydi?

    şu an sol frame'de dikkat çeken başlıklardan biri sevgiliden ayrıldıktan sonraki ilk gece değil mi?

    bazı şeyler beynimin içimde dolanıp durdu. hayatı sorguladım, hepimizin elinde olan ve dönüp bakmaya bile tenezzül etmediğimiz rutin "şanslar", "fırsatlar" o çocukta olsaydı neler yapardı diye sordum kendime.

    utandım.

    siz siz olun, kıymetini bilin sahip olduklarınızın. aşk acısıymış, şuymuş buymuş...değmez. insan böyle anlarda anlıyor işte.

    ders dolu bir gün geçirdim.