hesabın var mı? giriş yap

  • amerikan bürokrasisinin kanayan yarası. müdürden falan kesinlikle korkmaz. müdür korkusu da olmadığı için son derece rahat tavırları vardır. sevimli ve bir o kadar da tehlikelidir. çalıştığı kurumun en açık sözlü personeli odur. bir ditroyit motorlu taşıtlar dairesi olsun, bir mesaçüset vergi dairesi olsun çalıştığı yerin neşesidir. kuyrukta bekleyen biri gelip "bakın bayan benim gerçekten çok acelem var" dediğinde, oturduğu yerden böyle gözlerini belerte belerte bakıp "tatlım inan bana burada hepimizin acelesi var" der. amerikan polisleri bu sevimli tombik hanımdan bilgi almak için "letişya belki bir ara yemeğe çıkmalıyız" falan diye kur yapar. ama hiç sözlerini tutmazlar... her şeye rağmen hakkaniyetli bir kadındır. yıllar yılı "tombik zenci kadınlar az çalışıyor" mesajını vermeye çalışan holivut muvilerini ne kadar kınasak az...

    editsel duygular: lan şimdi aklıma geldi... bugüne kadar bir kredi yurtlar kurumu'nda, bir belediye bursu kuyruk sırasında, bir askerlik şubesinde allahın bir kulu bana "tatlım inan bana" diye başlayan bir cümle kurmadı. hadi işimiz görülmesin önemli değil, ama birazcık sevgi ya... birazcık duygu...

  • beni de yanına çırak alır mı diye merak ettiğim kişi.

    --- spoiler ---

    durmadan para sayıyordu nihat,
    makine yeter diyordu, makine yorgun, makine argın,
    makine terli...
    fakat durmuyordu nihat, saymaya devam ediyordu!

    --- spoiler ---

  • yanlışlıkla 2 roket düştü diye dünya savaşı mı çıkar lan sakin olun.

    biz adamların uçağını güdümlü füze ile vurduk savaş çıkmadı bi sakin olun hele.

    edit: sikicem 100 sene önceki avusturya veliahtı orneginizi dünya 100 sene önceki dünya degil ülkeler gelen elçilerin kafasını kesip yollamiyor mesela. iki tarafın da nükleere sahip olduğu hiçbir savaş yaşanmaz artık. anca abd ırak abd suriye gibi güçlü ve gariban savaşları oluyor.

    bu ülkede büyükelçi vuruldu yine bir şey olmadı.

  • erkekler için konuşuyorum, ömrünün son raddesine kadar kullanıldığı her halinden belli olan ayakkabılarla değil de yepyeni ayakkabılarla ayakkabı alışverişi yapmak.

    ben alışveriş yaparken denemek için çıkardığım ayakkabının normal bir ayakkabı gibi değil de, otoyolda ezilmiş kedi gibi gibi durmasının sebebi tam da bu işte, fakir olmam.

  • ayhan akman layıgıyla yemesede ucundan hissettmi$tir.
    be$ikta$'ın gaziantep'te yenildigi bi mac sonrası ofkeli taraftar grubu havaalanı onunde ''en buyuk taraftar futbolcular sahtekar'', ''milyarlık e$$ekler'' türü tezahurat yaparken macın ilk 11ine alınmayan ayhan akman gonul rahatlıgıyla kapıdan cıkar..

    -taraftar1: lan olm hi$$ niye düzgün oynamıyonuz lan (bu abi alttan bi tekme atar)
    -taraftar2: olm siz ne bicim topcusunuz lan (bu yanagından makas alır gibi garip bi$i yapar)
    -ayhan: abi ben oynamadım ya macta, ya noluyo ya
    -taraftar3: lan niye idmanda calı$ıp kadroya girmiyon (bu abi alttan rocky yumrug u atar)

  • ülkeye bak, nereden nereye geldi.

    bizler 90'lı yıllarda yıldız'da barbaros kampüsünde elimizde bira kutuları ile üniversite şenliğinde sorunsuz takılırdık. ne müslüman gençlik denen oluşum ne de herhangi başka bir dini fraksiyon bakmazdı, görmezdi bile. kimsenin de umrunda olmazdı.

    şimdi ise çöpte bulunan bir bira kutusu için rezillik deniliyor.

    yazık.

  • ne oluyor yav diyenler için özet:

    - ilk defa devletler değil de özel bir firma uzaya insan çıkardı.

    - ilk kez atmosfer dışına astronot çıkaran bir roket dünyaya geri döndü.

    - 2011'de abd uzay mekiği programı durdurulmuştu. bundan dolayı abd, uzaya astronot çıkarmak için astronot başına rusya'ya hatırı sayılır bir meblağ ödüyordu (85 milyon $ olduğu söyleniyor). ayrıca bu astronotlar rus topraklarından kalkış yapıyordu. bugün ilk defa abd astronotları kendi topraklarından havalandı ve aynı zamanda uzaya astronot göndermenin maliyeti dörtte birinden azına düştü.

    - bu yeniden kullanılabilen roketler kısa bir süre içinde hazır olabiliyor. yani eskisi gibi aylarca beklemek zorunda değilsiniz. isterseniz her ay uzaya adam gönderebilirsiniz.

    - iss'in de içinde olsanız, dragon modülünün de içinde olsanız o yörüngede dengede kalmak için yatay hızınız 27.000 km/h olmalı. bunun altında kalırsanız dünyaya doğru düşmeye başlarsınız. üstüne çıkarsanız, mancınık gibi uzaya fırlarsınız.

    - işin fizik boyutunu merak edenler için, iss aslında sürekli olarak düşme hareketi yapıyor. yani hız vektörünü bileşenlerine ayırdığınızda, dünyanın merkezi yönündeki vektöre a, buna 90 derece olan vektöre b dersek, a vektörü iss'i sürekli aşağıya çekiyor, fakat b vektörü iss'i yeterince hızlı döndürdüğü için dünyanın eğimiyle eşit hızda hareket ediyor ve yere çakılmıyor. aynı şey dragon modülü ve o yüksekteki diğer cisimler için de geçerli.