ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
anksiyete
-
çok dakikalık kaygı duruşu.
kedi köpeğimle rahatça metrobüse binmek istiyorum
-
bence kedi köpeğin kendi selametleri için metrobüse yaklaştırılmamaları gerekiyor. saat 6 civarı zincirlikuyu'da metrobüslere hunharca saldıran yaratıkları görürlerse hayvanlıklarını sorgular hayvancıklar.
bir kadından duyulan en iyi iltifat
-
- bi' tane taksim uzatır mısınız?
+ tabi.
- teşekkürler.
+ (teşekkür dedi) ^.^
akp'de herkes düşüncesini özgürce söyler
-
besir atalay'in soylemek icin once basgandan izin aldigi cumle.
hızlı okuma
-
"hızlı okuma kurslarına gittim ve savaş ve barışı yirmi dakikada okudum, galiba rusyadan bahsediyor." -woody allen
girit'te inşa edilen mimarlık harikası ev
45 dk araliksiz keser sapi
araba almak
-
şöyle birşeydir,
10bin tl vardir bakarsin olm alinacak arabalar en az 12bin.. 15binin olur bu sefer begendigin arabalara bakarsin hep 17,5 18 falan.. 25bin civari bakarsin e biraz daha ver sifir bi araba al abi dersin. sıfır bi arac bakarsin 40-50 arasi bi kac yasinda bmw yada audiler gozune carpar.
o parayi gozden cikartirsin bu sefede bi suv sevdasi başlar oraya kadar cikmissin ya artik bunun sifirini alip yillarca kullanmak istersin derken
neyse metrobüs geldi hadi grsrz
yıllar sonra gelen edit (2016): bu fiyatlar euro 2 lirayken yapılan hesaplardı tabi. şimdi bu fiyatlarda hayal!
2020 editi: araba almayı ev alma seviyesine çıkartan yönetime ne kadar teşekkür etsek az!
ssg'nin buyrun benim videosu
-
geçtiğimiz günlerde sözlük yazarlarının sorularını yanıtlayan ssg'nin pena (video kanalı)'da yayınlanan videosu.
videoyu izlemek için: https://youtu.be/rwixjaqoakc
atatürk'ün ceddimiz balıktır biz maymunuz demesi
-
atam yine doğru söylemiş. dünya' yı bilimle anlamayan utansın.
(bkz: gökten indiği sanılan kitaplar)
sokakta röveşata çeken adam
-
2014 yılının yaz dönemi. çanakkale'de bir barda garsonluk yapıyorum. biraların, votkaların havada uçuştuğu hareketli bir cumartesi gecesi. mekan tıklım tıklım dolu.
bir eleman geldi, tek başına. kendi halinde zararsız bir tip. hepiniz bilirsiniz; tek başına gelen erkekler pek hoş karşılanmazlar böyle mekanlarda. bu yüzden mekanın arka taraflarında bir masaya oturmasını rica ettik. adam hiç ikiletmedi, 'masa masadır' dedi, gitti oturdu. tamamen kendi halinde. söyledi birasını, içmeye başladı. ne yan masasında kimin oturduğu umrunda, ne de mekanda çalan müzikler. kulaklığını takmış, kendi kendine müzik dinliyor.
3. biranın ortalarındayken; elemana bir şeyler oldu. oturur vaziyette dans etmeye başladı. hepimiz işi gücü bıraktık, lavuğu izliyoruz. gerdan kırmalar, omuz silkmeler, neler neler. sonra oturduğu sandalyeden ayağa kalktı, başladı moonwalk yapmaya. güzel de oynuyor piç.
ama hiç kimseye bir zararı yok. tamamen kendi halinde.
bizim patron rahatsız oldu.
''kaç kere söylemem gerekiyor evladım. şöyle kekoları mekana almayın bir daha'' diye söylenmeye başladı. ama adamın gerçekten hiç kimseye bir zararı yoktu. kendi halinde eğleniyordu, canı dans etmek istemişti ve kimseyi rahatsız etmeden canının istediği şeyi yapıyordu. ben asla yapamazdım örneğin onun yaptığını. yanlış olduğunu düşündüğümden falan da değil üstelik. utandığımdan, sadece utandığımdan. yan masadaki kız güler mi diye çekindiğimden veya elalem ne der diye düşündüğümden. ama hayatta yapamazdım. eleman dans etmeye devam ediyordu ve müthiş eğleniyordu.
atın şu kekoyu mekandan dedi bizim yavşak patron. ''burası düğün salonu mu?''
güvenlikler masaya gittiler ve adamı dışarı davet ettiler. adam hiç istifini bozmadı amk. yerine oturdu, kulaklığını toplayıp cebine koydu ve ''rahatsız etmek istememiştim, kusura bakmayın. hesabı alabilir miyim'' dedi.
sakince çıkıp gitti mekandan.
''yavşaklar ölmez, sadece şekil değiştirir'' der ünlü bir yazar. ve o akşam kendi halinde dans eden o adama 'keko' diyen zihniyetle, dün akşam bu güzel abimize 'sığır' diyen zihniyet aynı yavşak zihniyet.