hesabın var mı? giriş yap

  • 2. fotoğraftaki hanımefendide babet görmemle beni benden alan fotolardır..

    ancak ilk fotoğraf gerçekten efsane olmuş.. adeta 60'larda çekilmiş amerikan yapımı bir film sahnesinden kare gibi..

  • eskiden, internetin duz olduguna inanilan zamanlarda kullanicilarin a$malari durumunda bo$luga (/dev/null) du$ecekleri inanilan nokta..

    zaman (ve tabi teknoloji) ilerledikce, internetin aslinda yuvarlak oldugu ve sonunun olamayacagi inanci hakim geldi. bu sefer de, internetin bir okuzun boynuzlari uzerinde durdugu saniliyordu..

    bu okuzun bill gates oldugu cok sonradan anla$ildi.

  • şöyle bir düşündüm de bu entryi en iyi bu şekilde yazmaya karar verdim.

    istanbul veya marmara denizi faylarında 7 veya üzeri büyüklükte muhtemelen gerçekleşecek olaylar.

    deprem anı: çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan bir kaç mahalle, istisnai 3 5 bina dışında heryer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır.

    depremden hemen sonrası: enkaz altında kalanlara bağıranlar, ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir. cep telefonları kitlenecektir. medya yayınları aksayacaktır. depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.

    depremden birkaç saat içinde: ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır. ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150bin olsa da hızla artacaktır. artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır. suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır. köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kitlenecektir. herkes istanbuldan kaçmaya çalışacaktır. hastaneler yıkılmamışlar ise kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır.

    depremden sonra ilk gece: enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevketmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır. 15 milyonluk hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır. şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır. eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için.

    24-48 saat arası:rüzgar hali hazırda esmiyorsa inmeyen toz inecektir. yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhattap bulamayacaklardır. iç kanama, travma gibi vakalar büyük oranda öleceklerdir. enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. türkiye çapında istanbuldan kaçanları evinize alın, bolbol ekmek üretin türü kampanyalar başlayacaktır, gıda yardımı yapın. bilgi dezenfermasyonu olacaktır. ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir. ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır.

    48-72 saat arası:enkaz altından çıkarılanlar olsa bile, ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır, hastanede ilgisizlikten öleceklerdir. açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır. şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır. su ciddi bir problem haline gelecektir. sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir. istanbul dışına muazzam göç olacaktır. çalıntı otostop otobüs veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar istanbuldan kaçmaya çalışacaklardır. ölü sayısı 400bin civarına tırmanacaktır.

    72-96 saat arası: martılar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır. şehir kokmaya başlayacaktır. kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır. su açlık bir çöl gibi saracaktır istanbulu.

    4-7 gün arası: devlet bütün dış-iç yardım stoğunu eritip marmara bölgesi dışında çok az varolan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir. hükümetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koymasını bu aralar öngörüyorum. bütün tsk bütün şehri afet bölgesi istediği yeri de karakolu yapacaktır, şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır. yemek kimseye yetmeyecektir. battaniye çadır gibi yardımlar ikinci planda kalcak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir.

    2. hafta: türk ekonomisi, türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir. istanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır. ekmek günler çerisinde özellikle marmaraya yakınyerlerde 1den 5e hatta 10 liraya çıkabilecektir. bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup istanbula gönderecektir. bu sırada şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır. ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecktir. kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir.

    2-4 hafta arası: ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecktir. ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, tsk tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir. ilaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir. iş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir. ölüm ve göç sebebiyle istanbulun nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır.

    1-3 ay arası: koku dağılacaktır. istanbul hayalet şehir haline gelecektir. içinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır. gıda tüm türkiyede sorun haline gelecektir. ithalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır. süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3 5 ekmek peynir zeytin domates patates satan, konserve koyulan yerler olacaklardır. ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir. imkb eğer olur da açılırsa %98lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir. dolar/tl 20nin üzerine çıkacaktır. bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır. şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir.

    1 sene içinde: özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. türk ekonomisi %80lere varan oranda küçülecektir. ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir. 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır. asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır.

    hepsinden sonra: deprem sonucu(hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır. bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır. hayat devam edemeyecektir. türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır. toprak altıda yatan bir tanıdığı olmayan olmayacaktır. enkazlar yıllar boyu kıpırdatılamayacaklardır.

    istanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik turistik, endüstriyel yükü uçacaktır. türkiyenin yeni istanbulu yeni yüzü uzun süre izmir olacaktır. tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır.

  • tam da chp ve hdp zihniyetinin seçim beyannamelerini açıkladığı, chp'nin iyi bir rüzgar yakaladığı ve hatta koalisyonların gündeme geldiği bir dönemde başlaması ilginç operasyon. ha yok oranın adı uludere, yok bokdere diye tartışmak güzelse siz oradan devam edin ağalar.

  • --- spoiler ---

    engincan ural, önceki akşam arkadaşlarıyla etiler’deydi. önce halı sahada maç yapan grup, ardından sarıhan gusto’ya geçti.ancak ural’ın maç sonrası kıyafet değiştirmeye gerek duymaması, dondurucu soğukta ilginç bir tablo ortaya çıkardı.
    --- spoiler ---

    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamayı öğütleyen bir şahıs.

    not : engincan ural*.

  • kendisi favorimdir.

    ne superman gibi kripton'dan gelip uçup kaçıp uçak taşıyor.

    ne spiderman gibi böcek ısırmış da ya ben duvarlara tırmanayım suçlu avlayayım diyor.

    ne captan amerika gibi ultralaştırılmış ve işi asker olan biri.

    ne flash gibi aşırı hızlı gitmekten fazlası olmayan biri

    ne de thor gibi bir tanrı.

    bu adam küçükken ailesi gözlerinin önünde öldürülen bir milyarder. ar-ge'de çok ileri gitmiş kendi döneminin teknolojisinin önünde bir şirketin sahibi. çok zengin. ama bu adam paranın tadını alıp bırakmıyor, eğlenceye düşerek acısını dindirmeye çalışmıyor. ailesinin ölümüne sebep olan suçla dolu sokakları temizlemeye çalışıyor.

    bir de ötekilere bakın. thor, spiderman, superman, flash kırmızı giyiyor. captan amerika mavi. arrow yeşil. * ama bu adam siyah giyiyor, çok temiz olmadığının da halkın önünde şov yapacak bir şovmen olmadığının da farkında. onun için geceleri, siyah giyerek yapıyor işini.

    bilmiyorum ama hikayesinden etkilendim ben onun, daha küçükken. ve saygım azalmadı hiç. gitgide arttı hatta.
    ister çocuk diyin bana ister başka bir şey.

    ama gerçekten bir kahraman varsa o da batman'dır benim için.

  • "dance now!!!!
    move onto the dance floor!!! right now!!!!!!"

    çeşit çeşit, tür tür şarkının içindeler. bazen hiphop oluyor bu, bazen rnb, bazen elektronik. müzik farklı, tarz farklı, hatta bazen dil bile farklı, ama dans edilmesini emreden zenci aşağı yukarı aynı. böyle hafif kaba, küstah, hoyratça bir ifade tarzı var. "dükkanın önünü kapamayın hadi hadi hadi!!!" diye kışkışlayan esnaf havasında.

    apartmanının park girişinin önüne park etmişim sanki adamın, emrediyor direkt:

    "şimdi dans etçeksin!!!" diyor, "şimdi gidip oynayacaksın, sallayacaksın, kıvırtacaksın!!!! hemen şimdi!!!! şimdi diyorum!!!" (ne acelen var pezevenk???)

    hayır bir de bu sesi öyle bir seçiyorlar ki, insan aldığı komutu uygulamak zorunda hissediyor. karşımda sanki mr eko var, sanki simon adebisi var... hafif bir ürkme geliyor içimden, "peki abi dans edelim artik ne yapalim" gibi düşünüyorum. o adamın minyon olma ihtimali yok yani, tut ki zaten zenci.

    bu şarkılara ancak gündüz arabadayken radyoda filan rastlıyorum, o anda bile etkisi oluyor. demek ki bu adam karşıma barda filan çıksa, arka planda hotel california filan çalıyor bile olsa, "dans et! şimdi hemennnn!!! right nowww!!!" tarzı bir diretmeyle karşılaşsam tın tın tın başımı önüme eğip gideceğim, hoplayıp zıplayacağım.

    ...eşi dostu ne yapar bu sesin sahibinin, bir de onun merakı içindeyim. "yemek saati gelmeden evde olacaksın demedim mi eşşek herif? right nooow!!! hava karardı!!! yeaaah!!!" diye kızsa evladına, o çocuğun itiraz edebilme olasılığını aklımdan dahi geçiremiyorum.