hesabın var mı? giriş yap

  • e çıldırtmış ya işte, başa çıkabilmek için de ölümden sonra yaşam diye bir şey icat edilmiş. en ilkelinden en organize olanına bütün dinler bu fikre yapılan eklemelerle gelişmiş, stonehenge döneminden güncel dinlere kadar adım adım takip etmek mümkün bu dallanıp budaklanmayı.

  • liseliler bilmez. biz ergenliğe yeni adım attığımız yıllarda saç düzleştirici denen gavur icadı yoktu. belki de vardı ama sadece zenginlerde.
    ilk kez benden birkaç yaş büyük bir kızın dümdüz saçlarına bakıp "aa naaptın saçlarına??" demiştim. "ütüledim" dedi. "ütü sıcakken mi soğukken mi?" dedim. annemin "bu kızı iyi de besledik niye böyle mal oldu" bakışını hala görür gibiyim. öyle de salak bir ergendim işte.

    sonra bu moda hızla yayıldı ve zavallı kızcağızların boyunları omuzları eşek kadar ütü yanıklarıyla doldu. saçlar çatır çatır kırılıyordu ama ütüden vazgeçmiyorduk. o düz saçlar ne pahasına olursa olsun bizim olmalıydı.

    sonra saç düzleştirici çıktı ve kirlendi dünya...

  • sanirim cok fazla trajediyi cok yakin aralıklarla yasadigi icin yeni bir trajedi yasayinca cok cabuk organize olabiliyor artik.
    olayin şokunu hizlica kenara koyup birbirine el uzatiyor.
    tabii yasadiklarindan ders almadığı icin, bu trajedileri tekrar tekrar yasiyor olmasi ayrica uzun bir konu tabi ama demek istediğim sey, bu hizlica organize olabilme becerisi, ecnebi memleketlerde yok.
    haliyle bize gore daha seyrek yasadiklarindan dolayi belki de ya da baska bir sey, bilemiyorum.
    ama bizdeki ahenk onlarda yok, bunu cok olayda gözlemledim.
    onlar trajedilerinden cok ders alip, yasananlari anmayı asla unutmuyor.
    biz hizli unutsak ta her seferinde ayni dayanismayi sergiliyoruz.

    malum cok buyuk bir nufus ve alan bu depremden korkunc zarar gordu.
    henuz 24 saat oldu ve her yer muazzam organize olarak, tum gucuyle deprem bölgesine destek olmaya calisiyor.
    istanbul-ankara otoyolu yuzlerce cekici low bed'ler uzerinde bekolu kepce tasiniyor.
    onlarca ambulans tek sira olmus gidiyor.
    farkli sehirlerin plakalarindan grup grup kamyonlar "deprem yardımı" afisleriyle yollarda.
    bircok sehirdeki lojistik merkezi yapilmis alanlarda yuzlerce insan kolileri elden ele uzatip tir yukluyor.

    muazzam sahneler.
    suan niğde otoyolundayiz, adana'ya gorev yerimize gidiyoruz ve bir suru farkli plaka minibus minivan, logolu sirket araci, ici insanla, malzemeyle dolu bolge yolundalar belli.
    benzinliklerde selamlaşma var,
    allah hepimizin yardımcısı olsun,
    yolunuz acik olsun,
    gibi dileklerle yeniden yola cikiyorsunuz.

    sanirim turk halki bu ozverili dayanismayi seviyor, bu konuda cephede en onde, süngü takmis zafere kosan dedeleri gibi olmaktan gurur duyuyor.
    henuz sifir noktasina varmamisken bu birlik hissini yasamak cok acayip, tarifi zor.

    hepimiz sanirim uzun zamandir tek yürek olabilmenin gücünü özlemişiz.

    tum kirli siyasilere, art niyetlilere ragmen...

    fdes yoldan bildirdi.

  • pentagon, abd savunma bakanlığı, nasa (amerikan havacılık ve uzay dairesi), abd ordusu, abd donanması… dünyanın belki de en iyi korunan yerleri. ama , emperyalizmin temel direği bu kurumlar bir dönem -ve belkide hala- tek bir insanla uğraşmak için canlarını dişine takmışlardı: gary mckinnon. londra’da yaşayan bir ingiliz vatandaşı. 44 yaşında, işsiz bir bilgisayar sistem yöneticisi. abd’nin isteği üzerine 2002'de tutuklanmış ve serbest bırakılmıştı. 2005 haziran’da tekrar ingiltere'de tutuklandı ve koşullu olarak serbest bırakıldı. abd, ingiltere’den gary mckinnon’u istiyor, kendi mahkemelerinde yargılamak için.

    peki gary mckinnon ne yaptı da bu kadar “önemli” yerlerin hedefi haline geldi? 2001 ve 2002'de abd’de bulunan 97 bilgisayar sistemine girdi. fakat bunlar sıradan bilgisayarlar değildi. biri pentagon’a ait olmak üzere, nasa’ya, abd ordusu, hava kuvvetleri ve donanmasına, abd savunma bakanlığı’na ait bilgisayar sistemleriydi hepsi de. bu nedenle, internet üzerinde “solo” diye bilinen gary mckinnon’a pentagon hacker da deniliyor. onun yaptığı, herhangi bir devlet ya da ordusuna dönük o güne kadar yapılmış en büyük ve kapsamlı saldırı. abd, canevinden vurulmuştu ve bunun bedelini ağır ödetmek istiyor, gary’i kendi mahkemelerinde yargılama peşinde, ingiltere’de -bildiğim- en son açılan davada 70 yıllık hücre hapsi isteniyordu.

    gary mckinnon, ele geçirdiği abd ordusuna ait bir bilgisayara şöyle bir not bırakmış: “abd’nin yabancılar politikası bugünlerde devlet destekli terörizmle aynıdır. ben solo, size zarar vermeye, hem de en üst seviyede devam edeceğim”. saldırılardan birinde washington’da, orduya ait yaklaşık 2000 bilgisayar 24 saat boyunca internete çıkamamıştı. gary mckinnon’un herhangi bir devlet, örgüt ya da grupla ilişkisi bulunamamış. yani tek başına kendi halinde bir adam. ne insanüstü bir takım güçleri var, ne de çok güçlü araç ve silahları… tek sahip olduğu teknik bilgisi. kendisine daha karlı hedefler seçebilirdi, mesela bankalar ya da büyük online ticaret siteleri, oldukça büyük miktarda para elde edebilirdi. girdiği bu bilgisayar sistemlerinden elde ettiği bilgileri satarak da bunu yapabilirdi.

    fakat hedefi bu değildi. öyle ya da böyle abd’ye zarar vermek istemiş ve bunu başarmıştı. tüm bu işlerde ona yardımcı olan ise kırdığı bilgisayar sistemlerinin kullanıcılarıydı. kullanılan kötü işletim sistemi (yani ms windows) ve zayıf parolalar sayesinde gary’nin işi oldukça kolaylaştırılmıştı.

    tek bir insanın, dünyanın en iyi korunan kurumlarına karşı giriştiği tek kişilik savaşın hikayesi... gary mckinnon davasının sonucu ne oldu bilmiyorum fakat bildiğim ona verilen desteğin oldukça fazla olduğu...

  • altı ay kadar önce, mecidiyeköy'deki kat otoparkının oradaki peronlardan otobüse bindik. otobüs hareket etti ve cadde ile sokağın köşesindeki ışıklarda kırmızı ışığa yakalanınca durdu. otobüsün sağında da ekip otosu var. otobüsü ışıklarda gören bâzı vatandaşlar kapının önüne birikip şöföre kapıyı açtırmaya çalışıyorlar. şöförler de polis varken açmazlar pek kapıları. kapı açılmayınca yolcu adayları ümitsiz bir şekilde sağa sola dağıldı. daha sonra orta yaş üzeri bir teyze elinde alışveriş torbaları ile kapının önüne geldi. megafondan gelen sesler sırası ile:
    - pıhh pffkııhhhhk, açabilirsin !
    - ffkııhhhhk, otobüs, açabilirsin !
    - kkkkkhk, otobüs kapıyı açabilirsin !
    - iyetete, aç kapıyı iyetetee !
    - iyeteeteea, bayanı bekletme !