hesabın var mı? giriş yap

  • puffer fish kirpi balığı balon balığı *

    aynı zamanda blow fish(uyuşturan balık),swell fish (kabaran balık), puffers (kirpi balığı), fugu (en yaygın olarak bilinen adı)globe fish (küre balığı) olarak da bilinmektedir.bu zehirli deniz balıkları tetraodantidae familyasının üyeleri olup dört dişli balık olarak adlandırılırlar.
    120 civarında puffer fish türü mevcut olup yaşam alanları farklılık gösterse de genellikle sıcak,derin olmayan tropikal bölgelerden astropikal bölgelere kadar yaşama alanı bulurlar.bu bölgeler batı hindistan,japonya,çin,filipinler,meksika ve tayvandır.güney asya ve filipinlerde akarsu ağızlarında ve su altı ormanlarında ( mangrove ) yaşamaktadır.

    japonya'da bu balığın yanilmesine büyük bir zarafet ve incelik gözüyle bakılmakta ve lokantalarda 200 dolara alıcı bulabilmektedir. ancak balığın derisinde,karaciğerinde,doku ve kaslarında tetradodoksin(ttx) adı verilen toksin madde bulunmaktadır.bu madde ısıya karşı stabil olduğundan balıkları pişirmek ya da dondurmak toksinin kuvvetini azaltmaz.
    özel olarak yetiştirilen ve sertifika sahibi şef aşçılar tarafından bu balıklar hazırlanmaktadır.yine de yılda iki yüzden fazla zehirlenme vakası görülür ve bunların yarısından fazlası ölümle sonuçlanır.

    toksin devinimi
    tetradodoksin ve alkoloid besin yönünden çok zengin olan med-cezir bölgelerinde yayılan bir deniz yosunu türü olan dinoflagellatelerde bulunmaktadır.ttx'in gerçek merkezinin vibrionaceae ve pseudomonas adı verilen bakteri türlerinden türediği düşünülmektedir.kabuklular,yumuşakcalar,süngerler ve deniz kestaneleri ise dinoflagellateler ile beslenmektedirler.balon balıkları (puffer fish) bu deniz canlıları ile beslendiklerinden toksinler deri ve organlarında birikmeye başlar.balık toksik etkilerden sodyum kanal alıcıları sayesinde korunur ve mutasyona uğramaz.

    japonya'da insanlar bu balıkları yer çünkü geleneksel olarak bu balıkları yemek sert ve güçlü olarak görünmek olarak algılanır.

    semptomlar

    toksinler sodyum kanallarını bloke ederek yani bütün nörotransmisyona zarar vererek (sodyum kanalları çok önemli olan merkezi ve periferal sinir sistemi,kalp,dalak,ciğer ve böbrekde bulunur ve yaşamsal önemdedir) ölümlere neden olur.bu engelleme sinir sisteminde sorunlara yol açmasıyla genel olarak fugu adı verilen bu tür balıkların tüketilmesiyle ortaya çıkar.fiziksel semptomlar değişebilmesine karşın genellikle ağızda ve dilde yanma ve ürperme(tüketimden itibaren 20 dakika ile 3 saate kadar),baş ağrısı,bulanık görme,mide bulantısı,denge kaybı,anlaşılmayan konuşma,kalp ritminde bozukluk,kasılma,nöbet ve 4 ile 6 saat içinde ölüm gerşekleşmektedir.bunun için 1mg yani toplu iğne başı kadar tetradodoksin yetmektedir.

    şu ana kadar gerçekleştirilenler

    *antidotu yoktur.
    *sertifikalı şef aşçılar tarafından özellikle japonyada pişirilir.
    *çiftlikte yetiştirilen fugular toksik değildir.
    *toksini modern tıpta kullanılır.
    *eroin müptelalarını kurtarmak için kullanılır.
    *kanser,sinir,romatizma ve kireçlenme hastalarında ağrı kesici olarka kullanılır. *

    sonuç:denizden baban çıksa yemiceksin

  • aynı ilçenin bir başka semti olan moda boyunca bunun masalı versiyonunu yapan, üstüne üstlük bir de fahiş fiyat ödeyenlere göre daha akıllı bulduğum genç arkadaşlardır. afiyet olsun.

  • cumhurbaşkanı erdoğan'ın çanakkale köprüsü açılışında halka sorduğu soru.

    link

    kalabalık "hayır" cevabı veriyor.

    kalabalığın yarısının cebinde 200 tl olmadığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

  • ciddiyetsiz bir ordu. tam iki saattir bekliyoruz ankara ovasının soğuğunda. 10 bin kişi it gibi titriyoruz yeminle. sümüğümüz burnumuzda donuyor. aa bir baktık bizim düşman ordusu hiçbir şey olmamış gibi sallana sallana geliyor karşı tepenin ardından. şeytan diyor, 'sok şu mızrağı göğüslerinin ortasına'... o derece sinirlendim yaa !!

    tam iki hafta önce haberleşmişiz. elçiler göndermişiz karşılıklı. gününü, saatini, yerini belirlemişiz. arsa sahibine kapora vermişiz. her şeyi ayarlamışız. ama bu nasıl bir laubalilik, nasıl bir ciddiyetsizlik anlamıyorum. yahu 'savaşmayacağım, canım istemiyor' de anlarım. zorla çağırmadım ki buraya sizi. ama kardeş ülke işte. atsan atılmaz, satsan satılmaz. karakteri böyle bunların. savaşın başlamasına 5 dakika kala 'fazla mızrağı olan var mı' diyen adamlar bunlar. acımayacaksın böylelerine işte ama neyse... biz onurumuzla savaşımızı yapalım.

    - hücuuum !!!

  • simdi en son gittigim metallica konserinden sonra kesinlikle tescilledim ben bunu. yabanci bir grubun elemani ne derse desin bizim seyircimiz hep ayni mecbur cevabi veriyor. bir kac ornek 27 temmuz 2008 metallica istanbul konserinden:

    james hetfield: istanbuuuuulll
    seyirci:yeah

    james hetfield:metallicaaaa
    seyirci:yeah

    james hetfield:istanbuuuuulll
    seyirci:yeah

    james hetfield:metallicaaaa
    seyirci:yeah

    james hetfield:how are you doing tonight?
    seyirci:yeah???

    james hetfield:you guys are incredible
    seyirci:yeah???

    james hetfield:i think that's enough for today.
    seyirci:yeah???

    ilerde cakalin biri cikacak:

    -istanbuuuulll....
    -yeah
    -are you responsible for the armenian genocide?
    -yeah!!!

    o zaman sicicaz iste. serefsizim avrupa gazeteleri baslik atar, elli bin turk kendi agziyla itiraf etti diye.

  • binaya her geldiğimde asansörü 6. katta buluyordum. polat alemdar gibi ben de ilk seferinde olabilir dedim. ikincisinde tesadüf dedim. üçüncüsünde ise bu işte bir ibnelik var diyip asansörden indikten sonra bekledim. asansör ben inince , otomatik olarak yukarı çıktı ve 6. katta durdu. bekledim ancak inen de olmadı.

    meğer benim komşum olan şahıs *, asansörcüyü kafalayıp , her seferinde kendi katına (6. kat) çıkacak şekilde ayarlatmış.

    sonraki bakımda düzeltdi ve her seferinde otomatik olarak zemin kata göndermesi şeklinde ayarlandı.

    bu düşünce veya ayar , her ne kadar enerji sarfiyatını artırsa da binaya giren için elinin dolu olması veya acil ihtiyacı olması açısından güzeldir.

  • erkek katil: gahrolsun erkekler, eril şiddet, hepsi ölsün, bunların hepsi böyle

    kadın katil: cinsiyetçi söylemlerde bulunmayalım, kadınlar kadar başınıza taş düşsün, ne önemi var cinsiyetinin

    iki yüzlü ruh hastaları ve amsalak meriçler...

  • dünya üzerindeki en erkek oyunuymuş*

    futbol ile rugby arasında bir oyun olup, kesinlikle koruyucu kıyafetler kullanılmıyor. hatta kıspet kadar, vatikan polisi isviçreli muhafızların giydiğine benzer renk ve kesimlerde bir şort giyiyorlar.
    erkek oyunu dediysek bazı kuralları da yok degil;

    -mesela kafaya tekme atmak hoş karşılanmıyor. yumruk, itekleme, darp vs. serbest, kaosu önleyecek kimi kuralları var ama ben bilmiyorum.
    16. yüzyıldan beri oynandığı biliniyor. benim tahminimce de insanlık yaratıldığından beri oynanan bu oyuna kısıtlamalar 16.yy. da getirilmiş olabilir. bir de isim koymuşlar. halbuki memleketimizde de bu oyun sıklıkla oynanır. trafikte, maç çıkışlarında, toplu gösteri ve yürüyüşlerde sergilenen bu spor, ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşamamıştır, her türk vatandaşı amatör düzeyde, bir şekilde icra etmektedir.
    konumuza dönelim;
    ilk resmi kural kitabı 1580de yayınlanan bu sporu, ilk olarak aristokratlar oynamış, hatta vatikan içinde papanın izlediği maçlar da yapılmış.
    bir karış çamurla kaplı bir sahada oynanıyor*
    bildiğimiz futbol topunu andıran bir topu kaleye taşımaya çalışıyorlar elleriyle vs. diğer takım engellemeye çalışıyor, amerikan futbolundaki gibi topu taşıyan adama siper oluyor takım arkadaşları.
    ama öyle böyle değil,hakikaten insan insana bunu* nasıl yapar,anlayamıyorum.
    bir de video vereyim de tam olsun.
    http://www.youtube.com/…y3e&feature=player_embedded