hesabın var mı? giriş yap

  • şunun binde birini yapsaydım 50 kere lanetli çaylak olmuştum. diyeceklerim bu kadar.

    unutmadan! barda ölümüne darp edilen arkadaşın başlığı vardı. ekşi yönetimi mağdur yazarı entrysini sık güncelediği için direkt uçurmuştu. hatırlatasım geldi.

  • serbest takılırken nazilere ait şeyleri patlatmak veya halka sataşan nazi askerlerini pataklamak için bile oynanır. eleştiri dozum çok ama çok düşük olacak. yalnızca senaryo bölümlerinin çok kısa olması üzücü. onun dışında her şey harika. o yılları yaşatan ve heyecanı çok üst seviyelerde hissettiren bir oyun. gta veya assassin's creed kıyaslaması çok gereksiz. başlı başına ciddi bir proje olmuş bu oyun. keşke devamı da gelseydi.

  • yapımı oldukça basit , kahvaltıdan tutun içki yanında eşlik etmesine kuru fasülye gibi bakliyatlarla pişirilmesine kadar kullanım alanı çok olan bir lezzety fırtınasıdır .

    tarifini veriyorum .

    tercihen dana bonfile alınır . 300-400 gram olmalı en az .

    daha sonra bu bonfile güzelce kaya tuzu ( turşuluk iri tuz ) tuzlanır . üstüne bir ağırlık ( ezmeden ) konularak iri gözenekli bir süzgeçin içine alınır . gerekirse içine yağlı kağıt serebilirsiniz.

    daha sonra bu süzgeç içinde ki et daha büyük bir kabın içine konulur .

    2 3 gün bekletilmek suretiyle suyu çıkartılan etin fazla tuzunu almak isterseniz buzlu suda en az 6 7 saatte bir suyunu değiştirmek suretiyle buzdolabında bekletilir . 1 gün yeter .

    ama ben öyle yapmıyorum hatta tuzla beraber tütsülenmiş paprika ekliyorum .

    neyse suyu çıkartılan eti bildiğimiz kadın çorabının içine koyun . ( önce ete bir ip geçirin . )

    kuş kafesi v.s gibi bir şeyiniz varsa kurutacağınız yerde karga v.s sorununuz varsa kefesin içine asın eti . kafesi de günde 2 3 saat güneş alan ( mümkünse sabah ve akşam vakti ) bir yere asın .

    10 gün içinde hazır etiniz.

    ama bitti mi bitmedi.

    şimdi mümkünse talaş olmadı yaş dallar olacak şekilde bir miktar kiraz -vişne -elma ağacı karışımı hazırlıyoruz.

    bu karışımı büyük bir tencerenin içine alıyoruz.

    küçük fırınlarda olan ayaklı tel ızgaranız varsa üstüne bu eti koyuyoruz. .bu ızgarayı da tencerenin içine koyuyoruz.

    ocağı az açarak tencerenin kapağını kapatıyoruz.

    2 saatte etiniz hazır .

    afiyetle yiyin .

  • bence bunun sebebi kargo şirketleri. kargo şirketleri kutuları o kadar kötü taşıyorlar ki amazon risk almamak için böyle bir yola başvuruyor.

  • 2 adet kol
    2 adet bacak
    karaciğeri sattım iyi para var
    2 adet akciğer

    geriye kalanlar tam bunlar. buzdolabında saklıyorum şimdilik. ''ayrılmak istiyorum ben'' demişti. ben de ayırdım. evet.

  • ikisi de aşağı yukarı kendi ülkelerinde aynı işi yapan insanlara verilen paralardır. yani bir öğretmen türkiye de 100 tl kazanmak için çalıştığı süreyle, almanya’da bir öğretmenin 100 euro kazanmak için çalıştığı süre aşağı yukarı aynıdır. bu durumda türkiye’deki öğretmenin alım gücü almanya’daki öğretmene göre aşağı yukarı 6-7 kat daha azdır. yani kimse salak değil merak etme. insanlar döviz kurlarını karşılaştırarak bir sonucu varmıyor. alım gücüne bakıyor. sen de gelip burda 5 euroya trollük yapıyorsun.

    edit: çok mesaj geldi. ben sadece şunu demek istedim: birebir nominal değerlerle karşılaştırınca da zaten 6 kat civarı alım gücü farkı çıkıyor. yani 100 tl ve 100 euro karşılaştırmasını yapan insanlar da bunun farkında demek istedim. bir arkadaş şurada hesaplamış. isteyen bakabilir.

  • merhaba, ben teknik direktör yılmaz vural.

    binlerce kişi ile fikir alışverişinde bulunabildiğimiz sosyal ağların geniş kitlelere ulaşma konusundaki başarısına inanıyorum. bu yüzden de bana sorusu, itirazı, sitemi olan ekşi sözlük yazarları ile bir araya gelmek konusunda oldukça heyecanlıyım.

    bana yönelttiğiniz tüm soruları elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım; yalnız cevaplara darılmaca, gücenmece yok. :) yaptığımız bu etkinliğin sizlerle aramızdaki samimiyeti artıracağını ve hakkımda merak edilenleri cevaplayabilme şansı vereceğini düşünüyorum.

    kanıt

    sevgiler.

    edit: sevgili arkadaşlarım, kendimi anlatmanın ekşi sözlük vasıtasıyla olacağını düşündüm. çünkü türkiye'nin en önemli sosyal medya platformu burası. umarım bu amacımı gerçekleştirebilmişimdir. belki hepinize cevap veremedim ama sorular hemen hemen aynı tarzdaydı. hepinize çok teşekkür ederim.

    beni sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz:

    twitter
    instagram
    facebook

  • eski eşime 35 kere falan şans tanımışımdır. evliliğim bitsin istemedim çünkü. ne kadar sevsem de yanlış insan olduğunu biliyordum ama içimin bu kadar öleceğinden de haberim yoktu...

    birlikte yaşadığımız evde misafir gibiydim. asla sınırlarıma saygı göstermedi. oysa ben ona iyi hissettirmek için elimden geleni yaptım. ancak hep daha fazlasını isteyen insanları mutlu edemiyorsunuz.
    ha benim eşşekliklerim yok mu? var tabii bi dünya. ama hep alttan aldım. kırgın kalamam ki.

    neyse hatırlayıp tekrar yaşamak istemiyorum birçok şeyi... o yüzden es geçeceğim.

    direkt uyandığım en büyük anı anlatayım.

    aracımızla trafik kazası yaptım, doğal olarak ilk önce arayıp eşime haber verdim. bana sorduğu ilk soru "ne kadar hasar var?" oldu. çünkü her şeyden önce varlığımı önemsizleştirmişti. kalbim büyük kırıldı. (bunu hala affedemedim)

  • türkiye gibi insanların fikirlerinden çok giydikleri şeylere değer verilen az gelişmiş ülkelerde kafaya takılır.

    işte bu yüzden türkiye'de insanlar iphone 6'ya, lacoste tişörtlere, adidas ayakkabıya aldığı maaşın 300 katını verirken "yüzüm düşmesin eşe dosta" gibi saçma bir algıya sahiptirler.

  • adana büyükşehir belediye başkanınin, 29 kasım 2016 adana öğrenci yurdu yangını hakkinda yaptigi aciklama.

    simdi biraz empati yapiyoruz ve aklimiza o ani getiriyoruz. devlet babamizin bizi yönlendirdigi bir tarikatin yurdunda yangin cikti, 3.kattayiz ve cikis noktasinda yangin birden o kadar cok büyüdü ki, arkadaslarimizla asagi inemiyoruz. cigliklar, yüzlerdeki korkular, endiseler, panik havasi, kosusturan ögrenciler arasinda yangin merdivenine yöneliyorsunuz, alevler büyüyor ve karbonmonoksit gazi altinda nefes almakta zorlaniyorsunuz. yangin merdiveninin kapali oldugunu biliyoruz ya, bir umut belki yangin öncesinde bu sefer acmislardir. o noktada toplanan arkadaslarini görüyorsunuz, caresizce kapiyi zorluyorlar, bagris, cagris, cigliklar, öksürükler. oraya gidiyoruz, kapiyi bir-iki zorluyoruz, vuruyoruz, kirmaya calisiyoruz, elimiz aciyor, kaniyor, ama acilmiyor. caresizce etrafimiza bakiniyoruz, arkadaslarimiz hickirircasina agliyor, alevler bizim kati sarmis vaziyette, diger odalardaki camlara da ulasamiyoruz. ve cigliklar arasinda, endiseyle, ailemizle ve arkadaslarimizla son bir defa konusamadan, onlarin sesini dinleyemeden bekliyoruz.

    hayal kuralim biraz, empati yapalim. yapalim ki belki biraz utaniriz, belki 2 gün sonra unutmayiz.