hesabın var mı? giriş yap

  • odamın kapısı kapalı, kedinin mutlaka girmemesi gerekiyor, kedi de hemen dışarda tabii ki.
    muzaffer: miyav
    portakal: ...
    muzaffer: miyav
    portakal: ...
    muzaffer: miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav miyav
    portakal: miyav

  • 1 saat yürüsem 5 km. bu sırada 2 sigara içsem 75 kuruş. 75 bölü 5 desek kilometrede 15 kuruş yakıyorum, toyota gibi adamım

  • bu şehirde doğup büyüyen insanlar vardır. soruyorum size ey gomunistler floransada doğup büyüyen çocukla yozgatta doğup büyüyen çocuğu nasıl eşit yapacaksınız?

  • kendisi (sanıyorum) bir röportajında (bkz: kemal sunal) ile dostluğunu şöyle anlatır;

    "kemal benim çok çok eski arkadaşım. neredeyse 50 yıl. 50 yıl olmasa bile, nereden baksan bir 45 yıl var geride. o yıllarda başladı dostluğumuz kemal'le...

    çok güzel şeyler paylaştık; her şeyden önemlisi de parasızlığı paylaştık. en parasız günlerimizde, ben aksaray'da oturuyordum, kemal ise zeyrek'te. taksim'den çoğu zaman birlikte yürürdük. karlı günlerde, köprünün açılmasını beklemeden, 'pencereden kar geliyor, aman annem gurbet bana zor geliyor' türküsünü söyleyerek beni eve bırakırdı kemal.

    bir gece elimden anahtarı alıp, dış kapıyı açmaya çalıştı ki; kapıya sokar sokmaz kırıldı, elinde kaldı anahtar. anahtar kırılınca bana dönüp aynen şöyle dedi 'kerpetenin var mı?' dedim ki 'kemal, ben genç bir bayanım, tamirci değilim, kerpeten ne arar bende!' son çare uyandırdık evdekileri, gelip kapıyı açmak zorunda kaldılar...

    parasız yıllarımızda birlikte çok turne yaptık. iki oyun arası soframızı kurardık bir iskemle üzerine; taze ekmek ve ton balığı yerdik birlikte...

    o günlere, o parasızlığa, o günkü aklımızla dönmeyi çok isterdim. kemal keşke şimdi de aramızda olsaydı ve biz yine o yıllara dönebilseydik."

    debe editi olsun bu.

  • bu videolar kurguda komik, yanlış cevaplar kalacak şekilde kesilip biçilir. düzgün cevap veren, soru soranla dalga geçen, ayar verenler çoğunlukta olsalar bile çöpe atılırlar. o yüzden "çok basit şeyi bilemediler!" tarzı videoları toplumun genel profili kabul edip tespit yapanlar da videoda "evet giderim" diyenlerden çok farklı sayılmaz saflık açısından.

  • hazırlıkta okuyoruz. liseden öyle bir ortama geçmişiz ki adapte olmak çok zor. hazırlığın camında bir baktım. isimim yazıyor. matematik bölümünden prof. dr. bilmemkimi görünüz. beni bir ter bastı. ulen koca prof. beni niye çağırsın. lisede müdür yardımcısı çağırdı mı başın belada demektir. dersi mersi unuttum defter kitap falan sınıfta kaldı. koşarak matematiğe gittim. buldum odasını hocanın. öleceğim heyecandan. neden çağırır beni koskoca profesör. hem de matematik profesörü. kapısına geldim kapı açıktı. elinde çay fincanıyla vatandaş kapıya yöneldi "buyrun" dedi. kendimi tanıttım büyük bir heyecanla sesim titreyerek. "hocam ben hazırlıktayım. beni çağırmışsınız." dedim. "estafurullah. çağırmak ne kelime. burası üniversite. kimse kimseyi çağıramaz. ben sizinle görüşmek istedim. hazırlığın sekreterini aradım onlar da ilan asmışlar. konu şu: sizin alacağınız matematik dersi ......" konuştu konuştu ben gerisini dinlemedim.

    şimdi bu hocalar bu öğrencilere böyle eğitim veriyorlar. bunu odtüde okumayan bir adam başbakan da olsa anlayamaz bilemez. nerden bilsin.

  • jackie chan'in 1985 yılında çektiği, bizim televizyonlarda defalarca oynayan harika film. türkçe adıyla polis hikayesi.
    filmin başında jackie'nin otobüs durdurma sahnesi tango ve cash filminin başında tango tarafından tırı durdurmak için aynen çekilmiştir.

  • sinema dünyasının efsanevi oyuncularından katharine hepburn hayata veda etti. 96 yaşında yaşama veda eden oyuncunun doğal sebeplerden öldüğü açıklandı.

    60 yıllık kariyerinde tam 12 defa oscar adayı olan hepburn, rekor bir sayı olan 4 kez altın heykelciği kazanma başarısını göstermişti.

    kazandığı 12 oscar adaylığı da, 2003 yılında meryl streep bu sayıyı geçene kadar bir rekor olarak bulunuyordu. oyuncunun oscar kazandığı filmler sırasıyla, morning glory (1933), guess who's coming to dinner (1967), a lion in winter (1968) ve on golden pond (1981) idi.

    keskin zekası, zerafeti ve kafasına koyduğunu gerçekleştirmesi ile tanınan oyuncu, kendi sözleri ile kendisini "uzun, ince ve son derece kararlı" şeklinde tanımlamış, uzun yıllar hollywood'un bir numaralı ismi olmayı başarmıştı.

    oyuncunun hayatındaki dönüm noktalarından biri, en çok istediği rol olan rüzgar gibi geçti 'deki başrolü scarlett o'hara 'ya kaptırması olmuştu. bunun üzerine broadway'de oynadığı the philadelphia story adlı oyunun sinema filmi haline getirilmesi için harekete geçmiş ve kendisinin finanse ettiği filmde başrolü canlandırarak oscar'a aday olmuştu.

    hepburn bir röportajında "oyuncu olmaktansa büyük bir ressam veya büyük bir yazar olmayı tercih ederdim. bunun sebebi de oyunculukta yanınızda çalışanlara bağımlı olmak zorunda kalmanız. kendi başınıza yarattığınız bir eser, bir makinenin parçası olmaktan çok daha tatmin edici." şeklinde konuşmuştu.

  • köpektaparlar kötü insanlardır.

    bütün insanlardan hatta kendilerinden bile nefret eden, aslında köpekleri hastalıklı egolarını tatmin etmek için kullanan kötü kalpli kişilerdir.

  • kötü batak oyuncusu yapar onu, ilk elde en büyük kozunu kullanır.
    genelde oyun sonunda batar.