hesabın var mı? giriş yap

  • 24 yaşında 4 çocuk babası. çocuğun elinde silah geziyor. harika bir doğal seçilim örneği.

    edit: herkes çocuğun silahı kaldıramayacağından bahsetmiş. doğrudur lakin bu olayın yaşanması için gereken tek şey tetiğin çekilmesi. çocuğun silahı alıp tek başına kafaya nişan alabilmesini beklemeyin zaten.

  • az önce denk geldiğim tatlı mı tatlı bir olay. kim olduğu bilinmeyen bir turist, kendisinin gezi sırasında konaklamasına izin veren çiftlik sahiplerine teşekkür mektubu atmak istemiş. izlanda da malum dağlar, ovalar, bayırlar. çiftlik sahibinin adını ve açık adresini bilemeyince bu turist, çareyi aklında kaldığı kadarıyla alıcı kısmına kroki çizerek anlatmakta bulmuş. eheh.

    mektubumuz şu

    biraz araştırdım bölgeyi. şu şekilde: avuç içi kadarmış zaten.

    postacı amca kendine görev edinmiş ve ulaştırmış mektubu, sahibine.
    hayata böyle lezzetler lazım.

    -----
    ülke: izlanda
    şehir: bú?ardalur
    isim: izlandalı ve danimarkalı çiftin, üç çocuğu ve bir sürü koyunla yaşadığı at çiftliği

    not: danimarkalı kadın, şehirdeki süpermarkette çalışıyor.
    ------

  • yazarlığa meslek muamelsi yapanda, anca bizim ülkede olur.
    sen fikir adamısın ,düşünce insanısın,hayatta eksik ve yanlış gördüğün ne varsa bi şeyler yazmakla mükellefsin.
    aydınların sustuğu yerde ,cahiller bağırırmış.
    iki yıl sonra ülke çok farklı olacak sanki, yine gençler ölecek , yine zalım zülmüne devam edecek,ama bu arada senin paran bittiği için yazman gerekecek.

  • ilkokulda arkadaşım özcan, dayısının dükkanından beş tane imitasyon yüzük getirmiş ve sınıfa dağıtmak istemişti. sınıfın tüm kızları yüzüklere bayıldık. hepimiz atladık. kura çekilmek durumunda kaldı ve bakın allah'ın işine ki kura sonucunda o beş yüzük sınıfın en güzel beş kızına gitti. ben ise kuraya girememişim bile. listeden ismim silinmiş. ihtimal ki özcan silmiştir. siz tanımazsınız özcan'ı. iyi çocuktu. en azından benim yanımda silmedi ismimi.

    çalıştığım okuldaki 7 senelik zümre arkadaşım adımı hala bilmiyor. sürekli yanlış söylüyor. ancak sene başında gelen manolya hanımın ismini 34 dakika içinde ezberledi. öğretmenler odasında masanın bir ucundan öbür ucuna "manolya hanım! nasılsınız? simit ister misiniz?" diye bağırdı geçen. ben araya girdim. "ben isterim mehmet hocam" dedim. "aaaa tabii, buyrun arzu hocam" dedi. ismim arzu değil. ama yine de iyi hocadır mehmet hoca. siz tanımazsınız. bana simitini verdi.

    üniversitede hangi erkekten vize-final notu istediysem ya reddedildim ya da karşılığında yemek ısmarlamak zorunda bırakıldım. ben de en son baktım, son paramla da gidip adamlara pizza alır hale gelmişim, gittim notları hep efsun'dan istedim. sınıftaki erkeklerin hepsi istisnasız tüm notları efsun'a verirdi. efsun'un lacivert gözleri vardı. siz tanımazsınız. sayesinde çok not topladım. iyi kızdı.

    bavulumu her zaman kendim taşırım. toplu taşımada her zaman ayakta dururum, genelde yanımdaki hanımefendilere yer verilir. kızlı-erkekli ortamlarda her zaman benim değil etrafımdaki kızların anlattıkları dinlenir. öz be öz biyolojik annem, seneler önce: "anne ya şu resimdeki kız güzel mi sence" diye soru yönelttiğim zaman: "yok be. sen bile daha güzelsin" demiş biridir.

    ki siz annemi tanımazsınız. iyi kadındır annem. bana sevdiğim yemekleri yapıyor.

    düzeltme: harf hataları.

  • silahlanmasınlar demiyorum, hobi olarak yine silahlansınlar ama...

    bu adamların süper güç olduğu dünyada çok kan akar. kapalı, içe dönük ve "uzak" bir toplum oldukları için mevzu anlaşılamıyor ancak, hitler, stalin falan bunların kafa yapısı yanında amatör eğlendirir. batı her ne kadar bi sürü insani suç işlemiş olsa da, çin'in yanında gerçekten insan hakları aktivisti bir melek gibi kalır. çin yeterince güçlenirse, hepimizin boynuna zincir vurup madenlerde çalıştırır ben söyleyeyim. uncle sam'i falan çok aratır yani. insanlık için en büyük tehdit bu olabilir şu anda.

    kendi vatandaşlarına ne vaat ediyorlar ki, dünyaya ne sunabilirler? 2019 yılında bildiğin toplama kamplarında aileleri parçalayan, insanlara zulmeden, her türlü bireysel özgürlük alanını sonuna kadar daraltan, vatandaşın bakkala giriş çıkışını bile takip eden, 1984 tarzı yönetilen bir ülke. yok ulusalcılıkmış, avrasyacılıkmış, otmuş bokmuş gibi uyduruk fikirlerin arkasına saklanıp, bütün mesaisini dünyayı bu yamyamlara teslim etmeye harcayan dingiller var. ülkemizde de var bunlardan. inanılmaz bi şey gerçekten.

  • +abi bu kül tablasına kaç para yazıyım?

    - yaz la işte, 2 3 4 5 bişeyler, kafana göre

    beymenin de aslında küçük esnaf olduğunu gösteren zerzevat.

    debe: mutlu oldum lan, ilk defa girdim, teşekkürler :)

  • fatih sultan mehmet köprüsünde motosikletinin ön tekerini kaldırıp gitmeye çalışırken köprü korkulukları ile bariyer arasına savurulup olay yerinde hayatını kaybetmiş sürücüdür. motosiklet kazadan sonra tam 250 metre sürüklenmiş.
    böyle insanlara üzülemiyorum, hiçbir trafik canavarının ölümüne üzülemiyorum elimde değil.
    neyse ki, başka birine sebep olmadan sadece kendi gitmiş. allah rahmet eylesin ne diyelim.

    kaynak

    ek: instagram hesabı tespit edilmiş, paylaşımları zaten fazla söze yer bırakmıyor. adam bildiğin elinde bombayla yaşıyormuş, neyse ki başkasına atamadan üstünde patlamış: https://www.instagram.com/bygastroo/

    not: çok bilmişlere ithafen. çocukken ailesinin yarısını bir trafik magandası yüzünden kaybetmiş insanım. nefret de kusarım içimi de kusarım. gram acımam böylelerine. ondan ne farkın kaldı demiş, kimsenin hayatını tehlikeye atmamak olabilir mi mesela? bu magandalar sizin ailenize de dokunsun da sonra sevgi pıtırcığı olun.

  • "şu demirtaş suçlu ama..." yorumlarında gına geldi. onu da savunduruyorsunuz adama. arkadaş, suçluysa cezasını çeksin, mahkemelerimiz yargılasın, suçunu kanıtlasın, tck'da ne yazıyorsa o suçla ilgili, o kadar süre yatsın, bunu istemeyen şerefsizdir zaten. keza kavala için de aynı süreç işlesin. evrensel hukukta da böyle. olması gereken bu. gerek yasin börü ve arkadaşlarının başına gelenler, gerek 15 temmuzda yaşananları hepimiz biliyoruz, bunlarla ilgili kim suçluysa gün yüzü görmesinler. bu olması gereken şey.

    ama ya suçlu değilse, soruşturma için içeride tutuluyorsa, yeterince suç bulunamıyorsa...

    bu neden bu kadar önemli biliyor musun sevgili meriç? yarın aynısı sana da, bana da, bir tanıdığına da yapılabilir. ergenekon sürecinde, balyoz sürecinde yapıldı. şu anda hukuksuzca tutuklu binlerce khk'lı var. (neden hukuksuzca diyorum, devletin zamanında izin verdiği şeyleri yaptıkları gerekçesiyle suçlu gösteriliyorlar, legal bir bankaya, kendi hesabına para yatırdı diye işinden atılmış, hapse girmiş insanlar var. ha bu arada bankanın kurucusu bugün spk başkanı vs.)

    iyi oku meriç. yarın şuursuzun biri gelip, seninle ilgili bir iddia ortaya atar, 4-5 yıl hapiste kalırsın daha hüküm almadan. bunu ister miydin? kendine istemeyeceğini başkasına da isteme. özgürlük çok kıymetli, bir saatini bile sana geri verecek kimse yokken, insanların yıllarını yiyorlar zindanlarda.

    tanım: olması gerekeni savunmuş komedyen.

    gelen mesajlar üzerine edit: yazdığım şeyin arkasındayım. anlatmaya çalıştığım bu soruşturmaların hala sürmesinin adalete güveni sarstığının anlaşılması. bu devletin savcısı/hakimi/polisi 4-5 yıl boyunca işlenen suça yönelik delil bulamıyorsa/dava açamıyorsa/davayı sonuçlandıramıyorsa adaletten nasıl bahsedebiliriz? adalet demek af demek değildir, suçluysa cezasını vermek, suçsuzsa haksızlığa uğramasını engellemektir. demirtaş o sözleri söylemiştir, halkı sokağa çağırmıştır ve bunun sonucunda insanlar ölmüştür. tamam, o zaman cezasını verelim, "dur biraz bekle (4-5 yıl) iddianame yazıp, seni yargılayacağız" denebilir mi? başımıza gelse "nerede bu devletin adaleti" demez miyiz?

  • 13 milyondan fazla at hırsızı var deniliyor. bunun gibi kaç tane tetikte bekleyen var siz hesap edin. %1 deseniz kaç kişi yapar. siz üşenirsiniz şimdi hesaplamaya ben söyleyeyim 130 bin yapar.

    patlama sorumlusu olduğu söylenen kişidir. dolaylı olarak akp ve ona oy verenler ve sığınmacı & kaçak sevdalıları da sorumludur. hiç boşuna "vah vah tüh tüh" demeyin. bu işlerin vebali hepinizin elinde.

    (bkz: zafer partisi)

  • bazılarımız fark etmiştir ki bazı hayvanların davranışları insanları şaşırtabilecek düzeydedir..
    özellikle evcil hayvan besleyenler, garip diye nitelendirilebilecek pek çok davranışla karşılaşmışlardır.. hatta bazen bizi anlayabildiklerini düşünüyorsunuz, öyle değil mi?

    duyularıyla yön ya da besin bulmaları gibi içgüdüsel davranışları haricinde hayvanlarda da zeka elbette mevcuttur.. hepimizin aklına "hayvanlardaki zeka taklit düzeyindedir." gibi bir cümle gelebilir ancak omurgalı canlılar sınıfında yer alan primatlarda öğrenme üst düzeydedir..

    peki bunu nasıl* yapıyorlar?

    hayvanlarda iletişim düzeyinin sınırlı olması elbette gelişmişlik düzeyi üzerinde etkide bulunmuştur.. örnek olarak şempanzelerin ağız yapıları konuşmalarını güçleştirmektedir.. dil, tek iletişim yolu olmasa da etkili bir iletişim için gereklidir.. yerkish tam da bu gereklilikten doğan iletişim dilidir.. esasında ernst von glasersfeld tarafından geliştirilen, duane rumbaugh ve sue savage-rumbaugh tarafından kullanılan bu yapay dilin lexigramlarının ilk kullanıldığı laboratuvarın kurucusu robert m. yerkes'e ithafen bu dile yerkish adı verilmiştir..

    nevada üniversitesinden dr. beatric ve dr. allen gardner dişi bir şempanzeyi evlerine alarak onu çocuk gibi yetiştirerek işitme engellilere uygulanan yöntemlerle simgesel bir dil kazandırmaya çalışmışlardır..

    daha sonra atlanta primat araştırma merkezinde gelişmiş yöntemlerle mevcut çalışmalar ilerletilmiş, 9 farklı geometrik şekille bir dil oluşturulmuş ve yerkish'in temelleri atılmıştır.. ardından yaklaşık 140 lexigram kullanarak anlaşmayı başarmışlardır.. daktilo tuşlarına benzer bir sistem bilgisayara bağlanarak şempanze lana'nın isteklerini buraya yazması öğretilmiştir.. oldukça ilginç bu duruma ilişkin bir örnek; "makina bana su ver" komutunu tam olarak yazdığında makina suyu verir ve iletişim ortamı doğar.. bu yetenek çok boyutlu düşünülebilir..

    peki, bu şempanzenin diğerlerini de eğittiğini varsayalım, ne olabilir? maymunlar cehennemi'ne düşer miyiz acaba?

    --- önemli bir soru ---

    güçlüler, güçsüzler üzerindeki baskısını sonsuza dek sürdürebilir mi?
    güçlülerin esas zayıflığı iletişim becerileri olabilir mi?

    --- önemli bir soru ---

    kanzi'yi duymuşsunuzdur.. konuşan bir bonobo'nun başka hangi özellikleri olabilir?
    pek çok özelliği olduğunu biliyor muydunuz?

    kültürel evrim, doğal evrimin önüne geçer mi bilinmez..
    biyolojik genlerimiz mi baskın gelecek yoksa sosyal genlerimiz mi?
    yoksa hepsi aynı sistemin içerisinde bir bütün halinde mi gelişir?
    bu canlıların beyinlerinin yeterince gelişmemesinin nedeni olarak iletişim eksikliği göze çarpıyor..
    yerkish'in evrimi bizlere aslında en önemli iletişim aracımıza sahip çıkmamız gerektiğini ve geliştirmemiz gerektiğini söylüyor.. dilimiz ve iletişim becerilerimiz gelişimimizin temelidir..

    konuya ilham veren asıl kaynak: ali demirsoy & kalıtım ve evrim
    www.wikizero.com/en/yerkish
    www.definitions.net/definition/lexigram
    hayvan zekasına ilişkin ek okuma: http://animal-facts.org/animal-intelligence/

    zorunlu edit: gözden kaçan bir harf hatası sebebiyle oluşan anlam kayması düzeltildi, uyaran yazara teşekkürler..