hesabın var mı? giriş yap

  • bu tu$lar $u i$levlere sahiptir:

    ilk olarak "m" harfi : memory'nin kısaltmasıdır.
    " m + ": ekrana girilen sayının genel hafızaya "+" olarak kaydedilmesi içindir.
    " m - ": ekrana girilen sayının genel hafızaya " - "olarak kaydedilmesi içindir.
    " mr ": hafızaya + ve - olarak kaydedilen değerlerin son halini gösterir.
    " mc ": hafızaya alınan değeri tamamen siler. bunun için öncelikle "mr" tu$unu kullanıp hafızaya kaydedilen değeri görmek gerekir. yoksa tu$ i$levini yerine getiremez.

    bir örnekle konuyu anlatacak olursak :

    3 farklı arkada$ınıza olan borçlarınızla cebinizde bulunan ve borç ödemeye ayırdığınız paranızı kar$ıla$tırıp geriye kalan borcunuzu görmek isterseniz eğer:

    ali'ye olan borçlar : 10 + 15 + 5 ytl = 30 ytl
    veli'ye olan borçlar : 8 + 5 +12 ytl = 25 ytl
    ahmet'e olan borçlar: 7 + 4 + 9 ytl = 20 ytl olsun.

    cebinizdeki para : 40 ytl olsun.

    $imdi bunu hesap makinesindeki artık esrarengiz olmayan m'li tu$ları kullanarak hesaplayalım:

    ilk olarak :10+15+5=30 sonucunu elde ederiz ve akabinde "m+" tu$una basarız. "c / ce" tu$larından biriyle ekranı sıfırlarız ve ekranın sağında veya solunda "m" harfi belirir. bu aslında "m+" dır ama zaten pozitif bir sayıyı i$aret ettiğinden + i$aretine gerek kalmaz.

    ikinci olarak: 8+5+12=25 sonucunu elde ederiz ve akabinde "m+" tu$una yine basarız. yine ekranı sıfırlarız.

    üçüncü olarak: 7+4+9=20 sonucunu elde ederiz ve akabinde "m+" tu$una yine basarız. ve yine ekranı sıfırlarız.

    dördüncü olarak: "mr" tu$una basarız ve ekranda 75 sayısını görürüz. ( bu sayı, 30, 25, 20 sonuçlarının her seferinde "m+" tu$u marifetiyle hafızaya "+" olarak yani eklenerek kaydedildiğinden dolayı 30+25+20=75' dir.)

    böylece tüm borçarımızı hesaplamı$ olduk.
    son adım olarak: cebimizdeki parayı bu sayıdan çıkartırız. yani:

    40 yazıp "m-" tu$una basarız. bu da hafızadaki toplam tutardan 40 ytl yi çıkartmak demektir. "mr" tu$una basılınca ekrana gelecek sayı 35 olacaktır.....(ikinci yöntem olarak $u i$lemi de yapabilirsiniz:ekrana gelen sayı 75 olacak ve direkt olarak bu sayıdan 40 sayısını çıkartırız. sonuç 75-40=35 ytl olur ve bizim ödeyeceğimiz borç 35 ytl olarak hesaplanır.)

    bu konuyla ilgili hesaplamalar bittiğinden dolayı son i$lem olarak "mc" tu$una basılır ve hafızadaki kayıtlı tüm bilgiler silinmi$ olur.

  • nişanlıyım diye cevap verip tepkisini ölçmek istediğim jinekologdur aynı zamanda.

  • bunların lağım çukuruna dönmüş ağızlarını misvak değil kezzap bile temizlemez.

    nasıl bir ceza ulan bu aşağılık adamlarla aynı ülkenin vatandaşı olmak, tarihin aynı rezil dönemine denk gelmek.

    ne kadar siyasal islamcı köpek varsa allah belasını versin...

  • dün başıma gelen olay.

    ilk haberini aldığımda normal karşıladım " e abim evlendi tabi çocuğu olacak normal yani" dedim, ama gün geçtikçe bi düşünce sardı dört bi yanımı. sonra o gün geldi çattı, doğdu.

    hastaneye gittim sabahtan, lan bildiğin el kadar, korkuyla karışık tebessüm eden bi hale geldim. bi yandan da "darısı başına, hadi amca oldun hadi" diyenlere "ehe ehe evet dimi amca oldum ben" diye cevap verme faslını çektim. bi türlü idrak edemedim başta, e yaani noluyo ki şimdi diye. taa ki amcam bizi ziyaret edene kadar, şöyle bi baktım, 60 küsür yaşındaki adam benim amcam, haa ben de bunun yeğeni oluyorum dimi lan dedim. ha o zaman düşündüğümden daha yakınım dedim. dedim ki kendime; "lan ne öküz adamsın, şu girdiğin pozlara bak hele, boynunda fular oluşacak bu gidişle, o kadar insan her gün amca teyze oluyo, ne diye mal mal düşüncelere giriyosun, sev işte çocuğu, neyin peşindesin?" ve böylece biraz netleşti kafamda git gide daha çok ısındım ona.

    sonra sevmeye agucuk magucuk demeye başladım ki, bi anda uyarıldım! neden? çocuğa "ne güzelsin sen" diyerek sevmişim. ne diyecek mişim?

    - ne çiykin şeysin şeeen, çiykin mişin şen yaaa

    diyecekmişim. çünkü nazar değermiş, ayrıca çok da öküzmüşüm. e oğlum ben eskiden hep öyle seviyodum ne ara değişti bu olay ya. nazar ne lan ayrıca!?

    1 saat kadar bizim kızı izledikten sonra, karşı odalarda yeni doğan gökalp bebek ve ceylin bebekleri sevdim, evet soyadları bebek'ti, çünkü kapıdaki süste öyle yazıyodu. karşılaştırdım bizimkiyle, bence bizimki daha güzeldi, paydon daha çiykindi. ama gökalp'in teyzesinin de maşallahı vardı şimdi, neyse. sonra ben daha çok ortalığı karıştırmadan, şerbet servis etme elemanı görevime başladım ama annem önce davranıp gökalp'in teyzesine benden önce ikram etti şerbeti, yaktı beni. gerçi şerbetle de olmazdı o iş sanki, merhaba siz de mi partiden sıkıldınız diyemezdim böyle bi durumda. ayıp olurdu. olsun hayırlısı olmuş.

    sonra işsizlik geldi aklıma, lan bi flüt bile alamıyorum ben buna, kaç para lan bi flüt, düşüncelerine daldım. çok şükür çalamıyor da anlamaz fakirliğimi o büyüyene kadar alırım en kralından, süper baba çalarız. olmazsa yutuptan açarız. sevdim seni, umarım ileride, "amca ne garip bi adamsın" demezsin. tamam kız dersen yine severim, ama demezsen daha çok severim ona göre.

    edit: imla.

  • yeni bir eve çıkıyoruz birlikte, iş çok yoğun ne gidip alışveriş yapacak vakit var ne de para harcamak mantıklı kiraya çıkılacak ev için.. eşyalı bir ev tutuyoruz bu yüzden. ikimiz varız zaten, küçük bir evimiz var artık bir de ve bir salonumuz ve yatak odamız..yatak odasında tek kişilik bir yatak var. ben geceden geceye geliyorum eve, keza o da öyle. bok gibi bir sektörde çalışıyoruz, birbirimizi göremiyoruz, oraya buraya yapıştırdığımız notlarla hasret gidermeye çalışıyoruz bir yandan, gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka.. yazın ortası. kendi kendine yapışıyor insan sıcaktan, duş alıyorsun banyodan çıkmadan kuruyorsun.. ve bizim tek kişilik bir yatağımız var. gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka, hem de aklımıza bile gelmiyor gidip büyük bir yatak almak. sığıyoruz küçücük yatağa.. ben zaten küçük bir kadınım ama o yapılı bir adam.. sere serpe yatsa kolu bacağı sarkıyor yataktan.. ama birlikte olunca, yazın tam ortasında.. sığıyoruz küçücük yatağa. küçük gelmiyor ki, aklımıza gelmiyor ki büyük bir yatak almak, sıcak bile olmuyor birlikte yatınca.. üçümüz sığıyoruz küçücük yatağa. ben, o , aşk bir de.. kocaman oluyor o yatak birlikte olunca, öyle ferah, öyle evim ki..

    zaman geçiyor aradan, uzun zaman.. hala aynı koşturmaca.. günlerden bir gün.. bir alışveriş merkezindeyiz, yatak arıyoruz. çift kişilik yatak!! sığmıyoruz çünkü artık tek kişilik yatağa. küçük geliyor, hava desen zaten sıcak. ben küçük bir kadınım ama kocaman bir adam; sağa sola bile dönemiyor rahat rahat. sığamıyoruz artık çoğumuz.. önceden üçümüzdük ama şimdi kaç olduk kimbilir. o, ben, aşk, kırgınlık, mutsuzluk, mesafe.. en çok yeri mesafe kaplıyor işte.. o olmasa tek kişilik yatağa sığardık aslında biz. sıcak bile olmazdı belki bu kadar, küçük bir yatak daha da yakınlaştırırdı belki bizi.. ama yatak büyüdükçe mesafe de büyüyor, yatak büyüdükçe kırgınlık arada bir yere yatar oluyor, yatak büyüdükçe ben küçülüyorum, yatak büyüyor.. aşk ölüyor..

  • kutu nefes (box breathing) de denir ve dört aşamadan oluşur, yukarıdaki entry'de sadece son bölümü anlatılmış.

    öncelikle nefesin rahat akması için omurganın dik durabildiği bir pozisyonda, rahat edilecek şekilde oturulur. birkaç nefes alıp veriş boyunca nefesin doğal akışı izlenir. ardından;

    1. aşama:

    4'e kadar sayarak nefes al ve 4'e kadar sayarak nefes ver, bunu 4 kere yap (4'e kadar sayarak dedim ama bunu 5'e, 6'ya da uzatabilirsiniz. başlangıçta 4 iyidir. sonraki aşamalar için de bu dediğim geçerli)

    2. aşama:

    4'e kadar sayarak nefes al, 4'e kadar sayarak nefesini tut, 4'e kadar sayarak ver, bunu 4 kere yap.

    3. aşama:

    4'e kadar sayarak nefes al, 4'e kadar sayarak ver, 4'e kadar sayarak boş tut, bunu 4 kere yap.

    4. aşama:

    4'e kadar sayarak nefes al, 4'e kadar sayarak nefesini tut, 4'e kadar sayarak nefes ver, 4'e kadar sayarak nefesini tut. bunu da dört kere yaptığınızda kare tamamlanmış oluyor.

    rahatlatır, sakinleştirir, nefes alıp verişi düzenler.

  • türk düşünce dünyasını da çok etkilemiş olan bir harp. osmanlı imparatorluğu'nun "düşüş"ü üzerine düşünen, kaygılanan pek çok aydın ve devlet adamı için heyecan verici bir gelişme sayılmıştır japonların ruslar'ı yenmesi. kafalarda bir "japonlar koskoca rusya'yı hacamat etti... ulan yoksa?" sorusu yaratmıştır. bir de örnek verelim bu heyecan dalgasının osmanlı üzerindeki etkisini anlamak için.

    efendim, japonların muzaffer amiralinin adı togo'dur. o dönemde osmanlı topraklarında, özellikle de istanbul'da pek çok çocuk "togo" adıyla çağrılmaktadır. pek çok kaynakta karşımıza çıkan ve "böyle isim mi olur müdür?" diye düşünmemize yol açan halide edip adıvar 'ın ikinci çocuğunun adı "zeki hikmetullah togo"nun kaynağı işte bu harp ve bu harbin muzaffer amirali togo'dur. bu harp, halide edip adıvar'ı da heyecanlandırmış ve zeki hikmetullah, o dönemde mahallesinde doğan diğer erkek çocuklar gibi "togo" namıyla çağırılmıştır.

  • tam ortadoğu ülkesine yakışır hareketler bunlar. kan var, gözyaşı var, bombalar da tamam. çoluk çocuğun suçsuz yere öldürülmeleri de mevcut. e hani benzin niye hala ucuzlamadı oc ları?

  • bu sehitlerin isimleri neden açiklanmiyor kardeşim.

    biktik sizin herşeyi gizli tutan orten istibdat rejiminizden.

    eskiden sehitlerin hepsinin ismi ve fotograflari televizyonlarda yayinlanirdi.

    sehite saygi boyle olur.

    13 kisi olmus diye haber yapip ismini cismini aciklamadan bu gercegi ortbas edip sehitleri degersizlestiremezsiniz.

    ınsanlar kimlerin sehit oldugunu bilme hakkina sahipler.

    kurtarmayi beceremediniz bari isimlerini fotograflarini paylasmayi becerin.

  • başlık: dünya kupası için şiir yazdım

    entry:
    vuvuzelam gümüşten,
    maça geldim varoştan.
    ben afrika çocuğuyum,
    30 santim doğuştan.

  • 1798’de napolyon’un mısır seferi sırasında tesadüfen bir fransız askeri tarafından bulunan taş olur kendisi. hiyeroglif de bu meşhur taş sayesinde çözülmüştür. rosetta (reşid) aynı zamanda bulunduğu kasabanın adını taşır.

    ayrca kıptî alfabesi (antik mısır’da konuşulan dil) de söz konusu taş sayesinde çözülmüş.

    rosetta taşı günümüzde “british museum” da sergilenmektedir.

    not: anabritannica halt etmiş, affedersin.