hesabın var mı? giriş yap

  • neden vuruluyor arkadaş bu hayvanlar? bir tane mantıklı açıklaması var mı? para için neden doğal ortamında yaşayan bir canlının ölümüne izin verilir? bu nasıl spor? bunlar nasıl insanlar?

  • yazılan mayışları, özlük haklarını görünce sinir hastası bir at gibi kişniyorum. kısacık çalışma saatleri, aylık 6-12 bin liretler havalarda uçuşuyor. mayışa ek olarak koynuna hatun koyan patron bile var.

    yazarların şöyle geçmişte yazdıklarını bi kurcalasan, donanımhaber ölücülerinden beter yüzlerce entrysini bulursun. çoğunun mendilinin markası blume, evdeki içtiği su sırmadır.

    ama ne de olsa türküye'de herkes minimum 1.83 boyunda, geniş omuzlu, yeşile çalan ela gözleri var hatta ağlayınca yeşil oluyormuş ha bi de başı hariç 20 cm değil mi ?

    36 sayfa entry'nin şöyle 20 sayfasını okumam sonucu, lüksemburg'ta yaşadığıma kanaat getirdim. birazdan thalys trenimle amsterdam'a gideceğim.

    debbe sonucu gelen editinho: minik damla için yardım kampanyası 2

  • büyüklük bende kalsın düşüncesiyle eski sevgilisi için tanıklık yapıp uyuşturucu kullanmıyordu dediği iddia edilen kadın. şu yaptığını yapmak insanlıktır zaten, adam eski sevgilisi, ailesini katleden bi seri katil değil ki? siz ne biçim ilişkiler yaşıyosunuz amk.

  • böyle geri zekalı insanların yaptığı yorum neden bana kadar ulaşabiliyor. ben de bunu anlamıyorum.

  • 200 kusur arkadasi olan bendenizin arkadas profilleri su sekilde;

    - her daim siyasi paylasim yapan akp yandasi tipler
    - her daim siyasi paylasim yapan anti-akp yandasi tipler
    - her daim turk milliyetciligi ve siyaset yapan tipler
    - bir cemaate mensup ve bu cemaatin propagandasini ve ozlu sozlerini paylasan tipler
    - her daim otta yese bokta yese bunun paylasimdan zevk alan tipler
    - her daim candy crush vb. oyun istegi gonderen tipler
    - gereksiz paylasimlar ve ota boka yorum yapan arabesk akrabalar

    bu tiplerin hepsini unfollow ettim ve elimde kalan adam akilli sadece 5 kisi. biri bizim hanim zaten. kaldi mi 4. cikmak lazim lan bu facebook platformundan. kesinlikle.

  • umarım en kısa sürede bu manzaraya sebep olanların boğazını uykularında keserler.

    korkma müslüman ümmetin bu işte, ümmet ne eylerse güzel eyler.

    izle bunları nevşin, ucuz iş gücü değil mi?

    bence kiralık katil arayanlar için evet ucuz iş gücü.

  • (bkz: #155451204)

    ben satıcıya bütün detayları sordum ev alırken. duvarı, camları, tesisatı, temeli...sordum ama adamın dediklerinden hiçbir şey anlamayacağımı bilerek sordum. bir umut belki bir şey bildiğimi sanır da beni kazıklamaz diye. anlattılar da anlattılar, doğal olarak ben hiçbir şey anlamadım. debe entrisindeki teknik terimleri anlamadığım gibi.
    hayır, araştırsan da öğrenemiyorsun. bir internet sitesinde başka bir şey diyor, diğer sitede başka bir şey. standardı bulmak samanlıkta iğne aramak gibi.

    alıcıyı kazıklamak o kadar kolay ki. bir müteahhit, inşaatında yazarın dediklerini yapmadığı halde ben sorduğumda yapmış gibi anlatsa ben gerçekten yapıp yapmadığını nereden bileceğim? "arada argon gazlı double cam" kullandım dese, falanca izolasyon malzemesi kullandım dese bunu doğrulamak için yapabileceğim hiçbir şey yok ki. projeyi alıp baksam ondan da anlamayacağım.

    satıcı ahlaklı olacak, satıcı. alıcı bilemez. keşke cümlenin burasına bir virgül atıp "bilmesi de gerekmez" de diyebilsem. ama bu ülkede bunu diyemiyorum. kazıklanmamak için her bok hakkında bir miktar bilgimizin olması şart gibi bir şey.

    en basitinden, lastikçiye gidiyorum; "fren balataları bitmiş, teker oluk derinliği bilmem kaç olmuş, değişmesi lazım" diyor. ben şimdi balataların gerçekten bitip bitmediğini nereden bileceğim? tekerlerin değişim zamanın gelip gelmediğini nasıl anlayacağım? lastikçiye giden herkes tekerler, balatalar, jantlar hakkında araştırma yaparak mı gitmeli?

    yazar güzel demiş ama, ahlaksız bir müteahhidin bir alıcıyı kandırması kadar kolay bir şey yok. buna engel olması gereken de devlet.
    devlet, alıcı her halt hakkında bilgi sahibi olmak zorunda kalmasın diye var. standart belirleyecek, denetleyecek, uymayanlara ağır cezalar getirecek. toplumun azımsanmayacak bir kısmının ahlaki ve vicdani yetmezlik yaşadığı bir yerde en ufak detaylara bile standart getirecek. "yalıtımı şu malzemeyle yapacaksın, şu kadar kat izolasyon yapacaksın, boyanın şu özellikleri olacak, temel şöyle olmak zorunda... her aşamasını gelip denetleyeceğim" diyecek.

    devlet bunları demediği için de alıcılar müteahhitlerin insafına kalıyor işte. benimki boş istek biliyorum. bırak evi, daha araba piyasası kara borsacıların elinde. arabaların ikinci elinin, sıfır fiyatını geçtiği ülkede kurduğum hayallere bak benim de.

  • 10 ay neden bekleyeceğiz ki, merkez bankası hemen çalışmaya başlarsa 15 milyar tl'yi 3- 4 gün içinde basar. 15 milyara lufthansa'yı aldıktan sonra 150 milyar bastırır gider boeing'i de alırız. matbaa bizim değil mi, basar basar tüm dünyayı satın alırız amk.

  • günümüzde çek cumhuriyeti sınırları içerisinde yer alan, kaplıcalarıyla meşhur olan karlovy vary'nin eski ve almanca olan ismidir.

    bölgedeki sıcak suların bizzat kutsal roma imparatoru iv. karl tarafından keşfedildiği ve bunun üzerine 14. yüzyıldan itibaren bu bölgeye yerleşimin başladığı bilinmektedir. bu yerleşim yerinin iyice ünlenmesi ise 18. yüzyılda bilim insanlarının yöredeki sıcak suları inceleyip, bu sular üzerine yayınlar yapmasıyla gerçekleşmiştir. bu yayınlardan sonra pek çok ülkeden insan tedavi amacıyla karlsbad'a akın etmeye başlamıştır. böylelikle bu şehir zaman içinde avrupa'nın en meşhur sağlık merkezi oluvermiştir.

    karlsbad, bittabi pek çok ünlü ismin de uğrak noktası olmuştur. örneğin; karl marx burayı üç kez ziyaret etmiş, hatta onun anısına kente bir heykeli yapılmış: link. aynı şekilde ludwig van beethoven'ın ziyareti anısına da bir heykel yapılmıştır: link. ayrıca tolstoy, kült romanı anna karenina'da karlsbad'a önemli yer ayırmıştır. karlsbad'ı ziyaret eden bir önemli isim ise mustafa kemal atatürk'tür. mirliva mustafa kemal, 1918 yazında tedavi amacıyla bu şehre gitmiştir. yaklaşık bir ay kaldığı bu şehirde de bir günlük tutmuştur. tuttuğu bu günlük, yıllar sonra ülkemizin ilk kadın tarih profesörü olan afet inan tarafından derlenip, kitap haline getirilmiştir.
    (bkz: m. kemal atatürk'ün karlsbad hatıraları)
    (bkz: karlsbad'da geçen günlerim)

    son olarak, paşa'nın günlüğünde yer alan komik bir anısını bu başlığa bırakmak isterim. (not: metnin günümüz türkçesine uyması için naçizane ufak tefek dokunuşlar yaptım)

    “4 temmuz 1918 perşembe
    program gereğince sabah saat 7'de marksbrun önünde kadehimi içiyorum. kadehi yarıladıktan sonra da yudum yudum hem içiyor hem de mühlbrun'a doğru yürüyorum. yağmur yağdığı için açık olan şemsiyemle başımı muhafaza ediyorum fakat paltomu ıslanmaktan koruyamıyorum. muşambamı şevki'ye vermiştim. o da arkamdan geliyordu. yağmur dindi, adımlarımı sıklaştırdım. hızlı hızlı adeta asker yürüyüşüyle yürüyordum. herkesin durup bana baktığını ve gülmekte olduklarını gördüm. yürümeye devam etmekle beraber etrafıma, geriye bakınıyordum. bir de ne göreyim. benim şevki, hemen bir-iki adım mesafe ile bana ayak uydurmuş, yere kadar uzanan benim muşambamın içinde kendinden geçmiş, kollarını sallayarak beni takip ediyor. talimhane meydanında acemi askerlerin yürüyüş talimi esnasındaki hareketlerinden biri... ben de gülmeye başladım... -ne yapıyorsun? dedim. -hiç efendim, dedi...” :)

    paşa'nın karlsbad'da çektirdiği hatıra fotoğrafları için: görsel 1 - görsel 2