hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: duvarcı)

    1 m². duvarı* 10 tl.ye örüyorlar. bir usta ve bir amele günde ortalama , 50 m². duvar örür. bu da ayda 15000 tl. yapıyor.

    amele günde 75 tl. alıyor. bu da ayda 2250 tl. yapıyor. usta , amelenin parasını verince , geriye cepte 12750 tl. para kalıyor.

    soru : usta günde 50 m². , 75 m². , 100 m². , 125 m². , ? m². örse de amele günlük 75 tl. alıyor. buna göre amelenin suçu ne?

    ilan : tecrübeli , dürüst , çalışkan , zeki amele arayan ustalar yeşillendirsin.

    not : yevmiye almam , m². başına ücret alırım.*

  • hidayet karşısında oturuyorken doping yapmış bir oyuncunun milli takıma çağrılmasının etikliğini federasyon başkanına basın toplantısında sormuştur.

    helal olsun.

    ayrıca soru sorarak adam yaralamak suçundan polise ihbar edilebilir. karşısındakilerin cibiliyeti o kadar çünkü. adamlar ibo'dan özür istedi resmen.

  • bu gün şu ilaç bahsine gireceğim, yeter artık. aşı diye birbirimizi taciz edip dururken, atladığımız ve tam da ihtiyacımız olan şey ilaç!

    modern tıbbın ilk büyük sınavı gibi duruyor sars-cov-2 ile beraber gelen covid-19 pandemisi. pandemiyi atlatmak için dünyanın üzerine atladığı ilk ve tek argüman ne yazık ki aşı oldu. 200'ün üzerinde aşı çalışması gerekli izinleri aldı ve bunların 21 tanesi çeşitli şekillerde onaylandı. kimisi 100 milyonlarca, kimisi de milyarlarca insan üzerinde uygulandı. sonuçta, iki doz aşı olacaktı herkes, salgın bitecekti, ama şimdi booster dozların uygulanma aşamasına geçildi çünkü aşıların etki alanına giren virüs varyantlar sayesinde aşıdan kaçar oldu. onlarca doz aşı olsak da yeni varyantlar bitmeyecek, dolayısı ile de hastahaneye yatışlar veya yoğun bakıma yatmalar da...

    bu güne kadar dünyada 4 milyardan fazla doz covid-19 aşısı adı altındaki sıvılardan tatbik edildi tüm dünyada. kimi ülkelerde sürü bağışıklığına yetecek miktarın üzerine çıkıldığında dahi hastahaneler halâ covid-19 hastası dolu, yoğun bakımlar da halâ işlek ve ölümler de devam ediyor.

    dünya, enfeksiyonu önlemeyemeyen aşılara devasa bir vakit ve nakit harcarken nasıl oluyor da hasta olmuş insanların hastalıklarını tedavi etmeye yarayacak ilaca dair bir çözüm aranmıyor? ya da yeterli miktarda bir araştırma geliştirme mevcut değil. biz yine de mevcut ilaç çalışmalarını irdeleyelim.

    daha önceleri mk-4482 ve eidd-2801 olarak da bilinen, orjinali bildiğimiz grip ile savaşmak için üretilmiş olan molnüpiravir isimli bir diğer antiviral ilaç bu günlerde "covid-19 ölümlerini %50 önleyen yeni bir ilaç bulundu" gibi bir hava ile lanse ediliyor olsa da, avrupa ilaç dairesi bu ilacı inceleyeceğini, uygun görüldüğü takdirde onaylamaktan çekinmeyeceklerini açıkladı. ilacın üreticisi merck ekim 2020'de hastalarda mortaliteyi azaltıp azaltamayacağını ve iyileşmeyi hızlandırıp azaltamayacağını görmek için iki faz 2/3 denemesine başladı . sonuçlar ilacın faydasının olmadığı yönünde ilerleyince çalışma durduruldu. ancak ne olduysa, ölümleri yüzde 50 azaltan ilaç bulundu denerek, üstelik de bir kürünün fiyatı 700 dolar olacak şekilde konu sağlık gündemine yeniden geldi. abd federal hükümeti de bu haberin ardından firmaya ulaşarak 1.7 milyon kürlük bir ön sipariş geçti. bu da ilacın acil kullanım başvurusunu müteakiben çabucak onaylanacağına dair yüksek bir kanı oluşturuyor.

    biontech ile birlikte geliştirdikleri mrna projesi ile 33.5 milyar dolar tutarında 2021 yılı tahmini satışı bulunan pfizer, 2000'li yılların başında, sars-cov isimli ilk versiyon koronavirüsün neden olduğu sars için potansiyel bir tedavi olarak bir ilaç geliştirmişti. ilacın adı ise pf-07321332 olarak belirlenmişti. covid-19 pandemisinin başlangıcında, benzer bir biyolojiye sahip olan sars-cov-2'ye karşı çalışacak şekilde ilacı yeniden donattıklarını iddia ettiler. ek olarak, başlangıçta damardan verilmek üzere tasarlanan ilacı hap olarak değiştirdiler. farelere ağızdan ilaç verildiğinde, vücutta koronavirüsü bloke edecek kadar yüksek seviyelere ulaştığı ile ilgili sonuçlar yayınladılar. pf-07321332, mart 2021'de klinik denemelere girdi ve ardından temmuz ayında daha büyük bir faz 3 denemesi yapıldı. çalışmanın sonuçlarının ekim 2021'de açıklanması bekleniyor. pfizer, mart 2021'de ilaç ile ilgili verilerini açıkladı. bu arada da eylül ayında, sosyal medyada pfizer-biontech aşısını alan kişilerin pfizer'in antiviral ilacını günde iki kez almak zorunda kalacağına dair iddialar yayıldı. firma bu iddiaları reddetti.

    pandeminin başladığı 2020 yılının ilk aylarından itibaren, sıfırdan aşı üretimine giren devasa ilaç şirketleri, nedense hastalığı iyileştirmede etkili olabilecek yeni bir ilaç ile ilgili arge yapmak yerine, yıllardır başka hastalıklar için kullanılagelmiş ilaçları denediler ve halâ deniyorlar. bu ilaçlardan bir diğeri de ivermektin. onlarca yıldır ivermektin, parazit solucanları tedavi etmek için güçlü bir ilaç olarak hizmet etti. doktorlar bunu bir takım diğer başka hastalıklara karşı da kullanırken, veteriner hekimler köpeklerde kalp kurdunu önlemek için farklı bir formülasyonla veriyormuş. bazı araştırmalar ivermektinin virüsleri de öldürebileceğini öne sürdü. ancak bilim adamları, hayvan çalışmalarında veya insan denemelerinde viral hastalıkları tedavi edebileceğine dair henüz güçlü kanıtlar bulamadılar. sonuç olarak, ivermektinin antiviral olarak kullanılması halihazırda onaylanmadı.

    geçen nisan ayında avustralyalı araştırmacılar , ilacın hücre kültürlerinde koronavirüsleri bloke ettiğini bildirmişti. ancak insanlarda tehlikeli yan etkilere neden olabilecek kadar yüksek bir doz kullandılar. fda hemen evcil hayvan ilaçları almaya karşı bir uyarı yayınladı. 5 mart 2021'de fda, covid-19'u tedavi etmek veya önlemek için ivermektin kullanmamak adına başka bir uyarı daha yayınladı . avrupa ilaç ajansı da aynı ay içinde benzer bir uyarı yayınladı . bununla birlikte, ivermektin , covid-19 için sözde bir tedavi olarak yaygın bir popülerlik kazandı . amerika birleşik devletleri'nde senato , aralık ayında bir doktorun ivermektini "covid-19'a karşı etkili bir "mucize ilaç" olarak övdüğü bir komite oturumu düzenledi . ancak bu iddialar, büyük, randomize klinik çalışmalardan elde edilen net sonuçlarla desteklenmedi.

    çoğumuzun da bildiği üzere remdesivir isimli ilaç fda tarafından onaylanan ilk ilaç olma özelliğine sahip. her ne kadar amerikan gıda ve ilaç dairesi'nin onayı olsa da yapılan bu araştırma ve benzeri bir dolu bilimsel çalışma remdesivir'in ölümleri engellemede mantıklı bir etkisini bulamadı. üstüne üstlük, eski abd başkanı donald trump hastalandığında da kullandığı bu ilacın 5 günlük kürünün fiyatı 3200 amerikan doları civarında. ilacın isminin sükse yaptığı o aradaki furya şirkete 3 milyar dolar kâr ettirdi.

    tüm bunların yanında birçok ülkede denenmeye ve kullanılmaya devam eden favipiravir , rekombinant ace-2 protein tedavisi, plazma tedavisi, sng001 interferon , barisitinib, fluvoksamin, lenzilumab, israil'in mucize ilaç dediği exo-cd24 , leronlimab, kök hücre tedavisi, kolşisin gibi seçenekler mevcut. ancak bunların tamamına yakınında çalışmalar ya çok az fayda sağlanabilmiş yahut halen faydası anlaşılamamış düzeyde.

  • sonucu açıklanan dava 2019 öncesi olaylara dair. tether ve bitfinex'in iddia edildiği gibi yalan beyanda bulunduğu belirlendi, linkler yukarıda ingilizce verilmiş okuyabilirsiniz. bu sebeple de 18.5 milyon dolar ödemeyi kabul etmişler.

    şurada reuters'tan bir gazetecinin de dediği gibi, 2017'de dolaşımdaki 442 milyon dolar değerindeki usdt'nin sadece 61 milyonunun karşılığı bankalarında varmış: https://twitter.com/…era/status/1364216252248559623

    şu an dolaşımdaki usdt miktarı 35 milyar dolar! ve bu şirketler** bu konuda hiçbir soruşturma ve denetlemeden geçmedi. bu büyüklükte şirketler için bunu yapmamak direk alarm verici. mesela siz paranızı merkezi bahamalarda olan hiçbir denetlemeden geçmemiş bir bankaya yatırır mısınız? tether ve bitfinex tam olarak bunu yapıyor, malvarlıklarının çoğu bu tür bir bankada ama sadece onlar görebiliyor.

    velhasıl bu dava sonucu ile new york eyaletinde bundan sonra iş yapamayacaklar. bu da tabii binance'ı sevindirdi. https://ag.ny.gov/…ading-platform-bitfinexs-illegal

    2020-2021 dönemini içeren ve usdt'nin milyar dolarlara ulaşması hakkındaki ikinci soruşturmanın detayları açıklanana kadar tether ve bitfinex tüm kripto dünyasının belası olmaya devam edecek; tıpkı 2017 sonu ve 2018 başında olduğu gibi.

    eğer tether ve bitfinex bu davadan alnının akıyla çıksaydı şu an bitcoin ve tüm altcoinler haftasonundaki en yüksek yerlerine geri gelirlerdi. oysa, anlık olarak bitcoin hala 48.500 usd seviyesinde.

    (bkz: pandoranın kutusu)

    not: lütfen ingilizce öğrenmeden tüm içeriği ingilizce olan bir konu hakkında atıp tutmayın, üzülürsünüz. tether ve bitfinex'in kurucu ortakları usdt'yi böyle savunmuyor. onların avukatları var her lafı seçip manşet yapıyorlar coindesk.com'da ;)

  • az bile yapmış. cenazede bari saygınız olsun . ölmüş lan adam yakınını kaybetmiş hala fotoğraf derdinde. ben olsam o telefonu alır bir tarafına monte ederdim.

  • arçelik ve beko'nun vestel kalitesizliği ile aynı cümlede kullanılmasına şiddetle karşı çıktığım önerme.

    arçelik ve beko'nun da kendilerine göre kalitesizlikleri olabilir ama bu vestel'le aynı kulvara koymak acımasızlığını göstermek için kafi değil.

  • arkadaşlar berat beyden açıklama geldi, barcelona hiç olmadığı kadar iyi durumdaymış.

  • sene 2002 mayıs sanırım yaşım 19
    hayatımda ilk defa memleketim ve şehrimden uzak anadolu’nun bir şehrinin gelişmemiş bir ilçesinde myo 1.sınıf öğrencisiyim.
    ilk dönem bitti bütün öğrenciler evlerine dönmeye başladı.
    arkadaş ve çevrem arasında nasıl dönüyorsun, ne zaman döneceksin, istersen birlikte gidelim sohbetleri havada uçuşuyor.
    o dönemler içine kapanık biriyim.
    istanbul’a bilet alacak param olmadığını kimseye söyleyemiyorum.
    cuma günü okulun son günü
    o akşam ve takip eden haftasonu akın akın herkes memleketine dönüyor.
    ben gündüzleri evden hiç çıkmıyorum.
    çarşıda sağda solda görüp neden gitmedin yada gitmiyorsun soruları işe karşılaşmak istemiyorum.
    ilçe küçük bir yer hemen hemen bütün öğrenciler, esnaf ve yerel halk kısmen birbirlerini tanıyorlar.

    gündüzleri evde radyo dinleyip öğrenci evimde az kalan bitmeye yakın erzaklarımı dikkatli tüketip akşam 20.00 istanbul otobüsünü izlemek için uzak noktaya gidiyor, giden öğrencileri izliyorum, bir gün benimde o otobüse binebilme hayalini kuruyorum.
    sonrasında bütün ilçeyi karanlıkta geziyorum sokak sokak. gündüz evde yatmanın acısını çıkarıyorum.
    yorulmalıyım ki eve gittiğimde uyuyabilmeliyim zira gündüz yeterince uyumuşum.

    o yılları yaşayan bilir
    internete sadece kafelerden ulaşabilirsin, cep telefonu sadece sms ve sesli arama içindir.
    kontörün yoksa arama sms ve çağrı yapamazsın.
    benim de yoktu tabi.
    kaldığım evde eski ev sahibinin çevirmeli ev telefonu vardı. benim için büyük şans.
    ailemden arayabileceğim herkesi aradım istanbul’a dönebilecek otobüs bileti için. yok maalesef.
    en erken para gönderebilecek ablam 1 hafta sonra maaşını alınca yollayabiliyor.
    herkese haber salıp beklemeye koyuldum.

    ilçede sadece ziraat bankası var
    parayı bana o bankanın şubesine havale ile yolluyor aliem.

    sanırım o haftasonu geçti
    önümde daha kocaman bir hafta var
    sonraki pazartesiye kadar beklemek zorundayım.
    cepteki para miktarım sıfır.
    kredi kartı yokki daha kaç yaşındasın. sıfır kart sıfır para.
    içimden dedim bekleyeceksin yok başka çarem.
    bütün arkadaşlarım hatta bütün okul öğrencileri döndü artık şehirlerine. bitti sezon.
    tanıdığım bitkaç esnaf ve ev sahibi kaldı. ev sahibini pek sevmezdim yobazın biriydi.
    ne ondan borç isteyebilirdim ne de esnaftan
    sabırla bekleyecektim, önümüzdeki pazartesi para gelmesini.
    20 yıl geçmiş günlük tam olarak ne yaşandığını hatırlamıyorum.
    ama ertesi günü mutfakta yiyecek ve pişirecek hiçbir şey kalmadığını hatırlıyorum.
    küçük mutfak tüpüm dahil bitmişti.
    zaten öğrenci evinde ne olabilirdi.
    gündüzleri tam gün odamda yatıp, akşam güneş batımından sonra çarşıya gezmeye çıkıyordum.
    küçük sarı renkli radyolu kaset çalarım vardı.
    aptal yerde sadede trt fm çekiyordu.sevmiyordum aptal radyoyu.
    coskun sabah, ahmet kaya ve tatlıses kasetlerim vardı
    onları dinleyip uykuya dalardım
    şimdi ahmet kaya dışında hepsinden nefret ediyorum.
    ilk günler sonrası açlığı iyice bedenimde hissetmeye başladım, uykuya dalmak zorlaşıyordu artık yatakta uzanmak acı veriyordu.
    o berbat günün gecesi çarşıya çıktım yine.
    birşey yapmalıydım para elde edecek birşey, sırf birşeyler yiyebilmek için.
    sony walkmanim vardı pillerini ısırarak sonuna kadar kullandığım hayatta en önemli eşyam.
    merkeze ıspartaya gidecek param olsa onu satmayı düşünüyorum.
    kulağımda walkman sokaklarda aptal aptal geziyorum ahmet kaya'nın kaseti sanırım emin değilm.
    pek inanılır gelmeyebilir zaten bana da mucize gibi gelmişti.
    hayatımda yolda ilk kez para buluşumdur. 5 milyonluk bir banknot bulmuştum.
    inanamıyorum şaka gibiydi.
    eğilip aldım gerçekten 5 milyon.
    o zaman tabi daha 6 sıfır atılmamış.
    o zaman bir gazate 500 bin lira. bir kolon sayısal 250 bin liraydı. hatırladıklarım.
    zaman gece ilçede bakkalar kapalı gittim eve dedim akıllı ol dikaktli harca daha 5-6 günün var.
    o gece eve dönüp sabredip aç yattım.
    ertesi günü ilk defa gündüz çıktım dışarı sabah markete gidip 3 ekmek ve geri kalanı ile yettiği kadar domates aldım.
    tabi bilgisayar programlama okuyorum kafa çalışıyor.
    yaptım hesabımı dedim her gün yarım ekmek içine domates 6 gün yeter bana tek öğün.
    o şekilde geçirdim bir haftayı
    erken açıkmamak için gündüz uyumaya devam edip akşam yedim
    akşam sonrası yürüdüm eve geldim yattım
    ertesi gün yine aynı

    pazartesi günü bankaya öğleden sonra gittim hayal kırıklılığına uğramamak için.
    dedim gişede adıma havale var mı? evet

    o günkü sevincimi unutamam tam 50milyon
    ablam göndermiş sağolsun. minnettarım.

    ilk işim pideciye gidip kıymalı pide yemek oldu
    sonra biletçiye gidip istanbul biletimi aldım.

    her akşam uzaktan ağlamamak için kendimi zor tutup kalkışını izlediğim istanbul otobüsüne pazartesi bindim ve evime gittim.

    aradan 20 yıl geçmiş tam. bunlar gerçekten yaşandı mı? inanması bile zor ama evet yaşadım

    yeri merak edenler ısparta uluborlu