ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
otogara gidip, kalkış saati gelen otobüste uğurlayanı olmayan kişiyi aşağıdan belirlemek. herkes yakınına el sallarken o kimsesi olmayan kişinin gözünün içine baka baka ona el sallamak. çoğu kişi acaba bana mı el sallıyor diye önce kararsız kalıyor tepki vermekte, genelde mutlu olup karşılık veriyorlar. yalnız geçende bir dayı vardı aga, otobüsün camı olmasa o çektiği okkalı nah hareketiyle headshot yapıcaktı bana. amın feryadı niye kızdı bu kadar anlamadım. dostça bir uğurlamaydı sadece.
merve nin doğum günü parti si klibi
cyberpunk 2077
-
nisan 2020'de türkçe altyazıyla birlikte gelen oyun.
mart gibi karıyı boşar, nisan ayında rahat rahat takılırım.
1 yıl sonrası gelen edit: oyuna bak anasını satim, sürekli erteleniyor. karı başımıza kaldı.
internetten ders kaydı
-
duygulandıran olaydır.
derler ki internetten her ders kaydığında bir yiğit repeat öğrencisi ölür
sonra toprak olur
ve bir çiçeğin köküne can verir
ve bir arı o çiçekten besin alır
işte o arı...
o arıydı evet...
eminim onun o arı olduğuna, o arı bugün dolmuşu dar etti bana
çıkmadı gitti camdan dışarı
vızladı durdu kafamda sabah sabah
stres yaptırdı
calculus'tan kaldığım an ki gibi aynı...
öğrenci evindeki çay kaşığı
-
24 ayar çay kaplamadır.
bas gitarın çok gereksiz bir enstrüman olması
-
15 yıllık bas gitaristlik hayatımda geçen yıl doğruluğunu anladığım durumdur. şöyle ki, taksim (bkz: dorock) barda düzenli sahne aldığımız zamanlardan birinde, judas priest'ten painkiller çalıyoruz. baya da iyi yardırıyoruz parçayı normalde. ancak alkolün etkisiyle sanırım, bu sefer ben parçanın daha girişinde mavi ekran verdim. parçanın hangi nota ile başladığı konusunda bile bir fikrim yok. beyin olmuş tabula rasa. lan dedim bittik. sonra aklıma geldi, olm rezil olacağına kapat potanstan gitarın sesini, çalıyormuş gibi yap. ama nasılım a dostlar, görmeniz lazım...yılların air guitarcılarına taş çıkaracak hareketler yapıyorum. bir davulcuya gidiyorum şekil yapıyorum, bir seyirciye gidiyorum gitarı biralarla tokuşturuyorum falan. insanlar gazdan ölecek.
arkadaş, grup arkadaşlarım da dahil, biri de çıkıp demedi ki aga bu nedir? lan bildiğin çalmadım parçayı, kimse anlamadı. tebrik falan aldım hatta milletten. orada anladım ki, boş işler bunlar. o zamandan beri jamiroquai falan çalıyorum daha çok lan. nasıl travma yarattıysa artık...
denizin buz gibi sularından gelen edit: işittiğim laflar sebebiyle illa "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" diye not düşüreceksiniz adama. hayatımın yarısını verdiğim bir enstruman için nasıl "boş işler bunlar" diyebilirim ki?
cmylmz diamond elite platinum plus
-
premierini izledim. cem yılmaz zaten cem yılmaz, farklı olanları söyliyim;
-inançlı biri olmadığını herhalde ilk defa dile getirdi. ya ilk gösterinin heyecanı ya da artık umrunda değil.
-az da olsa siyasi espri yaptı. bu toplara da girmezdi eskiden.
-ingiliz komedisi gibi durum hazırlayıp espriyi sona saklamaya başlamış. londra seyircisi bunu beğendi. afyon seyircisi ne yapar bilinmez.
-endüstriyel bir ürün izlemedik. çok içten ve samimi bir gösteriydi.
sonuç: tahminim bu gösteriyi 45 dakika kesip fundemantals gibi soluksuz kahkaha atmalı formata sokar.
cem yılmaz'ın hayal ettiği seyirci londra'daki seyirci diye düşünüyorum. o yüzden bu gösteri biraz farklı olacaktır. daha sonra bu kadar içten olması biraz zor.
yorumlara bakarsak kebapçı arkadaşlar da bundan dem vurmuşlar. kebap formatına sokulmayacak bir gösteri değil. efsane olur.
kendisine teşekkür ederiz. 40 pound verip 80 poundluk güldük.
arkadakinin taksimetre 150 yazıyordu.
ekleme: abi bu entry'de hoşuna gitmeyen bir şey varsa ünlü türk düşünür kenan sofuoğlu'nun da dediği gibi "kardeş sıkıntı yapma sileriz".
dem vurmuşsun diye duydum. bul beni, 1 liraya anlaşırız.
franck ribery
-
adam takim elbise de giyse sanki 1354 yilinda ortacag fransasinda kale kapisi gozeticisi tipi var amk.
microsoft'un paint'in fişini çekmesi
-
sınav sorusu hazırlarken kullanıyordum. internetten bulduğum hazır şekiller her zaman soru için ihtiyaç duyduğum görsel ihtiyacına cevap vermiyordu yahut çözünürlüğü iyi olmuyordu. oturup paint terk bilgimle kendim çiziyordum. derste de akıllı tahtada bazı durumlarda paintle şekil çiziyordum. çocuklar basit çizgi ve dairelerle o şekilleri nasıl çizdiğime hayret ediyor bense biraz eğleniyordum. derdim birdi, iki oldu. yapma buna bana windows.
3 eylül 2012 beytüşşebap saldırısı
-
sabah otobüsle işe gidiyorum. bir teyze telefonunu çıkarıp birini aradı, sima olarak tanıdığım şeker bi teyze, nihayetinde her sabah aynı otobüsteyiz. "haberleri aç, şehit varmış takip et." dedi.
sonra telefonu kapattı. yanında oturan adam:
- şehit mi varmış?
+ evet.
- kaç kişi?
+ 9 taneymiş. (sesi titredi)
- hay allah ya, nerede peki?
teyze nerede olduğunu söylerken "oğlum orada asker" diyerek ağlamaya başladı. bok gibi bi sessizlik bürüdü otobüsü, biri peçete uzattı. durağım geldi, indim.
haftaya bok gibi sessiz başlatan saldırı oldu özetle.
not: bu entry 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi süresince katalanca olarak sunulmuştur. (bkz: bütün entry'lerini katalancaya çevirmek) bundan çok daha kaliteli yüzbinlerce entry bu süreçte yok olmuştur. bir zamanlar devletin milletini ebleh yerine koyması yasaktı, bazı yasaklar özlenebiliyormuş.
30 yıl sürecek karakış
-
ak yürüyenlerin döneminde gerçekleşmiştir.
(bkz: winter is coming)
35 yaş üstü olduğunu tek cümleyle anlatmak
-
"35 yaş üstündeyim."
tarık akan
-
yıl 1976...
traş bıçağı firmasının (gilette) tüm dünyada yayınlanacak reklam teklifini reddeden tarık akan'ın kapısı bu kez otomobil reklamında oynaması için çalındı.
yanıtı yine "hayır" oldu.
daha sonra şampuan, diş macunu, banka ve bir çok önemli firmanın reklam tekliflerine de yanıtı her zamanki gibi "hayır" oldu.
bu astronomik reklam tekliflerini hiç düşünmeden reddeden tarık akan, bunun sebebini o dönem şöyle açıklamıştı.
"bu teklifler tarık akan olduğum için yapılıyor. bu adı ben kimden aldım? sinema seyircisinden aldım. onlar beni tarık akan yaptılar. şimdi bu tekliflere "evet" dersem onlardan aldığım bu adı onlara tekrar satmış olurum. dünyada her şey para değildir."
tarık akan, zirvede olduğu 45 yıl boyunca, kendisine gelen reklam filmi tekliflerini geri çevirdi. hiçbir reklam filminde oynamadı. duruşundan ve çizgisinden asla taviz vermedi.
senin gibi onurlu birisi bir daha gelmedi........
beş kelimelik hikayeyle ağlat güldür ve şaşırt
-
düşünsene mustafa kemal samsun'dan geliyor