hesabın var mı? giriş yap

  • kulning veya kauking denilen ıskandinav şarkı formu. ortaçağdan ikinci dünya savaşı dönemine kadar kullanıldı. ortaçağ döneminde hayvanları çayırlarda otlatan kadın çobanların kullandığı bu teknik bir tehlike anında birbirleriyle iletişime geçmek yada hayvanları çağırmak için kullanılırdı.kendine özgü özel bir ses tarzı olan bu şarkıdan bir örnek:jonna jinton bloğundan,

    http://www.dailymail.co.uk/…nesses-lot-planned.html

    videodaki ineklerin uysallığına bakarmısınız.
    doğruluk derecesini bilmiyorum ama ülkemizde karadeniz’in bazı bölgelerinde kadınların haberleşme amacıyla buna benzer formda birbirleriyle iletişime geçtikleri söyleniyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=kvtt3uyhibq

  • su altı kamerası falan almışlar herhalde. boşa gitmesin diye her hafta biri denize düşüyor.

  • dülülülü dülülülü

    -alo?
    -- hoca ben nereye gelicem?
    - orgiye gelceksin.
    -- hö? nası ya?
    - bak orgiye gelince sizi karşılayacak kalabalık grup olacak, ben aralarından senin adın yazılı bi karton kaldırırım.
    -- abi naaptın ya? yanımıza almamız gereken bişi var mı peki? ne biliyim madem orgiye gidiyoz, hazırlıklı olalım.
    - yav sadece taksiciye verecek kadar olsa yeter.
    -- bi de taksiciye mi vercez?
    - vermezsen binemiyosun.
    -- kapat telefonu abi, ben fena oldum bir an...
    - alo?
    ......

  • absürt, anormal ama normal aynı zamanda. çocukluk hayali imiş, gerçekleştirmiş. ne var yani?
    sosyal hayatta ve medyada beğeni için kırk türlü maymunluktan daha elim değil.

  • ulan hep tıraş. kültür önemliymiş de, iyi adam kalmamış da, ailesinin onaylaması lazımmış da, salla babam salla. çok düzgün arkadaşlarım var okumuş, kültürlü, iyi niyetli ama aileleri varlıklı değil. gariplerim hepsi yolda yürürken kaldırım parkelerini sayıyorlar.

    ülke çok ciddi bir ekonomik krizde ve erkeklerin yalnızca %5-10'u ekonomik olarak iyi durumda. onları match ettiğimizde kadınların %90-95 civarı da otomatik olarak eşleşemiyor işte.

    ne kadar meraklısınız la yalan söylemeye...

  • darbe değildir.
    bunun altını doldurmak gerek. ama önce biraz geriye gitmek gerek. chavez 98'de aday olduğunda "petrolün parasını ülkenin yöneticilerine ve bir avuç zengine değil halka yedireceğim" dedi ve bu seçimde 56% oy alarak seçildi. ardından bir süre reformlar da yaptı. ülkeye yabancı yatırımcı davet etmeler, ılımlı politikalar izlemeler vs şeklinde ilk yılları geçti.

    chavez 2005'te chavizm'i ilan etti. buna göre ülkede faaliyet gösteren yabancı şirketler devletten bağımsız hareket etmeyecek bir düzene geçildi. chavez ayrıca fonden diye de bir fon kurdu. fonden ülkeye giren çıkan tüm para akışını chavez'in eline almasını sağlayan bir sistem oldu. venezuela'nın ihracatının 96%'sını petrol oluşturuyor. buradan da tahmini 1 trilyon dolar gibi bir gelir elde ediyorlar. bu para olduğu gibi chavez'in kontrolündeki fona tabi. fon öyle bir büyüdü ki kamusal harcamaların çoğunu bu fon yürütür oldu. yani chavez devletin parasını kendi kasası yapıp kimseye de hesap vermeden(meclis vb) istediği gibi yönetmeye başladı. bu paraları da hiçbir getirisi olmayan şeylere harcadı(ağrlıklı olarak okul, hastane vb şeklinde inşaata). chavez petrolden gelen parayı inşaata harcarken de 2013'te öldü.

    chavez ölünce de yerine maduro geçti. maduro başa geçtiğinde her şeyini ithal eden(yiyecek dahil), ihracattan kazandığı parayı da inşaata ve halka sosyal yardım olarak dağıtan bir venezuela vardı.hayat pahalılığı yavaştan olmaya başlamıştı. buna önlem olarak maduro da çıkıp perakende ürünlerde tavan fiyat uygulamasını başlattı. marketlerde fiyatlar düştü evet. ancak bu sefer de mallar marketlere değil karaborsaya düştü. temel tüketim malları karaborsaya düşünce ülkede enflasyon birden 700% gibi rakamlara yükseldi(2012'de enflasyon oranı 20%).

    ekonomi bu durumdayken maduro koltuğunu sağlama almak için hamleler yapmaya başladı. chavez döneminde yüksek yargı(bizdeki aym) tamamen chavez'in kontrolüne geçti. bu dönemde hükümetin istemediği kararlar alan hakimler tutuklandı.

    bu yargı düzeni maduro döneminde de devam etti. 2015 senesinde halk artık hükümete tepki göstermeye başlamıştı. maduro da buna önlem olarak meclis seçimlerinden kısa bir süre önce yüksek yargı üyelerini alelacele mevcut meclise seçtirdi. tabi ki yine kendine yakın kişiler seçildi. 2015'te bu şartlarda seçime gidildi ve meclisin çoğunluğu muhalefete geçti. 167 koltuğun olduğu mecliste muhalefet beşte üçlük bir çoğunluk sağladı.
    bu şu demek, başkan x partisinden ama meclis y partisinden. yani başkanlık sisteminin klasik sorunu olan durum ortaya çıktı. ancak maduro bu duruma hazırlıklıydı. yüksek yargıyı kendine bağlamıştı. ve meclisin maduro aleyhine olan tüm yasa vb kararlarını yüksek yargı iptal etti. meclis yasalaştırdı, yüksek yargı iptal etti. bu şekilde düzen sürüp gitti.

    sistem iyice tıkanınca maduro mayısta erken seçim kararı aldı. bunun ardından muhalefet erken seçim kararını "seçimlerde hile yapılacağı" gerekçesiyle boykot etti ve sandığa gitmedi. katılımın 47% olduğu(yabancı kaynaklara göre katılım 32%'yi geçmiyor) seçimlerde 67% oy alarak tekrar seçildi.

    işte dananın kuyruğu da burada koptu. 10 ocak 2019'da maduro yemin etmeden önce muhalefet seçimler geçersizdir dedi. buna rağmen maduro yemin etti. ve muhalefet bunun karşısında harekete geçti.

    burada biraz hukuki bilgiden bahsetmek gerekiyor. ortadaki durum şu, meclis çoğunluğu muhalefette, maduro başkan. meclis de karşı hamle yaparak anayasa'nın 233. maddesine dayanarak geçici hükümetin kurulup 30 gün içinde yeni seçim yapılmasına karar veriyor.

    yani aslında ortada bir darbe vb yok. olan şey, venezuela meclisinin yasal bir şekilde seçimlerin yenilenmesine, bu süre içinde de geçici bir seçim hükümeti kurulmasına karar veriyor.

    abd ve diğer ülkeler de meclis tarafından alınan bu kararı tanıyor. bir ülkenin meclisinin aldığı karara ne zamandan beri darbe deniyor? alınan hukuki bir kararı tanıyan ülkeler(ki asıl tanımasalar hukuksuz olur) ne zamandan beri darbe destekçisi oluyor?

    venezuela chavez dönenimden başlayıp maduro ile devam eden, ülkenin parasını fonlar aracılığı ile iç eden bir düzen yüzünden bugün bu hale geliyor. venezuela 2010'da petrol varil fiyatları düşmeden önce de ekonomik sorunlar yaşıyordu. yani her şey süper giderken birden uçurumdan düşmediler veya küresel güçlerce uçurumdan itilmediler. ülkenin tek gelir kaynağı olan petrolden gelen paralar fonlar aracılığı ile yandaş çevrelere peşkeş çekildi, her şeyi ithal eden ülkede günlük ithiyaçlar bile bu kaynaklar kötü kullanıldığı için bulunamaz oldu ve kaçınılmaz olarak hayat pahalılığı meydana geldi. maduro'nun hamleleri de günlük tüketim malzemelerinin karaborsaya düşmesini sağlayarak halkın iyice perişan olmasını sağladı.

    özetle,
    1- ortada darbe vb yok.
    2- meşru ve halk tarafından 2015 senesinde seçilmiş ve muhalefetin çoğunlukta olduğu meclisin aldığı bir karar var.
    3- bu kararın dayanağı venezuela anayasasının 233. maddesi. meclis yasal yetkisini kullanarak geçici seçim hükümeti kuruyor.
    4- diğer ülkeler de(abd, kanada, brezilya vb) meclisin aldığı bu meşru ve hukuki kararı doğal olarak tanıyor.

    ayrı bir parantez de abd'nin tutumuna açmak gerekirse; abd bu durumdan faydalanmıyor diyemem. ancak ortalığı abd karıştırıyor da diyemem. ortada seçilmiş, halk tarafından seçilmiş bir meclis ve bu meclisin aldığı meşru bir karar var. olsa olsa abd ülkedeki bu siyasal açmazdan yararlanıyordur o kadar.

  • şimdi coder'a anlatır gibi anlatmak gerekirse; korsan yazılım dediğiniz mevzu, bizzat büyük yazılımcılar tarafından desteklenmese de, maksimum şiddetle savaşılmayan bir mevzudur. olmak zorundadır da. çünkü bir yazılımın piyasaya hakimiyeti, onun korsan yaygınlığı oranında mümkündür.

    yarın microsoft, çıkıp korsan office kullanımını, bütün dünyada oldukça komik yüzdelere düşürebilir mi? elbette. çok da zor değil. ama bunu neden yapsın? korsanı bitirseler ve dünyanın sadece yarısı lisanslı office kullanır hale gelse, ertesi yıl dünyanın bu yarısı da office kullanmayı bırakır. çünkü yazılım dediğiniz şey, sadece sizi ilgilendiren bir konu değil. dosya paylaştığınızda, karşınızdaki insanda/kurumda bu dosyanın desteklenmeyeceğini bırak bilmeyi, şüpheye düştüğünüzde, o yazılımı kullanmazsınız.

    aynı şey adobe için de geçerli, diğerleri için de.

    o yüzden kasmayın fazla kendinizi, korsan yazılım, bizzat büyük yazılım firmaları tarafından alenen olmasa da, göz yumulan bir konudur. yazılım firmalarının buna samimi olarak bir itirazı yoktur. ticari akıl bunu gerektirir.

    dolayısıyla korsan yazılım, yazılım firmalarının çok daha büyük paralar kazanmasına sebep olan bir yan üründür.