hesabın var mı? giriş yap

  • ben okurken bile zarar gelmesin kitabıma diyerek kitabı çok ayırmadan okuyorum, kıyamıyorum. millet aldığı kitabı geri getirmiyor ben kıyamıyorum diyorum o geri getirmiyor. sadece iki arkadaşım ile kitap paylaşıyorum. geri getireceğine kesin emin olduğunuz arkadaşınız varsa paylaşmak güzeldir.
    mesela bir arkadaşımı kıramadım çok ısrar etti, verdim. dedim bak kitabım çok değerli geri istiyorum zarar verme. iyi tamam benden bahsediyoruz tabii ki getiririm dedi ve iki yıl oldu gelmedi kitap, iki yıl. ben başıma geleceği biliyorum. ev arkadaşım da doğum günümde hediye gelen kitabımı aldı gitti(içime oturdu sanırım hiç geçmeyecek). ve daha giden nice kitaplarım.

    şimdi bir yöntem buldum; iki tane kitaplığım var birini diğerinin önüne çekiyorum bir tane kitaplık gibi gözüküyor. böylece kayıbı en aza indiriyorum. annemi de tembihledim ben yokken biri kitap isterse asla ve asla verme. izinsiz vermem, kitaplarına karışmam diyor.

    not: en güzeli kapalı kitaplık, kimse görmeyecek. kafa rahat. ayrıca kitaplar çok değerli güvendiğiniz insanlar ile paylaşım yapın.

  • yanlış. doğrusu, insanların doğal tabiat alanını yok edip oraya havaalanı yapmasıdır. o hayvanlar zaten hep oradaydı.

  • 100 yıl önce bile bugünün ramazan bayramı olacağı ve doğal olarak tüm işletmelerin kapalı olacağı belliyken çok acil işini önceden planlamayıp bayram gününe denk getiren dangalağın ortaya attığı rezalet.

    dünyanın tüm ülkelerinde bu tip günlerde kimse çalışmaz. avrupa ülkelerinde de christmas süresince çalışan kimseyi bulamazsınız.

  • yoğun gelen mesajlar üzerine edit;

    gelen mesajlarin birçoğu geriye dönük kapsama olabilir mi olamaz mi diye. bu durumu sanirim paket onaylandiktan sonra netlesecegi dusuncesindeyim. tabi hukukçu arkadaşlar daha iyi bilirler, hukuk geriye işlemez diyen arkadaşlar haklilar ama belki karşi dava açilma vb. gibi durumlar olabilirde olmayabilirde.

    -------------------------------------------------

    2. yargı paketine eklenecek olan 'ömür boyu nafakanın kalkması' ve icra yoluyla çocuk teslimininde nihayet son bulacağı muazzam bir haber ahali.

    nafaka bağlanması için evlilik süresi, kadının yaşı, gelir durumu, çocuk olup olmadığı, tarafların kusur oranı gibi kriterler dikkate alınacak. nafakanın evli kalınan süre ile sınırlandırılması, ancak bu sürenin iki senenin altında olmayacağı belirtiliyor.

    iki seneye kadar olan evliliklerde nafaka süresi iki sene, bu sürenin üzerindeki evliliklerde ise evli kalınan süre kadar nafaka ödenmesi planlanıyor.

    1 ay kadar evli kalip, uzun süre nafaka ödeyen garibim hemcinslerime umut veren, hadi inşallah diyecegim kurtuluş yolu.

    kaynak

  • adam kira ücreti karşılığı sevgililik yapacak kadın arıyor ya la ahahaha. sevgi satın almaya çalışmasını geç, olm para karşılığı sevgililik yapanlar 6 aylık geliriyle seni de evini de satın alır zaten. bu nasıl yokluk nasıl bir zavallılık ben anlamıyorum ki.

  • tepki vereceğim diye inanılmaz antipatik olup haklıyken haksız konuma düşmek konusunda feministlerin eline kimse su dökemez sanırım.

    adam bir minibüs şoförü. kendince arabasına binen kadınlara bir zarar gelmeyeceğini teminat altına almak istemiş, böyle bir yazı asmış. ne bekliyorsunuz cinayetin ardından bir gecede aydınlanma yaşayıp kadın ve insan hakları, namus kavramı üzerinde kendi içsel reformunu yaşamasını mı?

    sizin gibi düşünmeyen, sizin aldığınız eğitimi almamış herkese ve onların söylediği aslında iyi niyetli olan her şeye aşırı tepki göstererek bir şeyler elde edemezsiniz anca “ehh bunlara da yaranılmıyor” algısı yaratırsınız.

  • ortaokulda hocam bu soruyu yönelttiğinde ağzımdan bir çırpıda abimin mesleği çıkmıştı. babamın öldüğünü bilen arkadaşlarıma abimi babam gibi görüyorum açıklaması yapıyordum daha onlar sormadan.bursla okuyor, babasız fakir ama gururlu olmaktan korkuyordum.
    insan gurur yapma lüksünün olmayacağı hallere gelirsem diye gurur yapmaktan utanabiliyor. bunlardan dı babam öldü demeye utanmam. kendime itiraf edemediğimden kendim de buna inanıyordum. çok hakkı var abimin hakkını yiyemem, ama baba başka bir şeydi. bildiğimden değil gördüğümden anladığım.
    (bkz: iç burkan çocukluk anıları)

  • tanışılacak yer bulunuyor bir şekilde de kimsenin enerjisi yok artık. pandeminin ilk zamanları herkes bir şeye sardı, evde kendini motive etti, ekmek yaptı kahve yaptı, görüntülü konuştu keyif aldı. artık hepimiz bitiğiz. psikolojik olarak çöktük. kimsenin ne sabrı ne tahammülü ne hayat enerjisi var birşeyler yapmak için.
    biri bitane dert söylese nereye kaçacağımı şaşırıyorum çünkü artık bana kadar bile kalmadı pozitifliğim değil ki birinin motivasyonunu arttırayım.

    yeni biriyle tanışıyorsun, online oluyor genelde ama istek yok. sosyal beynin zorluyor önce hadi tanış konuş diye ama devamı yok. çünkü artık gerçekten halimiz yok.

    çalışıyorum, eve geliyorum, evden çalışıyorum, markete gidiyorum, eve geliyorum. bir sayfa kitap okumaya isteğim yok nerde kaldı yeni insan tanıma isteği. ülkece kocaman bir depresyon balonunun içinde ev-iş arası yuvarlanıyoruz.

    umarım fiziksel sağlığımızın yanında akıl sağlığımızı da daha fazla hasar almadan kurtarırız bu süreç hafiflediğinde

  • 14-15 sene önceki mevzu. içinde ölüm var ama trajikomik artık bu saatten sonra.

    anadolu'da belediyede çalışan yaşını başını almış iki arkadaş, bir daha mı geleceğiz dünyaya diyerek yıllardır umreye gidiyoruz diye atlarlar uçağa tayland'a giderler. aileler her seferinde bunları umrede sanarlar. şimdiki gibi görüntülü konuşma yok ya, eskilerden kalan müthiş bir taktik.

    bunlar bulundukları toprakların vazifelerini yerine getirecekler tabi, ilaç da almışlar, alkol de var, ateşle barut yan yana durmaz, final kaçınılmaz olur o turda, ikiliden biri kalp krizi geçirip ölür. şimdi kendinizi diğerinin yerine koyun. muhtemelen keşke ben ölseydim diyeceksiniz. adam ne yapacağını bilmez gavur ellerinde, yanında arkadaşının cenazesi var, herkes bunları dualarla kutsal topraklara gönderdiklerini sanıyor ama tayland'da ölüyorsun. adam rahmetlinin ailesine durumu nasıl anlatacağını bilmez, hangi derdine yansın.

    rahmetlinin oğlunu arar, baba öldü biz tayland'dayız der. şimdi burada da empati yapılması zor. baba kutsal topraklara diye gitmiş ama ölüsü nerde çıkıyor. oğlana "atla gel çabuk, cenazeyi bana vermiyorlar" der. adamın cenazesini almaya gidecek oğlan ama pasaport -vize derken tayland'a gitmesi öyle hemen kolay olmaz. 10 gün süre verirler cenazeyi almaları için oğlan geç kalır, cenazeyi alacağım derken rahmetlini küllerini verirler. oğul şoklar içinde, harbiden yakmışlardır adamı. külleri kavanoza koyup verirler oğluna.

    uluslararası krizin bir de türkiye ayağı vardır. rahmetlinin şehit olduğunu sanan aileye gerçek söylenmez, ne diyeceksiniz. imama para verirler biraz, çaktırma cenaze bu der oğul ve diğer yol arkadaşı. adamın kavanozu acele gömerler, cenaze törenini kimse görmez bunlardan başka.

    hadi çapkınlık yaparsın da uluslararası düzeyde yapmak sıkıntı olur. ölürsün ölünü vermezler, arabistan illerindeyim dersin tai kızlarının koynunda çıkarsın.

    ailesi hâlâ kutsal topraklarda öldü diye aşırı saygı gösterir adama. siz de okudunuz buraya kadar, bir fatiha gönderin rahmetliye. kimsenin ihtiyacı yoksa bu abimizin var. rip.

  • benim daha çok dikkatimi çeken, dondurmacının 3 milyon abonesinin olması... algoritma ikide bir karşıma çıkarmasın diye videolara bakmadım ama bu insanlar ne izliyor da 3 milyon abone topluyor? cevap belki de başlığı açanda gizli...

  • sırf kadınların alışveriş deliliğini anlayalım diye kurulmuş bir oluşum bence steam. hani dersiniz ya sevgilinize veya eşinize "yahu dolapta daha giymediğin dolu kıyafet var neden birde bunu aldın ki?"

    heh işte... şimdi anlıyor musunuz olayı?