hesabın var mı? giriş yap

  • cevabın 28 km/h olduğu vasat bir ortaokul problemi. çözemeyen benim öğrencim olsa camdan atarım. hadi ortaokullu olup çözemese tamam da liseliyi affetmem ulan !

    edit: en beğenilen listemde tepeye kadar çıkarıp fav'a boğduğunuz entry bu mu lan ?! allah cızırtınızı vermesin başka bir şey demiyorum ya :/

  • mike portnoy'un dönüş haberi ile dikkatleri tekrar üzerine çeken grup.

    eski bir dt hastası olarak ben de bu habere sevindim ancak,
    "oh be mangini gitti" diyenlerden de değilim.

    mangini'yi dt sayesinde tanımadım. extreme'in waiting for the punchline albümünde çaldığı 3 parçada harikalar yaratıp, sonrasında steve vai'nin dikkatini çekip, onun 2'si stüdyo 1'i konser olmak üzere 3 albümünde gene şahaneler yarattığı dönemlerden beri takip ederim.
    bilmeyenler, steve vai - fire garden suite veya jibboom , extreme - hip today veya no respect parçalarına bakıp, adamın 90'lı yıllardaki sounduna ya da yaratıcılığına şahit olabilir.
    kendisinin de instagram hesabında kibarca değindiği gibi, asla portnoy'un sahip olduğu görevler kendisine tam olarak verilmedi. çünkü grubun klasik dt soundundan başka yerlere evrilmesini istemediler. özellikle, portnoy sonrası çıkan albümlerinde drum machine soundu ve yapaylığında bir performansın açıklaması bu olabilir.
    portnoy gibi bir besteci tarafı yoktu belki ama portnoy'un son 2-3 albümde otomatiğe bağlanmış, eskisine göre vasatlaşmış stilinden sonra çok daha orijinal işler çıkarttı. portnoy dt'deki son dönemlerinde konser performanslarında eskisi kadar özenli değildi ama mangini, portnoy'un partisyonlarını bile albüm kalitesinde çaldı. izin verilse ne kadar daha güzel süsleyecekti belki ama ondan istenilen bu kadardı.
    mangini'nin dt serüveni onun için bir kayıp olarak sonuçlanmadı, aksine grammy ödüllü bir davulcu olarak daha çok bilinen bir müzisyen oldu. ilerde belki bir extreme ya da steve vai projesinde görebilme ihtimalimiz yüksek.

    portnoy'un dönüşünüşü eski günlerin müjdesi olarak görenlere de çok fazla katılamıyorum. portnoy dönemi son 2-3 albümün ne kadar akılda kalıcı eserler barındırdığı tartışılır. tabii ki beste olarak grubun yükünü oldukça hafifletecektir, o güçlü davul soundu geri gelecektir ama yeni bir scenes from a memory beklemek çok saçma olacaktır. tıpkı yıllar sonra çıkarttıkları 3. lte albümünün eski tadı verememesi gibi.
    portnoy'un yokluğunda grubu neredeyse ele geçiren bir rudess hakimiyeti ve performansı her gecen albüm daha da çekilmez olan la brie'ın olduğu bir ortamda petrucci ile kafa kafaya verip neler çıkarabilecekler, ben de merak ediyorum.

    en çok merak ettiğim konu ise mangini dönemine ait bir sürü güzel parçayı konserlerde çalacaklar mı? bekleyip göreceğiz..

  • uçak irtifa kaybediyormuş. pilot, hostesi çağırıp "uçaktan 4 kişiyi at, ağırlığı azalt" demiş.
    hostes hemen alman'ın yanına gidip "çabuk aşağı atla!" demiş ve alman atlamış.
    hostes fransız'ın yanına gidip "rica etsem uçaktan atlar mısınız?" demiş ve fransız atlamış.
    hostes türk'ün yanına gitmiş ve "sen bu uçaktan atlayamazsın!" demiş ve türk durur mu, atlamış.
    hostes son olarak kürt'ün yanına gelmiş ve "bu uçaktan atlamak yasak!" diye fısıldayıvermiş...

  • rte'nin kızı esra ile ilgili anlattığı olayın yalan olduğunu kemal kılıçdaroğlu'nun ortaya çıkardığı olay.

    olay nedir diyenler için rte 'nin anlatımıyla : ... gece 1-2 öyle geliyoruz eve .. o zamanlar mücadeleler şimdiki kadar rahat değil , daha zor sıkıntılı dönemler 80 öncesinden bahsediyorum .. -buraya dikkat 80 öncesinden bahsediyormuş- .. ve bir gece yatak odamızın kapısına bir pusula büyük kızım esra asmış 'babacığım bir geceni de bize ayır'.

    80 öncesinden bahsediyor ama kızı 83 doğumlu adam boşuna demiyor yalan makinesi diye..

  • genel kanının aksine bira ile tanışması, daha doğrusu bira yapımında olmazsa olmaz bir bileşen konumuna gelmesi m.s. 12'nci ilâ 14'üncü asırlar arasında gerçekleşmiş olan bitki.

    altı bardakta dünya tarihi isimli ilgi çekici kitabın yazarı tom standage, antik mısır istisnası haricinde antik ve klasik çağdaki biralar ile orta çağ ve sonrasındaki biralar arasındaki farkın da aslında şerbetçiotu kullanımından kaynaklandığını ifade etmektedir. antik mısır'da sulandırılmış ve günümüzdeki lager kıvamına oldukça yakın bir çeşit bira tüketildiği bilinmekteyken bilhassa milattan önceki dönemlerde mezopotamya uygarlıklarının üretimini geçekleştirip tükettiği biranın çok daha koyu ve şerbetçiotu tadı barındırmadığından meyveli şaraba çalan bir tadı olduğu da dile getirilmektedir.

    aynı eserde standage, günümüzde sahra altı afrikası olarak bilinen bölgede cilalı taş devrinden kalma ve mısır, akdarı ve sorghum* gibi bitkilerden imal edilen oldukça tok ve eski usül biraların hâlen bulunur olduğunu da dile getirmektedir. bu biralar, tıpkı antik çağlarda ve hatta daha evvelinde olduğu gibi şerbetçiotu içermemektedir.