hesabın var mı? giriş yap

  • umberto eco'nun efsane romanından uyarlanarak sean connery'nin müthiş oyunculuğunu sergileme şansı yakaladığı filmdir. geçtiği dönemi çok güzel yakaladığını düşündüğüm bu film, gerçekçiliğe ve görsel estetiğe de sahiptir. filmle ilgili tek komiklik ( o dönem için gerekli bir ayrıntı olmasına rağmen ) sean connery'nin saç tipidir. ortası delik bir saksıya benzettiği kafasını sayın connery her sahnede izleyicinin gözüne sokmaktadır.

    kiliselerin ve din adamlarının hakimiyetini kabul etmiş orta çağ avrupasında, gülmenin günah sayıldığı için yasak olması ve güldüren kitapların da okunmaması için zehir sürülmüş sayfalardan oluşturulması detaylarını barındıran bu film, ağır tempoya sahip ancak kesinlikle sıkıcılıktan uzaktır... merak unsurlarıyla izleyiciyi kendine bağlar, dolayısıyla herkesin izlemesini tavsiye ederim.. özellikle de ortaçağ tarihini merak eden ve sevenler için..

  • yıllar yılları kovalarken ve sen her gün aynı sandalyede dünyayı kurtardığını sanırken, pencerenin dışında dönen mevsimler... ilkbahar- yaz-sonbahar-kış.

    egolarını tatmin ederken sen, çürüyen hayatlar... evet kölesin. ama modern!!

    aslında duygularımın tercümanı yine bu adam.
    kocca şiirinden bir kuble..

    can yücel den geliyor:

    sabah 9, akşam 18
    sonra başka mecburiyetler
    sıkışıp kaldık.
    sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
    bu kadar ağır olmamalı.

    hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
    ne saçma...

  • ilginçtir zerre heyecanlandirmiyor beni. hatta tam aksine iğrenç geliyor dekolteli kadınlar. şaka be olm, yeni osbir cektim ondan bu artizligim. geçer 12 saniye sonra. abazanım olm ben.

  • tam 87 yıl öncesinden gelmiş, tokat gibi bir cevaptır.

    ''bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştemal veya buna benzer birşeyler asarak yüzünü, gözünü gizler ve yanında geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. bu tavrın manası neye delalet eder? medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır.'' 1925 inebolu

  • bu konu ile alakalı en son fikir beyan etmesi gereken iktidar stepnesi de yorumunu yapmış.

    " erdoğan'ın kaportası delinmiş, şanzımanı dağılmış, aküsü bitmiştir"
    "zürriyetsiz"
    "şerefsizsin alçaksın"
    "kandan beslenen kafatasçı"
    "senden hesap sormazsam namussuzum"
    "erdoğan klinik bir vaka haline gelmiştir"
    "erdoğan aklı ile arasını açmıştır"
    "erdoğan kandilin yetiştirmesidir"
    "haramzade rüşvetçi"
    "be hey densiz, be hey kanun tanımaz, ahlak bilmez"

    gibi cümlelerle en büyük hakaretleri eden sen ne zaman adalet karşısına çıkacaksın?

  • dönel kavşağa giren araç dosdoğru giden araçlara yol verirse, bir süre sonra dönel kavşağın içi dolup dosdoğru yolu da kapatır.

    bu nedenle dönel kavşağın içinin mümkün olduğunca boş kalması gerekir.

    dolayısı ile dönel kavşaktaki araca yol verilir.

  • eskilerden gelsin.

    başlık: fatih tekke paradoksu beylerrrrr

    1. beyler 12 senedir, ergenliğe girdiğimden beri bunun üzerinde düşünüyorum artık kafayı yicem bir de sizler bakın olm.

    şimdi bu yanına koduumunun evladının soyadı tekke diil mi? peki tekke kelimesinde kaç 'k' var, iki tane amk, yani çiftke olması gerekir, peki hadi çiftke yaptık admın soyadını diyelim, o zaman soyisminde kaç 'k' oluyor, tek k oluyor amk, yani tekke oluyor olm işte burda işler karışıyor ölümcül sonsuz döngüye giriyor cpu, mnskym gene çözemedim lan bi sigara yakcam

    okuyun lan piçler çok önemli bu.

  • üniversite yıllarının ekseriyetle bitmesi ve hiç nefes almadan işe başlamam ile evrilmiş olduğum insan. yani tabii ki arkadaşlar var fakat zamanla aramamaya ve sormamaya başladıkça bağlar kopuyor ve kayboluyor. bir de üstüne istanbul ve iş hayatının yoğun temposu büyük faktör bu durumlarda. bu durumu sorun olarak görmüyorum çünkü, kitap - müzik - film - bomonti gibi etmenlerle hayatımı kısmen stabil bir düzeyde tutuyorum. çoğu zaman rahatlatıcı oluyor. çünkü insanlarla anlaşmak kolay değil, özellikle kolay anlaşılabilir bir yapıda değilseniz. böyle bir duruma alışıp, tekrardan eski arkadaşlarla görüşmeye başladığınızda, kimseye eyvallahınız olmuyor artık. herhangi bir blöf ya da naz ile falan hiç uğraşmıyorsunuz. direkt bağlantıyı koparıyorsunuz. çünkü böyle zamanlar size çok açık bir şekilde tek başına yaşamanın rahatlığını öğretmekte. süreç her ne kadar biraz kaotik olsa da.
    çok takılmamak lazım yani, herkes bir süreç için bu duruma düşüyor.