hesabın var mı? giriş yap

  • kentsel dönüşümde yıktığı evlerin parasını peşin verip (isteyene para, isteyene yeni ev,ev isteyip parası yetmeyene ev gerisini taksit) bütün evi ücretsiz (belediye fen işleri ile) yıktıktan sonra pencere,kapı,baca,demir gibi para eden şeyleri ev sahibine verip molozu 5 kuruş almadan kaldırıyor ise belediye chp'lidir.

    100 binlik eve 47 bin fiyat çıkartıp üstüne 8 binde (hafriyatçı taşerona) ev yıkma ve moloz taşıma parası alıyor ise akp'lidir.

    edit: tomalara su vermiyor ise de chp'lidir.

  • yurtdışından daha önce yanımda benzer cihazlar getirdim. o yüzden bilgim dahilinde bu konuya biraz açıklık getireyim, bazı kafa karışıklıkları var çünkü.

    öncelikle güvenlik ve gümrük kontrolü birbirinden farklı şeyler. kabin içine aldığınız veya uçak altına verdiğiniz bagajlar güvenlik kontrolünden geçerler. bu da uçağa kurallar dışında tehlikeli ve yasak (uyuşturucu/silah vesair...) eşyaları almamaya yöneliktir. kimse xray'de sizin playstation'ınızla ilgilenmez.

    gümrük kontrolü ise havayolu ile girişlerde havalimanı çıkış kapısında olur. ya 'gümrüğe beyanım var' diye kendi isteğinizle girersiniz, ya da gümrük görevlisi tarafından 'davet' edilirsiniz. hakkınızda özel bir ihbar ya da tahkikat yoksa bu davet rastgele yapılır. gümrük alanının kralı da kuralı da yönetmelik değil gümrük görevlisinin kendisidir ve her şey o memurun iki dudağı arasındadır. isterse donunuza gümrük vergisi çıkarır. yönetmelik falan samimi olarak bilmez zaten, o konularda yapacağınız 'yönetmelik şu kadar hakkım var diyor' savunması çoğu zaman idam fermanınızı imzalamak olur. o yüzden hal hareket ve tavırlar önemli.

    diyelim davet edildiniz ve bavulunuzdan 1 tane ps5 çıktı, 'kendime oynamak için aldım', çoğu durumda yeterli bir cevap olacaktır. iki cihaz olursa açıklamak daha zor olur, 2'den fazla cihazı ise açıklamak imkansıza yakın olur. bu durumda gerçekçi olursak en mantıklı yol rüşvettir. 50-100 euro duruma göre iş görür. tüm dünya ülkelerinin gümrüklerinde rüşvet çatır çatır geçer.

    rastgele gümrük kontrolüne yakalanmak düşük bir ihtimaldir ama ihtimal dahilindedir.

    motorlu araçla gelirken de gene ülkeye giriş yapınca ve yine rastgele gibi bir oranda detaylı gümrük arama için davet edilirsiniz. bazen 'var mı bir şey' diye sorulur geçer gidersiniz. ama detaylı arama oranı uçak yolculuğuna göre hayli fazladır ve eğer balkan ülkelerinden geçiyorsanız her sınırda benzer durumu yaşarsınız. avantajlı yanı buradaki rüşvet tarifesi çok daha ucuzdur. 10-20 euro her kapıyı açar.

  • algısı mı kaldı lan? vermişiz vereceğimizi. yavşaklığın lüzumu yok. türkiye'de darbe olup chp'liler mhp'liler işkencedeyken sizin gibiler avuçlarınızı ovuşturuyordunuz. duyan da darbeden muzdaripsiniz sanacak.

  • "siz antik tiyatroyu görme heyecanı içinde yürürken, sizin paranızı almak üzere ellerinde hiçbir anlamı olmayan eşyalarla yalvararak sizi taciz eden bu kalabalıkla karşılaşmak tüm neşenizi kaçırıyor."

    müthiş bir gözlem. türkiye'nin herhangi bir yerindeki turistik bölgenin yöre halkını eksiksiz tanımlamış teyzem.

  • türk halkının anlayacağı dilde yazıyorum;

    yere göğe sığdıramayıp milyon eurolar verdiğiniz, uğruna saçma sapan şarkılar yapıp halkı gaza getirdiğiniz, bir bok alamadan eve dönen primci, gazeteciye saldıran, belinde silahla el alemin eşine salça olan a milli futbol takımının hatta teknik kadronun hatta federasyonun toplamında şu kızdaki kadar taşak yok.

    helal olsun. kazanmak önemli değil şu mücadeleyi görmek bile yeter. olimpiyat oyunları olmasa şu kızlardan haberi dahi olmayacaktı ülkenin.

    edit: 'taşaklı' kelimesini kullanmam cinsiyetçi bir algı yaratmış. bu bir ironiydi. ben bu ülkede eskiden ironimi açıklamak zorunda kalmazdım. ama mecburen şu an üşenmeden 'istemeyerek' açıklamak istiyorum.

    taşaklı dememin sebebi: cinsiyetçi türkiye'de cesaretin, hırsın, mücadelenin erkek bir eylem olduğunu dile getirmek için taşaklı kelimesinin kullanılması. ama bu maçta, entrynin başında belirttiğim 'erkek' futbol takımında görmediğimiz cesaret ve gücün, kadın voleybol takımımızda fazlasıyla gördük. o sebepten, erkekte göremediğimiz gücü kadında gördük manasında 'taşaklı' dedim. o kelimenin cinsiyetçiliğine ithafen.

    daha da açayım mı?