ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şimdiki balıklar neden karaya çıkmıyor
ciguli
-
(bkz: bilale anlatır gibi)
dünyanın sayılı akordeon virtüözlerinden olması ve pek çok festivalde pek çok sanatçı ile veya solo sahne almış olması, çok geniş bir ses aralığını, balkan tipi ile başlayıp sonra daha farklı vokal tekniklerine taşımayı öğrenmiş, müzik bilgisi itibarı ile, alaylı olmasına rağmen bir sürü okullunun eline verebilecek olması ve daha pek çok, müzisyenliğine dair meziyetine rağmen, etnik kimliği, öldüğü gibi bir insan olması, got yalamaması ve başka bi sürü nedenle, türk müzik piyasasında hak ettiği değeri bulamamış bir müzisyendir.
laf edenler, lütfen, önce 4/4lük bir şarkıyı, akordeonda bi çıkarsınlar, sonra 9/8 ve bol bol komalı bi balkan şarkısını, diatonik klavyeli ve körüklü bir enstrüman olan akordeonla imprevize edebilir hale geldiklerinde, cigulinin müzisyenliğine dair yorumlarını seve seve dinlerim. kimse, eleştirmek için yapmak mı gerekir argümanı ile gelmesin, eğer kuramsal veya teknik bir eğitimin veya altyapın yoksa, bazı şeyleri eleştirmek için o konuda ustalık aranır. yaptığı müzik senin kulağına uygun olmayabilir, eyvallah, başım üstüne, ama teknik bir konuda, sırf yaptığı müzik senin hoşuna gitmiyor veya müziğin içinde aslında yapılması çok zor olan şeyleri anlayamıyorsun diye ukalalık yapma hakkını kimse vermez.
bu akordeon kısmı idi, 3 oktavin üzerinde bir ses aralığına sahipti ciguli, resmi olarak ölçüldü mü hiç bilmiyorum, bu benim en mütevazı tahminim, 4 oktavi zorlar hatta geçebilir gibi geliyor bana parça parça dinlediğim şarkılarından, canlı performanslarından. bugün piyasada tutan, iş yapan şarkıcıların, kadın erkek, bi çoğunun ses aralığı, auto-tuner olmadan, kıçlarını yırtsalar 2 oktavi geçmez. cigulinin yapabildiği vokal oyunlarına, bırak oyunları, nefes yetiştirebilmeleri için çoğuna dışarıdan kompresörle hava basmak gerekir.
evet, ciguli, kıymeti bilinmese de, türk müzik tarihinde önemli bir şahsiyetti. müzikten biraz anlayan insanları katil edecek binnaz isimli şarkısı, müzikten birazdan daha fazla anlayan insanlarca, özellikle vokal oyunları nedeni ile özel bi yere konulur. diafram - kafa sesi arasındaki geçişleri duyar çünkü bi insanlar, overtone söylediği yerleri duyarlar, iniş ve çıkışlarda sesinin rahatça akışını fark ederler. gırtlak oyunlarını duyarlar. binnazdaki vokal oyunlarını türkiyedeki vokallerin içerisinde teknik olarak ve bu kadar rahat, zorlanmadan yapabilecek vokalist sayısı bir elin parmaklarını geçmez, bunu bilirler. bide bütün bunları 9/8 gibi aksak ve zor bir ritmde, nefes alırmışçasına doğal bi şekilde yapabilmesini duyar çünkü o insanlar.
ciguliyi beğenmiyorsundur, müziği hoşuna gitmiyordur, ses tonu kulağını tırmalıyordur, içten içe balkan tarzı müzikten hoşlanmıyorsundur, senin için fazla esmerdir, sebebin her neyse eyvallah, başım gözüm üstüne, ama nolur, mevzu, olmayan bilgilerle teknik eleştiri, tartışma noktasına gelmesin, gerek yok.
edi: türkçe karakter
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: sineklerle nakliyata başladım anlatıyorum
1. kağıttan gemi yaptım. sonra 25 tane sinek yakaladım. sinekleri ayağından iple kağıttan gemiye bağladım. ilk önce; 5 tanesi kaldıramadı gemiyi sonra 10 tanesi hafiften oynatmaya başladı sonra 15 tanesi baktım gemiyi kaldırıyor. ama geminin yolcusu yok diye yolcusu olduğunda kaldıramayacaklarını düşündüm ve 25 indi bağladım gemiye. şuan gemiyle odanın içinde deneme nakliyatları yapıyorum; cipsleri ve çikolataları rahatlıkla taşıyabiliyorlar. yakında bu sinek sayısını arttırıp uluslararası cips ve çikolata nakliyat işine giricem. tabi sinekleri biraz eğitmek lazım. dışarıya çıkardım nerede bok var oraya gittiler cipsler ziyan oldu biraz eğitimden sonra caps varrr *
jon snow
90'ların özel olmasının nedeni
-
90' ların bu denli özel olmasının sebebi, milenyum* yılına denk gelmesinden ibarettir.
milenyum sonrası türkiye' de ve dünyada çok şey değişti. teknoloji gelişti, insanların uğraşları, alışkanlıkları, imkanları, ihtiyaçları farklılaştı. zevkler, renkler bambaşka bir hale büründü.
90' ları belki de en özel yapan eden internetin de bu denli yaygın olmayışıydı. zira, insanlar reel hayat ile daha bütün bir halde idi. iletişim çok kıymetli idi. değer veriliyordu. şimdi ise basit bir araç ve önünde kocaman bir yelpaze var.
90' lı yılları yaşayan neslin belki de en önemli dönüm noktası marmara depremi idi. şahsen bu benim dönüm noktamdı ve bu olaydan sonra hayatım çok değişti. 90' lı yılları hala arar gözlerim, insanlarla iç içe olduğum o dönemler, sevgi, şefkat daha çok demekten ziyade bazı şeyler daha sade, daha yerinde idi ve bir çok kişi bence haddini de biliyordu.
90' lar ne çok iyiydi ne de çok kötü, sadece bazı şeyler yapaylaştı, sanal bir hale geldi.
bir uyuyun 6 ay sonra uyanın
-
bu adamin bakan oldugu ulkede binlerce muhendis, mimar vs... issiz geziyor ya.
adaletini silkeleyeyim simulasyon.
debe editi : trajikomik halimizi sukulayan elleriniz dert gormesin.
aşurenin gereksiz bir tatlı olması
-
"be hey dürzü,
ne ararsın aşure ile aramda
sen kimsin ki fasülyeyi sorarsın?
hakikaten gözün yoksa hamurda
sütlü tatlıya niye nohut sorarsın?
nohut, fasülye yiyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararım, yerim.
ikimiz de gelsek herhangi bir özsüte,
ben seviyosam aşuremi yer giderim
tatlı krizinde mümkün müdür seçmek
yatıp kalkıp aşureye dua et.
senin gibi dürzülerin yüzünden,
tatlıdan da soğuyacak bu millet
tatlı krizindeki hali sakın unutma
aşureye dil uzatma sebepsiz
annen yine tatlı yapardı ama
içinde ne var bilemezdin şerefsiz"
30 temmuz 2021 fatih altaylı yazısı
-
müthiş yazıdır.
link
siteye gitmeye üşenenler için amme hizmeti:
--- spoiler ---
tarihe not düşmek için sormuştum zaten
tam 32 gün önce yazdım “nerede bu uçaklar başlığı” ile.
marmaris'te idim, canım orman gözümüzün önünde cayır cayır yanıyordu.
alevler büyüyor, yangının içinde canla başla söndürme çalışmalarına katılanlar, gökten gelecek bir yardım bekliyordu, yangın söndürme uçaklarını.
o uçaklar asla gelmedi.
bir ormancı şehit oldu.
ben de ilgili bakan'a, yani bekir pakdemirli'ye sordum.
“- yangın söndürme uçakları kiraladığınızı biliyoruz. bu uçaklar nerede?
- bu yangına neden müdahale etmediler?
- yangın söndürme uçaklarının nasıl ve nerede kullanılacağına kim karar veriyor?
- bu yangına uçaklarla müdahale etmeyip genişlemesine izin verilmesinin özel bir amacı var mıydı?
- uçakları kullanmayanlar, kullandırtmayanlar hakkında bir işlem yapılacak mı?
- yerli ve milli türk hava kurumu'nun uçaklarını yangın söndürmede kullanmamaya devam edecek misiniz?
- bu inadın bir nedeni, bir gerekçesi var mı?
- hayatını kaybeden orman personeli için üzülüyor musunuz?”
ve altına da şöyle bir not düştüm,
“bu sorularıma yanıt alma ihtimalimin çok düşük olduğunu biliyorum.
ama bazen sorular yanıt almak için sorulmaz nelerin yanıtsız kaldığının tarihe not düşülmesi için sorulur.”
dün aynı anda 20 yerde yangın var.
bakanlık ise 3 uçakla müdahale edildiğini söylüyor.
thk uçakları ise hala yerde.
“bakanlık kiralamıyor, bari biz kiralayalım” diye arayan belediye başkanı ise kayyum yönetimindeki thk'da bir yetkiliye ulaşamıyor.
zaten belediyenin aramasına gerek yok.
orada biraz liyakatli biri olsa yapacağı belli.
“ulan memleket yanıyor” diyecek ve kendi karar verip bu uçakları uçuracak.
yangına gönüllü müdahale edecek.
o koltukta ben oturuyor olsam, yapacağım net bu.
isterse suç olsun, isterse ceza alacak olayım.
“orman yanacağına ben yanarım” deyip o uçakları bakan'a rağmen uçururum.
peki türkiye yanarken thk kayyumu neredeymiş biliyor musunuz?
ben görmedim ama kendi söyledi.
düğündeymiş düğünde.
keşke bir de tarağı olsaydı.
ülke yanarken taranırdı.
--- spoiler ---
danla bilic'in ekşi sözlük ofisten fotoğraf atması
-
sözlüğe badana falan yapılacak galiba.