ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rüzgar erkoçlar
-
sistemi rahatsız etmiştir.
neden içinde bulunduğu durumu paraya çevirmiyor?
voleyi vurup köşeyi dönmüyor?
evlenme programlarına çıkıp sirk hayvanı rolü üstlenmiyor?
fırında çalışıp bize dürüst mütevazi rolü mü oynuyorsun?
al işte cezanı bul, çalıştığın yeri deşifre eder, seni yine sistemin içine çekeriz. oraya gelip sana laf atanlar olsa, kavga etsen, aksiyon yaşansa ne güzel ne güzel.
bu ülkede biri azıcık da olsa doğruları yapsa, herkes rahatsız oluyor. çünkü dürüst, namuslu biri, böyle olamayan herkesin seçimlerini sorgulatıp, kötü hissettiriyor. o yüzden yaşama şansı yok. mutlaka tüketilmeli. yok edilmeli.
bretton woods sistemi
-
ikinci dünya savaşının neticelerinin batı cephesinde tükenişine nefes aldıran atlantik ötesi, dolar merkezli yaptırım politikası.
1944 programlı, abd dolarının dünya parası niteliği kazandığı, yeni tip sömürgeciliğin temel niteliğinin dünya finans oligarşisinin politik keyfiyetine bırakıldığı yağma düzeneğinin adıdır.
(bkz: doların sabit kurdan altına çevrilmesi)
sırrı süreyya önder'in kobani'ye gitmesi
-
halkın çocuğu, direniş adamı, faşistlerin korkulu rüyası olan sırrı abe'nin kobane'ye gitmesi durumu.
henüz gerçekleşmemiştir. lakin apo'nun sol kolu olan sırrı abe'nin; ışid zulmü altında inim inim inleyen, megri megri diye bağıran hewallerin durumuna daha fazla kayıtsız kalamayacağı kanaatindeyim.
hayde sırrı abe.
halloween
-
cadilar bayrami, cadilarin birbirini ziyaret ettigi, kuskun cadilarin baristigi, kucuk cadilarin buyuk cadilarin ellerini opmek suretiyle harclik seker vs aldiklari gun
pandeminin çoktan bittiği iddiaları
-
aynen. çok yerinde bir iddia.
ölenler de ibnelik olsun diye falan ölüyor. çok doğru.
insan ilişkilerinde sık yapılan hatalar
-
insanları gözünde fazla büyütmek.
onlar zaten kendilerini o kadar büyük görüyorlar ki, bir de sen büyütünce, karşında tanrı pozisyonunda seni yargılayan biri oluveriyor.
"hele bi' otur soluklan yeğenim" jokerinizi elinizden hiç bırakmayın.
muhammad ali
-
"vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek ve savaşa gitmeyerek nasıl bir insan olduğunu,
"adım peygamberimin adı onu yere yazdırmam"
diyerek ve yıldızlar geçidinde yıldızını duvara astıracak kadar şuurlu bir müslüman olduğunu
"kelebek gibi uçarım arı gibi sokarım"
"alt tarafı bu da bir iş. otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. ben de insanları döverim."
"şampiyonlar salonlardan çıkmaz. şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar."
diyerek ve kariyerinde zirvelerde kalarak gelmiş geçmiş en büyük sporculardan olduğunu
"hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur."
"rüyalarınızı gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır."
"ön yargı karanlıkta kalmış olmaktan kaynaklanır. gün ışığı onu arındırır."
"seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır."
diyerek bilgeliğini bizlere göstermiş büyük insan mekanın cennet, komşun ismini aldığın peygamberimiz muhammed s.a.v. olsun.
sabri ideal sağ bek değil
şırnak'ta bulunan 1 metre boyundaki kertenkele
-
seçim sandığından çıkarıldığına göre milli iradeyi yansıtan kertenkeledir.
leyla ile mecnun'dan akılda kalanlar
-
herşeyi salla ama çayı demle be abi!
sallama çaya binaen.
umibe no kafuka
-
sürükleyici bir kitap.
kitabı okurken gerçekten sürüklendiğimi hissettim. elimden bırakamasam da kurguyu oturtmakta zorlandım, başı sonu belli bir klişe beklentim olmamasına rağmen, kitabın sonunda okurken edindiğim beğeniyi bulamadım.
sürükleyici olma nedeni, hikaye, karakterler ya da olaylar değildi kesinlikle. kitabın tamamının içine gizlenmiş tamamen okuyanın şahsi deneyimlerine hitap eden birbirinden uzak cümleleri bulma çabası kuvvetli bir okuma arzusu yaratıyor diyebilirim.
kitap yazmayı deneyenler, kendi cüretlerine hayret edenler bilirler ki, bir kitabı yazma dürtüsü, bir kıvılcımdır, lakin iyi beslenmediği zamanlar sönmeye mahkumdur. hayal kurmak ile hayallerini başkalarına anlatmak arasındaki fark muazzam olduğu için, kendi sözcüklerinize yabancılaştığınız noktada kurguyu kaybetme riskiyle de karşı karşıya kalırsınız. yazmaya cüret ettiğiniz kitap ipe sapa gelmez bir hal almaya başladığında ise kurgunun değil hayran olduğunuz cümlelerin peşine gidersiniz.
işte bu kitabın cazibesi ve falsolu kısmı ben deniz labelleye göre tamamen budur.
yazar, metaforun acıklamasını yaparak okuyucuyunun hikayeyle bağlantısını sürekli koparmıştır. belki bu açıklamalar gerekliliktir. belki de benim gibi önce hayran olunacak cümleler yaratıp, bunları merkez belleyip geri kalan hikayeleri bu cümleleri birleştirmek için kullanan bir yazardır murakami.
türkiye'ye ithal edilecek 5 bin yunan doktor
-
tus'ta asistan kontenjanı açmayan üniversitelerin, yunan hekimlere sınavsız uzmanlık eğitimi vermesini sağlayacaktır. insanlar senelerini veriyor tus'u kazanıp istediği bölüme asistan olabilmek için, madem asistan eksiği var tus'ta kontenjan açsanıza! isteyen gelsin çalışsın da sanki burada uzmanlık eğitimi almak isteyen hekim bulamıyorlarmış gibi açıklama yapılması çok komik.