hesabın var mı? giriş yap

  • 15 yıllık bas gitaristlik hayatımda geçen yıl doğruluğunu anladığım durumdur. şöyle ki, taksim (bkz: dorock) barda düzenli sahne aldığımız zamanlardan birinde, judas priest'ten painkiller çalıyoruz. baya da iyi yardırıyoruz parçayı normalde. ancak alkolün etkisiyle sanırım, bu sefer ben parçanın daha girişinde mavi ekran verdim. parçanın hangi nota ile başladığı konusunda bile bir fikrim yok. beyin olmuş tabula rasa. lan dedim bittik. sonra aklıma geldi, olm rezil olacağına kapat potanstan gitarın sesini, çalıyormuş gibi yap. ama nasılım a dostlar, görmeniz lazım...yılların air guitarcılarına taş çıkaracak hareketler yapıyorum. bir davulcuya gidiyorum şekil yapıyorum, bir seyirciye gidiyorum gitarı biralarla tokuşturuyorum falan. insanlar gazdan ölecek.

    arkadaş, grup arkadaşlarım da dahil, biri de çıkıp demedi ki aga bu nedir? lan bildiğin çalmadım parçayı, kimse anlamadı. tebrik falan aldım hatta milletten. orada anladım ki, boş işler bunlar. o zamandan beri jamiroquai falan çalıyorum daha çok lan. nasıl travma yarattıysa artık...

    denizin buz gibi sularından gelen edit: işittiğim laflar sebebiyle illa "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" diye not düşüreceksiniz adama. hayatımın yarısını verdiğim bir enstruman için nasıl "boş işler bunlar" diyebilirim ki?

  • büyük hilmi'nin, "2002 yılından bu yana tek bir ölü yatırımım yok benim" diyerek ak parti ve ali ağaoğlu arasındaki ilişkiye sağlam yerleştirdiği dizidir.

    (bkz: cuk)

  • asansör tam yere çarptığında zıplamak gibi saçma birşey söyleyeceğim, hiç bilimsel olmayacak.

  • sözlüğün sözlük olduğu başlıklardan biri.

    toplum 5.0 felsefesi teknolojiyi içselleştirmiş bir toplumu ifade etmekte, peki teknolojiyi nasıl içselleştireceğiz? işsiz kalarak mı?

    belki de evet. buna demonetizing yani parasızlaşma deniyor.

    kısaca şöyle ifade edelim, bir şeyin üretim maliyeti yeterince ucuzlarsa bedava dağıtılır mı?

    30 yıl önce bir bilgisayar, video kamera, ses kayıt cihazı, navigasyon aleti, telefon, müzik çalar vb bir çok aleti aynı anda almak için belki 100bin dolar ödemek ve hepsini taşımak için de kamyonete ihtiyaç vardı. bugün hepsi 1000 doların altında cebimizde.

    bir şirket olduğunuzu düşünün, kendi ürettiğiniz bilgiyi arşivlemek ve yönetmek için dahi onlarca çalışan, odalarca dolap ve evrak gerekirdi, şimdi sadece 1 muhasebe elemanının elindeki bir yazılımla halloluyor.

    30 yıl önce sağ dikiz aynası bile opsiyonelken bugün geri görüş kamerası standart paketlerde yer almaya başladı.

    15 yıl önce bir mesaja 2 kontör öderken şimdi binlercesini harcıalem olarak veriyorlar, yüzüne bakmıyoruz.

    dünyanın en pahalı şeyi olan bilgi dahi bugün çok ucuz çoğu zaman bedava. enstruman çalmayı öğrenmek mi istiyorsun? kendi mobilyanı kendin mi yapmak istiyorsun? finans öğrenip borsa oynamak mı istiyorsun? hepsi bedava.

    üretim yeterince ucuzladığı zaman ücretsiz dağıtılabilir. endüstri 4.0 devrimi gerçekleştiği zaman insanlara çalışsınlar diye değil, çalışmasınlar diye para ödenmesi gündeme gelebilir. işsizlik oranlarını düşürmek için uğraşmak yerine işsizliği kabullenmek de bir yöntem olabilir mi?

    birkaç yıl önce isviçre'nin vatandaşlık maaşı verme düşüncesi vardı. bu o kadar uzak bir şey değil. aynı zamanda o kadar iyi de değil, kendi dinamiklerini getirecek bir şey olurdu.

    vatandaşlık maaşı verildiği durumlarda çalışmayan insanlar toplumda dışlanırdı. sistemin kaynaklarını tüketmek ama katkıda bulunmamak toplum açısından yanlış karşılanacaktır. bunun örneğini almanya'da görebiliriz. sürekli işlerinden çıkıp işsizlik maaşı haklarını sonuna kadar kullanan, mümkün olan her yolla vergi ödemekten kaçan türkler almanlar tarafından bu yüzden sevilmiyor.

    gelecekte, insanların barınma, yiyecek, iletişim gibi ihtiyaçları için endişelenmeyeceği standart vatandaşlık maaşlarının gelmesi (gelişmiş ülkelerde) mümkün olabilir. bu durumda insanlar çalışmayacak mı? elbette çalışacak. öncelikle lüks istekler için, ikincil olarak sosyal statü için, toplum tarafından dışlanmamak için insanlar çalışacak ve maaş alacaklar. aldıkları maaşı dünyayı gezmek, lüks yat almak, daha dev ekran bir tv için harcamaya devam edecekler.

    bu aynı zamanda bir tersine göç etkisi de yaratabilir. neden? çünkü böyle bir ortamda sadece kalifiye insanların iş bulması mümkün olacak. fabrikada forklift operatörüne, montaj elemanına, sokakta çöpçüye ihtiyaç yoksa ve bu insanlar toplumda kabul görmüyorsa ne yapacaklar? elbette gelişmiş ülkeden vatandaşlık maaşını alıp kendilerine iş sağlayabilecek olan, üstelik o maaşla çok daha fazlasına sahip olabilecekleri gelişmekte olan ülkelere gidecekler. ne o? son birkaç satır çok mu tanıdık geldi?

    5. jenerasyon toplumda insanlar sadece üretmenin verdiği haz ve getirdiği sosyal statü için çalışacaklar. hayat mücadelesinin içinde kaybolmak yerine bilim yapacaklar, sanat üretecekler, icat yapacaklar. evini geçindirmek için değil, geliştirdiği yeni projenin finansmanını biriktirmek için çalışacaklar. toplumsal gelişim açısından harika bir zaman dilimi olacak ama buna ayak uyduramayan insanların topluma yeni bir alt tabaka yaratması söz konusu olabilir.

  • e: benim elimde bişey vardı ya? bi yerdemi unuttuk?
    k: yoktu aşkım elinde bişey.
    e: vardı yaa...
    e: hah buldum, elini tutumayı unutmuşum
    k: poşetmiyim ben be!

  • aşmış bir adamdan geliyor, adam üşenmemiş hesaplamış abi:

    "şimdi en büyük euro banknotu 500.. 30 milyon euro'yu bölersek 500'e, toplam 60.000 banknot olduğu ortaya çıkar.. ki hepsi 500 euro ise..

    o da 600 tane 100'lük 500 euro destesi eder..

    bir 500 euro banknotunun uzunluğu 160 mm, genişliği 82 mm, destenin yüksekliği yazmıyor da o da 100 mm civarı olsa..

    basit bir hesapla *, bir 500 euro destesinin hacmi 160x82x100=1312000 mm3 eder.

    600 tane desteyi hesaplarsak da 1312000x600=787200000 mm3 eder..

    basit bir çevirme ile bu da 787200 cm3 eder..

    bir bay ayakkabı kutusu 34 cm x 18 cm x 13 cm olduğundan, bir ayakkabı kutusunun hacmi 7956 cm 3 eder..

    demek ki bilal erdoğan'ın evi araştırılsa 787,200 / 7956 dan yaklaşık 99 tane ayakkabı kutusu bulabilme ihtimalimiz var..

    ben bu hesabı neden yaptım peki??

    kafayı yedim sabah sabah da ondan..

    30 milyon euro nedir abi yaa.. orada kimlerin hakkı var kimlerin..

    daha neyin mazlumiyetini yapıyorlar utanmadan..."

    (bkz: hesaplayan adamlar)