hesabın var mı? giriş yap

  • flashback: 90lı yıllar. star 1 televizyonu. boş bir koridor ve gittikçe yaklaşan topuklu ayakkabı sesleri.

    tak.... tak.... tak... tak.....

    sonrasında bülent ersoy. ablanız kurban olsun size...

  • hem reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek adlarından söz ettirmeyi bilmişlerdir hem de "ama siz haklıydınız ve biz de patateslerimizi değiştirdik" diyerek samimiyet puanı toplamak istemişlerdir. reklamcılık başarısıdır.

  • başbakan'ı eleştirenin işinden atıldığı, hapislerde çürüdüğü, başbakanın konvoyuna uzaktan metalci işareti yapanın iki gün nezarete atıldığı, parasız eğitim istiyoruz diye pankart açanların yıllarca hapiste kaldığı bir ileri demokrasi ülkesinde hala başbakan protesto edebiliyorlar. gerçekten aşk olsun.

  • d smart adlı kuruluşun aylar süren ısrarlı call center aramaları, arkadaşımda şu radikal yalana neden olmuştur.

    d: şöyle indirimler var böyle indirimler var bıdı bıdı...
    a: ya bizim televizyonumuz yok aslında.
    d: o zaman şöyle yapalım, televizyon verelim. böyle yapalım hebe hübe..
    a: ben körüm.
    d: pardon...... geçmiş olsun.

  • yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
    ''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
    bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.

  • kızlar okumasın; cumartesi pompaya gidiyoruz beyler.

    edit: kızlar da okumuş lan :(
    edit2: aşkım ben gitmiyom evdeyim ben amk.
    edit3: amk dediğim için özür dilerim.

  • öncelikle karşılaştırmalı fotoğraf, bölüm videosunda daha birçok detay var: https://i.hizliresim.com/prjml8.jpg

    türk televizyonun yeni rezilliği. izleyiciyi kurgu maceralarla kandırarak salak yerine koyduklarını biliyorduk, program içeriğinin büyük kısmının otel odalarında ve üstüne kumaş atılmış yemek masalarında geçiyor, bütün bu iç çekimler istanbul'da yapıldı. hatta iki ay önce döndükleri halde hala istanbul'da çekim yapıyorlar. son bölümün önemli bölümü safiye'nin sahte zehirlenmesine ayrıldı. daha sonra "aman da sevgilim zehirlenmiş" diye faik 15 saatlik yoldan bunun yanına gelmez mi? safiye bu arada tırnaklarını kesip boyamış, saçını değiştirmiş ama hala baygın numaraları yapıyor, ms hastası oğlumla konuşamadım diye sömürü konuşması yapıyor. fotoda göreceğiniz gibi yattığı yatak zincirlikuyu'daki avantgarde levent hotel'in residential suitinde. safiye telefonda ingilizce/tarzanca lobiyi arıyor ama anlaşamıyor, bu da zincirlikuyu'daki otelde. daha sonra otelin restoranına iniyorlar, güya vietnam'da oteldeler, mutfağa gizlice girip menemen yapıyorlar. mutfakta buzlamaya çalıştıkları "the buffet" restoranın ismi. bu zincirin 4 şubesi var, hepsi de türkiye'de.

    programın yapımcısına not: böyle sahtekarlıklar yapacaksanız ilk önce prizlere dikkat edin. çok gezenler bilir, bizim prizlerimiz bazı batı avrupa ülkelerinde kullanılıyor, dünyadaki otellerde oda için mutlaka kendi standartlarında priz olur, kesinlikle, asla başka tür priz kullanılmaz, sadece banyo gibi yerlerde çoklu standart destekleyen priz olur. türkiye'de kullandığımız alman standardındaki topraklı prizi uzakdoğu'da göremezsiniz. buradan açık verdiniz. mutfakta buzlama çabasına girip yine de sondaki "fet", baştaki "b" tepedeki "the" kısmı görünen dev logo da foursquare'e "the buffet" yazıp kullandığınız mekanın ortaya çıkmasına sebep oldu. üstelik o bölümdeki kıyafetleri giymiş olan safiye ve faik geçen hafta çekim öncesi gittikleri yemekte magazin programlarına poz verdiler.

    edit: çok şükür işsiz değilim. aq veledi bazı yazarlar sanki kendisi bütün gün atomu parçalıyormuş gibi küçücük beyniyle laf soktuğunu sanıyor ezik. sayfalarca game of thrones kritiği yapınca daha havalı olmuyorsunuz. burada büyük bir medya aldatmacası var, insanları farklı bir ülkede gibi gösterip birbirleriyle sahte kavgalara sokup televizyonculuğu dibe çekmeye çalışanlar var. sen bunun ortaya çıkmasını işsizlik olarak görüyorsan kandırılmayı hak ediyorsundur.

    buyurun bu 9. bölüm, otel odası 10'ncu bölümde de görünecek:
    https://www.youtube.com/watch?v=lddhttpvpew

    otel restoranının foursquare sayfası:
    https://foursquare.com/…et/508cf0b1e4b066b588158c3f

    otelin foursquare sayfası:
    https://foursquare.com/…8c8e5e88c928804f2466/photos

    zomato fotoları:
    https://www.zomato.com/…-hotel-levent-merkez/photos

    otelin web sitesinden resıdentıal suıte fotoğrafları: (cepten girince deluxe oda çıkıyor. pc'den görünüyor)
    http://www.avantgardecollection.com/…l-suite.5.aspx

  • 'bütün vaktinizi sizi sevmeyen ve asla sevmeyecek adamlara harcıyorsunuz. bu kadar vakti ilime bilime harcasanız evde uygun niteliklerde adam yaratacaksınız zaten'

  • kendi ağzından dile getirdiği tezidir. yazının ana teması rakı balık uyuşmazlığıdır.
    .......................
    rakı yüzde 40 veya üstü olan yüksek alkollü bir içecek. ayrıca aromatik açıdan çok fukara. örneğin iyi bir şarapta aşağı yukarı 200 civarında aromatik not veya nüans var. rakıda ise iki veya üç. yüksek alkollü ve tekdüze bir içki. damağı uyuşturuyor ve mideyi kazındırıyor. bu durum meyhane ve balıkçıların işine geliyor tabii. müşteriler ne yediklerinin pek farkına varmıyor rakı içince. özellikle de soğuk ve sıcak mezelerden sonra sıra balığa geldiğinde, müşterinin damağı hiçbir nüansı anlayamayacak durumda oluyor. ezine peyniriyle rakıya eyvallah. ama yemekle içki içecekseniz şarap, yoksa mineral açısından zengin doğal kaynak suyu derim...

    edit:
    1– biraz aşağıda verilmiş ama kaynak vedat beyin hürriyetteki köşesidir.
    2– "giydirme" kelimesi sırf başlık ilgi çeksin diye değil özellikle rakıseverlerin algısı ve rakıya bağlılığı düşünülerek tercih edildi. biraz fanatik bence rakıseverler.
    3– rakı senede bir kere içerim sağlam olacak şekilde. şarap ise iki yılda bir belki bir kadeh içerim. iki içkinin de fanatiği değilim. naçizane alman ve belçika biralarını severek tüketirim.
    4– babam şarap yapar. posa halindeki, sıkımı bitmiş üzümü komşumuz alır rakı yapar. bu, bilenler için rakıyı ikinci derece içki konumuna düşürebiliyor nedense.
    5– yazar haklı,katılmamak mümkün değil. ama yazısının hiç bir yerinde rakı ve içenlerini lanetlemiyor. bundan maada türk biraları hatta türk pizzaları için yaptığı sert eleştirilerde de son derece haklı bence.

  • cemal süreya , çok iyi anlaştığı için kız kardeşiyle evlendirmek ister ahmed arif'i. ahmed arif kabul eder durumu. der ki cemal süreya " evlen kız, türkiye nin en iyi şairi". ertesi gün için randevulaşılır. ankara'da zafer çarşısının önünde buluşacaklar. cemal süreya ile kız kardeşi ayten beklerler ama ahmed arif gelmez bir türlü. sonradan öğrenirler ki temiz bir gömleği olmadığı için gelememiş.