hesabın var mı? giriş yap

  • lazer kelimesini duyduğumuzda en basitinden bir çoğumuzun aklına hemen star wars filmi düşer, çünkü dünyada en beğeni gören en ünlü lazer aleti ışın kılıcıdır diyebiliriz ya da başka bilim kurgu filmlerinde de benzerlerini görmüşsünüzdür.

    peki lazer nedir peki?
    lazer teknik olarak bir ışıktır; fakat oluşan ışık ve yayılması bakımından diğer ışık kaynaklarından farklıdır aslında.kabaca anlatacak olursak çeşitli atomları veya molekülleri yaymak için belli bir enerjiyle uyarılan bir madde çeşitli dalga boylarında ışık vermeye başlar ve elde edilen bu ışığı yükseltirsek tipik olarak çok dar bir radyasyon ışını üretmiş oluruz.

    işte lazer kelimesi de aslında ışığın üretilme prosedüründen dolayı light amplification by the stimulated emission of radiation( uyarılmış radyasyon emisyonu ile ışık amplifikasyonu ) kısaltması olarak ortaya çıkan bir anakronimdir .

    fizikteki bir çok fikir gibi bu fikrin babası da albert einstein'dır. albert einstein 1916 yılında uygun koşullar altında atomların aşırı enerjiyi ışık olarak ya kendiliğinden ya da ışıkla uyarıldığında açığa çıkarabilecekleri yönündeki bir önermede bulundu bu teorinin üzerine yıl 1953'e geldiğinde amerikandan charles h. townes ve rusyadan(sscb) aleksandr mihayloviç prokhorov ve nikolay gennadiyevich basov ayrı ayrı lazer'i keşfettiklerinden dolayı üçü de 1964 nobel fizik ödülü'nü paylaşmış oldu.

    lazerlerin keşfinin ardından bu durum bilim kurgu yazarlarını etkilediği gibi amerikan ordusunu da etkilemişti. düşünce olarak bir çok kişiyi etkilese de pratik uygulamaları biraz hüsrana uğradı diyebilirim ve hayatımıza etkili bir şekilde girmeleri için geliştirilmeleri yıllar aldı.

    1970'lere gelindiğinde ilk lazer tabancası yapılmıştı. eminim ki bu tabancayı hayalinizde canlandırdığınız. fakat hayaliniz suya düşecek diyebilirim, çünkü ilk lazer tabancası barkod tarayıcı olarak piyasaya sürülmesiyle ortaya çıktı.

    bu gelişmeler sonucunda hayatımızda bir çok şey için lazerleri kullanmaya başladık. örnekler verecek olursak; diskman gibi müzik çalarlar da , cdlerde, yazıcılarda, tıp alanında kullanılan cihazlarda(en bilineni göz bozukluklarının giderilmesinde), sunumda kullanılan işaretçiler de, mesafe ölçerler de(mesela bu sayede uydumuz ay'ın bizde her yıl uzaklaştığını bilmekteyiz), spektrometreler de ve günümüzde bir çok askeri silahlar da kullanılmaktadır.

    şu an biz konuşurken bile lazerlerin, fantastik ışığının etkisi büyüyerek birçok uygulama ve endüstri için vazgeçilmez birer gereklik haline gelmeye devam ediyor diyebiliriz. hatta allied market research (amr) tarafından yapılan tahminlere göre lazer pazarının 2026 yılına kadar 550 milyar doları aşabileceğini bile gösteriyor.
    video

    kaynak:12

  • özet geçmek gerekirse kendisi modern bilimin kurucusu ya da icracısı değildir. ancak ve sanırım; döneminde neşet etmeye* başlayan yeni bilimin metodunun temel bileşenlerini resmetmiş, olayın nerelere gideceğini gerçekten dumur edici bir ferasetle görmüş. geleceği yazmış, bilimin yol haritasını çizmiştir. dediği şudur: sağduyuya dayalı, bireysel deneyimle inşa olunmuş ortalama sıradan zihin ve onun aletleri; gerçeği/evreni anlamaya yetmez.

    günlük deneyimlerimizle elde ettiğimiz sağduyumuz dünyanın döndüğünü ve küre şeklinde olduğunu anlamaya yetmez, hatta sağ duyumuza ters gelir, aklımıza yatmaz. "dünya küre ise güney yarım küredekiler niye aşağı düşümüyor okyanuslar dökülmüyor?", "dönüyorsa niye hissetmiyoruz?" diye sorar. çünkü kafamız cisimler aşağı yönde düşer, vs gibi, (hakkında kesin bilgimiz olduğunu sandığımız kategorilere ait şeylerin özellikleri üzerinden) mantık yürütmeye alışıktır*, *. biz bugün doğru cevapları ve açıklamaları müfredatını modern bilimin oluşturduğu okulda öğreniyoruz veya modern teknoloji ile sağlanan imkanlarla aletlerle gözümüzle (dolaylı olarak) görüyoruz.

    yapılması gereken, uzmanlarca icra edilen, teknik ve usulü olan bir iştir. bu "uzmanlar + yeni usül" ise insanlar adına düşünen, yeni bilgiyi üreten yeni bir organ (aslında yeni bir makine) olan novum organumdur. bizim somut patlamasını 19 ve 20. yy.da gördüğümüz modern bilimi, modern bilim toplumlarını 1600'lerde müjdelemiş bir tiptir. novum organum (new organum) bu anlamıyla kolektif sistematik bilgi üretme çabası, bilim kurumudur.

  • otel rezervasyonu yaptır sevgiliye, gerekirse öde. bunlara rağmen ex'in evinde kalmayı tercih ediyosa ee o zaman next de kardeş.

  • kenan sofuoglu'nun onemsiz bir klasmanda dunya sampiyonu olmasi unvaniyla goklere cikarildigi uzere dogru olan onermedir.

    surda yine konu isitilinca bir bilgilendirme yapmak geregi duydum: hakan çalhanoğlu'nun kenan sofuoğlu'nu tanımaması

    kenan sofuoglu dunya sampiyonu mudur? evet, hem de 4 kere.

    ama sorulmasi gereken sey su: kenan sofuoglu neyin dunya sampiyonudur?

    on bilgi:

    motogp: ozel uretim 1000cc motorlarin yaristigi, motorsiklet grand prix'si.
    moto2: motorcularin motogp oncesi deneyim kazanmasi ve kendilerini gostermesi icin yapilan 600cc'lik motorlarin kullanildigi hazirlik sampiyonasi
    superbike: modifiye edilmis seri uretim 1200 cc'ye kadar motorlarin yaristigi dunya sampiyonasi.
    supersport: genclerin superbike oncesi deneyim kazanmasi icin, seri uretim 650-750cc'lik motorlarla yaristigi hazirlik sampiyonasi (ingilizce'de support class diye geciyor).

    gectigimiz yil 31 yasindaki kenan sofuoglu, coluk cocugun ve kendisi gibi buraya capa atmis birkac veteranin arasindan siyrilip supersport sampiyonu olmustur. kendisinin ardindan ikinci gelen motorcu 22 yasindadir. 18'lik adamlar falan var yarisci listesinde.

    ayrica genelde supersport klasmaninda kendini ispatlayanlar ust klasmanlara geciyor. mesela 2014 sampiyonu michael van der mark gecen yil superbike'a katildi ve honda ile sezonu 7. olarak bitirdi. 2013 sampiyonu sam lowes ise moto2'yi 4. olarak tamamladi. 2012 sampiyonu yine kenan'di. 2011 sampiyonu chaz davies ise gecen yil moto2'de 2. oldu. 2010 sampiyonu yine kenan. 2009 sampiyonu cal crutchlow ise yillardir motogp'de yarisiyor. gecen yil 8.olmus.

    peki kenan sofuoglu diger klasmanlarda ne yapmistir?

    2008'de honda ile superbike'ta yarisip 18. olarak tamamlamistir. sezon icerisindeki en iyi derecesi ise fransa'da aldigi 9.luktur.

    2010'da ise moto2 ile 2 yarisa cikip birinde 5.olmus digerinde yaris disi kalmistir. bu sezonu saymayalim.

    2011'de ise moto2'de butun sezon yarismis ve 18. olarak tamamlamistir.

    sonuc ortada. kenan sofuoglu'nun sampiyonlugu, tff 3.lig'te sampiyonluk yasayan 30'luk futbolcularin yasadigi sampiyonluk gibi bir seye tekabul ediyor.

    ek: evet kenan sofuoglu ozel hayatinda buyuk acilar yasamistir ve olanaklarin kisitli oldugu bir yerden gelmistir. fakat konu bu degil. konu bu adamin bir naim suleymanoglu, bir hamza yerlikaya gibi muamele gormesidir.

    ek2: urfa'da oxford vardi da biz mi okumadik tarzi bir savunma yapilmasi da komik. bu adam zaten firsat bulup diger klasmanlarda yarismis. ama tutunamadigi icin yine kucuk denizlerin buyuk kaptanligina geri donmus. sorun bunun millete okyanuslarin buyuk kaptani olarak tanitilmasi, tanitmasi. ayrica bu adam gillette, casper, surat kargo, integral menkul degerler gibi sirketlerin reklamlarinda oynayip sponsorluklarini almis durumda. iddia'dan gelen 1.5 milyon lirayi da gunah oldugu gerekcesiyle reddettigi yazilmisti birkac yil once. yani oyle gariban bir konumda degil.

    ek3: yeni motorcular yetistirsin ve bu cocuklar kendisi gibi olmayip motogp'de falan yarissin, o zaman tabiki takdir ederiz.

  • şöyle bir aydınlanma yaşanıldığı andır bence.

    sözlerini de yazayım da tam olsun hatta.
    '' asuman: beni artık sevmiyorsun, öyle mi?
    mükremin: ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum.. hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı. seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı.. yani bişey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gideyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu.
    asuman: şimdi n'oldu peki?
    mükremin:bilmiyorum asuman, bilmiyorum.. kalbim bir kuyunun dibindeki suda nefes almaya çalışan bir gariban.yukarı tırmanmaya çalışıyor..ama ne yapsın? kuyunun duvarları düz..kuyunun duvarları ıslak..''