hesabın var mı? giriş yap

  • otel olarak turizm bakanlığına başvursunlar.. onlar 5 yıldıza müsaade ediyor...

    kafayı yediler 5 yıldız diye... otel misiniz olm siz?

  • lise mudurumden geliyor:

    degerli ogretmen arkadaslarim, lutfen ogrencilerinizi 10'ar gun arayla sinif baskani yapin ki ilerde baskan veya baskanlik gibi saplantilari olmasin.

  • şoke eden bir şey. tam da hülya teyze ile ahmet hakan’ın rakı masalı fotoğrafı hakkında yorum yazarken güncellendi arayüz, insan bir önceden haber eder!

    bu arada bok gibi olmuş.

    yıllar sonra gelen edit: 2024 yerel seçimindeki chp başarısı sebebiyle 02.04.2024 itibarıyle kullanmış olduğum özellik.

    ilk profil fotoğrafım yerel seçim sonuçları oldu, şu haritanın güzelliğine bakar mısınız?:
    https://ibb.co/frm9x92

  • gün geçmiyor ki ekşi sözlük fakirliğimizi yüzümüze yüzümüze vurmasın.

    lan ben markayı şimdi duydum, millet ev düzerken bu olsun diyormuş.

    merak edip websitesini inceledim, “technology with style” sloganları var. italyan tasarımı olunca pahalı sanırım, fiyat listesi bile yok.

    edit:
    merak edenler için amme hizmeti
    dg narenciye sıkacağı 6.750 tl
    dg su ısıtıcı kettle 6.750 tl
    dg ekmek kızartma makinesi 8.750 tl
    hamur karıştırma makinesi 9.250 tl
    düşünün daha küçük ev aletleri bunlar.

    x dg retro mavi buzdolabı 89.950 tl

    fakir kardeşlerim için ek bilgi:
    dg = dolce&gabbana

  • anusu delip gecip bagirsaga kadar gicir gicir yikanmak istenilmiyorsa su tazyiginin ve boru ucu lokasyonunun iyi ayarlanmasi gereken musluk turu.

    (ayrica biri bana, oyle bir gun gelecek ki cumartesi gecesi evde yalniz oturup cekirdek citerek taharet muslugunun incelikleri hakkinda yazi yazacaksin deseydi inanmazdim)

  • e-posta gönderirken aklımıza son gelen şey karbon emisyonlarıdır ancak global olarak gönderilen e-postalar, fazladan 7 milyon araca eşdeğer karbondioksit emisyonuna neden olmaktadır.

    gönderdiğimiz her e-posta, görüntülenmek için elektrik kullanır. aktarım sırasında kullandığı ağ bağlantısı yine elektrik kullanır. ayrıca, e-posta internet üzerindeki yolculuğunda uğradığı her sunucu tarafından geçici olarak depolanır bu da bir miktar elektrik kullanımı demektir. tüm bunlara rağmen gönderdiğimiz bir e-posta, kağıt bir mektubu göndermenin sadece %1.7'si kadar enerji harcar. tabii gönderdiğimiz e-postaların sayısı mektuplara göre oldukça fazladır.

    tipik bir e-posta'nın iletilmesi için kullanılan elektrik, 4 gram karbondioksit emisyonundan sorumludur. e-posta'da eklenti olduğu durumlarda bu 50 grama kadar yükselebilir.

    spam e-postalar ise genelde sunucular tarafından iletilmeden önce engellenir ve sadece 0.3 gram karbondioksit emisyonuna neden olurlar.

    hesaplanan verilere göre veri merkezleri, her yıl dünyada tüketilen elektriğin %1'ini harcamaktadır. bu veri, google, facebook, amazon, ve microsoft gibi dev firmaların her geçen gün genişleyen veri merkezleri nedeni ile artma eğilimindedir.

    gönderilen 65 e-posta'nın karbondioksit emisyonu kabaca 1 km araba sürmeye eşdeğerdir. günümüzde ortalama bir kullanıcı, yıl boyunca sadece gönderdiği e-postalar nedeni ile ekstra 136 kilogram karbondioksit emisyonuna sebep olur. bu, araba ile yapılacak 320 km'lik yolculuğa eşdeğerdir. global olarak gönderilen e-postalar, fazladan 7 milyon araca eşdeğer karbondioksit emisyonuna neden olmaktadır.

    kişisel olarak e-posta kaynaklı karbon ayak izimizi ufaltmak için yapabileceğimiz birkaç şey mevcuttur. işe istenmeyen postalarımızı temizleyerek ve saklanmasına gerek olmayan e-postaları silerek başlayabiliriz. bunlara ek olarak, okumadığımız, ihtiyacımız olmayan news letter aboneliklerinden çıkmak da ufak da olsa bir fark yaratabilir.

    kaynak: science focus, green matters

  • --- spoiler ---

    dikkat!

    --- spoiler ---

    aslında amerikalı büyükusta bobby fischer'ın hikâyesini anlatan dizi. ama fischer yerine bir kadın koymuşlar. ayrıca bir başka satranç dehası olan morphy'nin kusuru da eklenmiş: alkol bağımlılığı.

    şimdi tek tek bakalım.

    fischer babasız bir çocuktu. dizideki betty de öyle.

    fischer'ın annesi çocuklarıyla hiç ilgilenmedi ve onları yalnız bıraktı. betty'nin öz annesi de çocuğuyla birlikte ölmeye çalıştı.

    fischer'ın annesi satrançla para kazanılacağını fark ettiğinde çocuğunu o turnuva senin, bu turnuva benim, bir satranç sirkindeymişçesine koşturdu. betty'nin annesinde de bu biraz var.

    fischer'ın yaşadığı zamanlarda sovyet büyükustalar ortalığı kasıp kavuruyordu. amerikalılar hiçbir şekilde sovyetlerle baş edemiyordu. filmde zaten öyle.

    fischer 13 yaşında amerikan büyükustalarını art arda yenmeye başlayınca sovyetlerdeki büyükustalar fischer için hazırlanmaya başlayıp, fischer'ın oyunlarını takibe aldılar. filmde de betty'ye özel bir dikkat var.

    betty ergenliğe girdikten sonra alkol bağımlılığı başlıyor. paul morphy gibi. yani amerika'nın yetiştirdiği en büyük iki satranççının zaafları birleştiriliyor burada.

    fischer da sovyet büyükustalarla ilk oyunlarını, dolayısıyla da ilk turnuvalarını kaybediyor. betty de. çünkü sovyet büyükustalar kendileri için uzun süredir hazırlanıyorlardı ve satranç akademileri sayesinde çok iyilerdi.

    fischer gittikçe rock yıldızı gibi popülerleşti. betty de öyle.

    ve fischer en büyük başarısını bir sovyet büyükustaya karşı elde etti. betty de öyle.

    spassky, fischer'a yenildiğinde (sanırım altıncı maçta) ayağa kalkıp rakibini bütün salonla birlikte alkışladı. borgov da betty'yi çok sıcak biçimde kutladı. bence her şey fischer'ın hayatıyla paralel olduğu için sahneye alkış eklemekten çekindiler. çünkü bu hareket satranç tarihinin en ikonik jestlerinden biri. o maçtan alındığı fazlaca belli olurdu. zaten betty'nin oyunlarından birinde bir at h5 hamlesi de gördüm gibi, ama geri dönüp bakmadım emin olmak için. fischer'ın da en ikonik hamlesi spassky'le üçüncü maçlarını oynarken (fischer 2-0 gerideydi) siyahlarla yaptığı at h5 hamlesi.

    ver bi la minor'den gelen edit: fischer amerika'da yaşamayı reddip (daha doğrusu abd'de suçlu bulunacağı için ülkesine dönmek istemeyip) vatandaşlıktan çıkarılarak izlanda vatandaşı olarak öldü. betty de filmin sonunda amerika'ya dönmeyi reddediyor.

    toolga61'den gelen edit: fischer da rusça öğrenip rus satranç yayınlarını takip ediyor. ayrıca betty - borgov maçının oynandığı yıl da fischer ile karpov arasında oynanması gereken, ancak oynanamayan yıl olan 1975.

    matchgrip'den gelen edit: olm adam alkışlıyor ya. bunu nasıl kaçırmışım. spassky'nin fischer'ı alkışlaması gibi. ayrıca benim entry'mden sonra bahsedilmiş, fischer da bu maçta vezir gambiti oynuyor. bu da çok ciddi bir benzerlik.

    rain of chaos'tan gelen edit: film isimlerini de yazıyorum. pawn sacrifice'ı izlerseniz fischer'ın hikâyesini görebilirsiniz. ayrıca bobby fischer against the world de iyi bir belgesel.

    edit için mesaj yazan herkese teşekkür ediyorum.

  • bencilliği ile kendinden nefret ettirendir.
    çocuk bu ya hu, çocuk. okulu ayrı, beslenmesi ayrı, sağlık giderleri kılık kıyafeti ayrı... bir çocuğa ortalama bir hayat sunamadıktan sonra onu doğurmanın, büyütmenin ne anlamı var? 30 yaşıma gelmek üzereyim, kızım büyüdü, başta annem olmak üzere herkes 2. bir çocuğu neden yapmadığımı soruyor. kendi hayatımı, özgürlüğümü ve bana ait olan bir geleceği bir kenarı bırakarak (ki bunu anlamazlar zaten) şöyle diyorum; "kızımın hayat standartlarını düşürmek demek 2. bir çocuk. bunu ona neden yapayım?"
    çocuk rızkıyla gelir diyenlere ayrı sövüyorum.

    edit: al işte biri dedi bile. selam kardeş. biz de senden bahsediyorduk.

    edit2: bu entry bir gazete manşetine istinaden 4 ya da 5. entry olarak yazıldı. yoksullugundan dolayı bir bebeğin hayatını riske eden ebeveynler nedeniyle bu kadar öfkeli cümleler içermis oldu. üstteki entrylere ne olduğu konusunda bir fikrim olmasa da başlık başa kalmıştır. yine de (!) ; sorumsuzca çocuk yapacak ve o çocuğun hayatını riske edecek kadar bencil ve sorumsuz insanlar çocuk yapmamalı.