hesabın var mı? giriş yap

  • türklerin en büyük yanılgılarından biri florida’nın yaşanılası bir eyalet olduğu düşüncesi. florida cennet falan değil, tam bir çomar yatağı. yerleşip uzun süre yaşamayı düşünüyorsanız kesinlikle bu eyaletten uzak durun.

    bunun dışında, seçeneklerinizi aşağıdakilere göre sıralayın:

    1 - son kasım seçimlerinde demokrat adayların aldığı oy oranları. topluma uyum sağlamak, ayrımcılık görmemek istiyorsanız demokratların kalesi olan yerlere yerleşin. bu konu en büyük kriteriniz olsun. demokratların oy oranlarına göre bir bölgenin kozmopolit olup olmadığını anlayabilirsiniz. silme demokratlara oy veren bir şehirde halkın büyük kısmı birinci veya ikinci nesil göçmen olacağı için kimse size yabancı gözüyle bakmaz.

    2 - iş imkanları. özellikle, iki sahile yayılmış büyük şehirler bu konuda ideal. tabi mesleğiniz belli bölgelerde yoğunlaşmışsa sizin de o bölgelere taşınmanız iş bulma ihtimalinizi arttıracaktır.

    3 - şehrin ortalama gelir ve pahalılık sıralamasındaki yeri. örneğin san francisco ortalama gelir ve iş imkanları açısından en önde gelen şehirlerden, ancak çok iyi bir işe sahip olsanız bile hayat pahalılığı yüzünden ev sahibi olmak, para biriktirmek oldukça zor.

    4 - çocuğunuz varsa, taşındığınız bölgenin devlet okullarının kalitesi. buna dikkat etmezseniz, sırf çocuğunuza iyi bir eğitim sağlayabilmek için varınızı yoğunuzu özel okullara harcamanız gerekebilir. örneğin, silicon valley’de birbirinden bir caddeyle ayrılan cupertino ve sunnyvale şehirleri arasında emlak fiyatları %50 oynayabiliyor. caddenin sunnyvale tarafında 900 bin dolara bahçeli ev bulunabilirken aynı caddenin cupertino yakasında benzer bir eve 1.4 milyon istiyorlar. nedeni de, cupertino abd’nin en iyi school district’lerinden biriyken sunnyvale’in ortalamada kalması.

    5 - herkesi ilgilendiren bir durum değil, ancak eğer ailenizde engelli bir kişi varsa eyalet ve şehirlerin sundukları imkanlar. bu konuda önümde iki örnek var. biri san francisco’da yaşarken, çocuklarına otizm teşhisi konulunca emlak fiyatları çok daha düşük olduğu için eşlerden birinin memleketi olan tennessee’ye taşınmış olan bir çift. planları eşlerden biri çalışırken diğerinin evde oturup çocukla ilgilenmesiydi. ancak taşındıktan sonra fark ettiler ki çocuğun alması gereken terapilerin ve diğer yardımların masrafı kendilerine ödettirilecek. bu da ikinci eşin de çalışmasını zorunlu kılıyor. halbuki, san francisco’da kalmış olsalar, şehir bu hizmetlerin büyük kısmını ücretsiz olarak sağlıyor olacaktı. şimdi bin pişman durumda nasıl geri dönebiliriz derdindeler. ikinci örnek ise eski bir iş arkadaşım. ingiliz olan bu şahsın konuşma yetisi olmayan otistik oğlu ingiltere’deki eğitim sisteminde üniversite okuma şansı bulamayacaktı. bunun farkına vardıklarında, eğitim sistemi zihinsel veya fiziksel farklılıkları olan öğrencilere başka yerde sunulmayan imkanları sunan california’ya taşındılar. bu sene çocuk liseyi bitiriyor, ve san francisco bay area’nın sağladığı imkanlar sayesinde seneye üniversite okumaya başlayacak.

  • suudi arabistan'da din adamlarının verdiği yaran bir fetva.

    şu an üzülüp yerime oturdum, az sonra yola çıkacaktım :(

    dünyayı mars'a mı taşısak lan müslümanlar da burada kalsın.

    kesin kıbleyi bulamayız diye çıkmıştır yasak.

  • pırıl pırıl, muhteşem görüntüler.
    görüntülerin en önemli detayı şu:
    taksim meydanı 50 yıl önce bugünkünden herhalde 50 kat filan daha güzel. neredeyse uygar bir şehir meydanına benziyor.

    edit: ayrıca gerçekten de ortalıkta tek bir türbanlının olmadığı, ülkenin balkan ülkesi havasında olduğu görüntüler. o günden bugüne bakınca dubai'ye dönmüşüz hissi geliyor insana.

    edit2: bunun nesi gg yahu? şaşırdınız iyice. ülkenin geldiği hali sevmek zorunda mıyız lan?

  • --- spoiler ---

    uçakta giderken hem beni hem yanımdaki teyzeyi koltuklarımızı tekmelemek suretiyle rahatsız eden ve adının rafael olduğunu öğrendiğim velede "yeter ama artık!" diye çıkıştım. yolculuk boyunca çocuğunu uyarmak zahmetine bile girmeyen pişkin adam bana "çocuk bu hanımefendi, bağlamamızı mı bekliyorsunuz?" diye karşılık verdi. ben daha elimi belime koyup ağzımı açamadan yanımda oturan teyze cevabı patlattı: "bak hele oğlum, sen daha gavur karına ağırlığını koyup evladına türk ismi koyamamışsın, şimdi de çocuğuna söz geçiremiyorsun da bize mi dilin yetiyor? o çocuk büyüyünce senin gibi olacaksa bağla evladım çocuğunu şimdiden, bağla elbet!" ben bu dobra yurdum insanını çok seviyorum çok!

    --- spoiler ---

  • istiklal caddesi cazibesini kaybetmemiştir. istiklal caddesine yıllardır çekilen operasyon ile farklı bir kitleye cazip hale getirilmiştir, varoşlaştırılmıştır. eskiden çıktığınızda kültürel amaçlı turistik ziyaret yapan insanlarla beraber o yolda ağaçların arasında yürürken şuanda tamamı gri betonlar, arapça tabelalar ve nargile kafeler arasında saç ektirmeye veya burun estetiğine gelip allah'a şirk koşan mümin arap kardeşlerimizin nargile dumanları arasında yürüyorsunuz. tam olarak da istenen buydu zaten.