hesabın var mı? giriş yap

  • 600 yıldan fazla geçmişi bulunan ve kraliyet taçları, cüppeleri ve diğer törensel nesnelerden oluşan paha biçilemez olarak kabul edilen reelde ise 20 milyar sterlin'den daha değerli koleksiyondur. 1600'lü yıllardan bu yana tower of london'da sergilenmektedir.

    tower of london yılda yaklaşık 3 milyon ziyaretçi tarafından bu mücevherleri görmek üzere ziyaret edilir. mücevherler fransız kadifesi üzerinde ve 5 cm kalınlığında kırılmaz cam vitrinlerde sergilenmektedir.

    ziyaretçiler mücevherlerin sergilendiği odaya girmek için nükleer patlamaya dayanıklı güvenlik kapılarından geçmek zorundadır.

    sergilenen mücevherlerden bazıları aktif olarak kullanılmaktadır. örneğin "imparatorluk devlet tacı" kraliçe tarafından eyalet parlamentosu açışı (state opening of parliament) sırasında kullanılmaktadır.

    aç parantez (
    bu parlamento açılış törenleri ise hayranlık uyandırmaktadır.
    2015 yılı açılış töreni (çekimler daha çok hoşuma gitti)

    özellikle avam kamarasının kapısının black rod'un yüzüne kapanması, kapıyı üç kere vurması sonrası kapının açılması ve derin sessizlik oluşması, kraliçenin emri ile lordlar kamarasına geçiş...

    her anı ufak detaylarla dolu masal gibi...

    2020 açılış töreni - 1958 yılı açılış töreni
    ) kapa parantez

    neyse mücevherlerden bahsediyorduk.

    tower of london'ın sıkı korunmasına rağmen ikinci dünya savaşı sırasında bu mücevherlerin korunması için farklı bir yöntem kullanılmıştır. altıncı george'un talimatı ile üzerlerindeki değerli taşlar sökülmüş ve bir bisküvi tenekesine konulmuştur. bu kutu ise windsor kalesi'nin (windsor castle) sally bağlantı noktasına (sally limanı) açılan bir delik içerisinde muhafaza edilmişlerdir.

    black prince's ruby, st edward's sapphire, kaşıkçı elmasından 200 kat büyük cullinan ve koh-i-noor gibi değerli taşların en iyi korunabileceği yer pek tabii ki altıncı george'un kızlarını da korumak için gönderdiği windsor kalesidir.

    [sally bağlantı noktası korunan bir bölgeye güvenli şekilde girmeyi sağlayan arka kapı görevi gören bir giriştir.]

    kaynak: bbc history extra

  • dağ bisikleti yarışıyla zerre alakası olmayanlar çıkıp ahkam kesiyor. malum şahsın topladığı parkur işaretlemeleri de tam olarak şuradaki gibi işaretlemeler:

    (bkz: https://youtu.be/ta0agw2mmbm?t=67)

    buraya,

    - ağacın üzerinde işaretleme yapamazsın. o ancak yürüyüş parkuru gibi gezi amaçlı parkurlarda olur. dağ bisikletçisi o anda 20+ km/s hızlarla ordaki boyalara bakamaz.

    - ip çekemezsin. ip zor kopar, takılınca cinayete yol açarsınız. örnek bir vaka: bisiklet yoluna bağlanan ipe takılan motosikletlinin kafası koptu

    - tahta koyamazsın. mesela burda hızımı alamadım patikadan çıktım, en kötü plastik şeridi koparır kenara düşerim. tahta olursa tahtayı kırarım, kırılan tahta bana saplanır.

    bunlar düşünmeden alınan önlemler değiller. orda kullanılan 2 gram plastiğe laf etmek social justice warrior'luktan başka bir şey değil. youtube'dan "dağ bisikleti yarışı" diye arayın, bu şeritten başka işaretlemeye denk gelen varsa lütfen mesaj gönderin düzelteyim. cahil cesaretiyle yok tahta kullansalarmış, yok ağaca tabela çaksalarmış yine türkler her boku çok iyi biliyor, en iyi biliyor.

  • inşallah çıkar burdan, oraya giremez. buraya da dönemez. ortada ayazda kalmış bekçi siki gibi kalır. bi de savunmuyorlar mı "ziminindi bi cihillik itmiş". insanın kürekle vurası geliyor. bunun gibi yavşaklar yüzünden dünyada bizi adam yerine koyan yok. be amk insan evladı. hiç mi anan baban, yol gösterenin olmadı. ülke kötüye gidiyormuş da ondan amerikaya geri dönecek miş. senin gibiler yüzünden kötüye gidiyor ülke.

    edit: adam entryi silmekle kalmamış, tası tarağı da toplayıp gitmiş. bi arkadaşım falan demiş ama, kendisi değilse ben de ne olayım lan.

    edit 2:gitmemiş, geri gelmiş. marifetmiş gibi de taciz edip duruyor. aferim, mesai bitiminde gel de senin ve o "arkadaş"ının madalyalarını takdim edelim.

  • 88 doğumlu olsam da bizzat içinde yer aldığım nesildir. schumacher silverstone'da ölümden döndüğü gün gözlerimin yaşardığını bilirim. serra onay ve okay karacan'lı ntv yayın ekibi unutulur gibi değil. coulthard schumi'ye çarpıp da hakkinen'e yarış kazandırdığında pite adam dövmeye giden schumi'nin duygularını ekran başında ben de yaşamıştım... önce hakkinen sonra da schumi bıraktı, ben de genç yaşta f1 emeklisi oldum ne yazık ki.

  • ne güzel dünya değil mi? kadın geliyor çatır çatır adama vuruyor ama olaydaki mevzu lazer. o kadın tüm gücüyle erkeğe vurursa başlık lazer. erkek tüm gücüyle kadına vurursa kadına şiddet. mevzu şiddetin yanlışlığı mı? yoksa başka şey mi?

  • trt'de 20 küsür yıl evvel çalışırken röportaj için ekipçe evine gitmişliğimiz vardır. hatta şöyle bir anım da var: epeyce kalabalığız, ev baya karışık, kablolar, ışıklar falan. herkese kahve çay geldi, bana gelmedi. kayhan hoca dedi ki, sana gelmedi mi içecek bir şey. yok dedim hocam gerek yok sağolun. öyle olmaz dedi, ben sana bi kahve yapıp geliyorum. gitti yaptı geldi, elinden kahve içmişliğim vardır. allah gani gani rahmet eylesin. mekanı cennet olsun. :(

    debe editi: mekanın cennet olsun.